Futbolda mücadele hakemin düdüğüyle değil atılan imzayla başlar. 90 dakikaysa tüm çalışmaların meyvesini toplama zamanıdır. FIFA 17 ile birlikte yalnızca taraftarların karşısına çıkıp onları coşturmayacak aynı zamanda kapalı kapılar ardındaki antrenmanlara, tesislerdeki sohbetlere ve dahasına tanık olacaksınız. Bu yıl seride ilk kez Frostbite Engine ile geliştirilen ve yine ilk kez bir hikaye moduyla birlikte gelen FIFA 17 de ne gibi gelişmeler var dersiniz? Gelin hep birlikte görelim.
FIFA 17’de açılışı Chelsea ve Manchester United arasında yapılan FA Cup finaliyle yapıyoruz. Dikkatimizi çeken ilk şey tabi ki de oyunun görsel yanı oluyor. Electronic Arts’ın güncel pek çok önemli oyununa ev sahipliği yapan Frostbite Engine bu yıl itibariyle FIFA 17’de de karşımıza çıkıyor. Bunun etkisini özellikle ışıklandırma gibi noktalarda fazlasıyla görüyoruz. Son yıllardaki canlı ama gerçekçilikten biraz uzaklaşan renk paleti yerini daha mat ve gerçekçi bir görünüme bırakmış. Farklı mevsim ve hava koşullarının etkisini anlaşılır bir şekilde atmosfere yansıtan oyun, maç içi arayüz konusunda da oldukça başarılı gözüküyor. Farklı liglerdeki mücadelelere göre değişen arayüz ve skorbord alanları yine gerçeğine uygun bir şekilde oyunda yerini almış.
Özellikle Premier Lig adına bu yıl pek çok yenilik mevcut. Geçtiğimiz yıl Premier Lig’de mücadele eden 20 takımın da stadını oyuna ekleyen ekip bu yıl itibariyle tüm Premier Lig takımlarının teknik direktörlerini de oyuna ekliyor. Açılış sinematiklerinde ve bazı ara sahnelerde gördüğümüz teknik direktörler gerçeğine uygun bir şekilde modellenmelerinin yanında özellikle birazdan değineceğimiz hikaye modunda da kendilerine yer buluyorlar.
Dilerseniz oyun modlarına geçmeden önce FIFA 17’nin oynanış dinamiklerine yakından bakalım. Kontrolleri elinize aldığınız andan itibaren Frostbite Engine’in farkını hissetmeniz mümkün. Oyun her ne kadar tempo olarak FIFA 16 ile benzerlik gösterse de yine her yıl olduğu gibi 3 kademeli oyun hızı seçeneği mevcut. Oyuncu ve top fizikleri noktasındaysa seride son yılların en başarılı işine imza atıldığını söyleyebiliriz. FIFA 16’ya oranla topun ağırlığı daha fazla hissediliyor. Ayrıca ikili mücadeleler de oldukça çekişmeli.
Farklı oyuncu tiplerinin avantajlı yönleri oyun alanında daha belirgin bir şekilde hissediliyor ve eskisine oranla daha dengeli. Örneğin yavaş ama uzun boylu ve güçlü bir santrafor ile sırtı dönük oynayarak takım arkadaşlarınıza servis yapmak veya çok süratli kanat oyuncularıyla boş alanlar yakalamaya çalışmak gibi taktiksel seçimlerinizin yönettiğiniz takımla o maçtaki oynanışınıza etki ettiğini daha fazla hissediyorsunuz. Pozisyonlar bulmak için daha fazla organize atak yapmaya ve taktiksel şekilde ilerlemeye iten oyun yapısını oldukça keyifli bulduğumu söyleyebilirim. Kişisel tecrübelerime ve oyun zevkime dayanarak bana göre FIFA 17, FIFA 11’den bu yana organize atakların, paslaşmanın, boşa adam kaçırma gibi hamlelerin en keyifle yapıldığı oyun olmuş.
Ayrıca yapay zeka konusunda da yenilikler görmek mümkün. En yüksek zorluk ayalarında da olsanız yapay zeka eskisi gibi ufak bir hareketle 3-4 kişiyi oyundan düşüren, zaman zaman insan üstü hamlelerle yok artık dedirten yapısından arınmış. Artık yapay zeka da topu ayağında daha fazla tutmaya ve pozisyon bulmak için sürekli alan yaratmaya çalışıyor. Tek tip ataklardansa farklı kombinasyonlar deniyor. Bu da benim gibi tek kişilik oyun modlarını daha fazla tüketen oyuncular için oldukça önemli bir nokta.
Oynanışla ilgili bir diğer gelişmeyse yeni duran top mekanikleri. FIFA 17 ile birlikte artık duran toplarda futbolcuları hareket ettirebiliyorsunuz. Dilerseniz maç kamerasından veya tek tuşla eski tip duran top kamerasından atışlarınızı yapabilirsiniz. Tabi oyuncuyu hareket ettirmek farklı vuruş stillerini de beraberinde getiriyor. Örneğin bir oyuncuyu vuruş ayağının tersi yönünde konumlandırarak ayak dışıyla falsolu frikikler atabilirsiniz. Korner organizasyonlarında sol analoga gösterdiğiniz yöne göre topu atacağınız konumu belirleyip, vuruş şiddetinize göre de daha sert veya havadan bombeli toplar gönderebiliyorsunuz. Ancak bunu pek de sevdiğimi söyleyemem. Özellikle arkadaş arası maçlarda, göstermemek için yönergeleri de kapatınca istediğiniz topları atmak oldukça zor oluyor. Bu yenilikler daha çok online modları kullanan oyuncular düşünülerek getirilmiş gibi duruyor.
Bu gelişmeden nasibini alan diğer durumlarsa penaltı ve taçlar. Penaltılarda oyuncunun duracağı yönü belirleyip analogu çevirdiğiniz yöne doğru topu atarken, taç atışlarında da oyuncunuzu bir kaç adım ileri geri oynatmanıza olanak tanınmış. Ancak bunun sınırlı tutulması yerine fazla ileri giden futbolcuya uyarı ve devamında sarı kart gibi durumlar olsaydı daha iyi olabilirdi.
Bir de bunlara ek olarak rakip duran toplarında yaklaştığınız bir oyuncuyla hemen kenetleniyorsunuz. Yani oyun bunu otomatik olarak yapıyor ve güçlü bir futbolcuyla rakibinizi oradan uzaklaştırmak, topa vurmasının önüne geçmek için hamle yapmak mümkün. Sonuç olarak Frostbite Engine ile FIFA 17’de başarılı bir iş çıkarıldığını söyleyebiliriz.
Oyunun genel arayüzüne geçtiğimizde sarı ve siyah ağırlıklı bir tema görüyoruz. Önceki oyunlara benzer bir şekilde sade ve anlaşılabilir gözüken menüye, tanıtım videolarında da yer alan Marco Reus, Anthony Martial, Eden Hazard ve James Rodriguez gibi isimler eşlik ediyor. Ayrıca menülerde görebileceğiniz üzere oyun arayüzünde yine Türkçe dil desteği mevcut.
FIFA serisinin önemli artılarından biri olan lisanslı lig ve takım sayısı FIFA 17’de de yerini koruyor. Bu yıl yine kadın milli takımlarından, Brezilya Ligi’ne, pek çok önemli futbol ülkesinin 2. ligine hatta 4. lige kadar onlarca lisanslı lig ve organizasyon görmek mümkün. Her ne kadar bazı takım formaları güncel olmasa da, bazı futbolcu imajları yıllardır değiştirilmese de Türkiye Ligi de yine oyunda yerini alıyor.
Teknik detayları geride bıraktıktan sonra sıradaki durağımız, bu yıl merakla beklenen The Journey yani yolculuk isimli hikaye modu. Bu modun detaylarına girmeden önce içerisindeki tüm ara sahnelerin Türkçe alt yazılı olduğunu belirtelim. Hikaye modunda Alex Hunter isimli genç bir futbolcu adayının başından geçenlere tanıklık ediyoruz. Moda girdiğimizde ilk işimiz tuttuğumuz takımı seçmek. Bu alanda takımlarla ilgili bilgiler almak mümkün.
Karakterimizin çocukluğuyla başlayan hikayede pek çok yardımcı karakter bulunuyor. Dedesi Premier Lig’e bir dönemler damga vurmuş olan Alex’in babası ise sakatlıklardan başını kaldıramamış ve futbol kariyeri yerle yeksan olmuş bir isim. Beyaz bir baba ve siyahi bir annenin oğlu olan Alex’in yalnızca sahadaki hallerine değil evdeki aile içi tartışmalara kadar pek çok anına tanıklık ediyoruz.
Alex çocukluğundan itibaren tam bir futbol aşığı ve çocukluk arkadaşı Gareth Walker ile birlikte çok büyük hayallere sahip. Tabi böylesine futbol sevdalısı bir çocuğun daha küçük yaşlarda bile gözlemcilerin radarına takılması gayet normal. Önünde dedesi gibi çok önemli bir rol model olan Alex’in, duvarında asılı posterlerle, top sektirirken izler bıraktığı duvarlarıyla küçük bir odadan dünyaya açılan macerası bu noktada başlıyor.
Hikaye modunun arayüzü gayet sade tutulmuş. Önünüzdeki maçları ve sosyal medyada hakkınızda konuşulanları görebileceğiniz paneller mevcut. Burada arkadaşlarınızın veya rakiplerin sizle ilgili söylemlerini, menajerlerin sizden övgüyle bahseden mesajlarını veya kötü performans gösterdiğiniz bir günde annenizin size destek veren paylaşımlarını görebilirsiniz. Başlarda bu mesajları okumak oldukça eğlenceli olsa da bir süre sonra birbirini tekrar eden mesajlarla birlikte bu alana göz gezdirmek o kadar da keyifli olmamaya başlıyor.
Alex’in çevreyle etkileşimi noktasında bazı kararları siz alıyorsunuz. Yani kimi zaman antrenörünüze veya rakip takım oyuncusuna vereceğiniz cevapları ve maç sonu basın toplantısında gelen soruları ne şekilde yanıtlayacağınız size kalmış. Dengeli cevaplar verebilir, egonuzu şişirerek takipçi kazanırken teknik direktörün gözünden düşebilir veya sakin bir futbolcu olup polemiklerden uzak durabilirsiniz.
Kendinizi ispatlamak için ilk durağınız tabi ki seçmeler. Pek çok takımdan gözlemcilerin izlediği seçmelerde hazırlık maçları ve antrenmanlara giriyorsunuz. Tıpkı maçlara çıkmadan önce oynadığınız beceri oyunları gibi. Burada sizin gibi seçmelere katılan diğer oyuncularla yarışıyor ve toplamda olabildiğince fazla puan toplayarak ilk 10 oyuncu içerisinde yer almaya çalışıyorsunuz. Açıkçası hikaye modunun girişinden oldukça etkilendiğimi söyleyebilirim. Alex’in hikayesi ve Premier Lig’e uzanan yolculuğu çok güzel bir şekilde yansıtılmış.
Seçmelerden sonrası ise malum. Size gelen kontratları değerlendiriyorsunuz. Her takımın kendi seviyesine göre sizden beklentileri, maaşları ve gol primleri değişiklik gösterebiliyor. Bu nedenle ilk etapta forma şansı bulabileceğiniz takımları tercih etmek daha makul görülebilir. Bundan sonrasındaysa artık iş size düşüyor. Antrenmanlarda bekleneni vermeli, hocanızla aranızı iyi tutmalı ve forma bulduğunuz zamanlarda sizden beklenenleri yerine getirmelisiniz. 17 yaşında girdiğiniz profesyonel futbol dünyasında kendinizi geliştirmenin tek yolu da bu değil. Zaman içerisinde kaydettiğiniz aşamalarla beceri puanları kazanıyorsunuz. Bu beceri puanlarını bazı yeteneklere sahip olmak için kullanabilir ve Alex Hunter’ı defansların korkulu rüyası haline getirebilirsiniz.
Hikaye modunda her ne kadar seçimleriniz olsa da bunlar kariyerinize etki edecek kadar büyük değiller ve var olan hikaye örgüsü yine olması gereken şekilde ilerliyor. Örneğin takımdaki diğer gerçek oyuncular genelde görüntüden ibaret. Hangi takımı seçerseniz o takımda yer alan ve gerçekte olmayan oyuncular mevcut. Takım içi diyaloglar onlarla sizin aranızda geçiyor. Teknik direktörleri ara ara görseniz de sizinle daima yardımcı antrenör ilgileniyor ve o isimde hangi takımı seçerseniz seçin değişmiyor. Bazı sahneler için oyun arayüzünde de gördüğümüz yıldız futbolculara ufak roller ve replikler verilmiş. Bunlar haricinde çok fazla gözükmüyorlar. Bunları bir kenara bırakırsak ara sahnelerin bir futbol oyunu için başarılı olduğunu belirtelim.
Etkileyici bir açılışla bizi etkileyen hikaye modu siz ilerledikçe sıradanlaşmaya başlıyor. Ara sahneler zamanla azalıp sosyal medyada benzer mesajları okudukça bir süre sonra zaten hali hazırda var olan oyuncu kariyer modunun yer yer ara sahneler serpiştirilmiş bir versiyonunu oynuyormuşsunuz hissine kapılmak mümkün. Açılıştaki yoğunluk hikayenin devamında da sağlanabilseydi çok daha güzel olabilirdi. Yine de Journey modunun kesinlikle oyuna yeni bir soluk getirdiğini söyleyebiliriz. Dilerseniz buradan diğer oyun modlarına geçelim ve ilk olarak kariyer moduna göz atalım.
Kariyer modu yine teknik direktör kariyeri ve oyuncu kariyeri olmak üzere iki seçenekle karşımıza çıkıyor. Teknik direktör kariyeri konusunda bazı yenilikler mevcut. Örneğin takım seçim ekranında sadece transfer bütçesini değil, yurt içi ve yurt dışı başarı durumları, marka değeri, finans ve altyapı gibi konulara verdikleri önemi görebiliyorsunuz. Takımınızı seçtikten sonra ise sıra teknik direktöre geliyor. Burada da yine seride ilk kez menajer ve kıyafet tipi seçebiliyoruz. Yani artık maçlar sırasında saha kenarında nasıl görüneceğiniz sizin seçiminize bırakılmış. Takımların başarı kriterlerine bakışı, yönetim beklentileri adı altında kariyer modunda yerini almış. Bunun haricindeki kariyer mod işlevleri yine önceki oyunlardaki gibi yerlerini koruyor.
Online modlar da yine yerini koruyan diğer özellikler. Sezon ve ortak sezon modlarında seçtiğiniz takımla, benzer güçlerde takımlara sahip diğer oyunculara karşı mücadele verip klasman yükselmeye çalışırken, Pro Club modunda oluşturduğunuz oyuncuyla müsabakalara girebilir ve Pro Club takımlarına katılarak herkesin kendi oyuncusunu yönettiği bu arenada isminizi duyurabilirsiniz. Özellikle birlikte FIFA oynadığınız geniş bir çevreye sahipseniz, Pro Club modu yine eğlence dozu yüksek olan uzun oynanış süreleri vadediyor.
Tabi Ultimate Team’i es geçmek olmaz. Kimi oyuncuların FIFA oynama sebebi olan ve Electronic Arts’ın da en fazla kâr ettiği, dolayısıyla ön planda tuttuğu Ultimate Team yine oyundaki yerini alıyor. Oynayanların bileceği üzere, futbolcuların yüksek form grafikleriyle yer aldığı ve daha yüksek özelliklere sahip olduğu kartlar bulunmakta. Bu yıl da FIFA 17 ile birlikte Dikkat Çekenler isimli yeni bir oyuncu kart tipi geliyor. Buna göre EA tarafından yayınlanan ve geçtiğimiz transfer sezonunun öne çıkan oyuncularını kapsayan 23 oyuncu kartı bulunuyor. Bu oyunculardan birinin haftanın takımına seçilmesi durumunda oyuncu kartınız otomatik olarak haftanın oyuncusu istatistiklerine yükseliyor. Yani dinamik olarak güç değerleri artabilen bir karta sahip oluyorsunuz. Ayrıca menüde ve seçimlerinizde rahat etmenizi sağlayacak bazı ufak kolaylıklar eklenmiş.
Sonuç olarak, Frostbite Engine ile geliştirilen FIFA 17’nin başarılı bir oyun olduğunu söyleyebiliriz. Seriye yeni bir soluk katan hikaye modu, keyif veren oynanışı, çıtasını her daim koruyan spikerleri, etkileyici atmosferi, Türkçe dil desteği ve pek çok özelliğiyle futbol severleri uzun süre ekran başında tutacak içeriğe sahip. Bazı ufak tefek eleştirdiğimiz durumlar olsa da son yıllardaki en iyi FIFA deneyimini bu oyunla yaşayabileceğinizi söyleyebilirim.
FIFA 17’yi tüm futbolseverlere tavsiye ediyorum. Herkese iyi oyunlar.