Orta Dünya denilince akla ilk olarak Yüzüklerin Efendisi serisi gelir. Yine de bu evrende henüz gün ışığına çıkmamış nice kahramanlar yaşamıştır. Monolith Soft tarafından geliştirilen Shadow of Mordor’da da Talion ailesinden bir kahraman doğuyor. Mordor’un Kara Kapısında muhafız olan kahramanımız Talion, Sauron’un askerleriyle savaşırken yakalanmıştır. Ardından da karısı ve oğluyla birlikte infaz edilmişlir. Celebrimbor (Kelebrimbor) tarafından hayata döndürülen Talion intikamını almak için Mordor’a doğru yola çıkar. Güç yüzüklerinin yapımcısı ve en büyük Elf demircisi olan Kelebrimbor’un desteğiyle Talion artık özel güçleri olan bir savaşçıdır. Onun şimdiki tek hedefi Sauron’un hizmetkârı ve kendisinin katili olan Black Hand’i yok etmektir.
Shadow of Mordor, Fear ve Condemned gibi oyunlarla ün yapmış Monolith Productions tarafından geliştiriliyor. Daha önce Orta Dünya’da geçen çok sayıda kötü oyun görmemize rağmen Monolithse Orta Dünya’ya ciddi bir şekilde yaklaşmış. Oyuna başlar başlamaz bu ciddiyeti sunumların kalitesinden de anlıyorsunuz.
Hikayenin sunumu aceleye getirilmemiş ve detaylar atlanmamış. Her karakter ve olay tam anlamıyla sindire sindire anlatılıyor. Böylece oyunun hikayesine başından itibaren bağlanıyorsunuz. Özellikle Orta Dünya’nın hayranıysanız oyunun hikayesi ve sunumu sizi hemen kendine bağlicaktır.
Öyle ki oyunun kontrollerini öğrendiğimiz aşamalar bile hikayenin içine başarılı bir şekilde yedirilmiş. Böylece çoğu oyunun düştüğü sıkıcı başlangıç tuzağına düşülmemiş. Yani antrenman aşamalarını oynarken bile oyundan zevk alıyorsunuz. Daha sonraysa Ork’lar ve Uruklarla dolu Mordor topraklarında maceramıza başlıyoruz.
Oyuna başlar başlamaz etraftaki düşmanların sayısı dikkatinizi çekecektir. Oyunun dünyası her ne kadar büyük olsa da gittiğimiz hemen hemen her yerde düşmanlarla karşılaşıyoruz. Bu durum oynanış dinamiklerine de etki ediyor. Mordor; tepeler, çalılıklar, çadırlar, mağaralar ve yıkık dökük kalelerle dolu. Hatta oyunun başında hep benzer mekanlarda dolaşıyormuş izlenimi ediniyorsunuz. Tabi bu durum ilerledikçe bir nebze olsun azalıyor; çünkü oyunun kahverengi renk paleti yeşile de bürünüyor.
Yine de ne olursa olsun Mordor’da gezmek gerçekten eğlenceli; sırf bu nedenle hızlı yolculuk yerine tabanvayı kullanacaksınız. Ayrıca bunda oynanış öğelerinin eğlenceli olmasının da katkısı çok büyük.
Shadow of Mordor’un oynanış dinamikleri Assassin’s Creed ve Batman Arkham serisinden esinlenmiş diyebiliriz. Oyundaki parkur öğeleri az da olsa Assassin’s Creed’i anımsatıyor. Tabi uçarmış gibi tırmanma olayını veya Kelerimbor’un gücü sayesinde çok yüksekten zemine atlamayı saymazsak.
Oyunun parkur öğelerinin Assassin’s Creed kopyası olduğunu söylemek mümkün değil, ama bu az da olsa bir esinlenme olduğu kesin. Bunun yanında oyunun dövüş dinamiklerini Batman: Arkham serisine benzetebiliriz. Örneğin bir düşmana kılıcımızla dalarken, diğer düşmanları bloke etmemiz gerekiyor. Bazen de düşmanın üstünden atlama gibi şeyler yapmalıyız.
Ayrıca okumuz ile düşmanları uzaktan sinsice öldürme gibi önemli bir yeteneğimiz de var. Okumuzla düşmanın kafasına hedef alıp o farkına varmadan ruhunu bedeninden ayırabilirsiniz. Ok ve kılıcın oyundaki en önemli silahlarımız olduğunu belirtelim. Bunun yanında Kelerimbor’un güçleri sayesinde düşmanı sersemletip insanüstü kombolar yapmamız da mümkün oluyor. Shadow of Mordur’un diğer oyunlardan esinlenmesine rağmen eğlenceli, oyunun dünyasına uygun bir oynanabilirlik sunuyor. Yani geliştiriciler kopyala-yapıştır dinamikler kullanmamışlar.
Shadow of Mordur’un dövüşleriyse oyunun en zevkli kısmı diyebiliriz. Bu nedenle Monolith bize çok geniş bir karakter geliştirme ağacı sunmuş. Burada sağlığımız, hızımız, odaklanma özelliğimizin yanı sıra kılıç, ok ve hançerimizi de geliştirme şansımız var. Sırf bu özellikleri açmak için bile yan görevleri yapıp puan toplamak isteyeceksiniz.
Zaten karakter geliştirme olmadan oyun cehennem azabına dönüşebilirdi; çünkü oyunumuz son derece zor. Mesela düşmanlardan 3-4 darbe yemek sonumuzu hazırlıyor. Enerjimiz de öyle kısa sürede dolmadığından hemen sıvışma ihtiyacı duyuyorsunuz. Çevredeki çiçeklerden enerji almak mümkün olsa da düşmanlar her seferinde sizi zorlayacaktır.
Oynanış dinamiklerinde en dikkat çekici nokta Quick Time Event sistemi. Yere düştüğünüzde ekrandaki ikonu dairenin içine çekip size gösterilen tuşa basmalısınız. Böylece ölümden kurtulabileceğiniz gibi düşmanı da öldürme şansınız doğuyor. Bu sistem de hayatta kalmak için ellerinizin son derece çabuk olması gerekiyor. Aksi takdirde sonunuz ölüm olacaktır.
Eğer düşmanlar sorun yaratmasın diyorsanız gizlilik en yakın arkadaşınız olmalı. Böylece düşmanlara arkadan gizlice yaklaşıp hançerinizle tek hamlede işlerini bitirebilirsiniz. İşin garip yönü düşmanlar bazı görevlerde bilerek arkaları dönük duruyorlar gibi. Ayrıca gizlilik konusunda düşmanların yapay zekası mâlesef iyi seviyede değil.
Yine de sayıları fazla olan düşman topluluklarına sürüye gizlice dalmış kurt gibi sızmanın verdiği zevk son derece yüksek. Eğer düşmanlara hiç bulaşmak istemiyorsanız çevrede asılı arı kovanlarını veya Karagor’ları serbest bırakıp düşmanların azap çekmesini izleyebilirsiniz. Bu tür farklı seçenekler sunulması oyunun sıradanlaşmasını engelliyor.
Düşmanların sizi öldürmek için bu kadar istekli olmasındaki bir başka nedense Nemesis denilen sistem. Sizi öldüren her düşman oyunda ödüllendiriliyor ve Sauron’un askerleri arasında özel bir yere sahip oluyor. Böylece sıradan bir asker gittikçe rütbe atlayarak azılı bir düşmana dönüşüyor.
Bu düşmanları yakalayıp sorguya çekebilme ve diğer üst rütbeliler hakkında bilgi alma şansınız da var. Böylece Black Hand’e ulaşmak için diğer üst rütbelilerin yerini öğreniyorsunuz.
Tabi oyunda yanınıza çektiğiniz düşmanlar da var. Sizinle iş birliği yapan düşmanınız Sauron’un ordusunda üst düzey rütbeli olunca diğer düşmanlara suikast bile yaptırabiliyorsunuz. Nemesis sistemi oyunun en orijinal yönlerinden birisi olmuş diyebiliriz.
Üstelik bir kere karşılaştığınız düşmanın tekrar yüzyüze geldiğinizde sizi hatırlaması harika bir olay.
Oynanış ve görevler konusundaki en büyük eksiklik rütbe sahibi düşmanları öldürürken etrafındaki askerlerin sayısının çok fazla olması.
Bazen bir düşmanı öldürmeye çalışırken 20 askere karşı da mücadele etmeniz gerekiyor. Bu durum bir süre sonra sinirlerinizi bozuyor; çünkü rütbe sahibi askerleri gizlice öldürme şansınız da neredeyse yok.
LithTech oyun motoruyla geliştirilen Shadow of Mordor grafiksel olarak son derece başarılı bir oyun.
Ana karakterimizin detayları gözlerimizi kamaştırıyor. Kılıcımızın üstündeki yansımalar ve parlaklık da son derece hoş olmuş. Aynı şekilde düşmanlarımızın detayları da başta yüz tasarımları olmak üzere “yeni nesil” adını hak ediyor.
Sadece karakter tasarımları değil çevre tasarımları da yoğun uğraş verildiğini gösteriyor. Bazen tepelerde durup etrafı izliyor ve Orta Dünya’ya hayran kalıyorsunuz. Kahverengi renk tonlarının yanında yeşilimsi mekanların da bulunduğu oyunda kaplamaların kalitesi PC’de medium ayarlarda bile çok iyi.
Yerdeki çamur birikintileri ve duvarlardaki ayrıntılar görülmeye değer. Ayrıca yağmur yağdığında bitkilerin, kayaların ve karakterlerin ıslaklık hissi başarılı bir şekilde vermiş. Oyunda bazı grafiksel sorunlar olsa da, Shadow of Mordor görsel anlamda son derece başarılı bir oyun olmuş. Tabi bu harika görseller için iyi bir ekran kartınızın olmasının şart; çünkü düşük seviye ekran kartları oyun deneyiminizi baltalayacaktır.
Shadow of Mordor’un sesleri ve müzikleriyse filmlerden alınmış sesler yerine bizzat geliştiriciler tarafından hazırlanmış. The Hobbit ve The Lord of the Rings arasındaki bir dönemde geçen oyunun müzik parçaları arasında akılda kalıcı ezgiler malesef yok. Buna karşın seslendirmeler konusunda üst düzey bir iş çıkarılmış. Ana karakaterlerimizin konuşmaları karakterlere son derece uygun. Bunun yanında Ork’ların seslendirmeleri de yabana atılacak cinsten değiller. Her biri maydan okuyucu konuşmalarını başarılı bir şekilde yapıyorlar. Tıpkı grafikler gibi seslerde de başarılı bir iş çıkarılsa da daha iyisinin olması da mümkündü.
Shadow of Mordor kesinlikle şu ana kadar Orta Dünya’da geçen en iyi aksiyon tabanlı oyun. Geliştiriciler oyunun dünyası, oynanış öğeleri ve dövüş sistemi üzerinde özenle durmuşlar.
Monolith ve Warner Bros, Orta Dünya’nın adını kullanıp oyuncuları soymaya da çalışmamış. Bunun yerine Gollum ve Kelerimbor gibi ünlü karakterlerin yanı sıra kendi kahramanlarını yaratmışlar. Büyük eğlence sunan Nemesis sistemiyse oyun dünyasına hediye edilen harika bir dinamik. Oyunda grafikler ve kontroller konusundaki eksiklikler var. Bu tarz oyunların başbelası olan kendini tekrar etme hissini az da olsa yaşıcaksınız. Fakat bu tür sorunlar asla rahatsız edici seviyede değiller.
Yani mükemmel hikaye sunumu ve eğlenceli oynanış dinamikleriyle Shadow of Mordor zevkle oynanacak bir yapım olmuş. Özellikle Orta Dünya’ya ilgi duyanlar bu oyunu kaçırmayacaklardır.