Hepimizin bildiği üzere korsanlık teması oyun dünyasında genel olarak işlenen bir konu değil. Son yıllarda Assassin’s Creed serisinin hafiften değindiği bu temayla ilgili bağımsız yapımcıların da diyeceği bir söz var.
Vitali Kirpu ve Alexander Poysky isimli bağımsız oyun geliştiricileri tarafından ele alınan Pixel Piracy’i destekleyen firma, bu tarz yapımları takip edenler tarafından popüler olarak tanınıyor. Hayatta kalmaya ve üretmeye dayanan başarılı bağımsız oyun Terraria’nın yapımcısı Re-Logic, Pixel Piracy’i hem gelişim açısından destekliyor, hem de oyunun yayıncılığını yapıyor. Peki Pixel Piracy, Terraria kadar başarılı bir iş ortaya koyabilmiş mi? Gelin birlikte karar verelim...
Pixel Piracy’nin ilk artı noktası, böyle geniş bir hayran kitlesine sahip olan temayı oldukça sevilen oyun tarzına yedirmek olmuş. Pixel Piracy, oyunculara gerçek özgürlüğü sunabiliyor. Oyuna başlarken bile başlangıç şartlarına ve nelerle karşılaşacağınıza siz karar veriyorsunuz. Oyuna girerken oluşturacağınız dünya ve kararkter adına bazı sorular soruluyor. Örneğin bu sorularla beraber yaratıklarla dolu, ölümcül bir hastalığın yayıldığı bir dünyada cesur kaptan babasından kalma kılıcı kuşanan bir korsanı canlandırabiliyorsunuz. Üç ana soru altında bunun gibi farklı kombinasyonlar yapmak sizin elinizde.
Dikkatli olun, her zaman emirlerinizi dinlemiyorlar.
Nasıl bir dünyada ve nasıl bir karakterle oynayacağımıza karar verdikten sonra Pixel Piracy dünyasına tamamen giriş yapmış oluyoruz. Kontrolleri basit olan Pixel Piracy’nin içeriklerini kavramak aynı basitlik derecesinde değil. Güvenli bir adada başladığımız oyunda başlangıç olarak belli bir altın veriliyor. İsterseniz altınlarla alışveriş yaparak korsanlık yolundaki ilk adımınızı atabilir, isterseniz de geminize atlayarak direkt olarak maceraya başlayabilirsiniz. Dediğim gibi, Pixel Piracy oyunculara gerçek bir özgürlük sunuyor.
Demin bahsettiğim bu güvenli adalarda farklı NPC’ler yer alıyor. Bir tavernaya gidip tayfanıza yeni çalışanlar alabilirsiniz. Ya da diğer NPC’lere giderek geminiz için yiyecek, yapı malzemeleri ya da ekibiniz için yeni yetenekler satın alabiliyorsunuz. Gemi malzemesi demişken o konuya kısaca değineyim. Pixel Piracy’deki gemilerimiz, tıpkı Terraria’da olduğu gibi tamamen oyuncu tarafından inşâ edilebilir durumda. Yani Minecraft ve Terraria gibi oyunlarda pekiştirdiğiniz yaratıcılık kabiliyetinizi Pixel Piracy’de geminizi kurarken de kullanabilirsiniz.
Bu arada, az önce yeteneklere değinmiştim. Pixel Piracy’de öyle uçuk kaçık büyüler falan yok. NPC’lerden satın aldığınız yetenek kitaplarıyla beraber tayfanızdaki çalışanlara tuvalet temizlemeyi, yemek yapmayı, yüzmeyi, daha hızlı yürümeyi ve bunun gibi birçok özelliği öğretebiliyorsunuz. Peki bunlar ne işe yarıyor?
Pixel Piracy kesinlikle önemli bir potansiyele sahip. Re-Logic oyunun üzerine düşer ve sorunlar hızlıca çözülürse önemli bir bağımsız oyuna kavuşabiliriz.
Pixel Piracy’de hem kaptan olan ana karakterimizin, hem de tayfadaki çalışanların yaşamı üç farklı şeye bağlı. Bunlardan birisi can, diğeri açlık ve üçüncüsü de moral. Eğer tayfaya tuvalet temizlemeyi öğretmezseniz hem martılar, hem de gemideki çalışanlar ortalık yere tuvaletlerini yapıyor. Böyle bir ortamda da çalışanların morali düşebiliyor. Moral düştükçe söylenmeye başlayan çalışanlar son noktaya geldiğinde geminizde iç savaşla karşı karşıya kalıyorsunuz. Bu öyle basit bir kavga, gürültü değil. Kılıçların çekildiği, kanların aktığı ve kuvvetle muhtemel kaptan olan karakterinizin en sonunda öleceği bir iç savaş. Bunun haricinde eğer geminizdeki çalışanlara gerekli yiyeceği sunmazsanız çalışanlar açlıktan yavaş yavaş ölmeye başlıyor. Pixel Piracy’de bunun gibi farklı gerçekçi öğeler yer alıyor.
Tamamen rastgele yaratılan açık bir dünyada geçen Pixel Piracy’de asıl amacımız oyunun dünyasında yer alan dört efsane kaptanı öldürmek. Oyunun senaryosu bu kadar basit. Sandbox ve açık dünya öğelerine yoğunlaşan Pixel Piracy’de NPC’lerden görevler alıp senaryo peşinde koşmuyoruz. Neyi nasıl yapacağımıza kendimiz karar veriyoruz.
Her ne kadar oyunun gidişatına kendimiz karar veriyor olsak da, Pixel Piracy’nin işleyişi genel olarak sınırlı. Yapacağınız tek şey gideceğiniz bölgeyi seçip olanları izlemek. Ya güvenli bir adaya gidip ekibinizde düzenlemeler yapacaksınız, ya güvenli olmayan bölgede korsanlarla mücadele edeceksiniz, ya da yeni yerler keşfederek yerlilere karşı koyacaksınız. Bütün bu olanların sonucunda yeni gemi parçaları ve yeni eşyalar elde edebilirken, tayfanızdaki karakterleri de gittikçe güçlendiriyorsunuz. Pixel Piracy’deki her karakterin özel bir ekranı var. Burada karakterlerin stat paylaşımını yapmak, hangi eşyayı kullanacağını seçmek, ne gibi yeteneklere sahip olduğunu gözlemlemek size bırakılıyor.
Karşılaşacağınız korsanlar sınıflara ayrılmış durumda. Pixel Piracy'de de boss savaşları bulunuyor.
Evet özgürlük genel olarak oyunculara sunulmuş ancak Pixel Piracy’de yapacağınız şeyler bir süre sonra kendini tekrar ediyor. Oyunun dünyası siz ilerledikçe rastgele kendi kendine oluşturuluyor. Ama yapacağınız şeyler genel olarak aynı. Hele ilk başlardaki savaş esnasında sanki bir 2D RPG oyunu değil de, strateji oyunu oynuyormuş hissine kapılabilirsiniz. Çünkü dövüşe yapabileceğiniz katkı neredeyse yok. Yapacağınız tek şey tayfanızı sağa sola yönlendirmek ve dövüşü öylece izlemek. Ancak ileride geminizin kazanacağı özellikler ve karakterlerin elde edeceği eşyalarla beraber bu durum biraz olsun değişiyor.
Oynanışın tekrar etmesinin haricinde Pixel Piracy’nin arayüzünün gerçekten kullanışsız olduğunu söylemek gerek. Tasarım olarak cansız bir yapıda olan arayüzde kullanılan yazı tipi de ekranı karıştıran etkenlerden. Örneğin karakter ekranında yazılar gerçekten birbirine girmiş durumda. Ek olarak beta sürecinden yeni çıkan oyunda bolca bug ve optimizasyon sorunları bulunuyor.
Genel anlamda Pixel Piracy, gayet yüksek bir potansiyele sahip. Oyunun arkasında aktif olarak sadece iki tane geliştiricinin olması, bu hataların ve eksikliklerin düzeltilme sürecini yavaşlatıyor. Zarif bir grafik tarzına sahip olan oyunun fiyatı 9.99 dolar. Ancak yine de bu fiyata rağmen oyuncuların Pixel Piracy’i satın almadan önce iki kez düşünmeleri gerek. Zira her şeyden önce yapımcı ekibin oyunu bir düzene sokması gerekiyor. Mesela en basitinden Pixel Piracy’i bu haliyle tekrar oynamayı isteyip istemediğimi ben bile bilmiyorum. Çünkü birkaç saatlik oynanış süresinden sonra oyunda sizi çekecek pek fazla şey kalmıyor.