Star Ocean hakkında yazılacak o kadar çok şey var ki. Hangi birinden başlasam, hangisini anlatsam bilmiyorum. 3 DVD dolusu kocaman bir oyundan bahsediyoruz. Dopdolu, çok eğlenceli ve renkli bir oyun olduğundan, insan her detayından bahsetmek istiyor haliyle. Ama ben elimden geldiğince kısaltıp, sadece önemli detaylardan bahsetmeye çalışacağım.
Star Ocean, bir JRPG. Yani bir “Japanese Role Playing Game”. Karakterler, müzikler, konuşma tarzları ve diğer tüm detaylar Japon kültürü esintileri taşıyor. Normal bir RPG oyununda göremeyeceğiniz detaylar barındırır JRPG’ler. Bu türün fanatikleri oldukça fazla olduğu gibi, bu konuda tereddütü olanları kolayca sıkabilecek bir yapıya da sahip olabilirler. Bu sebeple, oyunun aşırı uzun olduğunu, en azından bir 40 saati devirmeniz gerekeceğini şimdiden belirteyim.
Kahramanımızın adı Edge. Oyunun başlarında bir geminin çalışanı olmasına rağmen, kısa sürede kaptan oluyor ve kendisine ciddi görevler veriliyor. Ana görevimiz, yaşanabilir yeni bir gezegen bulmak ve insanların o gezegene yerleşmelerini sağlamak. Bunu yapmak için, mürettebatımızla birlikte gezegen gezegen dolaşıyoruz ve gittiğimiz yerlerin iklim, yer şekilleri ve diğer özellikler açısından insanlara uygun olup olmadığını araştırıyoruz.
Tabi her gittiğimiz gezegendeki insanların bir derdi oluyor ve onlara yardımcı olmak istiyoruz. Böylelikle bir gezegende bir hayli zaman geçirmemiz gerekiyor. Her gezegende ekibimize renkli bir kişilik daha ekleniyor. Bir anda ekibimiz 8 kişiye kadar çıkabiliyor. Tabi bunların sadece yarısını aktif halde kullanabiliyoruz.
Oyunun haritası oldukça büyük. Bir gezegene indiğinizde, sizi ilk sevindiren şey, tüm haritanın açık olması olacak. Etrafta körü körüne dolaşmanıza gerek bırakmayan bu özellik, kaybolmanızı da önlüyor. Tabi sandıkları, bitkileri ve madenleri bulmak için yine her yeri dolaşmanız, her odaya girmeniz gerekiyor. İleride kazanacağınız bir özellik sayesinde, haritadaki önemli noktaları da görmeniz mümkün oluyor. Oyun genelde dış mekanlarda geçse de, bazen mağaralara ve kale gibi kapalı mekanlara da girebiliyorsunuz. Bölüm aralarında, geminizde de vakit geçirmeniz mümkün. Geminizde gidip uyuyarak, bu ara bölümleri es geçebiliyorsunuz. Uyumazsanız, etrafta dolaşan mürettebatlarınızla konuşarak, ek bilgiler alabiliyor ve sohbetler edebiliyorsunuz.
Ekibiniz çok renkli. Oyunun bir kaç yerinde bundan bahsedildiğini de duyacaksınız. Karakterleriniz arasında, şirin bir ufaklık, kanatlı ırka mensup olan bir kız, o kızı tavuk sanıp çatal bıçakla kovalayan bir kedi, vücudu robot ama kendisi insan olan bir adam var. Ana karakter Edge ise, biraz çocuksu ama cesur. Tabi ona aşık olan ikinci başroldeki kızımız da unutulmamış. Oyun boyunca aralarındaki aşkın parlamasını bekliyorsunuz ama her seferinde bir aksilik çıkıyor.
Tüm karakterlerin, kendine has özellikleri ve büyü güçleri var. Daha sonra kazanacağınız büyüleri ve özellikleri de karakterlere dengeli dağıtıp, gerçekten güçlü bir ekip oluşturabiliyorsunuz. Geriye bu karakterleri doğru yerlerde doğru biçimde kullanmak kalıyor.
Oyunun devrimsel bir savaş mekaniği var. Bu tür oyunlar genelde sıra tabanlı olurlar savaş esnasında. Ama bu oyun değil. Bir düşmanla karşılaştığınız zaman, hemen savaş ekranına geçiyorsunuz. Ana karakteriniz kontrolünüzde oluyor ve herşey gerçek zamanlı meydana geliyor. İsterseniz diğer karakterleri de seçebiliyorsunuz.
Çünkü her karakterin kendine özgü büyüleri ve dövüş stilleri olabiliyor. Bu yüzden, bölümlere göre ekibinize uygun özellikteki kişileri almanız gerekebiliyor. Mesela çok zorlu bölümlerde, ekibinizde mutlaka bir sağlıkçı olmalı. Bu sayede siz ön safhada savaşırken, o da size en arkadan destek verebilir.
Oyunun genel zorluk seviyesi düşük. Oyunun sonlarına kadar ciddi anlamda zorlanmayacaksınız. Eğer düşmanlardan kaçmaz, her önünüze gelenle savaşırsanız, olmanız gerekenden daha fazla güçleneceksiniz ve oyunun sonlarına yatırım yapmış olacaksınız. Oyun, son bölümlerde bir anda zorlaşıyor. Bu yüzden, ilk başlarda fırsatınız varken karakterlerinizi güçlendirin. Oyunun kontrollerinin çok basit olması, çok fazla tuş ve özelliğinin olmaması, menülerin kolay kullanılabilir olması, oyuna alışma sürenizi bir hayli kısaltıyor.
Görsel anlamda, oyun tam anlamıyl bir JRPG gibi görünüyor. Son çıkan JRPG’ler, müthiş grafikleriyle ön plana çıkmışlardı. Star Ocean, 3 DVD olmasına rağmen, muhteşem grafikler sunmuyor bizlere. Ama bu tür için gayet yeterli grafikleri. Tek gözünüze batan, karakterlerin bakışları olacak. Karakter animasyonları fena değil, detay seviyesi de oldukça iyi. Ama yüzleri o kadar ruhsuz ki, onların konuşmalarını izlerken, yukarıda bir yerde bir kukla oynatıcısı arayacaksınız.
Belki de bütün karakterler bir yerlerde botoks yaptırmışlardır, kim bilir. Çünkü yüzlerinde en ufak bir kıpırtı olmuyor ağızlarından başka. Çok cansız, daha doğrusu ruhsuz ve soğuk gürünüyorlar. Buna rağmen, karşınıza çıkan düşmanların grafikleri müthiş. Özellikle boss tasarımları harika. Düşman çeşitliliği de gezegene göre değişiyor ve sizi asla sıkmıyor.
Her Japon oyununda olduğu gibi, bu oyunun da müzikleri bizlere pek birşey ifade etmeyecek. En azından ben bu tür oyunların müziklerini çok monoton buluyorum. En azından elektro gitar kullanılmayanlarını.
Star Ocean’ın müzikleri, türe ve olan bitene uyum sağlamışlar ve atmosferi tamamlıyorlar. Ama yine de bir şeylerin eksik olduğunu hissediyorsunuz. Karakter seslendirmeleri fena değil. Oyunu orjinal dilinde oynamanız, çok akıllıca olacaktır. Sesler Japonca, altyazılar İngilizce oynamalısınız.
Star Ocean, sizi bir anda hikayesiyle sarıp sarmalamayı başarıyor. Yaklaşık 40 saat süren bir oynanışı var. Bunu uzatmak veya kısaltmak size kalmış. Önünüze çıkacak düşmanların yarısı ile savaşsanız, tüm görevleri bitirmek, hiç bir yan göreve bulaşmamak bile en azından 25 saat sürecektir. Ama oyunun yan görevleri bile eğlenceli. Çoğunu istemeseniz de yapıyorsunuz zaten. Bu sebeple, bu oyunun başına oturmadan önce, yeterli vaktinizin olup olmadığından emin olun. Ve size tavsiyem, oyuna uzun aralar vermeden devam edip bitirin. Böylece hikayesi sizi daha da fazla saracaktır.