1914 yazında Avusturya Arşidükü Franz Ferdinand’ın Saraybosna’da bir suikaste kurban gitmesiyle çakan kıvılcım önce Avrupa, ardından emperyalizmin de katkısıyla tüm dünyaya sıçrayarak bir alev topuna dönüştü. Aç kurtlar dengeleri değiştirmek, sınırları yeniden çizmek ve tabaklarındaki porsiyonları arttırmak isterken 9 milyona yakın insan hayatını kaybetti.4 yıl süren I. Dünya Savaşı tarihin en kanlı savaşlarından birisi olarak hafızalara kazınırken yeniden çizilen sınırlar, değişen rejimler ve coşan milliyetçilik akımı yeni bir çağın da başlangıcına ön ayak oldu.
O dönem hasta adam adıyla anılan Osmanlı Devleti’nin de tam 8 farklı cephede verdiği bu ölüm kalım mücadelesini hep kendi siperlerimizden dinledik. Valiant Hearts ise I. Dünya Savaşını İtilaf Devletleri’nin gözünden görmeniz kaidesiyle tüm cepheleri ortadan kaldırıyor, savaşı ortak bir acı olarak aktarmaya çalışıyor ve tarihi gerçekliklerden kopmayarak adeta etkileşimli bir tarih dersi veriyor kontrol sahiplerine.
Ne kadar yazılırsa yazılsın, ne kadar çizilirse çizilsin; hiç bir eserin gerçek anlamda savaş adlı yüz karasının nasıl bir hisse ve korkuya yol verdiğini hakkaniyetli biçimde anlatabileceğine inanmıyorum. Hele ki Hollywood malı bir sahne veya aynı zihniyetten çıkagelen bir shooter oyunu kafanızın üstünden gerçekten bir mermi geçmedikçe, kan, metal ve toprağın birbirinden ayırt edilemez hale gelen kokusu ciğerlere dolmadıkça gözünüzde anlık bir sahne olarak çakar ve sonra kaybolup gider. Ancak buna rağmen akılda kalıcı, vurucu olmayı başarabilenler de var.
Oyun endüstrisinde pek de “popüler” olmayan I. Dünya Savaşını ele alan Valiant Hearts daha önce belki de eşi görülmemiş şekilde savaş temasını benimsemiş bir oyun olarak bulmaca türüyle çıkageliyor karşımıza. Yeterince kan dökülmüş bu topyekün savaşta bir de kontrol sahiplerinin eli kana bulanmasın istemiş yapımcılar belli ki. Asgari düzeyde şiddet ve ancak yolumuzu açmak için kullandığımız silahlar eşliğinde kimi zaman savaşın en ön safında buluyoruz, kimi zamansa geri cephede yaralı düşenlerin arasında kendimizi. Umudu tükenmiş şehirler, yıkıntılar, korkutucu siperler içinden geçiyor, gerçek olaylara bu hüzünlü tablodan bakarak anlamaya çalışıyoruz olan biteni.
Valiant Hearts: The Great War, savaşı Fransa gözüyle izlerken. ülkelerin birbirlerine silah çektiği günde Alman vatandaşı olduğu için sınırdışı edilen genç bir çiftçi baba ve aynı aileden Fransız ordusunda yerini alması için apar topar çağırılan kayınbabasının hikayesiyle açılışını yapıyor. Bir tarafta eşinden ve çocuğundan kopartılıp sürülen bir adam var; diğer tarafta kızının yuvasının parçalanıp torununun babasız bırakılışına şahit olan bir dede. Savaşın gidişatıyla hikayeye dahil olan karakterler oyuncuya biraz daha farklı açılardan ve ülkelerden bakma imkanı tanımış bu savaşı. Bu karakterler arasında yer alan bir de köpek var ki, insanın insanlığın kaybettiği noktada bir hayvanın dahi ne kadar merhametli olabileceğini gösteren bir eleştiri abidesi oluveriyor.
Rayman Origins, Rayman Legends ve Child of Light’ın ardından UbiArt Framework maharetini bir kez daha gözler önüne seriyor ve Valiant Hearts’a canlı bir grafik roman görüntüsü kazandırıyor. Malum efektler de haliyle bir grafik romanın çizgi hatlarına sahip olarak öne çıkmış. Cesetlerle dolu savaş alanları, bombardımana tutulmuş şehirler, tüneller, gizlice geçtiğimiz siperler, ışıltılı ve koşturmacalı Paris sokakları 1. Dünya Savaşını farklı pencerelerden görme şansını tanıyacak oyunculara. Gerçek tarihi anlatan arka plandakı buğulu seslendirmenin de etkisiyle iyice belgesel havasına bürünen yapımda karakter seslendirmeleri çoğu zaman homurdanmalarla, kısa kelimelerle doldurulurken, esas söz sahibi olan müzikler dramı da, sevinci de pekiştirecek bir unsur olmuş.
Valiant Hearts’ın bulmaca ve gizlilik öğeleri zorlayıcılıktan uzakta bir görüntü çiziyor. Bu basit ve tekdüze ilerleyiş esnasında farklı olmaya çalışan oynanış dinamikleri ise kısa sürede kendini tekrar edecektir. Ancak burada oyuna bağlanmanızı sağlayan en önemli unsur gerçek tarihe sadık kalınarak oluşturulmuş bir ilerleyişle bu öğelerin sunuluyor olması. Zorlayıcı bulmacalardan ziyade akıcı bir ilerleyişle dönemin teknolojisi, ülkelerin ekonomi durumu, kullanılan silahlar ve araçlar, gaziler ve sayıları, sömürgelerden gelen binbir farklı ırktan, dilden insanlar ve dahası hele hele benim gibi tarihi seven oyuncular için I. Dünya Savaşı’nı yenidek keşfetme şansı tanıyor.
Mesela bir görevde tarihte ilk defa 1. Dünya Savaşında kullanılmaya başlanılan Kimyasal Silahlar konu alınmış. Amacımız Almanlar tarafından kullanılan klorin gazının kaynağını kesmek. Doğru boru kombinasyonlarını bulma odaklı bu bulmacayı çözmenize müteakip o dönemde kimyasal gazlara karşı kullanılan idrar yedirilmiş bezlerin hikayesini öğreniyorsunuz. Bir diğer görevde Fransa’nın, başkenti Paris düşmemesi için gerçekleştirdiği Marne direnişinin sembolü haline gelen bir vukuat konu edinmiş. General Galliani’nin 630 ticari Paris taksisine ricada bulunarak bir gecede 4000 askeri Marne şehrine destek kuvvet olarak göndermesi ve bu desteğin bir kırılma anı olarak tarihe geçmesinde siz de pay sahibi oluyor ve bir kaç ufak bulmaca sonrası taksinizi çalıştırarak askerlerle düşüyorsunuz yollara.
Yolda, oynanış dinamiklerini değiştirmeyi amaçlayan sunum anlarına geçiş yapılıyor. Taksinin kontrolleri sizde klasikleşmiş Avrupa müzikleri eşliğinde müzikal kaçışlar I. Dünya Savaşı ortamını bir nebze dahi renklendirebiliyor. Çok değil bir süre sonra kendinizi tekrar kimyasal gazların kullanıldığı, patlamamış mühimmatların etrafında kürekle yolunuzu çizdiğiniz, can çekişen askerlere bir damla su yetiştirmeye çalıştığınız gerçek dünyada buluveriyorsunuz. Bir bölümde hemşiresiniz, yaralı bir düşman askerini bile önemseyen; diğerinde farklı kıtaların çocukları olan ama aynı amaç uğruna yola koyulan 2 piyade. Bazense köpeğiniz yardımıyla aşacaksınız engelleri ve bu 2 boyutlu dünyada yer yer arka planı da oyun alanına dahil edildiğini göreceksiniz.
Anlatılacak o kadar çok şey var ki bu savaş hakkında etrafa serpiştirilmiş koleksiyon nesneleriyle daha fazla bilgiye kavuşacaksınız.
Valiant Hearts etkileşimli bir tarih belgeseli ya da öğretici ve asla unutulmayacak bir ders gibi. Üzerinden bir asır geçmesine rağmen dün gibi aklımızda olan ve bu ilk ancak maalesef son olmayan dünya savaşı adına yazılmış bir şiirin ismini alan yapım, oynanış olarak sığlaşıyor, gerçek tarihi ve olayları aktarmada başarılı oluyor. Umarım bir gün biz de şerefli ve en haklı mücadelemizi milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un şiirini kendine isim edinmiş, kendi bakış açımızdan anlatabileceğimiz bir oyunla dünyaya anlatabiliriz.