Bir tarafta TV dizisi, eğlence sektörünün değişmeyen ismi; diğer yanda ise oyun, eğlence sektörünün yükselişe geçen ismi. TV dizisi ve bir oyun, isimden para kazanmak için geliştirilen o ‘kötü’ oyunlardan başka nasıl bir araya gelebilirdi? Dizi sektörünün önemli ismi SyFy ile MMO piyasasının gediklilerinden Trion Worlds, daha önce denenmemiş bir şeyi denemek için bir araya geldi. Defiance isimli MMO & dizi projesinde bir yandan haftalık olarak dizi yayını yapılacak, diğer yandan da dizide olanlar güncel bir şekilde oyuna aktarılacaktı. Peki SyFy ile Trion, bu projelerinde ne kadar başarılı oldu?
Konuya başlamadan önce Defiance’ın temasını ve hikayesini göz ucuyla biraz anlatalım. Defiance, patlak veren bir uzaylı savaşı döneminde geçiyor. Bizleri geleceğin San Francisco’suyla tanıştıran oyunun hikayesinin pek de yenilikçi olduğu söylenemez. Defiance’ın oyun tarafında, savaşın patlak verdiği anda bilim adamı Von Bach’ı bulmak için yola çıkıyoruz. Von Bach, Defiance’ın geçtiği dünyada EGO sistemini geliştiren ve yeni teknolojik silahlar üreten bir firmanın sahibi olarak geçiyor. Merak edenler için söyleyelim, şimdiye kadar Defiance ile TV dizisi arasında herhangi bir bağlantı kurulmadı. Fakat gelecek güncellemeler, TV dizisinde yaşananlara odaklı olarak yayınlanacak.
Geleceği temsil eden bir dünyada geçen Defiance, grafiksel açıdan çok güçlü olmasa da, açık dünya oynanışına sahip olan bir oyun olarak bizi etkiliyor. Oluşturulan silah efektleri ve yaratılan atmosfer grafiklerin hanesine artı puan olarak geçiyor. Fakat grafikler genel manada güzel gözükse de, ayrıntıya indiğimizde rahatsız edici kaplama kalitesi, herhangi bir tepki veremeyen öğeler ve kimi zaman kötü duran animasyonlar da grafik açısından göze batıcı unsurlar arasında yer alıyor.
Oyunun grafikleri, bazı kaplama yüklenme sorunlarının haricinde göze batmıyor.
Grafiğin haricinde oyunumuzun ses kısmına geldiğimizde, yine ahım şahım bir çalışmayla karşılaşamıyoruz. Silahların sesleri rahatsız edici boyutta değil ama bir silah türü için sadece bir tane ses kalıbının kullanılmış. Örneğin iki tane farklı türlerdeki pompalı silahı kullanırken aynı sesi duyuyorsunuz. Silahların yanı sıra karakter seslendirmelerinde biraz daha iyi iş çıkarıldığını söyleyebilirim. Oyunun ana karakterlerinin seslendirmeleri hem başarılı, hem de özgün bir yapıda.
Sesleri, grafikleri geçtik fakat Defiance’ın kendisini nereden anlatmaya başlayalım? Bir MMO olarak mı tasvir edelim, yoksa tek kişilik oyun olarak mı? Trion Worlds ile SyFy, Defiance’ı MMO-TPS yerine tek kişilik bir TPS olarak tanımlasaymış belki daha olumlu tepkiler alabilirmiş. Fakat işin içerisine MMO türü girince, Defiance bu konuda sınıfta kalıyor. Defiance’ı MMO olarak tanımlamaya iten tek şey, açık dünya temasında geçen bir oyunun sürekli olarak bağlantı istemesi. Bunun dışında oyunda MMO türünden izler bulmak zorlaşıyor.
MMO dediğimiz oyunlarda insanlar gruplar kurar, eşya ticareti yapar, eşya üretmeye başlar. Fakat Defiance’da bizi grup kurmaya iten bir şey yok. Defiance’ın dünyasında oyuncuların bir araya gelip craft veya ticaret yapabileceği bir ana mekan yok. Defiance’ın yapısı öyle bir hal almış ki, oynarken tek kişilik bir oyun oynuyormuşçasına devam etseniz hiçbir zorluk çekmezsiniz. Kaldı ki oyunun konsol odaklı tasarlanan arayüzü, bu konuyu daha da zorlaştırıyor. Mesela MMO oyunlarında insanlar konuşur, anlaşır, chatleşir. Fakat Defiance’ın chat barından birşeyler yazmak bile diğer MMO’lara oranla ekstra zahmet istiyor.
Konsol odaklı arayüz demişken, ona da biraz değinelim. Defiance’ın arayüzü tamamen konsol odaklı hazırlanmış. Oyunu PC’de oynayan birisi olarak zor anlar yaşadığımı söyleyebilirim. Örneğin, oyunun ana arayüzünde görevlerinize bakmak için veya matchmakingden oyun bulmak için herhangi bir kısayol yer almıyor. Bunları yapmak için oyunu durdurup EGO menüsüne gidip işinizi halletmeniz gerekiyor, ki bu menü de oldukça konsol kokuyor.
Arayüzü bir kenara bırakırsak oyunun içeriklerini anlatmaya başlayalım. İncelemenin başında da biraz bahsettiğimiz EGO sistemi, oyundak gelişim sisteminin isim bulmuş hali. Bu sistemle birlikte oyunu oynadıkça Rating’iniz artıyor, böylelikle yeni perkler açmaya başlıyorsunuz. Oyunun perk bölümünde dört ana güç yer alıyor. Bunlar sizi görünmez yapan Cloak, hız kazandıran Blur, kopyanızı yaratan Decoy ve verdiğiniz hasarı arttıran Overcharge. Tüm oyun boyunca bunlardan başka yeteneğiniz bulunmuyor, ki oyunu oynarken bu dört yetenekten de sadece bir tanesini kullanabiliyorsunuz.
Defiance, silah yelpazesi oldukça geniş bir oyun olmuş. Pompalıdan tutun taramalıya, bombaatardan roketatara kadar türlü türlü silahlar sizi bekliyor. Oyun içerisinde, Borderlands 2 misali NPC'lerden silahlar alabilirken, öldürdüğünüz düşmanlardan da silah toplayabiliyorsunuz. Oyunda kullandığınız silahların türlü türlü etkileri olabiliyor. Silah efektlerinde düşmanı yakma, zehirleme ve böcek çıkarma gibi ekstra unsurlar yer alıyor. Ancak buranın en önemli eksisi, aynı anda sadece iki farklı silah taşıyabilmemiz olmuş.
Tüm eksi yanlara rağmen Defiance, içeriği oldukça geniş bir oyun. Fakat oyunun sahip olduğu içeriğin çoğu birbiriyle aynı, yani kendini tekrar ediyor. Oyunda ana senaryo görevleri ve yan görevler bulunmakta. Oyunda yer alan yan görevlerin neredeyse hepsi birbirinin aynısı ve tekrar edici. Git şuradaki sistemi kapat, şu kadar düşman öldür, bu olayla ilgili şu kadar kanıt bul vs. Yan görevlerin haricinde ekstra etkinlikler olarak Hotshot, Time Trial ve Rampage gibi görevler de yer alıyor. Mesela bu etkinliklerden Hotshot’ta düşman öldürerek puanlar kazanıp oyuncularla yarışıyor, Time Trial’da da aracınızla birlikte bir yerden bir yere hızlıca gitmeye çalışıyorsunuz. Bunların haricinde bir de co-op görevleri yani diğer MMO’lardan dungeonlar olarak nitelendirebileceğimiz bölüm yer alıyor.
Oyundaki ekstra etkinlikler bunlarla kalmıyor. Her MMO’nun olmazsa olmazı PvP sistemi, Defiance’da açık dünya ve matchmaking olmak üzere ikiye ayrılıyor. Açık dünya olarak nitelendirebileceğimiz Shadow War’da 48’e karşı 48’lik savaşlara katılıyorsunuz. Oyunun normal senaryosunun geçtiği haritada oynadığınız Shadow War’da haritanın üzerinde yer alan noktaları elinizde tutmaya çalışıyorsunuz. Oyunun şu halinde Shadow War maçları bulmak oldukça zor çünkü Shadow War oynamak isteyen 96 tane kişiyi bulmak için saatlerce bekliyorsunuz. Bulduğunuz oyun da zaten çok kısa süre içerisinde bitiyor. Bu sebepten ötürü oyuncu kesimi şu an için matchmaking PvP’sine yönelmiş durumdalar. 8’e karşı 8’lik oyunların oynandığı bu modda sadece iki adet harita bulunuyor.
Bol içerik, yakalanamayan MMO atmosferine biraz etki yapsa da Defiance'ı kurtaramıyor.
Dedik ya size, Defiance’da gerçekten yoğun bir içerik var. Oyunun sahip oldukları bunlarla kalmıyor. Oyunda, açık dünyalı haritanın farklı farklı yerlerinde yapay zekalar tarafından başlatılan ‘yaşayan görevler’ de bulunuyor. Guild Wars 2’de benzerini gördüğümüz bu sistem, MMO TPS türüne iyi yedirilmiş. Bunun haricinde Trion’un başka bir MMO’su olan Rift’e adını veren Rift sistemine benzer bir Arkfall sistemi de oyunda yer alıyor. Burada da gelen uzaylı akınlarına karşı koymaya çalışıyorsunuz.
Evet, Defiance’ın içeriği fazla fakat bu yoğun içeriği baltalayan unsurlar da bir o kadar fazla. Bu konuda ilk olarak yapay zekaya değinmek gerekiyor. Oyunun alıştırma bölümünde tek kelimeyle ‘berbat’ duran yapay zeka, diğer haritalarda gelişim gösterse de istenilen seviyeye gelemiyor. Yapay zekanın haricinde, oyunda yer alan etkinliklerin çoğu ödüllendirici değil. Mesela ATV’nizle birlikte öylesine dolaşırken yanınızda birden görev başlıyor. Fakat sizi bu göreve katılmaya sürükleyecek bir neden yok. Çünkü o görevin sonunda elde edeceğiniz tek şey, küçük bir miktar para. Oyunun PvP’si ise başka bir dünya. Cloak + Shotgun ikilisinin domine ettiği PvP bölümünde ciddi anlamda dengesizlikler başlayabiliyor.
Tüm bu eksileri yan yana koyduğumuzda Defiance, oyuncuları kendine bağlayamaz hale geliyor. Hani MMO diyoruz ya, o MMO oyunları oyuncuları kendine bağlar ve geceler gündüzler birbirini kovalar. Ancak Defiance’ın kendisinde, sizi saatlerce bağlayacak ve kendine çekecek herhangi bir unsur bulunmuyor . Yine de oyun, parasının hakkını tam olarak veremese de sizi eğlendirmeyi başarabiliyor, tabii ki birkaç saatliğine.