1989 yılı 3 Nisan, Miami, Florida’da bir binanın önündeyim. Evdeki telefonuma gelen gizemli mesaja göre adres burası olmalı. Böcek sorunu varmış dediler, işi yapacak adam olarak da tabiki beni seçtiler, her neyse o zaman bizde işe koyulalım. Kapıyı çalmama gerek yok herhalde! o zaman maskemi takıp böcekleri ezmeye bir an önce başlasam iyi olur!
İşte her şey bu hırs ile başlıyor, sonra bir bakmışsınız, Hotline Miami’de saatlerinizi harcamışsınız, zaman akıp gitmiş. Siz aldırmayın onun bu basit görünüşüne, Hotline Miami’nin ardında derin bir mizah, engin bir oynanış ve farklı bir tat var. Oyundaki pizzacıya benzetip durduğunuz bendeniz de Hotline Miami’yi büyük bir keyifle kaleme aldım. iyi seyirler efendim:
Hotline Miami, belki de şimdiye kadar gördüğünüz en gizemli başlangıca sahip. Kim olduğunuz hakkında en ufak bir fikriniz yok, maskeli birkaç kişi size öğüt veriyor, neden onların sözlerine önem veriyoruz, bu gizemli telefon mesajlarındaki gizli katliam görevlerini niye yerine getiriyoruz? Tam bir muamma. Tek yapmanız gereken, size verilen adresteki herkesin işini bitirmek, bunu yapmak ise az önceki örnekte de göstermeye çalıştığım gibi pek kolay değil. Hele ki belirli bir stratejiniz yoksa. Karşınızdakiler sizi tek bir darbede, tek bir mermide veya tek bir ısırıkta öldürebilir. Kayıt yaparız diyenleri duydum sanki? Geçiniz efenim. Hotline Miami’de ilerleyiş bölüm bölüm olarak kaydedilmekte. Eğer sıradaki bölüme geçmek istiyorsanız, buna can atıyorsanız, ortaya müthiş bir öldürme performansı çıkarıp bölümdeki herkesin canını söküp almalısınız. Aksi takdirde herkesi öldürdüğünüzü düşünüp son anda çıkan bir düşmanın mermisiyle başa sardığınızı hayal edin. Bu büyük bir hayal kırıklığı. Çok ciddiyim.
Hotline Miami, ilk dakikadan itibaren de anlayabileceğiniz üzere, Retro bir görünüme sahip. Yapımcı Dennation Games, bunun üzerine o kadar yoğunlaşmış ki, her anında bunu hissetmeniz mümkün. Her yer piksel piksel, 10 yaşındaki bir çocuğun pastel boyalarıyla ortaya çıkardığı amatör bir çalışma sanki. Gözünüz yanılmasın, birazdan bu şirin görüntünün içi kafası patlatılmış cesetler, kopmuş kollar ve kan kırmızısı renk tonlarıyla doldurulacak. Sanatçı ise sizsiniz. Bugün nasıl bir portre hayal etmiştiniz?
Hotline Miami her ne kadar düşük kalibre grafiklere sahip olsa da Dennation Games, oyunun brütal yönünü olabildiğince iyi yansıtmak adına birçok ölüm animasyonu oluşturmuş ve bunlar silahtan silaha fark gösterdiği için üzerinde büyük emek verildiği çok belli oluyor. Bazen katananızla samuraycılık oynuyor, duvara yasladığınız düşmanınıza bir tekme indiriyor, veya elinize aldığınız bir matkap ile kafalara oyuk açma isteğinizi gideriyorsunuz. Sonuç olarak düşmanın ipini çekmek daha bir keyifli hale geliyor.
Ana karakterimizin siması dışında diğer çoğu karakterin yakından görünüşünü kısa ara sahneler sayesinde görebiliyoruz. Sabit kuşbakışı kameralı yapımda bazı karakterlerin oldukça ürpertici göründüğünü söylemek mümkün. Pizzacımız dışında tabii, bu arada o aslında sadece pizzacı değil, aynı zamanda bir barmen, kitap satıcısı veya video dükkanında görevli. Bazen ise bir editör!
Hotline Miami’de tahmin edemeyeceğiniz kadar çok öleceksiniz. Ölmek en az bir Dark Souls kadar normal bir durum bu oyunda. Fakat önemli olan bu sürekli ölüşlerinizden bir ders çıkarmayı bilmek. Aksi takdirde pekmezi akan daima siz oluyorsunuz. Hotline Miami’nin insanı hırs küpüne çeviren bir yanı var, her ölüşünüzden sonra tek tuşla bölüm başına dönüyor, tekrar ölüyor, daha da hırslanıyor ve atan damarınız yüzünden bölümü bitirmeden elinizi klavyenizden çekemediğiniz bir oyun oluveriyor Hotline Miami. Neyse ki bölüm sonlarında aldığınız puanlara bağlı olarak kilidini açabileceğiniz belli başlı maskeler var, her yeni maske farklı yetenekler demek.. Fil maskesi sizi 2 mermilik can sunuyor, Zürafa olan daha uzağı görmenizi sağlıyor, tavşan ile daha hızlı hareket edebiliyorsunuz ve bu böyle gidiyor. Her bölümden farklı bir tat almak için ideal seçenekler diyebiliriz.
Yapay zeka nâmına Hotline Miami üstün bir performans sunamıyor maalesef. Düşmanlar sizi gördükleri veya silahınızla ses çıkardığınız anda peşinize düşmeye başlıyorlar. Menzillerine girdiğiniz anda ise canınızı kurtarmak için 1 saniyeden bile az bir zamanınız var. Çevikliğin yanısıra biraz da çevreyi iyi kullanmakta bitiyor iş. Örneğin kapı eşikleri oyun boyunca en büyük yardımcımız oluyor.
Hotline Miami’yi Hotline Miami yapan en büyük öğelerden biri hiç şüphesiz ki o enfes müzikleri. Yıla damgasını vuran bu müzikleri biz bile ofiste ara ara dinlemeden edemiyoruz, MOON, El Huervo, Jasper Byrne, Scattle ve daha birçok underground müzisyenlerin nefis çalışmaları yapıma eklenmiş ve bunlarla birlikte ortaya enfes bir müzik performansı çıkıyor. Öyle ki bazı müzikler intikam için kaynayan kanınızın sıcaklık derecesini daha da arttırmak için birebirler. Böyle bir oyuna ancak böyle müzikler yakışırdı doğrusu ve bu konuda Hotline Miami tam 12’den vuruyor.
Bu oyunda ne öyle şaşalı grafik cafcaflı efekt var ne de surround ses desteği. Fakat gel gelelim, bunların yerini dolu dolu bir oynanış, gizemli bir hikaye ve mücadeleci bir ilerleyiş dolduruyor. Son zamanların en iyi soundtrack listesini de bu içerik ile harmanladığımızda, o koca kasanızın altındaki 2000 TL’lik canavar için belki de çocuk oyuncağı gibi gelecek fakat 1 milyon tl’ye yapılıp içi beş para etmez birçok yapımın pabucunu dama atacak kalitede bir oyun çıkıyor karşınıza; Hotline Miami! Kaç-maz!