Bir araba yarışı oyunundan genel beklentiler, temelde sağlam sürüş dinamikleri, etkileyici fizik etkileşimleri, bol bol araç ve pist, dinamik hava koşulları derken listemiz uzayıp gidiyor. Aslında hepsinden benzer şeyler istiyoruz ve bu beklentileri en yakın şekilde karşılayabilen oyunları başarılı olarak nitelendiriyoruz. Tüm bu beklentilerin ışığında gelin Driveclub’a yakından bakalım.
İlk duyurulduğunda ücretsiz olarak geleceği söylenen ve tamamen ücretsiz bir oyun algısı yaratan ama buna karşılık ücretsiz versiyonunda kısıtlı içerikle oyuncuların karşısına çıkan Driveclub, PlayStation kullanıcılarının beğenisine sunuldu.
Yeni nesle gelmesiyle beraber grafiksel beklentileri de arttıran, özellikle yakın dönemde yayınlanan videolarıyla görsel şölen yaşatan Driveclub maalesef videolarda gördüğümüz gibi değil. Işıklandırmalar ve renk paleti konusunda sıkıntılar olduğu açık. Kimi zaman fazlasıyla pastel renkler ve düşük doku kalitesiyle bizleri şaşırtan oyun kimi zamanda fazlasıyla gerçekçi bir atmosfer sunuyor. Oyunun grafiksel çizgisi ortama, piste ve hava koşullarına göre değişiklik gösteriyor. Araç modellemeleri konusunda yeterli olsa da bu konuda en iyisi diyemeyiz. Buna karşılık her araç için özenle hazırlanmış kokpit kamerasıyla oldukça başarılı bir işe imza atan yapımda kamera açıları konusunda da sıkıntımız yok. Direksiyon kullanan oyuncular da düşünülerek araç içinden ve direksiyonun önünden olacak şekilde ikinci bir kokpit kamerası da oyunda mevcut.
Kontrollerimize sunulan onlarca araç kimileri için yeterli gelebilir. Kimilerini ise tatmin etmeyebilir. Zaten klasmanlardaki araç dengeleri çokta başarılı olmadığı için genelde bir arabayı o klasmanın en avantajlısı olarak benimseyip o türdeki tüm yarışlarda onu kullanmanız olası. Tabi bu durum bir süre sonra aynı arabayı kullanmaktan dolayı sıkılmanıza neden olabilir. Daha fazla araç seçeneği olsa ve araçlar arası dengeler daha iyi kurulsa elbette hepimizi daha fazla memnun ederdi. Aynı şekilde bu durum pistler için de geçerli. Uzun süre oynadıktan sonra sürekli olarak aynı pistlerde yarışıyor olduğunuzu görmek bir süre sonra sıkılmanıza neden olabilir.
Araçların olduğu bir pistte mücadele tabi ki de kaçınılmaz. Zaten Driveclub’ın kullanıcısını kendisine bağlayacak en önemli kozu da bu. Yarışlar esnasında bir çok başarım kazanmanız mümkün. Bunların bir kısmı turnuvaların içinde gelirken bir kısmı ise aynı pistte yarışan diğer oyuncularla aranızdaki rekabeti körükleyen türden. Böyle olunca kendinizi yaptığınız yarışın içinde ayrı bir rekabette buluyorsunuz. Sürekli olarak diğer oyuncuları geçmek için çaba sarfederken kendinizi oyuna kaptırabiliyorsunuz. Peki ya oynanış?
Oynanabilirlik dediğimiz noktada her yarış oyunun kendisine has bir stili ve tadı vardır. Açıkçası Driveclub bizi bu konuda oldukça şaşırttı. Oyunda fazlasıyla arcade hava hakim. Öyle ki bazen yavaşlamaktansa hızlı bir şekilde duvarlara çarpıp virajı almak daha mantıklı hale geliyor. Bazen diyorum çünkü her virajda bunu yapamıyorsunuz. Nedeni ise oyunun sınırları.
Yeni nesille beraber araba yarışları açık dünya oynanışına göz kırparken Driveclub bırakın açık dünyayı asfalttan çıkmanızı bile istemiyor. Oldu da çıkmak istediniz, bu sefer görünmez duvarlar sizi tekrar yola itiyor. Hatta asfaltla bu görünmez duvarların arasındaki taşlı çakıllı yollarda bile gitmeniz mümkün değil. Oyun 3’ten geri sayıyor ve oyun alanına dönmediğiniz takdir de sizi otomatik olarak piste atıyor. Bu derece kısıtlayıcı bir yapı maalesef ki hoş olmamış.
Aynı durumdan hasar modellemeleri de nasibini alıyor. Tuz buz olsa bile bir türlü kırılmayan camlar, ne kadar hasar alırsa alsın sürüş dinamikleri zerre değişmeyen araçlar ve hasarların görsel olarak arabaya çok fazla etki etmemesi, en fazla bir boya atmış gibi gözükmesi bizleri üzdü. Özgür bir oyun alanı ve oynanış yerine böyle kısıtlamalarla maruz kalmak hele ki yeni nesilde pek hoş değil.
Gece gündüz döngüsü ve dinamik hava koşulları olacağı söylenen oyunda gece gündüz döngüsü olmasına karşın dinamik hava koşullarına rastlayamadık. Öyle ki son yayınlanan videolarında yağan yağmura günlerce oynamamıza rağmen denk gelemedik. Gece gündüz döngüsü ise dinamik değil statik bir şekilde işliyor. Yani lacivert olan gökyüzü 2-3 saniye içerisinde siyaha dönüyor.
Sesler ise her yarış oyununda görmeye alışık olduğumuz gibi. Zaten bu konuda ekstra bir atılım yapılabilir mi meçhul. O yüzden sesler konusunda Driveclub bekleneni veriyor.
Tüm bunların yanında Driveclub’ı diğer araba yarışı oyunlarından ayıran özelliği ise oyuna adını da veren kulüp özelliği. Driveclub’ta isterseniz kendi kulübünüzü oluşturabilir isterseniz oluşturulmuş kulüplere katılmak için başvurabilirsiniz. Bir kulüp üyesi olduğunuz zaman kazandığınız deneyim puanları aynı zamanda kulübünüze de yarıyor ve sizinle birlikte kulübünüzün itibarı da artıyor. Diğer kulüplere çeşitli yarışlar için kapışma daveti gönderebilir veya onların size gönderdiği kapışma davetlerine katılabilirsiniz. Belirli bir süre boyunca oynanabilen bu etkinliklerde etkinlik süresi bitene kadar en iyi dereceyi yapan kulüp ekstradan itibar kazanıyor. Oyunda isminizi duyurmak istiyorsanız kulüp sistemi tam size göre.
Kulüp sistemi dışında diğer oyuncularla etkileşime geçebileceğiniz bir diğer alansa çoklu oyuncu modu. Dilerseniz etkinlikler oluşturabilir veya hali hazırdaki etkinlik takvimini açıp yaklaşmakta olan yarışlara kaydınızı yaptırabilirsiniz.
Tüm bunların yanında her yarış oyununda olduğu gibi direkt olarak istediğiniz yarışı ve koşulları ayarlayıp dilediğiniz araçla oynayabildiğiniz tek yarışlık modun haricinde başarım yıldızlarını toplayarak yeni araçların ve yarışların kilidini açtığınız tek kişilik ilerleme görevleri de mevcut. Burada kazandığınız deneyim puanları da yine hem karakterinize hemde kulübünüze katkı sağlıyor.
Her ne kadar araç sürüş dinamikleri kusursuz olmasa da diğer oyuncularla etkileşimi ön planda tutması ve sizi sürekli rekabete yönlendirmesi ile başından uzun süre kalkamayacağınız bir yapım olmayı başarabilen Driveclub’ın bu başarısının en önemli nedeni de sanırız yeni nesilde ki oyun kıtlığının ta kendisi.
Tek kişilik modda oynasanız dahi sizi sürekli olarak diğer oyuncularla rekabet ve etkileşim içine sokan Driverclub içerik olarak doyurucu ama sunum olarak beklentilerin altında kalan bir yapım. Beklentilerin altında kalmasının nedeni ise çıkışından önce gösterilenlerle beklenti çıtasını çok yukarılara çekmiş olması. Şayet bu özellikleriyle PSPlus sahiplerine sunulmuş olsa fazlasıyla doyurucu bir oyun diyebilirdik. Driveclub şu an itibariyle her PlayStation 4 sahibinin deneyim edebileceği bir oyun. Yani araba yarışlarıyla çok içli dışlı olmasanızda Driveclub oynamanıza engel değil. Şayet araba yarışı denildiğinde beklentiniz simulasyonsa ve gerçekçi fiziksel etkileşimler bekliyorsanız ki özellikle yeni neslin imkanlarıyla beklentileriniz bu yönde gelişmiştir; Yeni nesle çıkmış olmasına rağmen Driveclub bu beklentiyi karşılayacak bir oyun değil. Bu nedenle dört teker tutkunları Driveclub’ta aradıklarını bulamayabilirler.
Beklentilerinizle örtüşmese dahi kendini oynatabilen ama buna karşın kısa sürede tüketebileceğiniz bir oyun olan Driveclub’a göz atmak isterseniz, oyunun kısıtlı içeriğe sahip versiyonu PSPlus üyeleri için ücretsiz olarak sunulmuş durumda.
Yeni neslin imkanlarını hakkını vererek kullanan yapımlarda görüşmek ümidiyle, herkese iyi oyunlar.