Sekiz azılı suçlu, suikastçi peşinizde olsaydı? Ne yapmaya çalışırdınız? Bu suçlular ile sırayla yüzleşip kelle koltukta mı gezerdiniz? Yoksa işin kaynağına mı inmeye çalışırdınız?
Batman Arkham Origins işte böyle bir hengamenin ortasına bırakıyor bizleri. Noel arefesinde henüz yeni yeni suçluları tokatlamaya başlayan genç Bruce Wayne ile tanışıyoruz. Arkham Asylum'un 5 yıl öncesine götüren oyunda doğal olarak Batman figürü, gotham sokaklarına tam olarak enjekte edilmemiş. Azılı suçluları bırakın, sokaktaki it kopuğun bile Batman'i yeni yeni tanımaya başladığı yıllar.
Ne hikmetse Black Mask bizdeki ışığı görüyor ve daha doğmamış bu tehlikeyi başlangıç aşamasında durdurmayı hedefliyor. kendi elini taş altına sokmaktansa koyuyor başımıza 50 milyon dolar ödül.....
Arkham Origins'e Blackgate hapisanesinde başlıyoruz. Burada ufak bir kaos ortamı yaşatan Black Mask, kayıplara karıştığı gibi Killer Croc'u da üzerimize salıyor. Origin, tıpkı Arkham City'de olduğu gibi açık dünya oynanışını benimsemiş durumda. Gotham şehrinin o karanlık sokaklarında cirit atıyor ve başınıza konan bu ödülü kaldırmak üzere gökyüzünde süzülmeye başlıyoruz. Şehir genel olarak bölgelere ayrılmış ve büyük bir köprü ile süslenmiş. Ayrıca bu sefer hızlı seyehat modu eklenmiş. Haritanın belli noktalarına ya da sık sık dönmemiz gereken Batcave'e bu mod sayesinde dilediğimiz zaman gidebliyoruz.
Tabi şehir bu denli büyük olunca araştıracak birçok noktaya da ev sahipliği yapıyor. şehrin belli noktalarına gizlenen eşyalar, ya da patlak vermek üzere olan olaylar yan görevleri oluşturmuş. Sık sık bizi taciz eden Enigma, yani nam-ı değer Riddler'ı da unutmamak lazım. Açık alan ilerleyişi önemli bir yere sahip ama görev bazlı ilerleyiş daha çok Gotham'ın çeşitli binalarında gerçekleşiyor. Böylece hem çözüme ulaştıracağınız bulmaca dinamiklerinin, hem de havada süzülmenin keyfini çıkarabiliyorsunuz.
Oyunun hikayesi son derece yalın duruyor olabilir. Fakat bu durum sizi yanıltmasın. İlerledikçe tüm Arkham oyunlarında olduğu gibi çeşitli iniş çıkışlara ve irili ufaklı sürprizlere sahip Arkham Origins. Zaten karşılaştığınız karakterlerin karizması, arada geçen diyaloglar ister istemez hikayeyi rayına oturtuveriyor. hem film, hem de çizgi romanlardaki o mistik havayı fazlasıyla yakalıyorsunuz.
Eee para gani olunca bu yolculukta gene sırtımız yere gelmiyor. batman'in zaten aşina olduğumuz oyuncaklarına sık sık başvuruyoruz. havada süzülürken pelerinimiz dışında kancamıza davranıyor, ya da batarang, patlayıcı sprey gibi silahlarımıza sık sık başvuruyoruz. Daha önceki oyunlardan hatırlayacağımız oyuncaklara tabi ki yenileri de ekleniyor. Tüm bu silahları hem dövüşlerde, hem gizlice ilerlememiz gereken noktalarda, hem de platform, bulmaca dinamiklerinde sürekli kullanmamız gerekiyor.
Daha ilk oyundan dövüş dinamikleriyle çığır açan Batman, bu çizgisini yeni oyunda da devam ettiriyor. Düşman kalabalığı ve saldırma düzenleri konusunda birçok oyuna ders olan bu sistem, başarısını Arkham Origins'te de devam ettirmiş. Karşılaştığınız düşmanlar size sıralı bir şekilde değil aldıkları pozisyona göre saldırıyor. Kimi elindeki sopaya, kimi silaha davranıyor. Yumruklarını konuşturmayanlar ise etraftaki kasa ya da sandalyeler ile çıkıyor karşınıza.
Tabi her düşmanı tek bir yumruk darbesiyle indirmek zor. Ee Batman bu, delikanlılığa laf ettirmediği için rakiplerini öldürmek yerine okkalı yumrukları ile bayıltmayı tercih ediyor. Hal böyle olunca silahlı düşmanlara karşı daha temkinli yaklaşmanız gerekiyor. Eğer iş başa düştüyse sis bombası ya da atik hareketlerinize güveniyorsunuz. Çünkü silahlı düşmanlar ile göğüs göğüse çarpışmak cidden güç.
İşi sağlam almak isteyenler ise gizlilik dinamiklerine başvurmalı. Sabır gerektiren ama oyunu çok daha keyifli bir hale getiren gizlilik unsurları dengesini korumuş. Oyun alanındaki dinamikleri de kullanarak rakiplerinizi gizlice alaşağı etmek size o kudret hisseiyatını da fazlasıyla veriyor. Gizlilik unsurlarında en büyük yardımcımız tabi ki dedektif modu. Bu moda girdiğimizde etraftaki düşman sayısından kullanabileceğimiz obje ya da tuzaklara kadar her şeye hakim olmak mümkün. Yani bir gözünüzle düşmanları keserken diğer gözünüz ile etrafta kullanabileceğiniz şeylere pür dikkat kesilmeniz lazım.
Dedektiflik modu oyunun ilerleyişi için kilit noktaya sahip. Dövüş dinamiklerinin yanı sıra oyunun ilerleyişinde ya da araştırma kısımlarında en büyük yardımcımız oluyor. Hikayenin belli noktalarında karşımıza çıkan araştırma kısımları zaman oynamaları sayesinde bir önceki oyuna göre daha detaylı bir hale sokulmuş.
Farklı karakterleri kullanabildiğimiz challange görevleri dışında oyunun en büyük yeniliği şüphesiz multiplayer modları. Joker ve Bane grubunu karşı karşıya getiren multiplayer modu işin içine Batman ve Robin'in de girmesiyle iyice şenleniyor. Evet multiplayer kısmında Joker ve Bane'in güç gösterisine katılabiliyor ya da adaleti sağlamak üzere iki grubun arasına bodoslama düşebiliyorsunuz. Multiplayer modları yenilikçi ve bir o kadar keyifli. Fakat tüm bunlara rağmen oyuncu bulmak gerçekten çok zor. Multi kısmı farklı bir tat sunabilir ama oyuncu bulamadıktan sonra pek bir anlam ifade etmiyor.
Arkham Origins'in her köşesinden farklı bir detay fışkırıyor. Gotham'ın o puslu ve mistik havasına yaraşır bir şekilde tasarlanan şehir ya da birbirinden güzel modellenen karakterler... Arkham origins'in görsel olarak en başarılı yönleri... Bu demek değil ki teknik açıdan kötü. Tasarım anlamında merdivenleri ikişer üçer atlayan oyun kaplama kalitesi ve teknik detaylar konusunda da çizgisini koruyor.
Tabi ışıklandırmaların ya da görsel özelliklerin yeterli olmadığı durumlarla da karşılaşabiliyorsunuz. Ama bu durum devenşn yanında pire gibi kalıyor. Oyunda yer alan karakterler aslına uygun tasarlanmış. Alfred'in kaytan bıyıklarını bir kenara bırakın Batman'in ilerledikçe üstü başında meydana gelen yıpranmalar da görsel açıdan oyuna renk katan detaylar arasında yer alıyor.
Oyunun PC versiyonuna baktığımızda çok daha net ve keskin hatlara sahip odluğunu görüyoruz. Fizik unsuru ise Batman'in pelerininde, etrafta uçuşan partikül efektlerinde ve duman oyunlarında ön plana çıkarılmış.
Kötülerin bile bu kadar karizma olduğu bir oyunda doğal olarak seslendirmeler de bir hayli önem teşkil ediyor. batman'in puslu sesi, Enigma'nın muzur tavırları ya da Alfred'in o görmüş geçirmiş ruh hali, seslendirme unsurlarına da fazlasıyla yansımış. Hemen hemen tüm önemli karakterler büyük bir özveri ile seslendirilmiş durumda. Zaten kadroya baktığımızda daha önce birçok projede yer alan Roger Smith ya da Nolan North gibi isimleri görüyoruz. Joker için Mark Hemill'in performansını arasakta bu sefer Last of Us performansıyla göz dolduran Troy Baker'a emanet edilmiş. Seslendirme konusunda belki de tek hata teknik açıdan karşımıza çıkıyor. Her hangi bir diyalog sırasında yola devam ederseniz ara sahne ile karakter konuşmaları birbirine girebiliyor.
Gotham'ın o kasvetli havası oyunun müziklerine de yansımış. Tercih edilen yaylı çalgılar ve müzik iniş çıkışları oyunun heyecanını da arttırıyor. Özellikle ikili mücadelelerde kullanılan bu müzikler dövüş anlarını da epikleştiriyor.
Sonuç olarak batman: Arkham Origins gerçekten başarılı bir oyun. Oyunun en büyük handikabı şüphesiz çok büyük bir yeniliğe sahip olmaması. Rocksteady yokluğunda karşımıza çıkan serinin bu yeni oyunu fazlasıyla Arkham City'den izler taşıyor. "Doğru çalışan bir şeyi neden bozalım ki" fikrini benimseyen yapım ekibi zaten hali hazırda kusursuz olan noktalara fazla değinmemiş. gene de oynarken sanki yeni bir oyun değil de Arkham City'nin ek paketini oynuyormuş hissine kapılabiliyorsunuz.
Arkham City'yi keyifle oynayan her oyuncuyu tatmin edecek bir yapıya sahip bir oyun Arkham Origins. Batman dünyasının o kasvetli, bir o kadar da aksiyon dolu dünyasını karşımıza getiren yapım genel olarak bizden 8.5 alıyor.