Hikayemize savaş öncesi huzur dolu bir ortamda başlıyoruz, kısa süreliğine de olsa o eski zamanların tadını alıyor ve ardından hemen yer altı sığınağına kaçıyoruz. Sığınakların sosyal deney olduğunu bilmeyen zavallı halk, en naif düşünceleriyle sadece ailesini koruma amacıyla, bombalardan kaçmak için buraya sığınıyor… fakat sığındığımız yer aslında kaçabileceğimiz en kötü yerlerden sadece biri. Vault 111, insanların dondurulduğu ve o şekilde muhafaza edildiği bir yer, ne zaman, ne şekilde uyanacağınız belli değil. Fakat o da ne? Bir adam… bir kadın… uyandınız! İçeride kilitlisiniz, çıkamıyorsunuz, sadece oğlunuzun kaçırılışını çaresizce izliyor ve tekrar uykuya dalıyorsunuz. Bir süre sonra tekrar uyanıyorsunuz… savaşın üzerinden 200 yıl geçmiş, tam tamına 2 asır... Hiç bir şey hatıralarınızdaki gibi değil. Huzur, kaosa; yaşama sevinci hayatta kalma mücadelesine bırakmış yerini. Böylece, savaş öncesinden kalma, oğlunu bulmaya yemin etmiş bir karakterle oyunumuza başlıyoruz.
Savaş öncesinden kalma bir insan olarak bu yeni dünyayı çok çabuk kabullenen biri var elimizde, hem artık konuşabiliyor da! Her şeye tepki verebilen karakterimiz, nedense bir Deathclaw ile karşılaştığında normal bir şeymiş gibi hiç bir tepki vermeden savaşa dalıyor. Halbuki elimizde böyle güzel bir malzeme varken, neden bu hikaye daha fazla kullanılmamış hayret doğrusu. Tepkileri diyaloglarla da verebilir diyenleriniz varsa, onu da oldukça sınırlandırdıklarını belirtmeliyim. Daha önceki Fallout oyunlarına bakacak olursanız yapabileceğiniz, söyleyebileceğiniz cümleler çeşitlilik gösterirken, Fallout 4 sizi sadece 4 ana cümle ile sınırlandırıyor. Bu cümlelerin eskiden sizin karakterinizin karmasına, karşınızdaki kişi bir topluluğa üyeyse ona göre değiştiğine girmiyorum bile. Seçeneklerden bir tanesi karşınızdakini ikna etme üzerine, diğerleri ise evet, hayır ya da dalga geçerek cevap verme. Telltale oyunlarına benzer “tek cümle” cevaplara bastığınızda ise “ben aslında öyle demek istememiştim” diye düşünüyor ve bu sistemin ne kadar iyi olduğunu sorgulamaya başlıyorsunuz. Bu sistemi tek cümleyle özetlemek gerekirse, seçimlerin eski oyunlara oranla yüzeysel kaldığını söylemek doğru olur. Seslendirmeyse sadık Fallout hayranları için garipsenecek bir durum. Fallout’un en önemli sistemlerinden birinin de oyundan çıkarıldığının altını çizmek gerekli. Karma ve Saygınlık yerine yandaşlarınızla aranızdaki ilişki daha bir ön plana çıkartılmış. Artık iyi ya da kötü bir karakter olmanız bütün dünyanın size verdiği tepkiyi değil, o anda yanınızda olan yandaşınızın sizi nasıl gördüğünü değiştiriyor, bu da Fallout’u Fallout yapan en temel özelliklerinden birinin yok olduğu anlamına geliyor. Eskiden size katılmak isteyen yandaşlar, karmanıza göre karar verirken artık sorgulamadan yanınızda oluyorlar, bu da oyunun yeniden oynanabilirliğini önemli ölçüde düşürüyor tabii ki.
Dünyaya açıldığınızda etrafınızdaki renk paletinin eskisine nazaran daha parlak ve renkli olduğunu görüyorsunuz. Her ne kadar patlama öncesi bu renk paleti hoşuma gitse de aynı görüntünün patlamanın üzerinden 200 yıl geçtikten sonrada sürmesi ilginç bir tercih doğrusu. Fallout 3 ve Fallout: New Vegas bu konuda yeşil, sarı bir filtre tercih etmişken, yok olmuş bir dünyaya bu kadar renkli bir atmosferi çok uygun görmediğimi belirteyim. Grafiklerin, görsel açıdan beklenenden düşük olması, buna rağmen yükleme ekranlarının uzun sürmesi, hatta bazen apartman içinde bile kapı arkasının sizi yeniden yükleme ekranına atıyor olması da oynanabilirliği düşüren faktörlerden. Atmosferin geneline bakacak olursak yok olan dünyanından ardından kalanlar ve yeniden yeşermeye çalışan bir insanlık görüyoruz. Karşımızda, sokaklarda sorgusuz sualsiz herkesi düşman bellemiş varlıklar, kendilerine uygarlık kurmayı amaçlayan topluluklar, savundukları ideolojiler ve Brotherhood of Steel gibi klasik öğelerin oluşturduğu Fallout havası yine yerli yerinde duruyor.
Açık dünyaya çıktığınızda size verilen ilk görevlerden biri kendinize ev diyebileceğiniz bir üs oluşturmak. Birden fazla olabilecek bu üslere, tıpkı Fallout Shelter’da olduğu gibi dışardan insanları kabul ederek yerle bir olmuş uygarlığı yeniden inşaa etmeye çalışıyorsunuz. Oyunun herhangi bir yerinde size neden bir üs inşaa etmeniz gerektiği ya da bize ne gibi bir yararı olacağı söylenmiyor. Oyuna geniş mi geniş bir inşaa etme sistemi eklenmiş. Sizi belli bir eşya sayısıyla kısıtlayan, duvar, çatı, tarla, elektrik ve temiz su çekmenizi sağlayan bir çok eşyayı oradaki insanlar için kurabilir ve onlardan da aranızı iyi yaptıkça değişik görevler alabilirsiniz. Radyo kurarak üssünüze daha çok insan çekebilir, bu sayede üretiminizi geliştirebilir, oradaki insanları mutlu edebilirsiniz. Tabii ki üssünüz ne kadar yararlıysa, o kadar çok saldırıya uğrama riskiniz artıyor. Bunun için düşünülmüş bir defans sistemi de var. Üssünüz için döner taret, mayın ve savaş sırasında korunabileceğiniz alanlar yapabiliyorsunuz. Ara sıra görevlerinizi yaparken üslerinizden birinin saldırı altında olduğunu görecek, ya yardıma gideceksiniz ya da işinize devam edeceksiniz. Açık dünyanın güzelliği de burada zaten, etrafınızın da sizinle beraber yaşıyor olması önemli bir faktör, Diamond City’e gittiğinizde kişiler arasında geçen diyaloglar ya da bu diyalogların doğurduğu sonuçlar sayesinde dünyanız şekilleniyor ve karakterinizi de buna göre yönlendirebiliyorsunuz. Özellikle Goodneighbour’dan Hancock isimli bir Ghoul’un etrafındaki insanlara neredeyse her sabah vaaz vermesi ve bu vaazların farklı olması güzel bir örnek bu duruma.
Fallout 4’ü Fallout yapan şeyse o gezme, araştırma hissi olmuş yine. Boston, masaşüsets’de geçen oyun, gerçek hayatın, büyük bir faciadan sonra nasıl görünebileceğine güzel bir ayna tutmuş aslında. Radyasyonun etkisi her şeye yayılmış, mutant köpekler, deneyler sonucu ortaya çıkan Super Mutant’lar, ghoul’lar yine etrafta kol geziyor fakat bu sefer daha da tehlikeliler ama modifiye edebildiğiniz Power Armor’ınız sayesinde siz de öyle! Özellikle Ghoul tehditi daha önceki oyunlara oranla oldukça yükselmiş durumda. Ghoul’lar değişmiş, daha ürkütücü ve biraz da zombivari hareketlere sahip olmuşlar. Bunun yanında yer altını keşfeden bir kaç yaratığımız da var. RadScorpion ve Mole Rat’ler gece etrafta gezerken aniden çıkış yapmalarıyla insanı yerinden fırlatabiliyorlar çoğu zaman.
Böyle karmaşık bir dönemin en kötü düşmanı, yine insan olduğu için Raider’lar ve insandan ayırt edilemeyen robotlar da oldukça vahşi ve acımasızlar. Bir çok çatışmadan zorlandığım için kaçmak hatta saklanmak zorunda kaldım, durum baya ciddi. Özellikle New Vegas’tan gelen“Survival” zorluğu sayesinde oyunu olabildiğince gerçekçi oynayabiliyorsunuz. Oyuna yıldızlı, öldürmesi daha da zor düşmanlar eklenmiş, her zorlukta daha da nadirleşen efsanevi silah ve zırhları bulmak için bu düşmanları öldürmeniz gerekiyor ki bu hiç de kolay değil çünkü Pokemon’dan fırlamışcasına evrim geçiriyorlar… ama sonuçta bütün emeklerinize değiyor… Çatışmalarda daha etkin hale getirmenin yolu modifikasyondan geçiyor. Fallout 3’de de bir nevi modifiye işine giriyorduk ardından daha detaylı modifikasyon seçenekleri Fallout: New Vegas ile hayatımıza girmişti. Ama Fallout 4 diğer oyunlara kıyasla neredeyse tamamen modifikasyon üzerine kurulu. Oyunda bulabileceğiniz 50 civarı silah bulunuyor, bu silahları 700’den fazla çeşit oluşturacak şekilde modifiye edebiliyorsunuz, gerisini siz düşünün…
Dövüş sistemi daha aksiyona dayalı, VATS sistemi eskisine nazaran zamanı durdurmuyor, sadece yavaşlatıyor, böylece daha dengeli ve dolayısıyla zor bir savaş ortamında kendinizi buluveriyorsunuz. Yenilenen arayüz sayesinde herhangi bir yerden eşya almak kolaylaştırılmış. Etrafta bulacağınız her türlü nesneyi cebe indirmek artık çok daha pratik.
Perk sisteminde değişiklikler var, Fallout New Vegas’da bir kaç seviyede bir özellik seçebiliyorken Fallout 4’te, Fallout 3 gibi her seviyede bir özellik seçebiliyoruz artık. Asıl değişiklik ise karakterinizin gücünü, zekasını, karizmasını belirleyen SPECIAL sistemiyle Perk sisteminin birleştirilmiş olması. Eskiden SPECIAL özelliklere karakterinizi tamamladıktan sonra sadece zırhlarla ya da bazı özel eşyalarla müdahale edebiliyorken, şimdi bu özelliklere de puan verebiliyoruz. Karakteriniz oyuna 28 puanla başlıyor, istediğiniz yönünüzü geliştirip, bir diğer yönünüzü düşürebilir ya da dengeli bir karakter oluşturabilirsiniz. Bünyesinde 270 özellik barındıran bu sistem, oyunda belirli bir seviye sınırlaması olmadığı için siz oynadıkça bu özelliklerin hepsini açmanıza izin veriyor ama tabii her şey zamanla ve tecrübeyle. Bunun haricinde oyunda başka hiç bir yerden bulamayacağınız özellikleri açmaya yarayan 100’den fazla magazin ve çizgi roman mevcut. Buna da örnek olarak Grognak The Barbarian serisini verebiliriz, bunları toplayarak Barbarian özelliğini açabilir, hepsini toplarsanız da 10 seviyeye kadar yükseltebilirsiniz.
Görevler, ana, taraf, üs ve yan görevler olarak ayrılıyor. Üs görevleri sürekli “burada tehlike var git onları öldür” şeklinde olduğu için her ne kadar sıkıcı olsa da, diğer görevlerin her birini yapmak inanılmaz keyif verici. Görevler oldukça akıcı ve sizi oyunun içine hemen çekiveriyor. Bir iz sürerken karşılaştığınız beklenmedik anlar, çözmekte zorlandığınız bulmacalar ve beklemediğiniz sonlar sizi hem şaşırtıyor hem de eğlendiriyor. Ayrıca yandaşlarınızdan alabileceğiniz bir kaç görev de mevcut ki bu görevler onların hikayesini öğrenmek, duygusal ilişkiler kurmak ve oyunun süresini arttırmak için mevcut.
Bethesda’nın diğer oyunlarından alışık olduğumuz hatalar devam ediyor, rasgele koşan yapay zeka konuşmanıza giriyor ve sizi ittiği için konuşmadan çıkarıyor ya da diyaloğun ortasında sizin önünüzde durmayı tercih ediyor. Bunun yanında oyunun sevmediği bir açıdan diyaloğa girerseniz de, diyalog ekranı çıldırıyor ve bambaşka bir açıdan konuşmayı almaya çalışıyor… mesela duvarın arkasından!
Workshop modu seriye yeni tanıştırılan bir sistem. Dediğim gibi her ne kadar oyunda “önemli bir amacı” olmasa da, yine sizi saatlerce eğlendirebilecek bir şey aslında. Oldukça detaylı, etrafta gezip topladığınız neredeyse her eşyayı kullanabileceğiniz ve o eşyaları saklayabileceğiniz bir ortam. İnşaa modunda duvarlarınızı yaparken etrafa da dikkat etmeniz gerekiyor, çoğu zaman hayalinizdeki üssü burada yapamıyorsunuz çünkü alan elverişli olmuyor. Dümdüz alan bulabildiğiniz belki de tek bir yer var. Eğer alan düz değilse, duvarlarınız ya da eşyalarınız havada uçuyor. Bunun yanında otomatik birleştirme sistemi de biraz zayıf kalmış durumda, hemen yanına koyabileceğiniz bir eşya bazen kafasına göre sizin koymak istediğiniz yer dışında her yere gidiyor. Bu konuda en şanslı oyuncular şüphesiz PC kullanıcıları çünkü oyunu kıracak hataları konsol yardımıyla halledebiliyorsunuz çoğu zaman. Bunun yanında konsol oyuncuları kontroller açısından PC kullanıcılarına göre çok daha rahat edecektir. Fakat ne olursa olsun, kaos içinde sürüklenen bu dünyada kendinize ev diyebileceğiniz bir yer yapabilme şansınızın olması hoş bir detay. Tabii çalınma riski olan Power Armor’ınızı saklayabilmeniz de önemli.
Hataları var belki ama bu tarzda bir çok oyunun çabaladığı, yapamadığı: hikaye anlatımı, görev çeşitliliği ve akıcılığı açık dünya öğeleriyle harmanlayarak sunmayı başarıyor Fallout.. Bu tarz RPG, Macera türü, açık dünyaya sahip oyunları hatalarıyla kabul etmeye alıştık çünkü başlangıçta hem komikti hem de böylesine büyük bir dünya önümüzdeyken biraz nankörlük yapıyormuşuz gibi geliyordu… ama bir süre sonra bu hatalar her oyun çıkışında olmaya başlayınca komiklik etkisi de azaldı ve artık “çalışabilen” oyunları arar olduk. Fallout 4 de konsol versiyonlarında yaşattığı artık klasikleşen fizik problemleri, ya da oyunun tuhaf bir hata sonucu karakterinize hikayeyi devam ettirememesi gibi önemli hatalara sahip bir oyun. Performans sıkıntılarını aşıp, Skyrim, Fallout 3, Fallout: New Vegas tarzı bir oyun oynamak istiyorsanız… bunları göz ardı etmek ya da etmemek tamamen size kalmış. Gülü seven dikenine katlanacak gibi görünüyor.
Fallout 3ün dahi yüzeysel olduğunu düşünen, serinin sadık, RPG tutkunu takipçilerini hayal kırıklığına uğratabilecek, kendine has karma ve saygınlık sistemini bir köşeye bırakan diğer yandan üs kurma, power armor’ınızı geliştirmek için koşturma gibi yeni gelen özellikler, dikkat çekici hikaye sunumu ve atmosferiyle piyasadaki diğer açık dünya oyunlardan kendini ayırmayı başarıyor, Fallout 4.