StarCraft II: Wings of Liberty
Sarper Seydioğlu

Sayfa 1

Tarihin en uzun soluklu strateji oyunu çıkalı 12 yıldan fazla oldu. Yıllardır oyuncular bıkmadan karşılıklı olarak StarCraft’ta kozlarını paylaşıyorlar. İtiraf edelim ki bu yıllar StarCraft hariç bütün strateji oyunlarını eskitti. Yapılan sayısız turnuvanın vazgeçilmez strateji oyunu StarCraft her zaman yerini korumayı başardı. Bugüne kadar geldi ve hala oynanıyor. Grafikleri hiç yaşlanmadı ve ses efektleri hala çok taze... Çok sevdiğimiz eski bir oyunu bilgisayarımıza yükleriz; ya çalışmaz, ya da oyun içi görüntüler eskiden olduğu gibi büyüleyici gelmez. Tekrar rafa kaldırırız ve aklımızda o çıktığı zamanlarda olduğu gibi kalır. Yaşlanmıştır artık ama bu durum StarCraft için geçerli olmadı. Biz yaşlansak da o hala bize onu ilk oynadığımız zaman aldığımız tadı vermeye devam etti. 12 Yıldır kendini bıktırmadan oynatan kaç tane oyun sayabiliriz ki?.. Yine Blizzard’ın yaptığı bir diğer multiplayer strateji efsanesi WarCraft III ve modları bile bizim bilgisayarlarımızdan StarCraft’ı silmemize yetemedi. Kitap ve filmlerde olduğu gibi oyunların da klasikleri var. Yani asla eskimeyen ve her zaman oynanacak olan oyunlardan bahsediyorum tabi ve StarCraft, bunların başında geliyor. Sadece multiplayerlarından bahsetmiyorum bile; Devasa evrenler haline getirdi Blizzard bu iki oyunu. (MMO'dan bahsetmiyorum) Bu oyunun hikayesine basit diyecek olursanız sizi zorlayacak ve hazmetmesi kolay olmayan StarCraft tarihini incelemenizi öneririm. WarCraft evreni kadar büyük olmasa da devasa genişliği yadsınamaz. StarCraft’tan sonra çok güzel oyunlar yapıldı ama bu oyunlardan kaçı oyunlarına bu ruhu katmayı başarabildi ki?
Açıkçası yukarıda da bahsettiğim gibi StarCraft II, çok büyük bir potansiyele sahip ve tam potansiyeline üç parçası da çıktığında ulaşacaktır. World of Warcraft oynayanlar bilir: Oyunun test sürümü yapılır ve oradan edinilen bilgilerde sık sık hatalar düzeltilir ve değişiklikler yapılır. StarCraft II, beta sürecinde birçok değişiklikten geçti ve her testten sonra bir değişiklik listesi yayımlandı. Blizzard, test ve düzeltme konusundaki deneyimini StarCraft II’de de gayet başarılı bir şekilde kullandı ve oyun içerisindeki dengeler çoğunlukla rayına oturdu. Multiplayer’dan bazı birimler kaldırıldı ve bazı birimler üzerinde değişikliğe gidildi. Oyuncular birimin şeklini beğenmediğinden birimin baştan tasarlandığı da oldu.
StarCraft oynayanlar, her birimin farklı bir ruhu olduğunu görmüşlerdir. Hiçbir birim, birbirine benzemez ve oynarken de aralarındaki farkı anlarsınız. Hepsinin ayrı bir rolü vardır ve uzun uzun düşünmeye vaktinizin olmadığı bir satranç oyunu oynarsınız. Hızlı karar verip doğru birimi doğru bir şekilde öne sürmeniz gerekmektedir. Birçok strateji oyununda aynı birimin farklı şekillere sokulup önümüze sürüldüğünü biliyoruz ama StarCraft’ta böyle bir basitlik olmadığından birimlerinizi zamanla tanımanız gerekmektedir. Birimlerini ve binalarını tanımayan oyuncu StarCraft’ta yenilmeye mahkumdur. Birçok starteji oyununda birimler farklı olsa da aralarında özellik bakımından çok da büyük bir fark bulamazsınız. Onlarda, karşı tarafta her zaman biriminizin bir karşılığı vardır. StarCraft’ta her birim farklı olduğundan beta devam ederken defalarca değişiklik yapıldı ve Wings of Liberty’e çok yakın olan oynanış birinci oyunda da mevcut. StarCraft çıktığında size çok güzel multiplayer oyunları sunmayı vadetmiyor, multiplayer ve oynanış zaten türünün en iyisi o yüzden de sizin tek yapmanız gereken biraz beklemek (ahhh Diablo III ah!). Benim de beta süresince ve StarCraft II’de gördüklerim bu oyunun bizi yıllar boyunca kendine bağlayacağını işaret ediyor. Karşımıza hatalardan arındırılmış, saf ve dengeli bir oynanış çıkacak.
Sayfa 2

Basit olarak StarCraft’ın hikayesini anlatmak imkansız denebilir. Taraf değiştirmeler, oyun devam ederken kurulan organizasonlar, rejim değişiklikleri, ihanetler... Ancak şöyle özetleyebilirim: Terran; bildiğimiz insanlar ama onlarca parçaya bölünmüş haldeler ve çoğunlukla da birbirleriyle savaşmaktalar. İnsanların içerisinde korsan sayılmakta olan genel olarak eski askerlerin kurduğu bir organizasyonun içerisindeyiz. Protoss; insandan çok daha gelişmiş olan bu ırk, çok derin bir tarih ve kültüre sahip. Teknolojik olarak da insanlardan gelişmişler. Kendi içlerinde birçok tarikat ve birim barındırırlar. İnsanlar kadar savaş düşkünü değillerdir. Yine de barışçıl değillerdir. Ve... Zerg; Hikaenin kötü adamları diyebiliriz bunlara. Aslında adam da değillerdir, evrim geçirmiş bakterilerdir. Çok hızlı çoğalırlar ve uzayda açtıkları yarıklar da çok hızlı hareket etmelerini sağlar. “Zerging” deyimi de zayıf olan çok sayıdaki birimin diğer tarafın az sayıdaki ve daha güçlü olan birimlerine saldırması anlamına gelir. Warhammer evrenindeki Tyranidlere çok benzerler.

Peki bu üç ırk nasıl karşı karşıya geldi? İşte dananın kuyruğu burada kopuyor; Mass Effect oynayanlar bilir, oyunda insandan önce gelen üstün bir ırktan bahsedilir. Mass Effect’te Reaperlar defalarca evreni hasat etmişlerdir ona benzer bir mantıkla StarCraft evreninde bulunan bu Xel’naga adındaki üstün ırk, bir döngünün devam etmesi ve yaşamlarını uzarmak için diğer canlılar üzerinde çalışmalar yaptılar. İlk önce Protoss ırkı üzerinde deneyler yaptılar ve sonra da Protossların sosyal düzeninde karışıklık çıktı. Protoss ırkı, birbirleriyle birleşmek yerine daha fazlasını istedi ve en sonunda Xel’naga ırkına saldırdılar. Sonuç olarak da Xel’naga gezegenden ayrıldı. Bundan sonra Protoss karanlık bir döneme girdi. Xel’naga gelişmemiş canlılar üzerinde çalışırken bu Zerg ortaya çıktı ve onun Protoss ile aynı hatayı yapmaması için onları üstün akla bağladılar ve üstün aklı da kendilerine... Üstün akıl, Xel’naga etkisinden kurtulunca Xel'naga'nın üstüne saldırdılar. Üstün ırk Xel'naga, Zerg tarafından yenilince tekrar uzaklaştı... Amaçlarını elde etmeleri için her iki ırkın da birleşimlerinin genetik kodunu elde etmeleri gerekmektedir. Ve şimdi StarCraft II’de onların dönüşlerinin sinyalleri veriliyor ve onların asıl tehlike olabileceğini öğreniyoruz. Normalde bir insan olan Sarah Kerrigan adındaki Ghost, Zerg tarafından dönüştürülünce bir şekilde zerglerin başına geçiyor ve oyunda savaştığımız temel düşmanlardan biri oluyor. Çok büyük bir savaştan sonra Terran siyasi rejimi değişiyor ve iç savaş başlıyor, Protoss medeniyeti yok olma noktasına geliyor. Ondan sonrasını da Wings of Liberty’de göreceğiz.

Hikaye kısmını oynarken mutiplayerda göremeyeceğimiz birçok özel birimle karşılaşacağımızın altı çiziliyor. Pek bir bilgi olmasa da bu birimlerin Warcraft III’deki kahramanlar gibi bir etkileri olacağını tahmin etmekteyim. Hikaye kısmına hazır girmişken belirtmeliyim ki artık Starcraft’ta çok daha detaylı ve canlı bir hikaye göreceğiz. Şu an için elimizde çok da fazla veri olmasa da gelişmeleri kabaca anlatacağım. İlk olarak teknik detaylara gireceğim. Wings of Liberty, içerisinde tahminen 30’a yakın bölüm barındıracak ve görevlerin sayısı tatmin edici görünüyor ama görevlerin niteliğinin büyük bir etkisi olduğunu unutmamak lazım. Görev uzunluklarının eskisi gibi olacağını düşünecek olursak oyunu kısa sürede bitirmek pek de kolay olmayacak gibi görünüyor. Yani görevlerin her birinin 1-2 saatte biteceğini düşünürsek 30-60 saat arası bir hikaye süresi var önümüzde. Oyunu oynadığımız süre boyunca önümüze onlarca seçenek gelecek ve hikayenin üzerinde bir etkimiz olacak. Bunun nasıl olacağını merak ettiğinizi biliyorum.

Sayfa 3

İlk StarCraft’ın ana karakterlerinden biri olan Jim Raynor’ı geminin içerisinde kontrol edebileceğiz ve çeşitli karakterlerle diyaloglar kurabileceğiz. Gemi içerisindeki çok sayıdaki bölümün her birinin farklı özellikleri var ve gemimiz Hyperion’daki her karakterin farklı özellikleri var. Görevi hangi karakterden aldıysak o karakterin kişiliğine göre hem oyunun hikayesi değişecek hem de ana karakter Jim Raynor. Oyunun ilk cinematiclerinden birinde Power Armor’ı üzerine makineler tarafından yerleştirilirken gördüğümüz, Tychus Findlay gibi bir marinedan görev alırsak, “kötü tarafa” yöneleceğiz. Bu arada şunu belirteyim: Wings of Liberty için verilen medyalarda Findlay, Raynor’dan daha fazla yer almakta. Peki gemi içerisinde neler yapabileceğiz? Mass Effect II’yi oynadıysanız bilirsiniz, şimdilik gördüğüm kadarıyla gemi içerisinde yaşayacaklarımız Normandy SR-2’de geçirdiğimiz zamana benzeyebilir. Gemi içerisinde dolaşabilecek, karakterlerle iletişim kurabileceğiz , çeşitli parçalarla etkileşime geçebileceğiz yani gemi içerisinde televizyon, müzikçalar, çeşitli mini oyunlar görebileceğiz. Yani oyun arasında masaüstüne çıkmamamız için her şey düşünülmüş. Tabi bunların yanında bölümlerin arasını geçireceğimiz bu bölümlerde çeşitli birimleri ve o birimlerin upgrade’lerini  satın alabileceğiz. Bunların yanında nasıl oynayacağımıza bağlı olarak da çeşitli düzenlemeler yapacağız.

Sadece birimler arasında değil, bölümler arasında da StarCraft; Red Alert gibi oyunlardan sonra göremediğimiz bir çeşitliliğe yer verecek. İlk bölümlerde para kazanmak için savaşırken sonraki bölümlerde kaçış, savunma amacıyla savaşacağız ya da zor şartlar altında görevi bitirmeye çalışacağız. Tek bir Ghost birimi (evet hatta oyunu da yapılmaktaydı ve iptal edildi) olarak oynadığımız da olacak. Yani “Nuclear launch dedected.” bildirimi, sadece multiplayerda değil, senaryoda da düşmanlarımızın kabusu olacak. Bölüm çeşitliliği konusunda sıkıntı yaşamayacağız ama Wings of Liberty bittikten sonra (evet, şimdiden düşünüyorum) diğer iki oyunu beklediğimiz acı dolu bir süreç başlayacak. Neyse ki multiplayerıyla zaman geçirebileceğiz ve işin iyi tarafı, Blizzard’ın yayımladığı harita editörü sayesinde Warcraft III’ün modlanmamış multiplayer kısmını geride bırakan efsanevi modlanmış haritalarının etkileri StarCraft II’de de kendilerini göstereceklerdir. Biliyorsunuz ki sonradan o modların birçoğu yeni oyun türlerinin çıkmalarını sağladılar.

Warcraft III piyasaya sürüldüğünden beri StarCraft II üzerinde gizli bir şekilde çalışıyordu Blizzard. Warcraft III, 2003’te piyasaya çıktığına göre neredeyse yedi yıldır üzerinde çalışılan ve bugünlere kadar gelen bir projeden bahsediyoruz. O sıralarda oyunun alpha öncesi çalışmalarını (yani o sıralarda oynanabilir fakat daha konsept aşamasındaydı) sürdüren Blizzard’ın yapıma Warcraft III’ten sonra hemen başlaması, Warcraft’tan elde ettiği tecrübeyle karşımıza daha iyi bir oyun sunması anlamına geliyor. İlk StarCraft’ın aksine tamamen üç boyutlu modellemelerle dolu bir oyunla karşılaşacağız. Betada gördüğüm kadarıyla grafikler fazlasıyla tatmin edici gözüküyor. Zaten Blizzard’ın oyunlarında oynanabilirlik ve içerik ağır basmaktadır.

Konuya dönelim: İlk StarCraft’ın elle yapılmış iki boyutlu modellemeleri yerlerini üç boyuta bırakıyorlar. Muhtemelen DirectX 9.0 teknolojisi kullanılacak ve DirectX 10’a da destek verecek. Havok fizik motoru kullanacak yani oyunda değişik patlamalar, alan üstünlüğü gibi unsurlara şahit olacağız. Yüklerken internet bağlantısı gerektireceğini de belirtmeliyim. PC ve Mac platformlarına çıkacak. Bildiğiniz gibi LAN desteğinin kaldırılmasından sonra çok büyük tepkilerle karşılaştılar. Oyunun Battle.net 2.0’a tanıtıldıktan sonra LAN desteğinin de oyuncuya açılması söz konusu. Bir de Battle.net 2.0 var ki Blizzard tarafından ilk olarak StarCraft II betasında gösterildiği gibi Blizzard’ın bütün oyunları artık o sistem üzerinden çalışacak ve Blizzard’ın Battle.net’e tanıtılmış herhangi bir oyununu oynarken de birbirimizle bağlantı kurabileceğiz. Bu daha çok oyun loncalarına (klan, guild, takım) yarayacak gibi görünüyor. Bir World of Warcraft oyuncusu olarak da değinmeden geçemeyeceğim: Başka sunucuda (StarCraft II’deki “oyunda”) oynarken lonca ile anlık olarak haberleşebileceğiz ve zindan ve etkinlikleri kaçırma devri de sona erecek.

Sayfa 4

Ayrıca Battle.net 2.0, Facebook'a bağlı olarak çalışabilecek. Kazandığımız achievementlar, savaşlar ya da yaptıklarımızı Facebook’ta otomatik olarak yayımlayabilecek. StarCraft’t multiplayer sırasına girdiğimiz zaman zorluk seçimi karşımıza gelecek. Bu sayede tecrübeli ve deneyimsiz oyuncular karşılaşmayacak. Battle.net karma sunucuları sağlamayacak yani Türkiye’den sadece Avrupa sunucularına bağlanabileceğiz. Bu bir bakıma iyi bir durum çünkü, oyuncular arası iletişim problemlerinin böylece coğunlukla önüne geçiliyor.
Ses efektlerinden bahsetmeyi unuttum ama diyecek bir şey olduğunu sanmıyorum. Üzerlerinde çok az oynama yapılarak bazı birimlerin sesleri oyuna entegre ediliyor ve diğer birimler için de güzel seslendirmeler yapılıyor. Çatışmalarda çıkan sesler baş ağrıtıcı seviyelere gelmiyor. Gürültüye dönüşmeleri büyük oranda engellenmiş. Ara sahnelerdeki seslendirmelerin ne kadar başarılı olduğunu zaten biliyorsunuz.  Temmuz sonunda StarCraft II: Wings of Liberty marketlerdeki yerini alınca bütün bu yapılanları görebilirsiniz.

Her ne kadar Dawn of War serisini ve Red Alert II’nin başında çok zaman geçirsem de StarCraft’ın yeri başkadır ve gerçek zamanlı stratejilerde liderliği alacaktır. Hikayelerinden bahsetmiyorum, genel olarak oynanışından ve bıraktığı ya da bırakacağı etkiden bahsediyorum. Zaten Blizzard’ın bir diğer oyunu Warcraft III: The Frozen Throne yıllardır GZS multiplayerlarında en üst sırada. StarCraft II’nin çıkması aslında GZS için multiplayerın dirilişi olacak diyebilirim. 

Oyunu fazla övdüğümü veya diğer oyunlara haksızlık yaptığımı düşünebilirsiniz. Fanboy diyebilirsiniz ama değilim. İsterdim ki en sevdiğim serilerden biri olan C&C serisi (Tiberium, Red Alert...) bu kadar başarılı olabilseydi. Onları kötülediğim yok, sadece hiçbiri nedense StarCraft’ın etkisini yaratamıyorlar ve yenileri çıkacağında da bu heyecanı yaratamayacaklar. Çok iyi GZS oyunları olsa da neredeyse hepsi zamana yenildi ve o gördükleri ilgiyi koruyamadılar. Buna karşın dediğim gibi; StarCraft oynayan biri nostalji için StarCraft’ı yükleyip oynamaya başladığında grafiklerden tiksinmiyor, oynanış sıkıcı gelmiyor, sesleri kulağını tırmalamıyor. Diğer oyunların yıllardır inatla turnuvalarını yapmıyorlar ve çoğu da bu turnuvalarda yer bulamıyor. Birçok oyun yenilendi, yenileri çıktı ama ya bazen o eski tadı bile veremediler ya da bir yönleri hatalıydı. StarCraft II’nin de bu duruma düşmesini hiç istemem diyeceğim ama gördüğüm kadarıyla o hale gelmesi de pek olası değil. Fazla gözümde büyütmüyorum. StarCraft II’den istediğim bize gerçekten de kendini sürekli oynatacak bir GZS vermesi. Kaliteli bir senaryo ve akıcı multiplayer savaşlar görmek.

Oyunla ilgili olarak size verebileceklerim şimdilik bu kadar. Strateji için yılın bombasının çıkmasına sadece birkaç ay kaldı. Yakında makinelerimiz bizi tekrar rehin alacaklar gibi... O yüzden de fırsatınız varken biraz dolaşın, nefes alın. Çünkü StarCraft II’nin başından kalktığınızda bir süreliğine kendinize gelemeyebilirsiniz. Başında geçirdiğiniz süre sağlığınızda problemlere neden olabilir. Baş ve boyun ağrısı, yürümekte zorluk çekme ve gördüğünüz böcekleri zergling sanmak bunların başında gelen etkilerdir.
 
EN TARO ADUN!