Haftalık dizi ve film önerilerimize beşinci hafta ile devam ediyoruz. Bu haftaki temamız dedektiflik ve komedi. Daha önceki yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz. Sizler de önerilerinizi yorumlar kısmına yazmayı unutmayın.
Bu tavsiye yazılarında az bilinen yapımları önerme veya belli bir konsept yoktur. Örneğin Cyberpunk 2077 öncesi herkesin bildiği Blade Runner filmini de Cyberpunk 2077’ye hazırlık amacıyla önerebiliriz. Az bilinen yapımlar ve kaliteli yapımlar dışında, o hafta izlemenizin daha iyi olacağını düşündüğümüz yapımlar da önereceğiz. Şimdi önerilerimize geçelim.
Dizi Önerisi: Dirk Gently's Holistic Detective Agency
Yaratıcılığını Max Landis’in yaptığı dizinin oyuncu kadrosunda Samuel Barnett, Elijah Wood, Hannah Marks, Jade Eshete, Mpho Koaho, Dustin Milligan, Fiona Dourif ve Osric Chau gibi isimler bulunuyor. Otostopçunun Galaksi Rehberi serisi ile tanınan Douglas Adams’ın yine Dirk Gently's Holistic Detective Agency isimli romanını konu alan dizi temelde bir dedektiflik ve komedi dizisi. İlk sezonu 2016, ikinci sezonu ise 2017 yılında yayınlandı. Toplamda 18 bölümden oluşuyor.
Sıradan bir hayatı olan Todd Brotzman, bir otelde belboy olarak çalışmaya başlar. Çalıştığı otelde kalan ünlü iş adamının cinayete kurban gitmesiyle işler hafiften karışır. Öldürülen iş adamının odasında bulunan dev köpek balığı ısırığını öğrendikten sonra işler iyice karışır. Bir de yetmiyormuş gibi otelde kendisini görür, ama üstünde gerçekten garip bir kıyafet olan halini görür. Kafası karışan Todd ne yapacağını düşünürken, Holistik Dedektif olduğunu söyleyen ve cidden çok farklı çözüm yöntemleri olan Dirk Gently’nin de gelmesi ile Todd ve Dirk cinayeti araştırmaya başlar.
Eğer Otostopçunun Galaksi Rehberi’ni okuduysanız bu diziye alışmanız veya anlamanız çok kısa sürecektir. Aynı Otostopçunun Galaksi Rehberi’nde olduğu gibi; neler olduğunu anlamayan, sıkıcı hayatı olan bir adam ve yaptığı hareketlere kesinlikle anlam verilemeyen ama her şeyi biliyormuş gibi davranan bir adam bulunuyor. Eğer daha önce Douglas Adams yapımı bir şey tüketmediyseniz, tüm hikâye boyunca kendinizi Todd’un yerine koyacaksınız. 8 bölümden oluşan ilk sezonun, neredeyse 6. bölümüne kadar hiçbir şey anlamayacaksınız. Hiçbir şey anlamadığınız zaman sakın anlamaya çalışıp sıkılıp kapatmayın. Dizi size; neyi, ne zaman anlamanız gerekiyorsa o zaman anlatıyor. Todd ile birlikte tüm hikâyeyi aynı anda öğreniyorsunuz. Zamanı geldiğinde ise hiçbir soru işareti bırakmadan her şeyi öğreniyorsunuz. Kısacası hiçbir şey anlamazsanız “Don’t Panic”.
Hikâyeyi anlamanız gerçekten zor evet ama bu süreçte elbette sizi diziye bağlayacak bir şey lazım. Normalde bir dizi hikâyeyi 2, en fazla 3 farklı yerden anlatıp tüm hikâyeyi en sonda birleştirir. Bu dizide hikâye 6, 7 farklı yerden ilerliyor. Zaten anlamamanızın en büyük sebebi de bu. Bölümler ilerledikçe parçaları siz de kafanızda birleştiriyorsunuz tabii ama nihai sonucu dizi size yeri geldiğinde gösteriyor. Bu süreçte de sizi diziye bağlayan unsurlardan en büyüğü kesinlikle bulundurduğu gizem. Hikâye zaten oldukça garip, bir yerden sonra anlıyorsunuz ki karakterler de çok garip. Dizinin nereye bağlanacağını, karakterlerin neler yapacağını da oldukça merak ediyorsunuz. Bir de elbette Douglas Adams’ın komedisi bulunuyor. Öyle kahkaha atarak güldüğünüz bir dizi değil, birkaç yer hariç. Ama dizinin başından sonuna kadar eğlendiğiniz ve tebessüm ettiğiniz bir dizi.
Buraya kadar anlattığım her şey ilk sezon ile ilgili. İkinci sezonda bambaşka bir hikâye bulunuyor. Masal kahramanları, derin devlet işleri ve yine dedektiflik işleri ile yepyeni bir maceraya atılıyorsunuz. Elbette ilk sezon ile bağlantıları var, özellikle karakterler açısından. İlk sezon ile dizinin tarzına alıştıktan sonra ikinci sezonu zaten rahatlıkla beğenirsiniz.
Teknik anlamda da dizi gayet başarılı. CGI kullanılmadan farklı bir evrende olduğunuz rahatlıkla hissettirilmiş. Dizinin tüm bölümleri şu anda Netflix’te bulunuyor. Eğer kaliteli bilim kurgu ve fantastik yapımları seviyorsanız, bu diziye bakmanızı da öneririm. Eğer okumak isterseniz kitapları da şu anda Türkçe şekilde ülkemizde bulunuyor.
Film Önerisi: Knives Out
Yönetmenliğini ve senaristliğini Rion Johnson’ın yaptığı Knives Out’un oyuncu kadrosunda ise Daniel Craig, Chris Evans, Ana de Armas, Jamie Lee Curtis, Michael Shannon ve Katherine Langford gibi isimler bulunuyor. Knives Out da aynı şekilde temelde bir dedektiflik filmi ama içerisinde komedi unsuru da bulunuyor. Yurt dışında 2019’un sonunda, bizim ülkemizde ise 10 Ocak 2020’de vizyona girdi. Metascore’u 82, IBDb puanı 7.9 olan 2 saat 11 dakikalık bir “Katil Kim?” filmi.
Başarılı suç romanı yazarı olan Harlan Thrombey, ailesi ile birlikte kutlayacağı 85. yaş gününde ölü olarak bulunur. Başlangıçta intihar etmiş gibi gözükse de aslında işler hiç de öyle değildir. Daha polisin bile yeni haberi olduğu olayın haberi, ünlü dedektif Benoit Blanc’e hızlı bir şekilde ulaşır. İsmi belli olmayan birisi Dedektif Benoit Blanc’ı bu olayı aydınlatması için tutmuştur. Dedektif olay yerine ulaşır ve polis ile birlikte tüm aileyi sorguya çekmeye başlar.
Eğer filmden Sherlock Holmes tarzı “İnanılmaz zeki bir dedektif, tüm olayı keskin zekâsı ile aydınlatır.” bir film bekliyorsanız, biraz hayal kırıklığına uğrayacağınızı söyleyebilirim. Evet, dedektifimiz gerçekten çok zeki ve bunu net bir şekilde anlamamızı sağlıyor. Ancak hikâye dedektifin tarafından değil de ölen adamın bakıcısı tarafından ilerletildiği için, dedektifimiz biraz geri planda kalıyor. Sorgulama sahnelerini bittikten kısa bir süre sonra olayın farklı bir yüzünü görüyorsunuz ve film orada biraz ilginçleşiyor. Ancak o kısımda film, sizi ikna etmek istediği şeye ikna edemiyor. Size olayı “Bu böyledir, bak izle, böyle oldu işte.” gibi yansıtmaya çalışıyor ama bu konuda başarısız. Hikâyenin böyle olmadığını rahatlıkla anlıyorsunuz. Sonrasında ise işlerin bu noktaya nasıl geldiğini, en azından genel hatları ile anlayabiliyorsunuz. Filmin sonu geldikten sonra da “Nasıl yani o kadar olay bu kadar basit bir olaydan mı çıkmış?” derken buluyorsunuz kendinizi. Kısacası filmin sonunu çok da iyi bağlayamamışlar.
Ama film başından sonuna kadar, sizi gerçekten merak ettiren ve eğlenceli bir içerik sunuyor. Oyunculuklar ve hikâyenin anlatılış şekli de güzel olduğu için sıkılmadığınız, kafanızı dağıttığınız bir 2 saat geçiyorsunuz.
Dediğim gibi muazzam olmasa da gayet eğlenceli bir film. Star Wars: Episode VIII - The Last Jedi ile kalbimizi kıran Rion Johnson, en azından bu film ile işleri biraz toparlamış. Gizemli dedektiflik hikayelerini seviyorsanız, gayet keyifli bir vakit geçirebilirsiniz. Veya eğlenceli bir film arıyorsanız bakabilirsiniz.