Bizlere oyun dünyasının en büyük armağanlarından birini bahşeden Naughty Dog, The Last of Us’ın ana hikayesinin öncesine dönerek Ellie’ye odaklanıyor ve askeri kampta en yakın arkadaşı olan Riley ile olan ilişkisini konu alıyor. Henüz Last of Us gerçekleşmemişken ve biz Joel ile tanışmamışken, Riley, yani en sevdiğimiz kişi bizi ve askeriyeyi ansızın terk edip ortalıktan kaybolur. Sonra gecenin birinde eşşek şakası yapıp karşımıza çıkar ve öğreniriz ki Ateş Böcekleri’ne yani karşı tarafa geçmiştir.
Left Behind, her ne kadar Ellie’nin geçmişine odaklansa da bu senaryoda Joel’u da görüyoruz. Hikayenin öncesinde gerçekleşmiş olan bir senaryoyu oynayıp öğrenirken, bir yandan da Last of Us’ın senaryosundaki ufak boşlukları dolduruyoruz. Bu iki sekans arasındaki geçişler hoş bir şekilde ufak dokunuşlarla gerçekleşmekte.
Eğer siz de Last of Us’ı oynarken Ellie’nin kendisi için çocukluğunu yaşayamadığı bir dünyada diye üzüldüyseniz, Left Behind bu noktada size birşeyler kanıtlıyor. Riley ile yeni yerleri keşfederken, onların buralarda nasıl da eğlendiklerine tanıklık ediyoruz ve bu kısım biraz da duygusallaşıyor. Left Behind hikaye anlatımı konusunda Last of Us’ın geneline vurduğumuzda işin daha çok duygusal tarafını ön plana çıkartmış. Çevrede arkadaşınızla yaptığınız etkinlikler, oynadığınız oyunlar ve şakalaşmalar karakterlerin hislerine ortak olmamız konusunda büyük rol oynuyor. Fakat bu mini paket içerisinde aynı zamanda aksiyon ve gerilime de yer verilmiş, aynı orijinal yapımda olduğu gibi. Tabii bazı değişiklikler var, tek farklılığı yeni haritalar oluşturmuyor. Sonuç olarak Ellie küçük bir kız, aralardan kenarlardan geçebiliyor ama Joel’u yönetirkenki gücünüzden taviz vermeniz gerekiyor. Çakısı ile yine takırdayanların gözlerini oyarak tek seferde öldürebiliyorsunuz ama canı hızlı bir şekilde azalıyor.
Oynanış dinamikleri, özellikle Last of Us’ı bitirmiş olanlar için hemen hemen aynı ve kendini hiç yabancı hissettirmiyor. Yine mutantlarla dolu odalarda bulmaca tadında hareketlerinizi planlamaya çalışıyor ve sıkıştığınızda aksiyona dalıyorsunuz. Kullanabileceğiniz silahlar ve etraftan toplayabileceğiniz üretim eşyaları ile alışkın olduğunuz bir temaya sahip.
Left Behind’ın asıl olayı, yeni ve son derece detaylı çevreler eşliğinde bize Ellie’nin geçmişi ile ilgili kısa bir hikaye anlatmak. Belki Last of Us’ı severek, hatta muhtemelen bayılarak oynadınız, bu nedenle yapı olarak çok farklı olmayan Left Behind’ı da tek oturuşta tüketeceksiniz. Harika düşünülmüş sahneler, bolca çevresel detay ve bolca hissiyat paketin en güzel yanlarından bazıları. Ama dediğim gibi tek oturuşta, yani yaklaşık 2 saat içerisinde biten paket, tadını damağınızda bırakacak. Oyna oyna bitmeyen, mevsimleri tüketen ve bizi sıfırdan yaratılmış muhteşem bir dünyayla, karakterlerle ve oynanışla tanıştıran Last of Us’tan sonra bu tadımlık deneyim için fiyatını karşılar mı bu size kalmış. Büyük keyif veriyor fakat daha fazla konu sunup daha uzun bir oynanışa da sahip olabilirmiş. Son olarak da DLC’nin, çalışmak için orijinal oyunun diskine ihtiyaç duyduğunu belirtip, hepinize iyi oyunlar diliyorum.