Haftalık Dizi ve Film Önerisi 08: Good Omens - The Man From Earth

Özgür Eroğlu

Haftalık dizi ve film önerilerimize sekizincisi ile devam ediyoruz. Bu hafta biraz daha bilim kurgu ve dini konular üzerine iki yapım önereceğim. Diğer öneri yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

Bu tavsiye yazılarında az bilinen yapımları önerme veya belli bir konsept yoktur. Örneğin
Cyberpunk 2077 öncesi herkesin bildiği Blade Runner filmini de Cyberpunk 2077’ye hazırlık amacıyla önerebiliriz. Az bilinen yapımlar ve kaliteli yapımlar dışında, o hafta izlemenizin daha iyi olacağını düşündüğümüz yapımlar da önereceğiz. Şimdi önerilerimize geçelim.
 
Dizi Önerisi: Good Omens
 
 
Amazon tarafından yapılan, Neil Gaiman ve Terry Pratchett’ın aynı isimli romanından uyarlanan dizinin yaratıcılığını da Neil Gaiman yapıyor. Çok fazla dini gönderme içeren dizi; temelde komedi - fantezi türünde olan 6 bölümlük bir mini dizi. 2019 yılında yayınlanan dizinin oyuncu kadrosu şöyle: David Tennant, Michael Sheen, Frances McDormand, Jon Hamm ve Benedict Cumberbatch.

Dizinin aslında temel konusu ise, Yahudilik ve Hristiyanlık kültüründe bulunan Cennet ve Cehennem arasındaki son savaş. Müslümanlıkta da yer alan Âdem, Havva ve Yasak Elma hikayesi ile başlayan dizi, insanlığın yaratılışından hikâyeyi başlatıyor ve kıyametin geldiği güne kadar anlatıyor. Başlangıçta savaşı ve haliyle kıyameti tetikleyen kişi olmaları gereken melek Aziraphale (Michael Sheen) ve iblis Crowley (David Tennant)’nin amaçlarından vazgeçip kıyameti durdurmaya çalışmalarını anlatıyor. Hikâye, Neil Gaiman ve Terry Pratchett’ın kitabından direkt olarak uyarlandığı için zaten hikâyede bir eksik olduğunu söyleyemem. Hem Neil Gaiman hem de Terry Pratchett zaten yazarlık konusunda oldukça usta kişiler ve bu türün de en önemli isimlerinden ikisi.
 
 
Dizinin oyuncu kadrosundan da anlayabileceğiniz gibi dizinin oyunculuk konusunda en ufak sıkıntısı yok. Özellikle David Tennant ve Michael Sheen’in inanılmaz bir uyumu var dizide. David Tennant zaten Doctor Who ile oyunculuğunu fazlasıyla kanıtlamıştı. Bu dizide de yer yer Doctor Who göndermeleri görüyorsunuz ayrıca.

Sizin de görebileceğiniz gibi aslında dizinin tüm konusunun temeli dini olaylar. Kitapta da olduğu gibi dizide de dini olaylara fazlasıyla eleştiri, gönderme ve tiye alma mevcut. Özellikle bir bölümde bu dini göndermeleri sonuna kadar kullandıklarını söyleyebilirim ve o bölüm gerçekten muazzam. Kitap da zaten yayınlandığı yıllarda büyük tepkilere yol açmıştı ve kitabın satıştan kaldırılmasına kadar olay uzamıştı. Ancak elbette böyle bir şey olmadı. Ama toplumun çok fazla değişmediğini de yine bu dizi yayınlanınca görmüş olduk. Bir grup insan, dizi yayınlandıktan sonra imza topladı ve dizinin kaldırılması için Netflix’e ulaştı. Ancak burada ufak bir sorun var, çünkü en başta da belirttiğim gibi dizinin yayıncısı Amazon. İmza toplayan insanlar şikayetlerini Amazon’a değil de Netflix’e ulaştırdığı için şikâyetin herhangi bir geçerliliği olmadı.
 
 
Dizinin en büyük sorunu ise teknik açıdan yetersiz olması. Özellikle CGI’ların çok yetersiz olduğunu siz de izleyince göreceksiniz. Tabii burada da sorun yine dizinin konusundan kaynaklanan bir şey. Reytinginin düşük olacağı tahmin edilen dizinin bütçesi de normal olarak düşük. Bütçenin de özellikle belirli bir sahneye kullanıldığını rahatlıkla görüyoruz. Yine de her şeye rağmen kötü CGI’lar o kadar rahatsız etmiyor. Bu tarz bir yapımın zaten görsel anlamda daha kaliteli olması şu günlerde çok da beklenemez. Neil Gaiman ve Terry Pratchett’ın da bu durumun farkında olduğunu zaten daha önceki olaylardan anlayabiliriz. Good Omens daha önce film olarak düşünülmüş, ancak vazgeçilmiş. Hatta filmde melek Aziraphale rolü için Robin Williams, iblis Crowley rolü için de Johnny Depp düşünülmüş. Yine bir dizi uyarlaması için çalışmalar başlamış, ancak çok kısa bir süre sonra vazgeçilmiş. En sonunda da bir radyo programı olmasına karar verilmiş. Bu kadar çok çalışmanın iptal edilmesinin sebebi de Neil Gaiman ve Terry Pratchett’ın oldukça titiz davranması. 2015 yılında Terry Pratchett’ın ölümünden sonra çoğu insan, Good Omens’ı artık asla ekranlarda göremeyeceğimizi düşündü. Ancak Terry Pratchett, ölümünden kısa bir süre önce Neil Gaiman’a yazdığı mektup ile, bu konuda ona sonsuz güveninin olduğunu yazması üzerine, bu yazının da konusu olan dizi hayat bulmuş oldu.
 
 
Sonuç olarak Terry Pratchett kitaplarına veya Neil Gaiman kitaplarını seviyorsanız bu diziyi mutlaka izleyin. Ayrıca diziden bir Otostopçunun Galaksi Rehberi tadı alacağınızı da söyleyebilirim. Eğer okumadıysanız da Neil Gaiman’ın özellikle Sandman serisini, Terry Pratchett’ın da Diskdünya serisini okumanızı şiddetle tavsiye ederim.
 
Film Önerisi: The Man from Earth
 
 
2007 yapımı olan The Man from Earth’ün yönetmenliğini Richard Schenkman, senaristliğini ise Jerome Bixby yapıyor. Bilim kurgu, drama ve fantezi türlerinde olan filmin oyuncu kadrosunda David Lee Smith, Tony Todd, John Billingsley, Ellen Crawford, Annika Peterson, William Katt, Alexis Thorpe ve Richard Riehle bulunuyor.

Üniversitede tarih profesörü olarak çalışan John Oldman, hiçbir sebep yokken arkadaşlarına da haber vermeden üniversiteden ayrılmaya karar verir. 10 yıl boyunca üniversitede çalışan John, evdeki son eşyalarını toparlarken, okuldaki diğer profesör arkadaşları vedalaşmaya ve ayrılmasının sebebini öğrenmeye John’un evine gelir. John ilk başta hikayesini anlatmak istemese de sonradan arkadaşlarına kendisinin 40.000 yaşında biri olduğu söyler. Elbette arkadaşları buna inanmaz ve yalanını veya şakasını ortaya çıkarmak için çeşitli sorular sorarlar.
 
 
Film başından sonuna kadar John Oldman’ın evinde geçiyor ve sadece bir grup insanın sohbetini izliyorsunuz. Bu tarz bir filmde oyunculukların ve diyalogların gerçekten kaliteli olması gerekiyor ki film sizi soğutmasın. Film de tam olarak böyle. Filmin kadrosunda tanındık hiçbir oyuncu yok, ancak mükemmel oyunculuklar sergilenmiş. Filmin hikâye kısmı ise gerçekten muazzam seviyede. Diyaloglar o kadar kaliteli yazılmış ki sadece sohbet eden bir grup insan ile; korkuyu, aksiyonu, dramı, komediyi, kısacası tüm film türlerini rahatlıkla hissedebiliyorsunuz.

John’un hikayesini dinleyen arkadaşları gibi aslında siz de John’un doğruyu söyleyip söylemediğine filmin sonuna kadar karar veremiyorsunuz. Film size sanki siz de o insanlarla oradaymışsınız gibi hissettiriyor ve bu da filmin keyfini çok daha üst seviyelere çıkarıyor. Ayrıca John’un hikayesini doğrulamak ya da yalanlamak için soru soran insanlar da özenle seçilmiş. Eğer bir insan 40.000 yaşında ise mutlaka başka bir tarihçinin ortamda olması gerek ki John’un tarih konusunda yalan söyleyip söylemediğini anlayabilsin. Bunun dışında dindar olan bir karakter ile hikâyenin dini tarafını anlayabiliyorlar. Yaşlanamayan bir insan varsa elbette bir de biyoloji profesörünün olması gerekiyor. Bunun dışında bir edebiyatçı ve bir de daha basit şeyleri sorabilecek bir öğrenci bulunuyor. Son olarak da eşini yeni kaybetmiş olan bir psikolog bulunuyor. Sonuçta 40.000 yaşında olduğunu iddia eden birinin akıl sağlığında problem olma ihtimali yüksek. Bunun dışında ölümü kesinlikle anlamayan biri ile ölümün arkasında bıraktığı acıyı hâlâ çeken birisinin yan yana gelmesi de filmi yer yer oldukça derin yerlere götürüyor.
 
 
Dediğim gibi filmin başından sonuna kadar siz de sanki o ortamdaymış gibi hissediyorsunuz ve John Oldman’ın anlattığı hikâyenin doğruluğunu siz de sorguluyorsunuz. Filmin sonunda anlattığı hikâyeye inanıp inanmamak da tamamen size kalmış. Gerçekten son derece başarılı olan bu film ne yazık ki çok da fazla bilinmiyor. Hatta film ilk yayınlandığı yıllarda çeşitli Torrent sitelerine düşmüştü ve bu sayede küçük de olsa belirli bir kitleye ulaşmıştı film. Filmin yapımcılarından Eric D. Wilkinson da filmi Torrent sitelerine yükleyen kullanıcılara, filmin tanıtımında yardımcı oldukları için teşekkür etmişti.

87 dakikalık filmi herkesin mutlaka izlemesini öneriyorum. Şahsi olarak benim oldukça sevdiğim ve her izlediğimde aynı tadı aldığım, ama keşke filmi unutup bilmeden tekrar izleyebilsem dediğim bir film. Bu arada filmin yıllar sonra devam filmi yayınlandı, ancak izlemenizi kesinlikle tavsiye etmiyorum.