Çizgi roman veya kitap önerdiğimiz serinin yenisi ile birlikteyiz. Bu hafta yine bir çizgi roman öneriyorum. Bu sefer tekrar Marvel tarafına dönüp oldukça sadece ve herkesin okuması gereken bir çizgi romanı önereceğim. Diğer kitap ve çizgi roman önerilerine buradan bakabilirsiniz.
Kitap veya çizgi roman önerdiğimiz bu seride çok bilinmeyen eserleri önerme gibi bir kaygımız yok. Zaten bir kitap veya çizgi roman iyiyse anında popüler oluyor. Bu yüzden önereceğimiz kitaplar veya çizgi romanlar; yeni çıkmış olanlardan, değeri bilinmeyenlerden ya da önerdiğimiz sırada okumanızın mantıklı olacağı (Örneğin Dune filmi öncesi, Dune serisini okumak gibi.) eserlerden oluşacak. Özellikle çizgi roman önerilerinde; bir seriyi önermek yerine, tek cilt ile okuyup bitirebileceğiniz veya okumadan önce ekstra bilgiye sahip olmanıza gerek olmayanları önereceğiz. Son kıstasımız ise bu önerilerde sadece fantastik, bilim kurgu veya korku türündeki eserler olacak. Şimdi önerdiğimiz esere geçelim.
Hawkeye: My Life as a Weapon
Çizgi romanlarda ne tarz eserleri seviyorsunuz bilmiyorum, ancak son birkaç yıldır benim tercihim daha sade ve gerçekçi eserlerden yana. Elbette diğer türde olanların kötü olduğunu falan söylemek istemiyorum, ancak son dönemdeki birbirine çok benzeyen çizgi roman filmlerinin artması sebebiyle her taraf kozmik güçlerin çarpıştığı, inanılmaz fazla gücü olanların savaştığı çizgi romanlarla ve filmlerle doldu. Bu da ister istemez bir yerden sonra sıkıcı bir hale gelebiliyor. Bildiğiniz gibi uzun zamandır Batman, Black Widow ve Hawkeye gibi karakterlerin bu büyük kozmik savaşlardaki durumları çokça konuşuldu ve gerekli dalgalar geçildi. Batman’in bu tarz bir durumda neler yapabileceği Justice League: Doom’da ayrıntılı bir şekilde anlatılıyor. Justice League: Doom’a dair de bir öneri yazısını yakında yazacağım. Ancak açık konuşmak gerekirse Hawkeye’ın Batman’den zeka olarak düşük olduğunu söyleyebiliriz, kimsenin de güceneceğini sanmam. Her ne kadar Hawkeye’a Avengers ekibinin içerisinde bazı mantıklı görevler verilse de tüm ekibin toplandığı kısımlarda sönük kalıyor.
Bu önerdiğim çizgi roman serisi ise tamamen Hawkeye’a ve onun süper kahramanlık dışında yaptığı işlere odaklanılıyor. Oldukça sade bir hikâyeye sahip olan bu Hawkeye serisi Clint Barton’ın, Kate Bishop’ın ve bazen de köpekleri Lucky’nin oldukça içten olan hikayesine odaklanıyor. Serinin yazarlığını Matt Fraction yapıyor. Çizerliğini ise ki serinin çizimleri gerçekten muazzam, birden fazla isim üstleniyor. Kimsenin emeğine saygısızlık olmasın hepsinin isimlerini yazayım: David Aja, Javier Pulido, Alan Davis, Francesco Francavilla, Steve Lieber, Jesse Hamm, Annie Wu ve Chris Eliopoulos.
Daha önce de bahsettiğim gibi oldukça sade bir hikâyeye sahip. Genel olarak Hawkeye’ın özel hayatına yani Clint Barton haline odaklanan bir seri var karşımızda. Kendi binasındaki mafya ile uğraşıyor, aşk hayatı ile ilgili bazı yanlış tercihler yapıyor, bunalıma giriyor ve televizyon ile uğraşıyor. Seri toplamda 4 ciltten oluşuyor. İlk ikisi ve dördüncü cilt Clint Barton’a odaklanırken üçüncü cilt Kate Bishop’a odaklanıyor. İkisinin tanışma hikayesine de kısa da olsa yer verilmiş. Kate Bishop kim diye soracak olursanız, ilerleyen paragraflarda anlatacağım.
Serinin içerisinde oldukça kaliteli bölümler bulunuyor. Örneğin Tony Stark gibi bir dâhinin, Hawkeye’ın kablolu televizyonunu düzeltmeye çalışması gibi. Ya da tamamen Hawkeye’ın köpeğine odaklanan ve onun kısa öyküsünü anlatan bölüm gibi. Hikâyeye dair çok fazla detay vermesem sizler için daha iyi olur. Ancak sadece şunu söyleyebilirim, oldukça sade ve sanki gerçek hayatta olan bir karakterin hikayesini okuyor gibi hissedeceksiniz. Tabii bu bahsettiğim sadelik sizi kesinlikle sıkmıyor. Yazarın başarısı da burada başlıyor zaten. Bu sade ve normal hikâyeyi günlük hayatın küçük heyecanlarıyla yer yer de süper kahraman işleri ile harmanlayıp güzel bir hikaye çıkartmış karşımıza Matt Fraction.
Tüm serinin çizimleri de aynı hikâye ve hikayenin anlatımı gibi oldukça sade. Yukarıda da belirttiğim gibi birçok çizer bu seride çalışmış, ancak genel olarak sürekli tek bir tarz benimsenmiş. Her cildin sonunda bazı eskizlere yer verilmiş, o kısımlara da mutlaka bakın. Çizimlerin son aşamaya geliş halini görmek oldukça keyifli. Ancak çizimler konusunda serinin asıl başarılı olduğu nokta renklendirmesi.
Çizimlerin getirdiği sadelik hissiyatının kaynağı aslında bu renklendirmeler. Tüm seri boyunca oldukça az sayıda renk kullanılmış ve bu renkler sürekli yer değiştiriyor. Örneğin bir sayfada pembemsi bir renk tonu seçiliyor ve tüm paneller seçilen renge çok yakın, onun etrafında dönen renklerden oluşuyor. Bu seçilen renk ise her sayfanın son paneline doğru yavaş yavaş değişiyor ve bu değişim bir sonraki sayfanın genel renk paletini oluşturuyor. Örneğin diyelim ki tüm sayfa pembe tonlardan oluşuyor, sayfanın sonlarına doğru ise pembe tondan tamamen uzak bir renk taşıyan karakter, eşya veya herhangi bir şey geliyor ve o gelen şeyin rengine göre renk değişiyor. Bu gelen şey de genelde sadece rengi değil, hikâyenin o sıradaki akışını da değiştiriyor. Renk ve akışın değişmesi ile birlikte bir sonraki sayfanın genel teması o renk oluyor. Bu renk kullanımı renklendirme tekniği ise duyguları ve sadeliği size muazzam bir şekilde hissettiriyor. Ayrıca kitabın sayfaları ayrı ayrı değil, bir bütün olarak renklendirilmiş. Yani tüm sayfaları koparıp (Böyle bir şey yapmayın.) yan yana koyup uzaktan baktığınızda sadece birkaç renk kullanıldığını ve renklerin yavaşça değiştiğini fark edeceksiniz. Renklendirmeyi yapan Matt Hollingsworth, tüm bu renklendirme aşamasını ayrıntıları ile güzelce zaten ikinci cildin sonunda açıklamış.
Okumadan Önce Bilinmesi Gerekenler
Aslında bu seri Hawkeye okumaya başlamak için gayet güzel bir seri. Karakterin origin hikayesini yani kökenini anlatmasa da direkt olarak karaktere odaklanan bir hikâye. Ancak seri sizden bazı şeyleri önceden bilmenizi istiyor. Örneğin; Clint Barton’ın ve Kate Bishop’ın kim olduğunu. Bilmeniz gereken şeyler zaten oldukça kısa ben sizin için özet geçeyim:
Clint Barton, nişan alma konusunda, özellikle ok ve yay kullanma konusunda oldukça usta olan bir Avengers üyesi. Yakın dövüş yeteneği ve okları dışında bir gücü yok, kısaca bir gücü yok. Kate Bishop ise bir Young Avengers üyesi. Hawkeye 2 diyebiliriz. Aynı Hawkeye gibi ok- yay konusunda ve yakın dövüş konusunda usta. Bir nevi aslında Clint Barton’ın öğrencisi. Bunun dışındaki detaylar zaten seride anlatılıyor. Hawkeye’a dair bilmeniz gereken şeyleri sadece Avengers filmlerini izleyerek de öğrenebilirsiniz bu arada.
Toparladığımda ise bu seriyi çizgi roman okuyan herkese öneriyorum. Klasik bir süper kahraman hikayesi değil, sanki bağımsız bir çizgi roman okuyormuşsunuz gibi. Hikayesi, çizimleri, renkleri ile tamamen keyif alacağınız bir seri oluşturulmuş. Ayrıca şu anda Disney+ için bir Hawkeye dizisi geliştiriliyor. Konusu net olarak belli değil, ancak bu seriye benzeyeceği söyleniyor. Bu yüzden öncesinde okuyup fikir sahibi olabilirsiniz.
4 ciltten oluşan serinin tamamını Türkçe çeviri ile şu anda bulabilirsiniz. Marmara Çizgi gayet kaliteli bir iş çıkartmış. Özellikle son ciltte ekstra bir emek var, okuyunca ne demek istediğimi çok daha iyi anlarsınız. Serinin ilk cildinin adı başlıkta da belirttiğim gibi Hawkeye: My Life as a Weapon ya da Türkçesi ile Hawkeye: Bir Silah Olarak Yaşamım. Sırayla tüm ciltlerin adı şöyle:
1- Hawkeye: Bir Silah Olarak Yaşamım
2- Hawkeye: Küçük İsabetler
3- Hawkeye: L.A. Kadını
4- Hawkeye: Rio Bravo