Free-to-play yani "oynaması ücretsiz" kavramı aslında bir yandan aldatıcı da olabiliyor. Bu kavramda geçen "free" sözcüğü Türkçede kullanım yerine göre "ücretsiz, serbest" gibi anlamlara geliyor.
Tabi oyuncular F2P ibaresini görünce oyunun ücretsiz olduğunu düşünüyorlar. Buna karşın bu oyunların hiç biri tamamen ücretsiz değil. Bazı geliştiriciler sadece makyaj ürünlerini ücretli yaparken, bazıları da rekabetin getirdiği hırstan yararlanıp çok yüksek gelirler elde ediyorlar. Aslında "ücretsiz" gibi görünen bu oyunlar için kutulu oyunlardan çok daha fazla para harcandığına şahit olabiliyoruz.
Avrupa Komisyonu da bu durumun farkına varmış ve free-to-play sözcüğünün aldatıcı olduğunu düşünmüş. Komisyonun bu konudaki açıklamaları şu şekilde:
"Müşteriler ve bilhassa çocuklar beklenmedik oyun içi alımlardan daha iyi korunmalıdırlar. Ulusal icra daireleri ve Avrupa komisyonu bu endüstrideki firmalarla birlikte sadece müşterilerin mali zararlarını değil, aynı zamanda bu umut verici pazarın güvenilirliğinin tehlikeye girmesini engellemelidir. Elle tutulur çözümlerle ortaya çıkmak herkes için en kısa zamanda kazan-kazan durumu ortaya çıkaracaktır."
"Ücretsiz-serbest" sözcüğünü (veya benzer sözcükler) kullanmak gibi veya herhangi bir kısıtlama olmaması sadece "her yönüyle ücretsiz" oyunlar için kullanılmalıdır; yani diğer bir deyişle opsiyonel olsa bile oyun içi satın alma imkanı sunulmamalıdır.
Komisyon ayrıca çocukları oyun içi eşya satın almaya yönlendiren uygulamaların oyunlardan kaldırılmasını da istiyor.
Açıkçası Avrupa Komisyonunun bu kararını oldukça doğru görünüyor. Free-to-play kavramı istimara son derece açık ve firmaların büyük bölümünün bu kavramı istismar ettikleri de bir gerçek. Sözde "ücretsiz" oyunlar insanların psikolojisi yönlendirilerek ve hırsları kullanılarak kutulu oyunlardan daha pahalı hale geliyorlar. Yine de burada (çocuklar hariç) tek suç firmaların değil. Hırsına yeni düşmüş insanları da unutmamak lazım.