Zamanın birinde, bir dağın tepesinde Isaac ve annesi yaşarmış. Isaac kendi oyuncaklarıyla oynarken, annesi de dini programlar yoğunlukta olmak üzere televizyon izleyerek mutlu mesut bir hayat sürermiş. Ta ki Isaac’in annesi bir gün “Oğlun lanetlendi!” sesini duyana kadar.
Emin olduğumuz bir şey var. Edmund McMillen 2011’de The Binding of Isaac’i piyasaya sürerken oyunun bu kadar ilgi göreceğini hiç düşünmemişti. Oyuncular yüzlerce saatini içerikleri tamamlamak için uğraşmış, hatta multiplayerı bile olmayan bu oyunun hızlı bitirmeye yönelik online turnuvaları düzenlenmişti. Peki The Binding of Isaac’i bu kadar çekici kılan şey nedir? Hadi gelin, annesinden kaçan Isaac’in peşinden biz de bodruma doğru inelim.
Oynanış olarak iki boyutlu The Legend of Zelda oyunlarından esinlenen The Binding of Isaac, Rebirth ile birlikte yeniden geliştirilen oyunlar kervanına katıldı. Aslında gayet basit bir oynanışa sahip olan oyun, içeriğiyle beraber oyuncuları içine çekmeyi başarabiliyor.
The Binding of Isaac, kontrolü basit olsa da geniş içeriklere ve stratejilere sahip bir oyun. Rogue-like dediğimiz türe giren, yani her öldüğünüzde karakterinizin sıfırlandığı oyunda, en kolayından en zoruna kadar her düşmanın farklı bir stratejisi bulunuyor. Oyunun bu zorlayıcı yapısı, ilerledikçe açılan yeni karakterler, gizli içerikler ve yüzlerce yeni eşya, oyuncuları The Binding of Isaac’e bağlıyor. Oyunda yapacağınız çeşitli eşya kombinasyonlarının da katkısıyla her yeni oynayışta öncekilerden tamamen farklı bir maceraya atılıyorsunuz. Bu gibi etkenler de The Binding of Isaac’i tek oturuşta sıkılacağınız bir oyun klasmanından alıp, saatlerinizi vereceğiniz oyun sınıfına koyuyor.
The Binding of Isaac: Rebirth ise, orijinal oyuna gelen Wrath of the Lamb ek paketinden çok daha fazlasını, ayrı bir oyunu önümüze koyuyor. Oyunun platformlarına PC’nin haricinde Vita ve PlayStation 4’ü ekleyen Rebirth, orijinal yapımın grafiklerini tamamen yeniliyor. Görsel açıdan Flash tabanlı ana oyunu farklı bir motora uyarlayan Rebirth, oyunun ilk haline kıyasla daha karanlık bir atmosferde geçiyor. Bu konuda kendi tarzına sahip olan The Binding of Isaac’in yeni halinin göze batan bir noktası yok. Aksine oyun görsel açıdan temizlenmiş ve akıcı bir hale bürünmüş.
Grafiklerin haricinde oyundaki müzikleri ve ses efektlerini de yenileyen Rebirth, orijinal oyunun üzerine birçok yeni içerik ekliyor. 150'den fazla yeni eşya, üç yeni oynanabilir karakter, yeni düşman çeşitleri, ayrı bir zorluk seviyesi ve güç düzenlemelerinin yanı sıra Rebirth, oyuna aynı makina üzerinden co-op desteğini de ekliyor. Dinamik eşya sistemiyle beraber, eşya özelliklerini birleştirerek daha etkili kombinasyonlar yapabildiğiniz Rebirth, orjinal haline nazaran daha zorlu bir deneyim sunuyor.
Eğer bir oyunda grafik unsurunu arkaplana atan ve içeriğe önem veren oyunculardansanız, The Binding of Isaac: Rebirth'ü kesinlikle denemelisiniz. Keyifli oynanışı, zekice tasarlanmış ve strateji isteyen yapısıyla beraber Rebirth, kendisine alışan oyuncuyu yüzlerce saat boyunca başından kaldırmayacak bir yapım. Fiyat ve içerik oranlaması yaptığımızda da oyun, orijinalinin yaptığı etkiyi yaparak senenin en iyi bağımsız yapımlarından birisi oluveriyor.