Redfall - inceleme: Eleştirildiği kadar kötü bir oyun mu?

Mehmet Tandoğan

 
 
Immersive sim dediğimiz türe dair bugüne ne yazık ki çok fazla örnek verebileceğimiz oyun yok, oyunun yanı sıra artık bu türde oyun geliştiren stüdyo da kalmadı çünkü artık yeni nesil oyuncu kitlesinin çok ilgi duyduğu bir tür değil. Ancak bir stüdyoyu bu konuda es geçmemek lazım: Arkane Austin. Yani Dishonored, Prey ve Deathloop gibi oyunların geliştirici. Bu oyunların hepsi de immersive sim türü için verilebilecek güzel örnekler. Bu oyunlarda bir görevi yapmak istediğinizde veya bir noktaya ulaşmak istediğinizde birden farklı seçenek bulunuyor ve bunlar kör göze parmak sokar gibi belirtilmiyor. Tamamen sizin yaratıcılığınıza kalmış durumda. Arkane Austin’in yine bu tarzda olan yeni Redfall da geçtiğimiz günlerde çıkışını yaptı. İncelemesiyle de karşınızdayım.
 
 
 
Redfall, vampirlerin bulunduğu bir evrende geçiyor ve ana amaç bu vampirleri ortadan kaldırmak. Oyun, genel hatlarıyla Deathloop’un tema değiştirmiş hali gibi dursa da aslında Left 4 Dead tarzında diyebiliriz ancak elbette Arkane dokunuşlarıyla süslenmiş halde. Oyuna girerken 3 farklı karakterden birini seçerek giriyorsunuz. Her karakterin kendine has yetenekleri bulunuyor. Bunlardan iki tanesi bekleme süresi daha kısa olan ve bir savaşta ortalama iki kere kullanabileceğiniz yetenekler. Diğer yetenek ise daha ulti tarzında ve bekleme süresi uzun, yani savaş başına ortalama 1 kere kullanabiliyorsunuz. Karakterlerin yetenekleri gerçekten de oynanış tarzınızı etkiliyor. Bu yüzden karakteri seçerken dikkat etmenizde fayda var. 
 
Karakteri seçtikten sonra ise oyuna hemen başlıyorsunuz. Oyun, temelde bir açık dünya oyunu aslında ancak bölge bölge ayrılmış durumda. Amacınız da size verilen görevleri yerine getirip vampirleri öldürüp bölgeyi temizlemek diyebiliriz. Arka planda bir de hikaye var ancak hikaye Deathloop, Dishonored veya Prey’deki gibi kesinlikle odak noktasında değil. Oyunda bir ana bölgeniz var ve görev yerine giderken yolda gördüğünüz fast travel noktaları, güvenli evler ve türevlerini temizleyerek hem güvenli bölge yaratıyorsunuz hem de haritadaki ulaşımınızı kolaylaştırıyorsunuz. Haritanın çeşitli bölgelerinde insan veya vampir düşmanlar bulunuyor. Oyunun başlangıcında bunları temizlemek keyif verse de bir süre sonra düşmanları atlatıp göreve gitme isteği daha ağır basıyor. Bunun dışında haritada gerçekten sizi ara sıra zorlayacak ve görece keyifli bir aksiyonun içine sokan düşmanlar da bulunuyor. Evrenle bağlantılı bir şekilde zaman zaman büyük Boss diyebileceğimiz bosslar da geliyor.
 
 

Bu noktada aslında silah çeşitliliği de öne çıkıyor. Her karakterin tarzına göre silahlar bulunuyor ancak istediğiniz silahla gezebiliyorsunuz ve oyun size sürekli bir loot sunuyor. Bu yüzden Borderlands tarzında sürekli silah değiştirme durumuna giriyorsunuz. Tabii burada oyun tarzınız da önem arz ediyor. Kısaca özetlemek gerekirse Redfall bu tarz bir oyun ancak bu yazımızın asıl amacı oyunun tanıtımı değil. Birkaç gündür konuşulduğu gibi Redfall kötü bir oyun mu, değil mi konusundan bahsetmek istiyorum.
 
Redfall Kötü Bir Oyun mu?

Aslında konuya Arkane’den başlamak lazım. Arkane bugüne kadar yaptığı oyunlarla bizlerin güvenini kazanmış farklı deneyimler sunan bir stüdyo. Deathloop’ta bile birçok oyuncu önyargılı bir şekilde beklerken karşımıza çıkan yapım farklı ve keyifli bir yapımdı. Bu yüzden Redfall’da da beklenti olmasa bile farklı ve keyifli bir yapım bekliyorduk. Ancak Redfall, Arkane’in daha önce yaptığı gibi farklı olmayı başaramadı. Daha önce birçok yerde örneklerini gördüğümüz, ruhsuz, ekstra bir şey sunmayan bir oyun konumunda. Bu kötü bir oyun olması için yeterli mi, bence değil. Evet, günümüzde artık yüzlerce oyun çıkıyor ve aynı şeyi tekrar tekrar oynamanın bir mantığı yok ancak yine de bu bir oyuna kötü demek için yeterli değil. Oyunun sunduğu şeyler çok sıradan ve ruhsuz, aslında benzerlerini çok fazla gördük. Bu yüzden Redfall için benim düşüncem ortalama bir oyun olduğu yönünde. Farklı bir şey sunmuyor ancak kendini yine de oynatıyor. Özellikle co-op desteği ile birlikte güzel bir eğlenceye sahip. Burada en büyük eleştirim oyunun ruhsuz olması olur. Çünkü ortalama birçok oyunda en azından atmosfere kendimizi kaptırabiliyorduk. Redfall’un atmosferi her ne kadar güzel de olsa oyunun içerisine giremiyorsunuz. Bu yüzden ne yazık ki çok daha fazlasını sunabilecek bir oyunun ortalama olarak kalması beni üzüyor.
 
 

Teknik tarafta ise oyunun erken erişim sürümünden bu yana akıcı bir deneyim elde edebildim. 2K çözünürlükte RTX 3080, 5600X ile tüm ayarlar sondayken 60 FPS’i rahatça alabildim. Oyunun çıkışında sorun yaşayanlar olmuş ancak daha ilk günden gelen yama ile sorunlar ortadan kaldırılmış.
 
Sonuç olarak toparlamak gerekirsek Redfall, heyecanlanıp alınacak bir oyun değil ancak Xbox Game Pass ile birlikte arkadaşlarınızla da oyuna giriyorsanız boş vaktinizde rahatlıkla girip deneyimleyebileceğiniz bir oyun. Game Pass’te varken ekstra para verip de almaya gerek yok. Ama Game Pass ile birlikte girip arkadaşlarınızla sohbet eşliğinde keyifli vakit geçirebilirsiniz, söylenen kadar kötü bir oyun olduğunu düşünmüyorum, ortalama bir oyun sadece.