İnsan nüfusunun artması, seri üretim, tarım ve sanayi alanlarının her yeri kaplaması. Sessiz sakin bir dünya artık sadece hayalden ibaret. Peki dünya nereye doğru gidiyor? Daha doğal ve daha iyi bir dünyanın bizi beklemediği konusunda şüphemiz yok. Utopia'ların değerini kaybettiği, Distopia'ların anlam kazanmaya başladığı bir çağdayız. Türk oyun geliştiricisi Nowhere Studios tarafından geliştirilen Monochroma'nın öyküsü farklı renklere yer olmayan, tek tip yaşamaya zorlanan insanların bulunduğu bir dünyada geçiyor.
Monochroma'da iki kardeşin öyküsü anlatılıyor. Uçurtma uçurmak için dışarı çıkan iki kardeşten küçük olanı yüksek bir yerden düşerek sakatlanır. Eve dönüş yolunda bir fabrikada görmemeleri gereken bir olaya tanık olan kardeşlerin zorlu kaçışı böylece başlar. Monochroma'da herhangi bir diyalogla karşılaşmıyoruz. Geliştiriciler öyküyü çeşitli göndermeler ve olaylarla anlatma yolunu seçmişler.
Oyunun konusu her ne kadar iki kardeşin kaçışı gibi görünse de, bilimsel deneyler, alışveriş çılgınlığı ve doğanın katledilmesi gibi çok sayıda Distopik öğeye gönderme yapılıyor. Zaten bu umutsuzluk oyunun renk paletine de yansımış.
Monochroma bir platform-bulmaca oyunu. Tıpkı Limbo'daki gibi çeşitli nesneleri kullanarak ve platformn öğelerinden yararlanarak engelleri aşıp yolumuza devam etmeliyiz. Oyunda eşyaların yerini değiştirmenin yanı sıra fizik tabanlı bulmacalar da yer alıyor.
Bu bulmacaların her bölümde farklılı göstermesi ve tekrar ediyor hissini vermemesi sevindirici. Bulmacaların da öyle kolay olduğunu söyleyemeyiz; eğer çevreyi iyi gözlemlemezseniz bir dikkatsizlik sonunuzu getirecektir.
Tabi oyunda sürekli platform öğeleri ve bulmacalarla boğuşmuyorsunuz. Arada sırada peşimize düşen iri yarı, çizgili kazaklı, mahalle kabadayısı kılıklı adamlar stresli anlar yaşamanızı sağlıyor.
Nowhere Studios bu tür aksiyon dolu sahneler ve keşfedilmesi gereken küçük gizliliklerle oyunu çizgisel olmaktan çıkarmaya çalışmış.
1950'li yıllarda alternatif bir gelecekte geçen oyuna siyah-beyaz tonlar hakim. Ayrıca kırmızı renk ile bu donuk dünya biraz da olsa umutla doldurulmuş gibi görünüyor. Oyunun renk tonları Limbo etkili olsa da Monochroma taklit görseller sunmamış ve kendine özgü bir atmosfer yaratmayı başarmış. Oyunda şehirdışı, mahalle, fabrika ve zeplin gibi çeşitli ana bölümler var; bu bölümlerin her biri farklı olduklarını belli ediyorlar. Özellikle mahalle bölümünün oyunun en hoş bölümü olduğunu; biraz da ülkemizdeki mahalleleri yansıttığını söyleyelim.
Grafiklerin teknik anlamda vasat düzeyde olduğunu düşünsek de, Nowhere Studios'un görsellerin sanatsal yönünü güçlü tutarak atmosferi sağlamlaştırmak istediğini görüyoruz. Bu konuda iyi bir iş çıkardıklarını da söyleyebiliriz.
Monochroma'ya başlar başlamaz en çok dikkatimizi çeken şeyse müzikler oluyor.
Sigur Ros etkili olduğunu düşündüğümüz müzikler yüksek bütçeli yapımlara taş çıkaracak kalitede. Aksiyonu yüksek sahnelerdeki bass müzikler de heyecanlanmanıza yol açıyor. Bu konudaki tek sorun müziklerin bazen devereye girmesi gereken yerlerde duyamamak diyebiliriz. Hiç bir konuşmanın yer almadığı için seslendirmenin yer almadığı oyunda çevreyle etkileşime girdiğimizde duyduğumuz sesler hakkındaysa olumsuz bir şey söylemek mümkün değil.
Monochroma'nın en zayıf kaldığı yönüyse kontrolleri oluyor.
Klavye'nin yanı sıra kontrolcü desteği de sunan oyunda özellikle zıplarken veya tırmanırken zorluk yaşayabiliyorsunuz. Bazen bir nesnenin üstünden atlamaya çalıırken cebelleştiğinize tanık olabilirsiniz. Malesef oyunun kontrolleri benzer türdeki oyunlarda karşılaştığımız o yumuşaklığı, rahatlığı veremiyor. Tabi bunda animasyonların da vasat düzeyde olmasının etkisi var. Yine de genel olarak kontrollerin de kötü bir iş çıkardığı söylemek mümkün değil.
Yeterli uzunlukta olan ve her bölümde size farklı bir atmosfer vaat eden Monochroma'nın çok üst düzey bir yapım olmasını zaten kimse beklemiyordu. Yine de oyunu Türk geliştiricilerin hazırlaması bile heyecanlanmak için önemli bir sebep. Monochroma başarılı grafikleri ve harika müzikleriyle beğenimizi kazanıyor. Her ne kadar kontroller çok rahat olmasa da ve hikaye sunumu biraz kısır kalsa da,
Türkçe dil desteği de sunan Monochroma oyun dünyası için küçük, Türk oyun sektörü için büyük bir adım.