Çizgi Roman Önerisi: Batman: Baykuşlar Divanı

Özgür Eroğlu

Kitap veya çizgi roman önerdiğimiz serimizin ikincisi ile karşınızdayız. İlk hafta önerdiğimiz esere dair yazımıza buradan ulaşabilirsiniz. Bu hafta bir kitap yerine çizgi roman ile devam edeceğiz.

Kitap veya çizgi roman önerdiğimiz bu seride çok bilinmeyen eserleri önerme gibi bir kaygımız yok. Zaten bir kitap veya çizgi roman iyiyse anında popüler oluyor. Bu yüzden önereceğimiz kitaplar veya çizgi romanlar; yeni çıkmış olanlardan, değeri bilinmeyenlerden ya da önerdiğimiz sırada okumanızın mantıklı olacağı (Örneğin Dune filmi öncesi, Dune serisini okumak gibi.) eserlerden oluşacak. Özellikle çizgi roman önerilerinde; bir seriyi önermek yerine, tek cilt ile okuyup bitirebileceğiniz veya okumadan önce ekstra bilgiye sahip olmanıza gerek olmayanları önereceğiz. Son kıstasımız ise bu önerilerde sadece fantastik, bilim kurgu veya korku türündeki eserler olacak. Şimdi önerdiğimiz esere geçelim.
 
Batman: Baykuşlar Divanı
 
 
Çizgi roman veya süper kahraman deyince neredeyse herkesin aklına ilk olarak Batman gelir. Batman neredeyse her çizgi roman serisinde daha büyüklere hitap eden hikayelere sahiplik etse de her zaman her yaştan okuyucunun ilgisini çeken bir kahraman olmuştur. Her kahraman gibi Batman’in de kahramanlığa başlama hikayesi oldukça klişe. Aslında çok da klişe denemez, sonuçta ilk kahramanlardan birisi. Batmen’e dair en çok sevilen şey ise genelde Joker ile olan ilişkisi olmuştur. Ancak hikaye Joker’in dışında çıktığı zaman da muazzam şeyler okuruz. Örneğin bu yazının da konusu olan Batman: Baykuşlar Divanı gibi.

2011 yılında New 52 döneminde yayınlanmış ve iki ciltten oluşan bu eserin yaratıcıları Scott Snyder ve Greg Capullo. Spesifik olarak yazarlığını Scott Snyder, çizerliğini ise Greg Capullo yapıyor.

Şehrin her zamanki kötüleri ile uğraşan Batman, çocukluğunda duyduğu Baykuşlar Divanı hikayelerini bir kez daha duymaya başlar. Gotham’ın gerçek hükümdarı olduğu söylenen bu Baykuşlar Divanı’na dair hiçbir kanıt bulamayan Batman, durumu araştırmaya başlar ve hiç tahmin edemeyeceği bir serüvene atılmış olur.
 
 
Teknik detay olarak bakarsak, Batman çizimlerinin her zaman kaliteli çizimlerden oluştuğunu biliyoruz. Ancak Greg Capullo, bu çizgi romanda tamamen bir şaheser yaratmış. Klasik Gotham, Batman veya karakterlerin çizimlerini zaten muazzam çizdiği gibi bir de Batman’in iç dünyasına veya kötü durumda kaldığı durumları da muazzam yansıtmış çizimleriyle. Zaten kendisi daha önce birçok Batman serisinde çizerlik yaptığı gibi Spawn serilerinde de çizerlik yapmıştı. Kısacası kendini zaten sektörde kanıtlamış üst düzey çizerlerden birisi. Aynı şekilde yazar Scott Snyder’in de sektördeki başarısı biliniyor ve yine muazzam bir hikâye yazmış.

Batman’in her zaman çok kötü duruma düştüğünü görmüştük, ancak bu seride karşısında sadece rahatsız etmek için dolaşan Joker veya zekasını pek kullanamayan düşmanlar yok. Batman’i fiziksel anlamda değil, psikolojik anlamda yıkmaya çalışan bir grup var. Baykuşlar Divanı’nın gerçek olup olmadığını araştırırken bir yandan da çocukluk travmasının izlerini hatırlayan Batman, gerçekten çok zorlu ve korkunç bir maceraya atılıyor. Özellikle belirtmek istiyorum gerçekten yer yer oldukça korkutan paneller görebiliyorsunuz. Zaten sadece ilk cildin kapak tasarımına bakınca da nasıl bir içeriğe sahip olduğunu az çok anlayabiliyorsunuz.
 
 
Toparlamak gerekirse Batman: Baykuşlar Divanı ben çizgi roman severim veya ben kaliteli eser tüketmeyi severim diyen herkesin okuması gereken bir yapım. Rahatlıkla herkese tavsiye ediyorum. Hatta Batman’in kim olduğunu biliyor ve düşmanlarını genel olarak tanıyorsanız, Batman çizgi romanlarına başlayabileceğiniz bir seri Baykuşlar Divanı. Ancak her şekilde benim önerme sebebim çizgi romanın muazzam olması değil.

Eğer bilmiyorsanız, Batman Arkham Origins isimli oyunu yapan stüdyo, şu sıralar bir Batman oyunu geliştiriyor. Yakın zamanda resmi duyurusunu da göreceğiz. Oyuna dair ilk teaserlar ve söylentiler, oyunun hikayesinin Court of Owls’a yani Baykuşlar Divanı’na dayanacağı yönünde. Hikâyeye dair bir spoiler vermek istemem, ancak bu hikâyenin oyun için çok uygun olduğunu söyleyebilirim. Ana düşman ve ana hikâye açısından oldukça uygun bir hikâye. Genel olarak Batman’in araştırmalarına odaklanan bir hikâye olduğu için oyun da bu şekilde olursa gerçekten muazzam olur. Batman oyunu için dövüş mekaniklerinin kalitesinden bahsetmeye zaten çok da gerek yok. Ayrıca bildiğiniz gibi Batman oyunlarında kısa da ola diğer karakterlerle de oynayabiliyorsunuz. Bu hikâyede de kısa süreliğine Nightwing veya Robin gibi karakterler hikâyenin ana odağına geçiyor. Yani oyunda da oynanabilir karakter olarak çok rahat bir şekilde kullanılabilirler.
 
 
Toplamda iki ciltten oluşan bu seriyi JBC Yayıncılık, Türkçeye kaliteli bir şekilde çevirmiş. İlk cildin adı Batman: Baykuşlar Divanı, ikinci cildin adı ise Batman: Baykuşlar Şehri. Eğer bu hikâyeyi severseniz sonrasında New 52 hikayesine de devam edebilirsiniz. Serinin geri kalanı için çok olumlu şeyler söyleyemem, ancak Baykuşlar Divanı’nı mutlaka okuyun derim. Hem Batman hikayesi olarak hem de genel bir hikâye olarak değerlendirildiğinde de muazzam bir eser.