Oyun dünyasının en önemli kaşiflerinden biri, sahalara geri döndü. Guardian of Light'ı saymaz isek uzun süren sessizliğini yeni oyunu ile bozan Lara Croft, bizi sıkı bir maceraya davet ediyor.
Çin'den Antartika'ya, Tibet'ten Mısır piramitlerine kadar tüm dünyada farklı maceralar peşinde takip ettik Lara Croft'u... Kimi zaman çin seddini arşınladık, kimi zaman bulmacalar arasında kaybolduk...hatta koskoca dinazorlarla bile aşık attığımız oldu..
İlk oyun ile adeta sükse yapan, devam oyunları ile kalitesini perçinleyen seri, Last Revolution sonrasında ise vasat üstü oyunlar ile karşıladı bizi. Ard arda gelen yapımlar ve yan oyunlar bir türlü beklenen başarıya ulaşamamış ve seri için yeni bir oluşum kaçınılmaz olmuştu. İşte burada radikal bir karar alan Crystal Dynamics, seriye de yeni bir başlangıç yaptı.
Sözün özü eski Lara'yı unutun...ya da eski Lara'yı o güzel anılar ile birlikte Horus tapınağında bırakalım. Çünkü bu yeni oyunda, hiçte alışık olmadığımız bir Lara portresi bizi bekliyor.
Tomb Raider'da Lara Croft'u henüz ilk macerasında yakalıyoruz. okuldan mezun olan Lara, Yamatai Krallığına ait kalıntıları araştırmak üzere ekip arkadaşlarıyla birlikte denize açılıyor. Macera için çıktığımız bu yolculukta, biz macerayı değil, macera bizi buluveriyor.Ejder üçgeni içerisinde fırtınaya yakalanıyor ve hiç bilmediğimiz bir adada gözlerimizi açıveriyoruz. İşte yeni Tomb Raider bu andan itibaren oyuncuları adeta avuçlarının içerisine alıveriyor.
Bunun en büyük sebebi hikaye, oyunun her anlamda karşımıza çıkan doğallığı ve tabi ki gizem unsuru. Adaya ayak bastığımız ilk andan itibaren kafanızı kurcalayan sorular ile birlikte yolunuza devam ediyorsunuz.
Tabi oyunun doğallığından nasibini alan en büyük etkenlerden birisi de Lara Croft. Doğal güzelliğinin (öhü öhü) yanı sıra daha insancıl bir Lara karakteri ile karşılaşıyoruz. Olaylara verdiği tepkiler ve içine düştüğü durumdan kurtulma çabası oyuna büyük bir artı olarak yansıtılmış.
Oyunun görsel açıdan en büyük avantajı, içine sürüklendiğimiz ve her köşesinden ayrı bir detay fışkıran ada teması oluyor. Karşılaştığınız her manzara adeta bir tablo kıvamında tasarlanmış. Üstelik bu tabloya hayat veren ekstra fırça darbeleri adanın doğallığını ve yaşayan bir yer olduğu hissiyatını kuvvetlendiriyor.
Çimler arasında cirit atan hayvanlar, yosun bağlamış kayalıklar ve değişen hava şartları bu adanın sayamayacağım nimetlerinden sadece birkaçı... Şu sahnenin güzelliğine bakar mısınız? Zaten son derece etkileyici olan bu sahne, havada uçuşan kuşlar ile birlikte çok daha zenginleştirilmiş. işte oyun boyunca buna benzer ve oyun alanına pozitif etki sağlayan onlarca detay sizi bekliyor.
Tabi bu doğal detaylar dışında oyunun grafik kalitesinden de bahsetmek lazım. Gerek çevre gerekse de karakter detayları son derece başarılı. Lara'nın ilerlerken sürekli tetikte olması, eli ile sağdan soldan destek alması ve tırmanma gibi animasyonları son derece doğal. Bu gibi unsurlar dışında oyunda ilerledikçe karşılaştığımız etkilerin Lara üzerindeki değişimlerini de farkedebiliyoruz.
Ayrıca Lara dışında kalan diğer karakterler için de titiz bir işçilik ortaya konulmuş. Partikül efektlerinin beni ayrıca etkilediğini de söylemeden geçmek istemiyorum. gerek doğal hava şartlarında, gerekse de yangın gibi etkenlerden çıkan bu efektler, yerinde ve sahne tamamlayıcı unsurlar olarak karşımıza çıkıyor.
Tomb Raider, AMD'nin TressFX özelliğinden de nasibini almış. Bu özelliği aktif ettiğinizde karakter saçları çok daha gerçekçi bir fiziğe kavuşuyor. her tel tanesinin rüzgarda uçuşmasını seçebiliyorsunuz. Tabi normalde bile ultra ayarlar için iyi bir bilgisayar isteyen Tomb Raider, TressFX efekti ile birlikte donanımınızı bir hayli zorlayabilir. Zaten oyunun grafik ayarlarına baktığımızda Ultra ve Ultimate ayarlarda sadece TressFX farkı olduğu gözüküyor.
Tabi bu kadar güzelliğin yanında oyunun görsel açıdan bazı hataları da bulunuyor. Objelerin içerisinden geçme, çevredeki hayvanların anormal davranışları ya da çevrede yer alan objelerin fiziksel hataları ile sık sık karşılaşabiliyorsunuz.
Multiplayer modlarında genel olarak grafikler biraz daha düşük tutulur. Fakat Tomb Raider'da bu etkenin yanı sıra birçok grafiksel hatayla da karşılaşıyorsunuz. Ayrıca karakter animasyonları çok daha geri planda kalmış. Hele ki senaryo modundan sonra...
Vurgulu çalgıların ağırlığını hissettiğimiz oyunun müzikleri gene mekana ve aksiyon yapısına göre değişiyor. Keşifte bulunduğunuz anlarda tane tane duyduğumuz tınılar, aksiyon anlarında ise yerini çok daha hareketli bir yapıya bırakmış.
Nabza göre şerbet kıvamında ilerleyen müzikler dışında bazı anlarda karşımıza çıkan tınılara da hayran oluyorsunuz. Bu gibi unsurlar oyunun gerilim ve hayatta kalma atmosferine de büyük katkı sağlamış.
Gelelim çevre seslerine. Oradan oraya sürüklendiğimiz adanın her köşesinde ayrı bir ses unsuru bizi bekliyor. Tepelere doğru çıktıkça rüzgarın esintisini hissediyor, sahile indiğinizde ise martı sesleriyle huzur buluyorsunuz.
Seslendirme kısımlarında ise her karakter öne çıkmayı başarmış. Bazı anlarda Lara'nın naralarını abartılı bulabilirsiniz. Ama en olmadık yerlerde bile karşılaştığınız sohbetler, seslendirme ve hikaye açısından önemli detayları oluşturuyor.
Lara Croft'un doğallığı, oynanış dinamiklerine de büyük ölçüde yansımış. Artık havaya zıplayıp geriye doğru ters saltolar atamıyoruz. Bunun yerine daha doğal gözüken çatışma anları bizi bekliyor. Siper alıyor, gelen düşman atışlarından kaçmaya çalışıyor ve haytta kalmak için ne gerekiyorsa onu yapıyoruz.
Platform öğeleri Tomb raider'a hayat veren en önemli faktörler arasında yer alıyor. Zaman zaman QTE sistemi ile süslenen oyun, tırmanma ve zıplama odaklı platform öğeleriyle bezenmiş. Silahlarımıza baktığımızda tabi ki ok yay ikilisi ve buz çekici öne çıkıyor. Oyunun tanıtımlarında da sık sık kullanılan bu silahlarımız, oyunun da en önemli etkeni haline gelmiş.
Öncelikle ok, yay ikilisini kullanmak oyuncuya müthiş bir keyif veriyor. yayın gerilişini ve fırlayan okun gidiş hissiyatı tam da olması gerektiği gibi resmedilmiş. Yakın dövüş dinamiklerinde de kullandığımız buz çekici, daha çok platform dinamiklerinde yardımımıza koşuyor.
Tabi bunlar dışında tabanca, taramalı tüfek ve pompalı gibi farklı silahlara da kavuşuyoruz. Ayrıca yapılan güncellemeler sayesinde bu silahlarımızı daha efektif kullanmamıza izin verilmiş. örneğin ilerleyen dönemlerde ok ve ip ikilisi ile platformlar arası geçiş yapabiliyor, düşmanlarınızın ayağını yerden kesebiliyor ya da alevli oklarınız sayesinde çok daha ateşli... evet evet, gerçek anlamda ateşli çatışmalar meydana getirebiliyorsunuz.
Güncelleme sistemine tam olarak değinmeden, araya kamp sistemini sıkıştırmam lazım. Çünkü oyunun hemen hemen tüm ekstraları bu kamp sisteminde gizli.
Haritanın belli noktalarında karşılaştığınız kamp sisteminde karşımıza 3 farklı seçenek çıkıyor. Yetenekler, Hızlı seyehat ve ekipmanlar.... Ekipmanlar kısmından az önce de bahsettiğim silahlarınızın güncellemelerini yapıyorsunuz. Yetenek kısmında Lara Croft'un hayatta kalma, avcılık ve dövüş dinamiklerine müdahale ediyoruz. Oyunda ilerledikçe kazandığınız yetenek puanlarıyla bu üç başlık altında yer alan özellikleri aktif edebiliyorsunuz.
Örneğin avcılık kısmında daha stabil atış etmenizi sağlayan özellik yer alırken, dövüş kısmından ise yakın dövüş dinamiklerine yeni özellikler açabiliyorsunuz.
Hızlı syehat kısmı ise oyunun kilit noktalarından birisini oluşturuyor. Tomb Raider'da ilerledikçe bazı mekanları görüyor, fakat bunlara giremiyorsunuz. İşte ekipmanlarınıza gelen bazı güncellemeler bu ekstra bölümlere girmenizi sağlıyor. hızlı seyehat sistemi sayesinde oyunun ilk alanlarına geri dönüyor ve daha önce giremediğiniz bu alanları keşfe çıkıyorsunuz.
İşte keşif sisteminin ana etkenlerinden birisi de eşya güncelleme sisteminde yatıyor. Etrafı araştırarak bulduğunuz ya da avcılıktan kazandığınız her ekstra, size puan olarak geri dönüyor. Bu puanlar sayesinde silahlarınıza gerekli güncellemeleri yapabiliyorsunuz. Bu noktada açlık sorunu yaşayacağımız söylenen avcılık sisteminin, biraz havada kaldığını da söylemem lazım.
Keşif olayına etki eden bir diğer etken de hayatta kalma güdümüz. Bu güdüyü aktifleştirdiğimizde lara gitmesi gereken noktayı ve çevrede etkilişime girebileceği objeleri rahat bir şekilde görebiliyor.
Hızlı ilerlediğiniz takdirde 8-10 saatlik bir oynanış süresi sunan hikaye kısmı, bu keşif dinamikleri sayesinde çok daha uzun bir süreye çıkıyor. Zaten oyun alanına dağıtılan eşyalar, günlükler dışında içerisinde bulmacaların yer aldığı ekstra tapınaklara da oyunda yer verilmiş. özellikle günlük parçaları hikaye açısından önemli parçalar içeriyor.
Hazır lafı açılmışken oyunun bulmaca yapısına da değinelim. Tomb Raider serisinin ana dinamiklerinden biri olan bulmacalar, popüler oyun kültürünün getirisiyle birlikte adeta törpülenmiş. Alıştığımız komplike bulmacalar yerine daha casual ve platform odaklı çözümler ile karşılaşıyoruz. Ana hikayede bu işleyiş tabi ki sırıtmıyor, hatta keyif veriyor. Ama en azından keşfettiğimiz ekstra alanlarda, daha komplike bulmacalara yer verilebilirmiş.
Tomb Raider, bu keyifli senaryo modu dışında multiplayer modlarına da sahip. Seviye atladıkça yeni silahlara ve içeriklere kavuştuğumuz multiplayer modlarında, bir taraf hayatta kalanları yönetirken diğer taraf ise ada sakinlerini yönetiyor. Oyun modu olarak ise dört farklı mod oyuncuları bekliyor.
Rescue modunda hayatta kalan oyuncular yaralandıkları anda yere düşüyor ve yardım bekliyor. Eğer bu ekiptenseniz takım arkadaşlarınızı kurtarmaya çalışıyor, karşı taraftansanız yaralanan rakip takım oyuncularına son darbeyi indirmeyi hedefliyorsunuz.
team Deathmach klasik takım bazlı oynanışa sahip iken, free for all'da her koyun kendi bacağından asılıyor. Cry for help modunda ise hayatta kalan ekip radyo alıcılarını aktifleştirmeye çalışıyor. Karşı ekip ise bunu engelleyip, bataryaları toplama peşinde.
Oyunun multiplayer modlarında ipten kayma ya da tuak kurma gibi farklı dinamiklere de yer verilmiş. Fakat multiplayer modlarına genel olarak baktığınızda birçok eksiğin olduğunu ve sanki oyunun bu kısmının fazlasıyla aceleye getirildiğini farkediyorsunuz. Ayrıca oyun bulma konusunda da bazı sıkıntılar mevcut.
Sonuç olarak yeni Tomb Raider'ı kısaca özetleyecek olursam yağ gibi akan bir oyun benzetmesini kesinlikle yapabilirim. Hani bazı oyunlar vardır, bitirmeden, dip köşe dolaşmadan bırakamayacağınız; işte Tomb Raider'da tam olarak bu hissiyatı yakalıyorsunuz.