Başlık fazla iddialı geldi değil mi? Şimdi oyunların tüm Patch'lerinin çıkmasını, tüm DLC'lerinin yayınlanmasını, hatta indirimlere gelmesini kim bekleyecek? Aylardır, hatta yıllardır beklediğin bir oyun bugün çıkmış ve sen bu durumda bu saydıklarımı mı bekleyeceksin? Tabii ki de hayır. Hemen alıp bitirmelisin! VE BİTİRMELİSİN! Yoksa huzura erişemeyeceksin. İşte oyun firmaları bunu senden iyi biliyor. O yüzden bir oyunu düzgün ve eğlenceli bir şekilde bitirebilmen için vereceğin 5 doları da görüyorlar ve sana da DLC'leri sunuyorlar.
Aslında sözüm her oyun için geçerli olmasa bile genel olarak "The Complete Edition" olmadığı takdirde ya da tam anlamda güncellemeleri ve DLC'leri ile tamamlanmadığı takdirde hiç bir oyunu bitirmeyeceğim.
Şu an kafam o kadar karışık ki, o kadar karıştırdılar ki cümleleri nasıl toparlasam diye düşünmem bile saatler aldı ancak satırlar boyunca aklıma gelen birkaç konuya temas etmek istiyorum. Kendimi bildim bileli video oyunları ile yaşıyorum. Onları deli gibi oynadım, modlar geliştirdim, yamalar yaptım, incelemeler yazdım, haberlerini yazdım ve yapabileceğim her şeyi yapmaya çalıştım. Birçok nesil atlattık, günümüz konsol fiyatına hatta motorsiklet fiyatına satılan Atari'den PC'ye geçtik, PC'den PlayStation'a, PlayStation'dan Xbox'a, daha sonra yine PC'ye ve yeni konsollara... (G.O.R.A repliği gibi oldu - Ayrıca 10. yılı kutlu olsun G.O.R.A. "12.12.04").
Zamanında fiyat farkından öte gördüğümüz tek fark; sadece oyunları oynadığımız cihazlardı. Çünkü oyunlar hangi platformlara gelirse gelsin mükemmeldi. O oyunu sevip, sevmemekle alakalı durum ise sadece zevk meselesiydi. Benim beğenmediğim bir oyun, başka birinin efsanesiydi. İnternet kültürü gelişmediği dönemlerde de oyunlar ciddi anlamda sorunsuz gene piyasadaki yerini alırdı. 1998 senesinde Max Payne'e ya da Grand Theft Auto 2'ye ya da Half Lifa'a zamanında kavuşmuş bir arkadaşımız varsa 2000'li yıllarının başlarını özlemle anıyordur. O zamanlar satın aldığımız CD'yi eve gider, PC'mize CD'yi takar ve kurulumu halledip oyunumuza başlardık. PlayStation'ınımız varsa direk CD'yi takar ve hemen oyunumuza başlardık ve bu oyunlara da yıllarımızı harcardık. Yine dediğim gibi internet kültürü yoktu ve bu sebeple oyun geliştiricileri var gücüyle bir oyuna emek harcarlardı, kaliteye önem verirlerdi ve en önemlisi oyunu sanat için yaparlardı. Teknolojik olarak kendini geliştiren bir firma yazılım bilimiyle, bilgisiyle bu sanatı oluştururdu. Kalitesini sunardı. Amaç sadece en iyiyi sunmaktı. Aksi takdirde bu oyunları kafalarına göre güncellemeler ile düzeltme şansları yoktu. Varsa bile oyunu piyasadan çekip, düzgün sürümü yayınlamak gerekirdi. Hal böyle olunca da bir dünya masraf çıkardı. Bununla da kimse uğraşamazdı. O yüzden "kötü oyun yapma" lüksleri yoktu! Olamazdı da! Böylelikle bir oyun berbat bir şekilde çıktı mı, tamamen serinin bitmesine yol açardı. Bu serinin bitmesi de firmaya yansıdı mı, firma da bundan nasibini alırdı. Yani kapanırdı, yani yok olur giderdi. SEGA'nın konsolları mıydı, Briatüs mü neydi? Şu an ismini unuttuğum birkaç firma sadece bu sebepten dolayı iflas etmişti (Mesela günümüzde ise THQ'nun uDraw'a yaptığı kötü strateji ve uDraw'un bizlere hitap etmemesi firmayı bitiren en büyük sebepti. Bu durum da buna benzemektedir). Zaten zamanında da böyle bir riske girmek için aptal olmak gerekirdi. Belki hatalar olabilir, belki unutulan özellikler olabilirdi ancak riski ve hatayı olabildiğince sıfıra indirmek en önemlisiydi. İşte bu yüzden mükemmel oyunlar çıkardı ve biz de bu mükemmel oyunları oynardık. Hatta o oyunları şu anda da oynuyoruz. En azından örnek verdiğim Max Payne ceplerimize kadar girdi. Half Life desen efsane olmuş durumda. Tabii günümüz oyunları berbat yargısına da varmayın bu sözlerimden.
Her ne kadar internetin download hızının artması, bir oyunun anında korsan indirilebilmemize sebep olsa bile, bu durum firmaları yaktığı kadar bizi de çok etkilemeye başladı. Şimdilerde bölüm bölüm, DLC DLC bölünenen oyunları görürken, ilerde görev görev bölünen oyunları görürsek hiç şaşırmayacağım ve sizlerde ne kadar eleştirirseniz eleştirin, ister istemez buna bir zaman sonra alışacaksınız.
Geçtiğimiz nesil EA'nin yaptığı bir hata sebebiyle oyunların kalitesi iyice düştü. Aslında buna hata da demeyelim; yaptıkları strateji firmaların ceplerini doldururken, oyuncuların ceplerini boşaltmaya başladı. Şimdilerde ise en başta anlattığım iş kalitesinin, oyun yapma titizliğinin yerini "Oyun hemen piyasaya çıksın yeni projelere bakalım, ilk hafta iyi puanlarla/rakamlarla satış yapalım, geri kalan kısmı patch ile düzeltelim, hatta DLC ile içeriği tamamlayalım" mantığına dönüştü. Ne yazık ki böylelikle de oyun zevkimizi allak bullak edildi. Bunun en büyük etkisi ise DLC oldu. Hatta birçok oyunun DLC fiyatları ana oyunun fiyatını bile geçmeye başladı. Arada bir ücretsiz olarak sunulan DLC'ler de gönlünüzü almaya çalışmak sadece. Yoksa 1$'dan 1 milyon kişi indirse, firmaya 1 milyon dolar getirisi olur bu güzelim DLC'lerin... Gerçekten önemli bir rakam. Kaldı ki en ucuz DLC 5 ile 20 dolar arasında satışa sunulurken...
Bu dönem yaşanan bir örnekle karşınıza çıkacağım: Ubisoft'u övmeyeceğim ancak bu firma, benim gözümde bir ürün satan tüccardan başka bir şey değil. Bunun en büyük etkisi ise 2008'de Far Cry 2'yi yüceltip Crysis: Warhead'a rakip olarak göstermesi, daha sonra 2010'da I am Alive ile Uncharted 2'yi rakip olarak göstermesi, en son ise bildiğiniz gibi Watch Dogs ile Grand Theft Auto V'e kafa tutmaları. Strateji güzeldi gerçekten. Çoğu kez işe yaradı. Bu sene yeni bir Need for Speed çıksa, belki de The Crew, o oyunu ham edecekti (lafta). Birilerinin arkasına saklanarak stratejiyi iyi geliştirdiler. Yine de Assassin's Creed: Unity'de olduğu gibi bu oyunla yeni nesilde devrim yapmak istediklerini de görüyorum. Grafikler olsun, içerikleri olsun, seriye güzel bir şey katmaya çalışmışlar. Böyle bir oyunda riske girdikleri için kutladım. Yine de bu durum günümüzde herkesin harcı değil. Hatta Assassin's Creed IV: Black Flag üzerinden gidebilirlerdi derken risk alıp yeniliğe gittiler dedim ancak güvendiğim firmanın Ubisoft olduğunu hatırlayınca kendime geldim. Empatim sıfıra indi. Çünkü teknik hatalar yüzünden maalesef bardağı taşırmasını da çok iyi becerdiler. Ne yazık ki bu tüccarların pazarlama strateji mükemmel olduğu için ister istemez, oyunlarına para verdirmeyi başardılar ve bunu başarmaya da devam edecekler. Hani Assassin's Creed Unity'de karşımıza çıkan teknik hataların sinirini üzerimizden atamamışken Assassin's Creed: Victory ile yeniden heyecanlandık ve sonraki oyun cidden olacak dedik ya onun gibi bir şey bu. Konuyu dağıtmadan söyleyeceklerime hemen geleyim: Ubisoft, oyunlarında kaliteye önem veren bir firma olsaydı eğer, sırf pazarlama mükemmel olsun diye "Buyrun eski nesile Assassin's Creed: Rogue, yeni nesile Assassin's Creed Unity. Hah bir de önce Unity'i önce PC'de satın alsınlar, sonra Rogue'u satın alırlar" mantığı ile değilde gerçekten kaliteye önem vererek oyun yayınlasalardı belki de Assasssin's Creed Unity, ikinci oyun gibi devrim olacaktı. Hatta Rockstar Games'in Grand Theft Auto V'i gibi "Ben bunu korsan indirmem" diyen oyuncu kitlesine sahip olacaklardı. Yine ne yazık ki oyun yetişmeyince, oyunu ertelemek yerine direk piyasaya sürdüler. Bazen ertelenen The Witcher 3'e, Grand Theft Auto V'e, Battlefield: Hardline'a kızarım ama bir o kadar da yaptıkları bu durumu tebrik ederim. İşte Assassin's Creed Unity ile bu gerçekleşmedi. Neden? Tüccar beyefendiye para lazım. Ticari markasın, tabii ki de para için yapacaksın bunu ancak diğer kaliteli oyun çıkaran ve parayı senden çok kazanan firmalardan ne eksiğin var? Bir tek tüccar kafan ağır basıyordu...
Ubisoft'tan ve Assassin's Creed'den yeterince örnek verdim. Buna örnek verme sebebim de oyun dünyasının Ubisoft ile meşgul olmasıydı. Tam olarak kişisel nefretim sayılamaz.
Oyun yapımındaki en büyük aşamalardan biri ise oyun GOLD sürüme erişme durumu. Bir oyun bu sürüme erişti mi (yani yapımı tamamlandı mı), hemen DVD'lere orijinal kopya baskı için yollanır ve ilk gün Patch'i ile yetiştiremedikleri hataların düzeltilme işlemine baş koyulur. Siz de oyunu alır almaz, oyuna girince ilk gün yaması ile karşılaşırsınız. O yamadan sonra oyuna başlarsınız. Hatta Steam'de, Xbox Live'da, PSN'de de Gold Edition'lar vardır. Biraz pahalıdır ancak oyuna dair olarak ne var, ne yok dijital olarak bu sürümlerin içindedir. İşte bu Gold Edition'lar, yazımın en başında bahsettiğim gibi oyunların tam sürümüne yakın bir halidir. Oyunu asıl oynamanız gereken sürümdür ancak hak etmediği parayı vereceğiniz sürüm de o sürümdür (Bazı oyunlar hariç).
Daha önce çalıştığım bir işte, bu oyun firmalarını daha iyi tanıyabildim. Bazı firmalar kaliteye önem verirken ve bu kalite sayesinde ayakta dururken, bazıları sadece oyunun %70'ini yayınlamayı, %10'unu Patch ile düzenlemeyi ve %20'sini ise oyunlardan ÇALDIKLARI içerikleri DLC olarak tamamlamayı tercih ettiler. Bir oyun iyi ya da kötü olarak 60 dolara piyasadaki yerini alırken, oyunun içeriğinde olan kısımlar nedense DLC DLC olarak bir de Season Pass olarak bizlere 20 dolara ya da 40 dolara satıldı. Böylelikle cebimizden 100 dolara yakın para hak etmediği bir şekilde uçtu gitti.
İşte bu gibi durumlar artmaya başlayınca ve birçok oyun piyasadaki yerini alırken bu sefer eğlencenin ve gönlümün beni çektiği yere değilde, mantığımın çektiği yere göre gitmem gerektiğini anladım. Örnek olarak Assassin's Creed Unity beni çok üzdü ve bitirmedim. Güncellemeleri tamamlanmadıkça da oynamayacağım! Çok bir şey kaybedeceğimi de sanmıyorum. Zaten tek başıma vereceğim kararlarla ne firmalar batar, ne firmalar yükselir. Bu yüzden bazı oyunları Patch'e ihtiyaç duyupta tamamen Patch'lenmediyse, DLC'leri tamamlanmadıysa ve firmalarda her zaman olan mantık gibi iş sonunda "The Complete Edition" yani TAMAMLANMIŞ sürümü çıkmadıkça BAZI oyunlara kesinlikle para vermeyeceğim ve oynamayacağım. İşte bu oyunlar tamamlana kadar ise hayatımda başka şeylere zaman harcayacağım. Eskisi gibi tam sürüm oyun alıp, o oyunu yıllarca oynayacağım. Hem o zaman hak ettikleri fiyata inerler, hem de orijinal olarak oyunu almış olurum. Bir diğer nokta ise zamanında satışlar da gerçekten önemli. Özellikle Türkiye'de fakat ne distribütör firmalar, ne de oyun yayıncıları bu konuda düşünceliler... O yüzden bazı oyunları satın alırken mantıklı davranıp, tam sürümünü almamız lazım. Hep güncel ve sorunsuz oynarız, hem de hak ettiği parayı veririz.