Rango: The Video Game
Alkan Adakaner

Sayfa 1

       Ne zaman oyunlarda "the video game" ibaresi görsem içime bir şüphe düşer. Çoğunlukla film oyunlarını aceleyle hazırlayan, sırf filmin ününü kullanıp çok satışa yapmak isteyen firmaların tuzaklarıdır bu oyunlar. Bir yıl veya daha kısa bir sürede yüzeysel oynanış öğeleri ile süslenip piyasaya sürülen oyunlar yıllardan beri bıkkınlık getirdi. The Chronicles of Riddick: Escape from Butcher Bay dışında da öyle çok beğendiğim bir film oyunu olduğunu hatırlamıyorum. Tabi nadir de olsa kaliteli örnekler karşımıza çıkıyor, ama bunların sayısı çok yetersiz. Özellikle animasyon filmleri alanında karşımıza çıkan oyunlar gerçekten de vasat olarak nitelendirilebilecek seviyede. Küçük yaştaki oyuncuların kolayca ilgisini çeken bu yapımlar firmaların cebini dolduruyor. Oyunların neye benzediğini önemsemeden sırf isimlerine bakıp alan bir kitlenin de olduğu inkar edilemez. Traveller's Tales gibi geliştirici firmalar genel olarak çok vasat oyunlar yapmalarına rağmen sırf bu ısmarlama animasyon oyunları ile büyük paralar kazanabiliyorlar. Anlayacağınız bu işte büyük bir rant var. Geliştirici ve yayıncılar da bunu kullanmaktan mutluluk duyuyorlar.
     Bu defa karşımıza Rango adlı animasyon filminin oyunu çıkıyor. İzleyicilerin büyük beğenisini kazanan filmde başrol oyuncusu Rango'yu Johnny Depp'in seslendirmesi de hoş bir ayrıntı. Karayip Korsanları'nın yönetmeni Gore Verbinski tarafından yönetilen filmin afişine bakmak bile gülümsemenize yola açacaktır. Elinde bir balık ile duran kertenkele'ye gülmemek elde değil. Tabi bu kadar hoş bir filmin oyunu da merak konusu, yine de daha önce bahsettiğim nedenlerden ötürü kimsenin beklentisinin yüksek olmadığına eminim.

      Doğal olarak filmden esinlenilerek geliştirilen oyun Behaviour Interactive'e teslim edilmiş. Xbox 360, PS3 ve Wii için raflardaki yerini alan oyunda yine kertenkele Rango'yu yönetiyoruz. Oyunun hikayesi ise Rango'nun kasabanın barında öykü anlatması ile başlıyor. Zaten oyun sırasında da Rango bir yandan öyküyü anlatıyor. Bu tarz bir sunumun oyuna hoş bir hava verdiğini söylemeliyim. Hani Vahşi Batı filmlerinde yaşlı adamlar gençlik öykülerini anlatır, diğerleri de ağzı açık izler ya, işte bu hava biraz da olsa yakalanabilmiş.
       Rango: The Video Game, aksiyon-platform öğelerine sahip bir oyun. Karşımıza yapay zekadan yoksun onlarca, hatta yüzlerce düşman geliyor. Üzerinize rastgele saldıran bu düşmanlar sadece kalabalık olduklarında tehlikeli oluyorlar. Rango oyunun başında ele geçirdiği silahı ile düşmanlarını avlarken, diğer yandan da platform oyunlarında bir klasik haline gelmiş çift zıplama, zıplayıp yere çarpma veya yuvarlanıp vurma gibi özelliklere sahip. Düşmanlarımızı genellikle silahımızla öldürüyoruz, bu da oyunun platform'dan çok shooter özellikleri ile öne çıkmasını sağlıyor. Zaten Vahşi Batı'da geçen bir oyunda silah kullanmamak, daha doğrusu silaha fazla önem vermemek oldukça garip olurdu. Yalnız silahımız her zaman işe yaramayacaktır, bazen kapalı ve dar mekanlarda düşmanlara hedef almak zor olabiliyor. İşte o anda Rango'nun yumruklarını ve diğer yakın dövüş özelliklerini konuşturmak zorunda kalıyoruz. Özellikle havaya zıplayıp yere çarpma gibi özelliklerinizi bolca kullanmanızı tavsiye ederim, çünkü birden fazla düşmana aynı anda vurma ve onları çevrenizde uzaklaştırma şansına sahip oluyorsunuz.
Sayfa 2

      Peki Rango'yu almak için en önemli sebebimiz ne olabilir? Bunun yanıtı çok basit, filminin hayranı olmak. Her ne kadar oyun boyunca hiç sıkılmasam da Rango'nun "özel" bir oyun olduğunu söylemek çok zor. Rango'da rastladığımız oynanış öğeleri türünün diğer örneklerinden adeta kopyalanmış. Geliştirici firma ısmarlama bir oyun geliştirdiğinden sanırım uzun uzadıya düşünecek zamanları da olmamış. Düşmanları öldürdükçe yeni bölgeler açılıyor, hani kimseyi öldürmeden gideyim deme gibi bir lüksünüz yok. Malesef nereye gideceğinizi size söyleyen bölüm tasarımları oyunun düz bir yapıya sahip olmasını sağlamış. Tamam belki oyunda sürekli farklı mekanlara gidiyoruz, ama herhangi bir mekanın da uzun süre araştırılacak bir özelliği bulunmuyor. Rango'daki tek gizlilik veya bulmaca öğesinin kavanozdaki balığı (filmin afişindeki balık) bulmak olduğunu söyleyebilirim. Zaten balığı bulmak da çok zaman zor olmuyor. Bir de para kazanabileceğimiz madenler var, ama bu madenlere hemen hemen her zaman yol üstünde rastlıyoruz. Madenler ve balıklar gibi bulmamız gereken öğeler ise oyunu tek düzelikten kurtarmaya yetmiyor; çünkü rastgele yol üstünde bulunuyorlar, o nedenle hiç zamanımızı almıyorlar.
      Günümüzde animasyon filmlerin görsel kalitesinin ne kadar yüksek olduğunu tartışmaya gerek yok. Rango da bir animasyon filmi olarak mükemmel görsellere sahip, ama bir oyun olarak bu neslin standartlarının çok gerisinde. Vahşi Batı'da geçen oyunda çoğunlukla kanyonların arasında dolaşıyoruz. Bazen yerleşim yerlerine ve mağaralara da girdiğimiz oluyor. Oyunun renk paleti biraz soluk gibi ve çevre tasarımı düşük kalitedeki kaplamalar nedeniyle hiç de iyi görünmüyor. Grafikler bu nesildeki Ratchet and Clank gibi benzer türdeki oyunlarla karşılaştırıldığında sizin için hüsran olabilir. Bir mekana girdiğinizde çevrede sadece olması gereken eşyalar bulunduğunu ve küçük ayrıntılara hiç önem verilmediğini göreceksiniz. Ayrıca bölüm tasarımlarının da yaratıcı olduğunu söyleyemeyiz, mesela sırayla deliklerden buharların çıktığı bölümler gibi artık modası çoktan geçmiş tasarımlar yapmanın bir anlamı yok. Grafikler konusunda tek beğendiğim şey ise Rango'nun animasyonu oldu. Bazen kamera yakın çekime geçtiğinde, kertenkele'mizin hareketleri oldukça hoş görünüyor. İşte o anlarda bir animasyon filmin olduğunuzu hissedebilisiniz.
      Rango'nun en güzel özelliklerinden birisi de karakter geliştirme seçeneği oluyor. Oyunda ara sıra karşılaştığımız bir kişiden çeşitli özelliklerimizi arttırabiliyoruz. Bu kişi bize toplam 17 özelliğimizi geliştirme şansı sunuyor. Bunlar arasında silahımızı yeniden doldurma hızı, daha uzun mesafede etkili olması, düşmana kilitlenme özelliğinin gelişmesi ve daha fazla hasar vermesi gibi şeylerin yanı sıra; yakın dövüş elementlerimizi geliştirme gibi şeyler de var. Ayrıca madenlerden daha fazla puan kazanmak için bu özelliğinizi arttırmanızı tavsiye ederim. Tabi özelliklerimizi arttırmamız için puana ihtiyacımız var. Bu puanları da oyunda kasaları kırdıkça, düşmanları öldürdükçe, madenler buldukça kazanıyorsunuz. Özelliklerinizi geliştirmenizin önemini kalabalık düşman topluluklarının arasına daldığınızda fark edeceksiniz.
 
      Bu özellik geliştirme konusunda yine bazı sorunlarla karşılaşmanız mümkün; çünkü oyundaki kurgu iyi değil. Mesela normalde silahımız ilk bölümde 10 adet kurşun alıyor. Buna rağmen 2. bölümde deve kuşumuzla treni kovalarken silahımız hızlı aksiyona uygun olarak sonsuz mermiye sahip oluyor ve silahı doldurmamız gerekmiyor, fakat deve kuşundan iner inmez silahımız tekrar 10 adet mermi alan haline geri dönüyor. Trenin peşine takıldığımızda sonsuz mermi çok işimize yarıyor, ama bu gibi ani değişimler oyuncunun karakteri geliştirmesini anlamsız kılabiliyor.