Amerika'da yaşanan bir katliam sonrasında video oyunları yine bir numaralı sorumlu ilan edildi. Aslında bu duruma şaşırmamak gerekiyor. Büyük para babalarının, siyasetçilerin, silah sanayinin, sorumsuz ailelerinin suçlanması yerine oyun dünyasının suçlanması çok daha kolay. Ne de olsa oyun dünyasına savunacak hiç kimse yok. Ülkemizdeki köşe yazarları da bence "çok cahilce" bir tutumla video oyunlarını eleştiriyorlar. Peki işin aslı nedir?
Öncelikle makaleyi yazarken Yüksek lisans seviyesinde psikoloji eğitimi görmüş, katliamın gerçekleştiği Amerika Birleşik Devletleri'nin silah hastası eyaleti Texas'ta yaşamış ve burada silah fuarlarına (Gunshow) katılmış birisi olduğumu belirtmek istiyorum. Böylece "siz ne bilirsiniz, kimsiniz ki" diyenlere de peşin peşin yanıt vermiş oluruz.
ABD senatörlerine göre öğretmenler silahlı olsaydı, katliam yaşanmazdı
nasıl bir zeka ama
Öncelikle ABD'deki silahlanma oranına dikkat çekmek istiyorum. Bu ülkede Avrupa'nın aksine silahlanma oranı son derece yüksek. Her evde birkaç silah bulmak mümkün. Şöyle diyeyim Türk Ordusunda bulunmayan silahları Amerika'da silah fuarlarından alıp evinize koyabilirsiniz. (yukarıda ABD'de bir Gunshow'da kendi çektiğim fotoğrafı da görebilirsiniz) Türkiye'de Sniper (Keskin nişancı tüfeği) almaya çalıştığınızı bir düşünün; düşüncesi bile yorucu ve korkutucu değil mi? Amerika'da sniper almak, bakkaldan bir şişe su almaktan biraz daha zor. Böyle bir ülkede katliam çıkmayacak da nerede çıkacak? Nüfusu 350 milyon civarında olan ABD'de silah almak bu kadar kolayken bu tür katliamlara şaşırılır mı?
Merak ettiğim konu böyle katliamların neden Avrupa'da yaşanmadığı. Bana Norveç'teki katili örnek verebilirsiniz, ama o kişinin ırkçı ve köktendinci eğilimlerini unutacak mıyız? Yoksa Call of Duty oynadı diye mi ırkçı ve köktendinci oldu? Madem Call of Duty'den etkilendi, neden belli bir siyasi görüşe sahip olanları öldürdü? O katliamı yapan kişi bomba yapmayı da Call of Duty'den mi öğrendi? Yoksa bombalama eylemini yapmasının nedeni Bomberman oynaması mı?
Gelelim katliam yapanları neyin yönlendirdiğine. Her yıl ilaç endüstrisinden aldığı paralarla ceplerini dolduran psikiyatri dünyası hemen "şiddet içerikli oyunları" suçladı. Örneğin neredeyse TV'lerden canlı yayınlanan Irak'ın işgali, Filistin'deki dram, Afganistan'daki durum gençleri şiddete yönlendirmiyor. Irak'ta milyonlarca insanın kendi askerleri tarafından ne idüğü belirsiz bir amaç (amaç belli aslında) öldürülmesi bir genci şiddete yöneltmiyor.
Amerikalılara göre katliamın sorumlusu belli
Sebepsiz yere insan öldürmek "sebepsiz Irak İşgali" ile meşru olmuyorsa, Mass Effect ile mi meşru oluyor. Siz hiç Irak işgalinin veya Filistin'deki dramın gençleri kötü etkilediği, şiddete yönlendirdiği yönünde konuşan Psikiyatrist gördünüz mü? Neden Filistin'de bir genç bilgisayar oyunlarından etkilenip bir okul basmıyor ve çocukları katletmiyor; üstelik onca çocuğun ölüsünü görmesine rağmen? Biraz dürüst olmak gerek öyle değil mi?
Yine ABD'ye dönelim isterseniz. Aile sevgisinden mahrum yetişen çocukların (ABD'de çocukların %40'ı evlilik dışı ilişkiden doğuyor) iyi eğitilmemesinin sorumlusu video oyunları mı? Tabi ki aile sevgisinden mahrum yetişip de pırıl pırıl genç olan insanlar dünyanın her tarafında var. ABD'de aileleri tarafından gerçekten (bizim ülkemizde de ender rastlanacak şekilde) iyi yetiştirilmiş çocuklar ve gençlerle de karşılaştım, ama şu katliamları yapanların ailevi durumlarına bir bakın, mutlaka bir eksiklik, bir sevgisizlik, bir şiddet ile yüzyüze gelmişlerdir. Yoksa hiç bir nedene dayanmadan, kimse zevk için, hele hele oyunlardan yola çıkıp katliam yapmaz. Eğer video oyunları o kadar etkileyici olsaydı, çocuklarımıza Happy Feet oynatırsak hepsi mutlu, sevecen, süper gençler olacaklardır.
Aslında bu konuda söyleyecek çok şey var, ama 3-5 sahtekar psikiyatrist, cahil köşe yazarı ve siyasetçiye yanıt vermenin bile anlamı yok. Ayrıca bu kısa makaleyi siyasi bir yazı olarak değerlendirmezseniz de sevinirim.
Bu yazıyı yazmamın amacı sadece oyun dünyasındaki gençlerin "ne yaptıklarının, gerçek dünya ile sanal dünya arasındaki ayrımın" farkında olduklarını belirtmektir.