UNIT 13
Ersin Çakı

Sayfa 1

Playstation Portable 2005 yılında piyasaya çıktığı zaman büyük bir yankı uyandırmıştı. O dönemlerde en büyük rakibi olan Nintendo DS'ye oranla daha iyi grafikler sunarken, piyasada bulunan hemen hemen bütün taşınabilir konsollar ve mobil platformlara göre üst düzey grafiklere sahipti. Hatta birçok oyuncu Playstation Portable'nin PS2 kalitesinde grafikler sunduğunu iddia ederken, konsolun donanımsal yapısı ve kontrol seçenekleri ile Hardcore oyuncuların ilgisini daha en başından çekmeyi başarmıştı.

     Ancak Playstation Portable'ye yapımların teker teker çıkmasıyla birlikte, bazı oyunların kontrol adına büyük bir sıkıntı yaşattığı görüldü. Özellikle de FPS tarzındaki nişancı oyunlarında.

     Çoğumuzun da bildiği üzere Playstation Portable'de tek bir analog çubuğu vardı. Bu analog çubuğuyla karakterleri sadece sağa, sola, ileri ve geri şeklinde hareket ettirirken, etrafa bakabilmek için de Kare, Üçgen, Yuvarlak ve X butonlarını kullanıyorduk. Yani ikinci bir analog çubuğunun olmayışı, oyun kontrol edilmesini oldukça zorlaştırırken, bu eksiklik kendini bariz bir şekilde hissettiriyordu.

     Neyseki PS Vita'nın çıkışıyla birlikte, artık daha özgür bir şekilde TPS ve FPS türündeki nişancı ve vurucu oyunlarını oynayabiliyoruz. Bu anlamda Uncharted: Golden Abyss ile ilk deneyimimizi yaşarken, Zipper Interactive'nin geliştirdiği Unit 13 ile bu tecrübelerimizi yeniden sınama şansına sahip olduk.
Zipper Interactive demişken sizlere üzücü haberimizi de verelim. MAG, SOCOM serisi ve Unit 13 gibi oyunları da geliştiren bu firma, geçtiğimiz günlerde Sony'nin yapmış olduğu bir duyuru ile malesef kapandı. Oysa, böylesi keyifli oyunlarını iyi yapabilen ve el konsolları için de aynı özeni gösteren bir firmanın kapanması gerçekten üzücü bir durum.

     Bazı önemli bilgileri aktardıktan sonra, bakalım Zipper Interactive bizlere nasıl bir oyun hediye etmiş.

     Unit 13, TPS (Third Person Shooter) ''Üçüncül kişi atıcı'' veya ''Üçüncü kişi gözüyle'' gibi anlamlara da gelen bir oyun türünden oluşuyor. PSP'ye yapılan SOCOM serisinde oyun bir hikayeye bağlı kalırken, Unit 13 malesef bir hikaye barındırmıyor, bunun yerine 36 farklı bölümden oluşan görev sistemi bulunuyor. Her bir görevi başarıyla yerine getirdiğimiz zaman, yeni görevler ile farklı bölümlere adım atabiliyoruz.
 
 
Oyuna başlamadan önce Ana Menüden bahsedelim.

     Menü oldukça sade tasarlanmış. Kullanıcı oynamak istediği bölümleri kolayca seçebilirken, ekranın altına, üstüne, sağına ve soluna yerleştirilmiş birçok bilgi rahat bir şekilde görünüyor ve gözü pek yormuyor.

     Ekranın sol üst köşesinde Playstation Network'e bağlı olup olmadığımızı gösteren bir ikon yer alıyor. Bu ikon kırmızı iken bağlı değil, sarı iken bağlı konumdayız. Onun hemen yanında oyunla ilgili haber yayını yapan bir bar bulunuyor.

     Orta kısımda Solo Missions, Online Cooperative, High Value Targets, Daily Challenge modları mevcut.

Solo Missions: 36 farklı bölümde çıkarak, soğuk kanlı bir şekilde bize verilen görevleri tek tek yerine getirmeye çalışacağız.
Online Cooperative: Dünyanın herhangi bir yerindeki PS Vita kullanıcısı ile online Co-Op görevlere katılacağız.
High Value Targets: Her biri yıldızlı bir görev türünü barındıran farklı bölümler den oluşuyor. Phoenix, Wizard, Viper ve Hyena gibi bölümlerde oynayabilmek için, bölüm kilitlerini topladığımız yıldız sayısına göre açmaya çalışacağız. Yeterli yıldız sayısına ulaşamadan, bölümlerin kilidini aktif edemiyoruz.
Daily Challenge: 24 saatte bir güncellenen ve yalnız günde bir kez sunulan benzersiz görevlere katılacağız.

Ana menüde ekranın en altında ise, geri butonu online lider tahtası, ayarlar ve ana menüye sekmesi gibi bazı kısa yollar bulunuyor.

Online lider tahtasında, dünyanın çeşitli bölgelerinde bulunan PS Vita kullanıcılarının oyun sırasında kazanmış oldukları puanları görebiliyoruz. Tabi bu ekrandayken, Single Player, Overall Career ve Global gibi katagorilere de ayırabiliyoruz.

Ayarlar seçeneği altında ise, Audio, Controls, Other Settings, Credits ve Default Settings bulunuyor.
Sayfa 2

Karakter seçim ekranında, Armoury seçeneğine dokunarak silahlarımızı, bombamızı ve diğer eşyaları düzenleyebiliyor veya yeni silahlar seçebiliyoruz. Tabi burada silahların çoğu kilitli olarak karşımıza çıkıyor. Kilitleri açabilmek için ise, yeni görevler tamamlayıp oyun sırasında yıldızlar kazanmamız gerekiyor.

     Silah seçim ekranından tekrar karakter seçim ekranına dönüş yaparak, ekranın sağindaki "Deploy" seçeneğine dokunarak görev için startı veriyoruz.

     Oyunun ilk bölümünde bir Jet uçağını sabote etmeye çalışıyoruz. Tabi bunu yaparken de bizden istenilen dökümanları toplayarak, Jet uçağını kontrol eden bilgisayarları çökertiyoruz. Tüm bu işlemler sırasında düşman askerleri ile de amansız bir mücadele içerisinde oluyoruz.

     Girdiğimiz tesiste herhangi bir kontrol noktası bulunmuyor. Tabi bu oyunun diğer bölümlerinde bulunmayacağı anlamına gelmiyor. Mesela bazı görevlerde CCTV kameraları, mayınlı ve lazerli kontrol noktaları bulunuyor. Bu kontrol noktalarını ister silahımızla, istersek de el ile kontrol ederek imha edebiliyoruz. Böylece düşman askerleri alarm sesini duymamış oluyor. Bunu yaparken de çevredeki düşman askerlerinin dikattini çekmemek için susturuculu silahımızı kullanıyoruz.
Covert ve Deadline görevlerinde, sabır bize pahalıya patlayabilir. Fazla bekleme yapmadan, süreyi iyi kullanarak düşman saflarına darbeyi indirmek en doğru seçim olacaktır.

     Unit 13'de düşman askerlerini öldürmek, ekranda herzaman nişan noktamız görünür halde olduğu için çok kolay aslında. Bir duvarın veya bir siperin arkasına yatmış olsak dahi, nişan noktamızı düşman askerinin üzerine doğru götürdüğümüzde, doğru bir atış yapma olasılığımız %95 civarında. Ama her zaman bu taktik işe yaramayabilir. Bazı düşman askerleri var ki, yerinde duramıyorlar. Bir oyana, bir buyana hızlı bir şekilde hareket etmelerinin yanı sıra, aniden üzerimize gelip tetiğe basmaları, eve tabutla dönmemiz anlamına geliyor.

     Oyundaki puanlama sistemi şu şekilde oluşuyor.

     Her bir düşman askerini öldürerek puan kazanabiliyoruz. Eğer düşmanı başından vurup etkisiz hale getirirsek, daha fazla puan toplama şansımız var. Üst üste öldürdüğümüz her bir düşman askerinden de fazladan puanlar toplamak mümkün. Mesela tek bir kurşunla iki düşman askerini aynı anda öldürdüğümüzde, hem fazladan puan toplayabiliyor, hem de Trophy (kupa) kazanabiliyoruz. Bunun dışında görev sırasında ele geçirdiğimiz dökümanlardan ve infilak ettiğimiz bilgisayarlardan, etkisiz hale getirdiğimiz mayınlardan, patlattığımız kameralardan, atlattığımız lazer tuzaklarından ve bizden istenilen sürelerde kontrol noktalarından geçtiğimizde de puanlar toplayarak seviyemizi artırabiliyoruz. Aynı zamanda topladığımız her puan sonrası yıldız kazanarak yeni bölümler ve yeni görevler açabiliyoruz.
 

Oynanabilirlik açısından bazı sıkıntıları bulunan Unit 13'de, mesela düşman askerleri çok sıkıntı yaratıyor. Özellikle yapay zeka konusunda çağın gerisinde kalmış askerlerimiz, tam olaraka hangi durumlarda ateş edeceğini bilemiyor. Bir siperin arkasında alakasız beklerken onları avlamak oldukça kolay. Bazı durumlarda ben onların üzerlerine gitmeden onlar olaya müdahil olmuyorlar. Bir süre sessizce siper arkasında beklediğimde ise, hiçbirşey olmamış gibi görev yerlerine geri dönüyorlar. Benim varlığımı unuturken, ölen arkadaşlarının sanki hiç ölmemiş gibi, herhangi bir olay yaşanmamış gibi arkalarını dönüp gidiyorlar.

Örneğin bir düşman askeri lazer ışığına sahip sniper silahı ile beni avladığında, tek tek mermi atabilen silahı, ne hikmetse bir den otomatiğe takıyor. Aynı durum diğer düşman askerlerinin silahlarında da mevcut. Ölmeden önce gayet sade atışlar ile beni püskürtmeye çalışsalar da, öldüğüm zaman, anlamsız bir şekilde mermi yağmuruna tutuluyorum.

Bomba atışlarında da bazı sorunlar var. Kendi kullandığım bombalar bazen tam isabet ile yerini bulmazken, düşman askerinin kullandığı bombaların tam isabetle üzerime gelmesi biraz tuhaf olmuş. Ayrıca patlama animasyonları da, genel anlamda iyi bir iş çıkaran Unit 13 grafiklerine pek gitmemiş diyebiliriz. Bazen bombaların patladığından bile şüphe ediyorum.
Sayfa 3

Oyunda ön dokunmatik ekranı kullanarak da bazı kontrolleri sağlamak mümkün. Bomba atacağımız zaman ekranın sağ alt köşesindeki bomba simgesine, engelleri aşmak veya yüksekten atlamak için de yine ekrana gelen kavisli ok işaretine, mayınları patlatmak, gizli dokümanları toplamak ve bilgisayarları pasif hale getirmek için de yine ekrana gelen bir takım işaretlere dokunarak bu eylemleri gerçekleştirebiliyoruz.

     Unit 13'ün en çok merak edilen modlarından biri de çoklu oyuncu modu oluyor. Menüden "Online Cooperative" seçeneğine giriş yaparak bu modu oynamak mümkün.

     "Online Cooperative" seçeneğine giriş yaptığımızda, karşımıza oluşturulan oyunlardan oluşan bir liste çıkıyor. Eğer burada oluşturulmuş herhangi bir listeye rastlamamışsak, "Refresh" seçeneğine dokunarak mevcut oyunları aratıyoruz. Yine de herhangi bir oyun bulunamazsa, "Host Co-Op" seçeneği ile kendimiz oyun oluşturuyoruz.

     Oluşturulan oyunlardan herhangi birini seçip katıldığımızda, karşımıza karakter seçme ekranı geliyor. Bu ekranda dilediğimiz karakteri seçip, aynı zamanda silah değişimi gibi bazı işlemleri de gerçekleştirebiliyoruz. Ardından oyun kurucusunun başlama talimatıyla oyuna girmiş bulunuyoruz.
Öncelikle Unit 13'deki çoklu oyunculuk modu kimse Counter Strike tarzı bir oyuna benzetmesin. Çünkü Unit 13 öyle bir oyun değil. Co-Op dediğimiz, sadece iki kişinin tek bir haritada beraber katıldıkları bir görevden oluşan türde bir oyun. Herhangi bir PS Vita kullanıcısı ile; ki bu arkadaşımız da olabilir, birlikte omuz omuza, kol kola, can cana botlara karşı mücadele veriyoruz.

      Görev sırasında takım arkadaşımız ile aynı anda hareket etmezsek eğer, oyunda ilerleme sağlayamıyoruz. Belli noktalardan geçiş yapabilmemiz için illa ki takım arkadaşımızın da yanımız da olması gerekiyor.

      Çoklu oyuncu modunda bazı sorunlar var ki bunlar çok büyük bir sorun teşkil ediyor. Mesela bir göreve küçük bir odada başladığımızda, takım arkadaşımızın bizden önce hareket etmesi sonucu, otomatik açılıp kapanan kapı bir anda üzerimize kapanıp odada tutsak kalmamıza sebep oluyor. Haliyle arkadaşımızında bizsiz bir yere gidemeyeceği için mecburen kendimizi bomba atarak öldürmek zorunda kalıyoruz. İşin garip tarafı, takım arkadaşımız kapalı kapıları delip geçerken, odaya rahatlıkla girip çıkabiliyor. Ancak biz onun kadar şanslı olamadığımız için, içeride kilitli kalıyoruz.

      Çoklu oyuncu modunda, takım arkadaşımız vurulup düştüğü zaman ölmüş sayılmıyor. Yerde can çekişirken onun yanına gidip sağlık iksiri aşılıyoruz. Böylece tekrar ayağa kalkarak mücadelesine devam edebiliyor. Aynı şekilde kendimiz vurulup düşersek, takım arkadaşımız bize sağlık kazandırabiliyor. Bu sağlık aşısı yapma olayında da bazı sorunlar var. Mesela takım arkadaşımız bizim yerde yattığımızı görüp yanımıza geldiğinde, sağlık aşısını bize değil de alakasız bir yere, yani yarım metre uzağımıza yapıyor. Unit 13'de böyle enteresan bir durumun olduğunu söylemekte de fayda var.

      Grafikler konusunda oyun, "eh işte" diyebileceğimiz bir düzeyde seyrediyor. Yani ahım şahım bir durum söz konusu değil. Hele o bombanın patlama efektini gördükten sonra insan biraz olsun oyundan soğuyor.
 

Metro istasyonları, duraklar, kasabalar, arabalarla dolu sokaklar, otel odaları gibi özenle oluşturulmuş çevreler, karakter çizimleri ve silah tasarımları, silahlardan çıkan merminin etrafa yaydığı ışık gibi temel eşyalar gerçekten uğraşılarak yapılmış. Zaten oyunu grafik yönünden kurtaran olay bu detaylarda saklı.

     Karakter animasyonları çok iyi. Mesela kullandığımız karakterin her defasında farklı bir şekilde düşmesi ve ölmesi beni çok etkiledi. Üstelik ölürken bir de Slow Motion (yavaşlatılmış çekim) ekrana girince ayrı bir güzellik katmış.

     Unit 13'de sesler de oldukça iyi. Her silahın çıkardığı sesler, yapısına göre, boyutuna göre, modeline göre değişkenlik gösteriyor. Bu konuda oldukça başarılı bir deneyim olmuş. Ancak bombaların patlama sesleri, patlama efektlerindeki gibi sönük kalmış. Çok iyi diyemem. İlk ateş ile birlikte sahne alan aksiyon müzikleri ise gaza getirici cinsten olmuş. Zaten müzik devreye girer girmez bir aksiyonun başladığını anlayabiliyoruz. Eğer müzik kesilirse, aksiyon da o anda bitmiş demektir.