Darksiders : Wrath of War
Levent Polater

Sayfa 1

Oyun tarihinin en verimli senelerinden birinin 2009 olduğunu kabul edelim... Bütün bir sene boyunca birbirinden çarpıcı ve bomba oyunları geride bıraktık. Neler oynamadık ki? Ama bazı yayıncılar nedense bazı önemli oyunlarını 2010'a kaydırdı. Neden mi? Modern Warfare 2 adındaki belalı bir oyun yüzünden... Kendi oyunlarının bu şaheser yüzünden arada kaybolmasından korkanlar arasındaki bir isim de THQ idi. 2010'un ilk hitlerinden biri olan Darksiders, 2010'un da harika geçeceğinin habercisi gibi sanki....

Oyunun hemen konusu ve içeriğinden bahsetmek istiyorum. Ana karakterimiz olan War, Mahşerin Dört Atlısınından biri. Zaten böyle bir rütbe bile insanda merak uyandırıyor. Oyunumuzu açar açmaz daha ne olduğunu bile anlayamadan kendimizi bir anda Dünya'da buluyoruz. Ancak ortada bir sorun var... Cehennem'in şeytanları ve Cennet'in melekleri Dünya'da cirit atıyorlar ve aralarında yoğun bir savaş süregeliyor. Arada kalanlar ise insanlar oluyor. Meleklerin size dost olmasını beklerken onlar da size şeytanlar gibi dostça davranmıyorlar. Bu yoğun atmosfer arasında önünüze gelen şeytan ve melekleri öldürüyorsunuz. Kaos'un hükmettiği yeni dünyada neler olduğunu çözmeye çalışırken bir şeyler ters gidiyor ve oyunun ilk Boss'uyla karşı karşıya kalıyorsunuz. Ancak War'un bir anda güçleri elinden alınınca senaryo gereği ölüyorsunuz.
War, dünyanın bu hale gelmesinde suçlu bulunuyor ve oyuna başladığımızdaki çoğu güçden yoksun bir şekilde intikamını alması için Dünya'ya geri yollanıyor ve kendisine ikinci bir şans daha veriliyor. Ancak Dünya'yı en son bıraktığımızdan 100 yıl yaşlanmış halde buluyoruz. İnsanlık adına bir şey kalmamış, binalar yıkık dökük, tamamen harabe olmuş bu dünya da ilk işimiz birkaç hedefe haddini bildirip neler olup bittiğini daha iyi anlamak oluyor. Kendimizi de masum duruma düşürmek için uğraş vereceğimiz Darksiders'da hikayenin biraz ağır ilerlediğini şimdiden söylemeliyim.

Darksiders'daki alanlar ve bölümler oldukça büyükler.
Üstüne düşmanlarla savaşlarında epey yorucu ve uzun geçtiğini eklersek oyunda epey bir vakit geçireceğinizi eklemem gerekiyor. Darksiders'da bir alandaki tüm hazine kutularını ve düşmanları öldürerek ilerlemek istenince o bölümü geçmek oldukça uzun sürebiliyor. Bu denli güzel geliştirilmiş bir aksiyon oyununu bile böyle bir süre monotonlaştırabiliyor. Oyunda ilerledikçe elde edeceğiniz yeni aksesuarlar sayesinde geçmiş bölümlerde "Nasıl açarım diye" kafa yorduğunuz kapı veya ulaşamadığınız bölgelere gidebiliyorsunuz. Oyunun suyunu çıkarmak isteyenker için bu oldukça güzel bir haber olmalı...Oyunda ilerleme kaydettikçe silahınıza, tüccar şeytan Vulgrim sayesinde çeşitli güçlendirmeler satın alacaksınız. Vulgrim'den yeni yetenek, büyü veya nesneler almak için şimdiden epey bir canavar öldürmeniz gerekeceğini belirtmeliyim. Sonra demedi demeyin...
Birbirinden farklı saldırı hareketlerini çeşitli tuş kombinasyonlarıyla harmanlanmış bir şekilde bulacaksınız. Gamepad'lerdeki tüm tuşları kullanan Darksiders, bu tarz aksiyon oyunlarını ilk kez oynayacak kişiler için, hareketleri uygulamak biraz karmaşık gelebilir. Bu arada oyunun başında zorluk seviyesini seçerken oldukça iyi düşünmelisiniz. Darksiders'da, zorluk seviyeleri arasındaki uçurum oldukça fazla. Hard yani "Apoclypte" zorluk derecesini seçtiğim Darksiders'da çok zor anlar yaşadığımı söylemeliyim. Bu oyundan önce oynadığım Batman: Arkham Asylum'da da zorluk seviyesini "Hard" olarak seçmiştim, ancak gelin görün ki Darksiders'da ki bu zorluğu görünce Arkham Asylum çocuk oyuncağıymış gibi geldi...

Oyunumuzda düşmanları öldürdüğümüzde 3 farklı renkte ruh göreceksiniz.
God of War'daki orb'lara benzeyen bu ruhların yeşil olanları sağlık barınızı, sarı olanları Wrath barınızı doldururken gri olan ruhları toplayarak Vulgrim'den çeşitli nesne ve güçlendirmeler alıyorsunuz. Neredeyse her bölümde belli yerlerde bulunan Sağlık ve Wrath sandıklarına rastlayabilirsiniz. Bu sandıkları sağlık ve Wrath durumunuza göre açmanızı tavsiye ederin, yoksa sıkıntılı anlar yaşanabiliyor...
Sayfa 2

İlk bir kaç saatte ana hareketleri yaparak ilerleyebilirken, bu olay bir süre sonra çok karmaşık bir hal almaya başlıyor, yeni hareket yapmadan veya kombinasyon gerçekleştirmeden savaşlardan yara almadan kurtulamıyorsunuz. O yüzden Vulgrim'den hangi yeteneği alacağınıza çok dikkat etmelisiniz. Kendi oyun stilinize göre seçeceğiniz güçlendirmeler ile savaşlar sizin için çocuk oyuncağı gibi gelebilir. Savaş esnasında, saldırı kombinasyonlarını zincirleyerek yapmak çok zevkli olabiliyor, ayrıca düşmanlara gerçek hasarı bu tarz kombinasyonlar gerçekleştirerek verebiliyorsunuz. Bu arada kontrollerde tek sevmediğim noktanın "hızlı koşma" ile "blok" tuşlarının aynı olması olmuş. Keşke Vigil Games buna farklı bir çözüm getirebilseymiş. Oyunda korunmaktan ziyade saldırılardan kaçarak kurtulmaya alışıyorsunuz...

Darksiders, kanımca birkaç oyundan ilham alınarak oluşturulmuş. Özellikle War'ın atı olan Ruin'i de elde edince bunu daha iyi hissedeceksiniz. Bumerang kullanabiliyor, ata binebiliyorsunuz, üstüne bölüm tasarımlarını da katınca aklınıza Zelda gelmiyor mu? Biliyorum, Türkiye'de çok fazla Zelda hayranı yok ancak tüm dünyada kült haline gelen ve benimde oldukça beğendiğim bu seriden ancak bu kadar güzel esinlenebilinirdi... Savaşlarda yetenek ve büyü kullanımı, Wrath toplama ise hiç şüphe yok ki, God of War'a benzemiş. Düşmanların gücü azaldığında B tuşuna basarak güzel bir sahne eşliğinde işlerini bitirebiliyorsunuz, tıpkı God of War'da da olduğu gibi...
Darksiders, God of War ile kıyaslandığında aksiyon bazında GoW kadar olmasa da çok iyi iş çıkardığını belirtmeliyim. Bir de bunların üstüne bir tutam "Portal" eklenmiş. Geçen yılın hit oyunlarından olan Portal'da Darksiders'ın ilham aldığı oyunlardan... Bu tarz esinlenmeler bazen çok kötü sonuçlar doğursa da Vigil Games'in ölçüyü iyi yakaladığını söylemek yanlış olmaz.

Görsel olarak Darksiders'ın yeni nesil konsolların hakkını verdiğini söylemeliyim. Birbirinden farklı temaları kapsayan bölümleri içinde barındıran Darksiders'da kendinizi harabe içindeki şehirlerde, muhteşem su efektleriyle tasarlanmış bölümlerde veya gothic bir kilisede bulabiliyorsunuz. Ancak beni şu ana dek en çok etkileyen kısım çöl temalı alanlar oldu. Yer Altı Canavarı filmini izleyenler burada tanıdık sahneler yaşayacaklar. Karakter modellemeleri özellikle War'un başta olmak üzere çok yüksek kalitedeler. Uzaktan çok iyi anlayamasanız da eğer düşmanlara yakından bakma şansı bulabilirseniz onların da çok iyi modellendiğini anlayabileceksiniz...

Ses departmanının bana göre en çok dikkat çeken tarafı seslendirmeler oluyor. Oyunun başından itibaren sürekli yanıbaşımızda olan "Watcher" ı bilin bakalım kim seslendiriyor... Mike Hamill... En çok Star Wars'da Luke Skywalker'ı canlandırarak ünlenen Hamill, harika sesiyle Watcher'ı tam anlamıyla yaşatıyor diyebilirim. War'ı seslendiren Liam O’Brien'da çok iyi iş çıkarıyor. Zaten çok konuşmayı sevmeyen War, konuşmaya başladığında yavaş ses tonu ve karizmatik sözleriyle kendisine hemen ısınmamızı sağlıyor. Darksiders Soundtrack'ine değinecek olursak, tam anlamıyla harika... Soundtrack'de bulunan müzikler, o anda ekranınızda neler yaşanıyorsa bunu çok iyi yansıtmayı başarıyor ve atmosferi çok iyi yakalıyor.
Oyunda bu kadar güzel şey saydıktan sonra bazı hatalardan bahsetmeden geçemeyeceğim... Darksiders'da çok ciddi bir "Tearing" yani "Yırtılma" sorunu var. Oyunu oynayanlar hemen ne dediğimi anlayacaklardır. Kamerayı sağa veya sola çevirdiğinizde görüntü kaymaları oluyor. Öyle ki yoğun savaş sahnelerinde değişken kamera yüzünden bazen başımın fena halde döndüğünü itiraf etmeliyim... Ayrıca gözü de epey yoran bu "frame rate" sorunu için THQ, 8 Ocak'da güncelleme getireceğini açıklamıştı. Ancak bu konuda hala bir gelişme olmaması tüm oyuncuların canını sıkmaya başladı. Playstation 3 kullanıcıları bu konu için endişelenmesin, sorun sadece Xbox 360'da gerçekleşiyor. Bu aralar konsollara özel hatalar gelmeye başladı, hayırlısı... (Bkz. Bayonetta PS3 versiyonu)

Herşey bir yana Darksiders gerçekten harika bir oyun. Tamam bazı ayrıntılar kopyalanmış orası kesin, ancak konu olarak iyi bir temayı benimseyen Darksiders bunu olabildiğince güzel kullanmış kanımca... Hikayenin biraz monoton olması dışında oyunda herşey olabildiğince güzel, bu konuda Vigil Games'i tebrik etmek gerekiyor. 2010, Darksiders ile harika başladı. Bu güzel başlangıcı ucundan yakalamalısınız...