Bir dönem oldukça popüler olan sanal bebek furyasını eminim bir çok oyun sever hatırlıyordur. Şimdi bir çok kişi inkar etse de zamanında bir anne şevkati ile sanal bebek besleyenimiz çok olmuştur. Hatta işi abartıp sanal bebeği ölenlerin, onları gömdüğüne bile haberlerden, gazetelerden şahit olmuştuk. İlk gördüğümde oldukça şaşırmış olduğum sanal bebeklerden bir tane de bende vardı. İlk versiyonları topu topu
5-6 pikselden oluşan bu sanal bebeğin, doğuşunu, yürüyüşünü hatta birer piksel hacet gidermesini bile gördüğümüzde “amma gerçekçi olmuş be” nidaları ile hayretler içerisinde izlerdik.
Zaman geçtikçe daha da yaygınlaşan sanal bebekler, piksellerinin de artması ile birlikte çok daha iyi görünümlü bir hale gelmelerine rağmen, çoğu furya gibi onlarda zamanla unutuldu gitti. Fakat sanal bebek mantığı zaman zaman çeşitli oyuncak, oyun ve teknolojik cihazlar ile tekrar karşımıza çıkmıştır.
Bunun son örneğine de EyePet’te rastlıyoruz. Hemde çok daha eğlenceli bir şekilde.
EyePet’in kısaca sizin sanal ev hayvanınız olduğunu söyleyebilirim. Oyun iki farklı şekilde satılıyor. İlki içerisinde oyunda sıkça kullanacağınız Magic Card’ı da içeren Eye Pet oyunu, ikincisi ise oyun ile birlikte kamerayı da barındıran Bundle paketi. Bundle paketin oldukça şık tasarlanmış olduğunu söylemeliyim. Kimisinin yiyecek kutusu da sanabileceği Bundle paketi aslında küçük bir hayvan taşıma kutusu olarak tasarlanmış. Kutuyu üst kısmından açtığınızda,
size dil çıkarmış olan oyundaki yaratık ile karşılaşıyorsunuz. Kutu içerisinden çıkan kamerayı bağladıktan sonra ise oyunumuzu açıyoruz.
Oyunu açar açmaz mükemmel bir animasyon ile karşılaşıyorsunuz. Bu animasyon ile birlikte ekrana profesör geliyor ve size oyun hakkında kısa bir sunum yapıyor. Bu sunum sırasında kamera açısı, oyun alanı ve ışıklandırma gibi yapmanız gerekenlerde çok iyi bir şekilde anlatılmış. Tüm ayarları yaptıktan sonra ise oyuna geçiş yapmış oluyoruz.
Oyunun bu ilk kısmında ekranın üstünden oyunun Bundle kutusuna benzer bir kutu yere düşüyor ve kutunun açılması ile birlikte büyük bir yumurta ile karşılaşıyoruz. Şimdi o yumurtaya iyi bakmalı ve EyePet’imizin içerisinden çıkmasına yardım etmemiz gerekiyor. Tam bu esnada kafanızda “kuluçka” kelimesi dönmeye başlarken, neyse ki çok geç olmadan ekranın üst kısmında bir ekran açılıyor ve oyunun sunumunu gerçekleştiren profesör yardımımıza koşuyor. Profesörün özellikle oyunun ilk kısımlarında ve her yeni içerikte bu ekrandan yardımını esirgemediğini de lafı gelmişken söyleyeyim.
Oyun ile birlikte gelen Magic kartı almamızı söyleyen profesörün bu istediğini yapıp kartı ekrana getirdiğinizde ise
kart bir ısıtıcıya dönüşüyor ve bu ısıtıcının üzerindeki düğmeye basarak çalışmasını sağlıyorsunuz. Böylelikle yumurta ısınarak çatlayacak kıvama geliyor. Daha sonra ise yumurtayı sağa sola yuvarlıyor, içerdeki EyePet’imizin dokunduğu kısımlara sizde dokunarak ona karşılık veriyor, elinizi çırparak sese karşılık vermesini sağlıyorsunuz.
Böylelikle onun yumurtadan çıkmasına şahitlik ediyoruz.Yumurta açılır açılmaz ise EyePet’iniz hemen öyle koşturmaya başlamıyor. Oldukça ürkek olan EyePet’inizin başını okşayarak ona cesaret vermeli ve yumurtasından dışarı çıkmasını sağlamalısınız. Yumurtadan çıkarken sizinde başını okşamanız ile surat ifadesi değişen yeni dostunuz, bir sıçrayışla çıkıyor ve kabuğunu parçalayarak yeni hayatına merhaba demiş oluyor. Yeni dostunuza ismini de verdikten sonra, sizde böylece bir sürü mini oyun bulunan EyePet dünyasına tam anlamı ile girmiş oluyorsunuz. Öncelikle oyundaki dostumuzdan biraz bahsetmek istiyorum.
EyePet’te bulunan yaratığımız oyuna özel olarak tasarlanmış. Yani dünyada bu türden bir yaratık bulunmuyor. Buna rağmen dostumuzu maymun, kedi benzeri bir hayvana benzetebiliriz.
Dostunuz normal bir ev hayvanı gibi bakıma muhtaç oluyor. Ona yemeğini vermeli, oyunlar oynamalı, temizliğini belli bir periyoda göre yapmalısınız. Eğer bu gibi normal ihtiyaçlarını karşılamazsanız dostunuz oldukça bitkin düşüyor ve yemek kabını alarak soluğu sizin yanınızda alabiliyor. Temizliğini yapmasanız bir süre sonra uzayan tüyleri etrafında sinekler uçuşmaya başlıyor.
Oyun boyunca dostunuzun ihtiyaçlarını dahil karşılarken bir çok mini oyunla karşılaşıyorsunuz. Örneğin yemek yedireceksiniz. İlk etapta onu biberon ile beslemeniz gerekiyor. Daha sonrasında ise kuru gıdaya alışıyor. Hemen Magic kartınızı alıyorsunuz ve
kartınız ekranda bir biberona dönüşüyor. Kuru gıdalara geldiğinizde ise ekranın sağ kısmında bir mama kutusu çıkıyor ve Magic kartınızda geniş bir bardağa dönüşüyor. Mama kutusunun kolunu ittirerek bardağınızı dolduruyor ve dostunuzun önünde duran mama kabına bu mamaları bırakıyorsunuz. Tabi bu işin oldukça sıkıcı olabileceğini düşünen yapımcılar hemen hemen her uygulamada olduğu gibi yemek yemem mevzuna bile mini oyunlar eklemişler. Örneğin mamaları havaya atıp dostunuzun onları kapmasını sağlayabiliyor veya yere düşen mamaları onun atması sayesinde siz yakalamaya çalışıyorsunuz.
Oyun ile iletişime geçeceğiniz en büyük aracınız Magic kartınız oluyor. Hemen hemen tüm oyuncakları,
uygulamaları bu Magic kart ile gerçekleştiriyorsunuz. Örneğin dostunuzun durumunu kontrol edeceksiniz. Magic kart hemen bir X-Ray cihazına dönüşüyor ve onun iç organlarını kontrol edip aç veya yorgun olduğunu anlayabiliyorsunuz. Veya aynı şekilde Magic kart bir tramboline dönüşüyor ve mini oyunlar oynamaya başlıyorsunuz. Oyun boyunca gerek yapmanız gereken görevlerde gerekse de istediğiniz anlarda menüden bu mini oyunlara giriş yapabiliyorsunuz. Bu mini oyunlar arasında az önce de bahsettiğim
trambolin, bowling gibi oyunlar dışında çeşitli kart oyunları da oynayabiliyorsunuz. EyePet’inizin temizliğinin yapılmadığı taktirde huzursuz olabileceğinden bahsetmiştim. Bu temizlik mevzusu bile başlı başına bir mini oyun olarak tasarlanmış. Magic kartınız bir duş ahizesine dönüşüyor ve sizde şampuan kullanarak EyePet’inizi temizliyorsunuz. Tabi döktüğünüz bu şampuanı ellerinizle köpürtmeli ve buğulanan ekranı da arada bir silmelisiniz.
Gelelim oyunun en eğlenceli noktalarından biri olan çizme işlemlerine.
Kağıda çizdiğiniz bir şeyi ekranda beliren kısma tutuyorsunuz ve EyePet’iniz de o çizimi birebir olarak aktarmaya çalışıyor. Her ne kadar ilk etapta oldukça kötü çizimler gerçekleştirse de zamanla oldukça ustalaşıyor ve sizin çizimlerinizi hemen hemen bire bir olarak kağıda aktarabiliyor. Daha da ilginç olan nokta ise bu çizimleriniz ekranda canlanıyor ve PS3 kontrollerini kullanarak bu cismi hareket ettirip EyePet’inizle oynayabiliyorsunuz. Mesela araba çizdiğinizde ondan kaçmaya çalışırken, uçak çizdiğinizde ise üzerine atlayan EyePet’inizi havada bir tura çıkartıyorsunuz. Fakat bu durum belli bir olanak ile sınırlandırılmış. Yani sizden araba çizmeniz istendiğinde bir fil resmi çizsenizde oyun o fili bir araba olarak algılamış oluyor.
Eye Pet’te gerçekten sayılmayacak kadar özellik bulunuyor. Kamera sistemi ve kostüm özellikleri de bunlardan birisi. Kamera sisteminde bazı görevler alıyorsunuz ve bu görevleri tamamlarken
Eye Pet’inizi görevde belirtildiği hareketi yaparken çekmeniz gerekiyor. Mesela görev olarak onu havaya zıplaması gerekirken çekmeniz gerekiyor. Elinizi ekranın üst kısmına gelecek şekilde getirip kımıldatırsanız Eyepet’iniz harekete tepki verip onunla oynadığınızı anlıyor ve koşarak elinize doğru sıçramaya başlıyor. Tam o esnada onun resmini çektiğinizde ise o görevi tamamlamış oluyorsunuz. Veya uyuması gerektiğinde önce kafasını okşayıp oturmasını sağlıyor daha sonra ise vücudunu okşayarak mayıştırıyor ve belli bir süre sonra uykuya dalmasını sağlayabiliyorsunuz. Kostüm ve kuaför özellikleri ise gene oldukça geniş seçenekler ile karşımıza çıkıyor.
EyePet’inizin tüylerini renkli renkli yapabilir veya tarzınıza uygun bir giyim şeklini ona da uygulayabilirsiniz.Sonuç olarak daha bir çok ekstra özelliği içerisinde barındıran Eye Pet oldukça yaratıcı bir oyun ve benzer türdeki oyun kavramını bir basamak daha yukarı taşımayı başarıyor. Tek başınıza oynadığınızda belli bir süre sonra sıkılmanıza yol açsa da kalabalık ortamlarda eğlenmenizi sağlayabilir. Özellikle küçük çocuklar bu yeni arkadaşlarını oldukça sevecen bulacaktır.