Alien serisi ilk iki filmiyle birlikte sinema sektörünün bilim kurgu ve korku alanında çok sağlam bi yere sahiptir. Her ne kadar 79 ve 86 yıllarında çekilmiş olsalar bile tekrar izlenebiliteye sahip kült filmlerdir. Filmdeki ana karakter olan Ripley’in başından geçen bu korku dolu olaylar bir yana, biz de Colonial Marines’in başından geçen korku dolu olaylara bir göz atalım.
Sega, filmin isim haklarını satın aldıktan sonra 2008 yılında Gearbox’ın Colonial Marines isimli bir Aliens oyunu geliştirdiğini öğrenmiştik. Bu 2001 yılında çıkması planlanan Electronic Arts oyunu ile oldukça benzer olmasına rağmen aynı zamanda büyük farklılıklar içeren bir yapım olacaktı. Gearbox oyunu sürekli erteledi, erteledi, araya Borderlands girdi ve beklenmedik bir başarı yakalandı. Ertelemeler devam ederken Sega’nın bir başka Aliens oyunu Rebellion tarafından piyasaya sürüldü. Sonraki yıl içerisinde bizlere öyle bir Colonial Marines oyunu gösterildi ki sonunda aradığımız Alien oyununa kavuşacağımız düşünmeye başladık. Bu arada oyun tahmin ediceğiniz üzere yine ertelendi. İşin ardında, Borderlands’ın başarısından sonra firmanın tamamen ikinci oyuna odaklanması ve Sega’yla yaşanan ertelenme problemlerinin sona ulaşması için oyunu dışarıdan başka bir yapımcıya vermesi var. Oyunu aslında geliştirmiş olan firma TimeGate. Oyunu daha fazla erteleyemeyeceğini anlayan Gearbox, Borderlands 2 çıktıktan sonra oyunun doğru düzgün çalışmayınca 9 ayda oyunu elinden geldiğince toparlamaya çalışır.
Şimdi suç kime ait kesin olarak bilinmiyor ama firmalar topu birbirlerine atıyor. Sega bu durumdan hiç memnun değil ve Gearbox’ın bu işte suçsuz olması çok düşük bir olasılık. Yapımcıların bu durumu bilmesine rağmen göz göre göre aksine açıklamalar yapması ise en büyük kabahatleri. Biz en iyisi daha fazla sinirlerimizi bozmayalım ve oyuna odaklanalım.
E3’te bizlere gösterilen demonun ardınan ağzımızın suları öyle bir akmıştı ki şimdiki karşılaştığımız manzara bizleri dumura sürüklüyor. Oyunun PC versiyonundan görüntüler sunucam çünkü konsol sürümlerinde durum daha vahim. Genelde oyun normal görünüyormuş gibi dursa da pek çok yeri yamalanmış, saklanmaya çalışılmış ve bitmemiş gibi durmakta.
Ne olmuş da oyun bizlere E3’te gösterilen demonun 2 sene sonrasında daha kötü bir halde ulaştırılmış diye soruyor olmalısınız. Orada gösterilen demo çok yüksek sistem özelliklerine sahip bir PC’de oynanmış ve günümüz konsollarında çalışması imkansızmış. Bu nedenle pek çok özellik kısılmış, kaldırılmış ve kesilip atılmış. Zaten bu yüzden şimdiye kadar oyunun tek kişilik modu basına oynatılmamıştı, herkes oyunu ön sipariş etsin bunlar gizli kalsın diye.
Düşmanların animasyonları, oyunun olmayan fizik yapısı, onlarca kez bahsedilen dinamik ışıklandırma, kötü görünen kaplamalar ve basit efektler. Animasyonlar o kadar eski ve akıcılıktan yoksun ki hangi sahneye bakarsanız bakın bi yamukluk görüyosunuz. Halbuki ne kadar da güzel bir yapım olabilirmiş, ellerine yüzlerine bulaştırmışlar.
Sesler oyunun pozitif yanlarından biri ama, ama oyundaki müzik çeşitliliği çok az. Ne zaman bir aksiyona girsek hep aynı müzikler. Ha müzikler çok başarılı, tam anlamıyla Alien serisine yakışır şekilde hazırlanmış, lakin saysanız bir elin parmaklarını geçmez. Seslendirmeler açısından da bazı olumlu noktalar var. Mesela Aliens filminin ana karakterlerinden biri olan Hicks karakteri orjinal aktörü tarafından seslendirilmiş. Bu tip detayların düşünülmüş olması güzel.
Oynanabilirlik konusuna keşke hiç girmesek, hatta keşke Aliens Colonial Marines çıkmasaydı. O kadar da bastıra bastıra söylemişlerdi, orjinal Aliens hikayesine devam niteliğinde bir oyun yapıyoruz bu büyük bir gurur diye. Oyun hikaye olarak ikinci film olan Aliens’dan sonrasını konu alıyor ve tarih olarak üçüncü filmden sonra gerçekleşiyor. Filmi hatırlayanlar varsa Ripley ve Weyland ekibinin Hadley’s Hope isimli bir üste hayatta kalma macerası işleniyordu. İşte biz ayrı bir ekip olarak USS Sulaco’daki yardım çağrısına yanıt vererek olay yerine ulaşıyoruz. Arkasından gerçekleşen bir takım olayları sonucu kendimizi filmdeki efsanevi üste buluyoruz. Buraya kadar çok iyi. Ama oyunun hikayesi filmden kalma soru işaretlerine cevap vereceğine daha fazlasını üretmekle yetiniyor.
Tüm bunları geçtik, bir Aliens oyununun yarısı boyunca normal insanları vurarak oyalanıyosunuz. Hem de Call of Duty tarzında bir vuruş hissiyatı ve XP toplayıp rütbe sistemiyle, bi' Kill Streak eksik. Nerden ve ne diye geldikleri belli olmayan bu insanlar meğerse Weyland’a düşman olan başka bir şirketin adamlarıymış ve işimize çomak sokmaya gelmişler. Oyunun yarısında belki bir işe yarar arada bir geriliriz diye yanımıza aldığımız hareket sensörünü bir kenara bırakıp bayık bayık adam öldürüyoruz. Geri kalan yarısı mı? O kısımda da yapay zeka kalıntıları bile gösteremeyen Xenomorph’ları öldürüyoruz. Bu Alien’lar bir kaç dala ayrılıyor, aynı yapımcının da dediği gibi karmaşık bir yapay zeka yapısına sahip olanlar, bunlar direkt üstünüze koşturuyorlar. Hiç koşturmayanlar, bunlar artık medenileşmiş, sorunları diplomasiyle çözmek istiyorlar. Ve bir de sağır dilsiz olanlar. Bu son grup gerçekten de oyunun artılarından biri bu arada, görme yetilerini kaybettikleri için lağımlarda sadece sese duyarlı bir şekilde avlanıyorlar. Sadice saldırı taktiği olarak kendilerini patlatıyor olmaları biraz talihsiz bir durum.
Yapay zeka sıkıntısı size eşlik etmekle görevli ruhsuz takım arkadaşlarınızda da baş gösteriyor. Ne doğru düzgün saldırıyorlar ne de sizi korumak veya yardımcı olmak gibi bir amaçları var. Öyle amaçsızca sağda solda geziniyorlar, yarardan çok zararları var.
Oynanabilirlik pek çok açıdan oyuncuyu hayal kırıklığına uğratıyor. O kadar çok hatayla ve basitlikle karşılaşıyosunuz ki, oyunun senelerden beri geliştiriliğine inanmak çok güç, sanki 6-7 ayda çıkartılmış gibi. Tek bir kurşun bile atmadan koşarak geçebildiğiniz bölümler, takım arkadaşlarınızın geri kaldıklarında oyunun gidişatını engellememek için basitçe yanınıza ışınlanmaları, son derece basit oyun sonu kapışması, düşüncesizce hazırlanmış oyun yapısı, oyunun standart bir koridor shooter’ı olması... en üzücü olanı da sonuncusu. Halbuki videolardan sonra nasıl beklentiler içerisinde kalmıştık.
Oyunda bir de multiplayer modlar ve co-op desteği bulunmakta. Co-op modunu ne siz sorun ne ben söyliyeyim. Direkt single player’ı alıp, diğer oyuncuların oyundaki etkisini düşünmeden co-op modu olarak sunmuşlar. Ara sahne geliyor, uzakta olmasına rağmen 1. oyuncunun gözünden görüyoruz, hop aksiyon oluyor ama ikinci oyuncu yok piyasada.
Oyunun multiplayer modları biraz daha oturaklı çünkü multiplayer’dan tamamen Gearbox sorumluydu. 6’ya 6 Team deathmatch veya yeni bir oyun modu olan Escape’de 4’e 4 düşmana karşı oynıyabiliyosunuz. Escape modunda marine ekibi bir noktaya ulaşıp kaçmaya çalışırken Xenomorph’lar onları avlamaya çalışıyor. Xeno oynanışı yine önceki oyunlarda olduğu gibi Marine’lerden farklı ve hızlı olmaya yönelik. Gerçek insanlara karşı oynadığınız ve daha sorunsuz olduğu için multiplayer’dan daha fazla keyif alacağınız söyliyebilirim, oynuyacak birilerini bulursanız. En azından motion tracker’ı kullanmanın burada bi anlam ifade ettiğini söyliyebiliriz.
Bunların dışında Alien yumurtalarını patlatmaya ve Marine’ler ile hayatta kalmaya yönelik oyun modları ve idare eder seviyede kişiselleştirme bulunmakta.
Oyunda güzel diye nitelendirilebilecek 1-2 bölüm bulunmakta ki bunlar da zaten klasik shooter ilerleyişinin olmadığı bölümler. Farklı mutant Boiler Xenomorph’lar ve Queen benzeri bir cins olan Raven Xenomorph’dan kaçış gibi gerçekten keyif veren bölümler Colonial Marines’in nadir güzel yanlarından biri. Bir de filmden referansları da unutmamak gerekir ki Aliens hayranlarını mutlu edicektir. Film karakterlerinin özel eşyalarını ve silahlarını bulabilmek oyunun oynanabilirliğinden daha çok atmosfer sağlıyor. Ne yazık ki oyun Aliens deneyimi yerine beta tester’lık simülasyonu olmuş.