Need for Speed 20. Böyle diyince bir garip oldu değil mi? Need for Speed serisi hepimizin yaşlandığını veya büyüdüğünü gösteren en köklü serilerden biri. Bunca zaman pek çok kez kabuk değiştirdi, farklı şeyler yaptı veya belli başlı özelliklerini geliştirmeye çalıştı. Peki ya yirminci Need for Speed olan Rivals?
Rivals, aynı Most Wanted’da olduğu açık dünyaya sahip bir serbestlik sunuyor fakat bunu yapmadan önce size bir soru yöneltiyor. İllegal yarışçılara karşı mücadele verecek bir polis mi olmak istersiniz, yoksa kendilerini adaletin sağlıyıcıları yerine koymak yerine sizi bir rakip gibi gören polislerden kaçarak tozu dumana katan yarışçılardan biri mi? Bu kararı verdikten sonra başlıyorsunuz gazı köklemeye.
Oyunda tamamlayabileceğiniz 21 seviye var ve her seviyeyi atlamanız için size üçer görev seçeneği sunulmakta. Yani diyelim ki yarışçı oldunuz, Rank atlamak ve yeni araçlar & parçalar açmak için Race, Pursuit ve Drive görevlerinden birini yapmaya çalışıyorsunuz haritaya çıkarak. Seçtiğiniz kategoriye göre belli bir hız limitine ulaşmak, polislerden kaçmak veya yarış kazanmak gibi işlerin peşinde koşturuyorsunuz. Bu görevler size bir kaç adımdan oluşan Speedlist’ler olarak aktarılıyor ve haritanın istediğiniz bir noktasından serbest dünya oynanışına dalarak istediğiniz an yapmaya başlayabiliyorsunuz. Eğer polis olursanız da Speedlist yerine Assignment başlığı altında benzer bir ilerleyiş bekliyor sizi.
Yeni arabalar açmak her zaman kulağa hoş gelmiştir değil mi? Fakat yarışçıysanız riskli bir puan sistemi puan sistemi bulunuyor ve aşırı hız yapmayı daha da heyecanlı kılıyor. Araç parçalarını ve yeni araçları satın alabilmek için Speedpoint’lere ihtiyacınız var. Görev yapın veya serbest dolaşın, oyunda yaptığınız herşey için puan topluyorsunuz. Elbette bu iş ilk başta yavaş ilerliyor, ama siz kuralları çiğnemeye ve puanlarınızı arttırmaya devam ettikçe hem aranma seviyenizi belirleyen Heat derecenizi, hem de puanların artışını katlayan çarpanınızı arttırıyorsunuz. Sonuç mu? 1’den 10’a kadar derecelendirilen Heat ve Multiplier sayesinde puanlarınızı 10 kata kadar çarparken, polislerin dikkatini de 10 kat daha fazla çekerek yolların bir numaralı hedefi oluyorsunuz. Polisler de en çok arananın peşine düşmeyi seviyor çünkü onlar da öyle daha fazla Speedpoint kazanıyor. Peki güzel bir sistem ama işin heyecanı nerede diye soruyorsanız işte oyun bozan son özellik: Puanları bankaya aktarma. Yarışçı iken yüzbinlerce puan toplamış ve tüm polisleri peşinize takmış olabilirsiniz, ama eğer yakalanırsanız hepsi uçar ve başladığınız noktaya dönersiniz. Bu nedenle Hideout noktalarında tüm puanları hesabınıza aktarmalısınız, artık tüm polisleri atlatıp mı yoksa peşinizde helikopterler varken mi girersiniz orası size kalmış.
O kadar puan puan dedik, şimdi bunlarla ne yapabileceğimize bakalım. İki taraf da Speedpoint’ler ile rakiplerine karşı kullanabilecekleri teknolojiler satın alabiliyor. Her araca iki tane olmak üzere hedefi kitleyen, belli bir süre saf dışı bırakan, çarpan veya fırlatan özellikler takılabiliyor. Yani defans veya ofensif özelliklerle aracınızı donatarak kaçmanızı veya yakalamanızı kolaylaştırabiliyorsunuz.
Ayrıca araçların beş farklı özellik olmak üzere performans geliştirmeleri, ve yine ondan pek fazla diyemeyeceğimiz görsel geliştirmeler yani modifikasyonlar diyeceğim ama dilim varmıyor. Açıkçası buradaki performans ve görsellik geliştirmeleri son derece sınırlı, biliyorum siz de çılgınlar gibi araçlarınızı baştan yaratıp ufak amortisör ayarları yapmak istiyorsunuz ama bu ne yazık ki Rivals’da mümkün değil. İşte aracın rengini değiştiriyorsunuz, kırmızı yapıyorsunuz, sarı yapıyorsunuz hatta siyah bile yapabiliyorsunuz. Seçenekler böyle az olunca bana da bunları anlatmak düşüyor. Ki bu seçenekler polislerde daha da sınırlı, her ne kadar araçları bedavaya açsalar da böyle bir dezavantajları var.
Biraz da oyunun merkezine inelim ve yollara düşelim. Öncelikle Most Wanted benzeri bir açık dünya olduğunu söylemiştik ve toplam yol uzunluğu 160 kilometre civarında, yani Most Wanted’dan birazcık daha fazla. Oynanış ise Need for Speed Hot Pursuit’teki gibi polisler ve yarışçılar teması üzerine kurulu. Neredeyse tamamen Online üzerine kurulmuş bir AllDrive sistemi bulunmakta. Siz ayarlardan illa ki tek başıma oynayacağım demedikçe sürekli olarak diğer oyuncularla bir araya getiren bir sistem diyebiliriz. Yani haritada dolaşırken yapay zeka dışında gerçek oyuncularla da karşılaşıyorsunuz her zaman. Bu sistem arkadaşlarınızı Online olduklarında sizinle aynı haritaya düşmelerini de ayarlıyor. Yani internete bağlıysanız sürekli olarak diğer oyuncularla aynı haritada bulunacağınızı düşünebilirsiniz, ve oyunu hiç bir zaman duraksatamayacağınızı da, ayarlara gireyim oyun dursun diye düşünürseniz döndüğünüzde polislere abi valla hız yapmıyordum diye açıklama yaparken bulabilirsiniz.
Yollar uçulabilecek rampalar, haritada bulunmayan alternatif kısayollar, içerisinden geçtiğiniz gibi taptaze olduğunuz tamirhanelerle dolu. Zaten Frostbite 3’ün de katkısıyla yeterince yıkılabilirlik ve doğa olaylarına sahipler. Dinamik olarak değişen hava şartları ve gece gündüz döngüsü ile farklı farklı şık manzaralar eşliğinde dolaşıyorsunuz, tabii etrafa bakmaya fırsat bulabilirseniz. Zira oynanış tamamen aksiyon üzerine kurulu, bu nedenle de son derece Arcade. Araç kullanımında yarım saat içerisinde ustalaşıyor, el freni çektiğinizde direkt 180 derece dönüyor, çarptığınızda oyunun ne kadar da fizikten yoksun olduğunu görüyorsunuz. Araç ve sürüş dinamikleri tamamen eğlence üzerine kurulu, gerçekçilik aramayın. Size diyorum simülasyon sevdalıları.
Yeterince üzülmediyseniz bir kaç noktaya daha değineyim. Araç içi kamera yok, manuel vites yok, araç ışıklarını kontrol etmek yok, sürüş desteğini kapatabilmek yok, gerçekçi fizikler yok. Oyundaki her kazanız esnasında çıkan parçalar ve sesler yere düşen şişelerden farksız. Neyse ki müzikler sizi oyunun sahip olduğu aksiyon yapısına yoğun şekilde bağlamayı başarıyor. Bolca elektronik müzik duyacaksınız ve size iyice gaz verecek, daha çok puan peşinde koşmanızı sağlayacak.
Sonuç olarak Need for Speed Rivals yüksek miktarda haz veriyor fakat önceki oyunlardan pek de farklı değil. Sahip olduğu polis yarışçı teması bolca keyif ve heyecan veriyor fakat son derece sığ bir oyun. Eğer düz beyaz standart bir Volkswagen Polo alıp da onu sokak yarışlarının en gözde arabasına dönüştürmeyi seviyorsanız, mobil oyunlarda daha çok seçenek bulacaksınız. Görsellik ise yine Most Wanted’dan pek farklı değil, araçların üzerine su damlacıkları serpiştirilip şık bir görünüm elde edilmiş ve tamam hakkını verelim duman efektleri inanılmaz olmuş ama çevre kaplamaları çok da yüksek olmadığı için çok farklı görünmüyor. Tüm bunların PC de dahil olmak üzere 30 fps’ye sınırlandırılmış olması da ayrı bir skandal. Oyun genel olarak bizden 7.2 alıyor.