Nidorino, rakibi Gengar'ı önce bakışlarıyla süzdü, sonra hamlesini yaptı. Ama Gengar, onun için fazla hızlıydı, kendisini basit bir şekilde yana çekerek bu saldırıdan kurtuldu. Ama Nidorino inatçıydı ve sürekli olarak Gengar'ın üzerine gidiyordu. “Nidorino, mücadeleye Boynuz Saldırısı ile başladı.” dedi spiker. Fakat bu, Gengar için yeterli değildi. Gengar önce kendini sahanın boş bölümüne aldı ardından Hipnoz saldırısı yaptı. “Bu Nidorino'nun sonu olabilir.” diye ekledi spiker ve öyle olduda. Eğitmeni, Nidorino'yu PokéTopu'na geri çağırdı ve sahaya Onix'i sürdü. “Şimdi dev Pokémon saldırıya geçti.” dedi spiker, “Fakat Gengar sahanın diğer tarafına sıçradı, Gengar bugün formunda.”
11 yıl önce, yukarıda bahsettiğim sahneyi Pokémon adı verilen ne olduğu hakkında pek bir fikrimin olmadığı ama okuldaki arkadaşlarımın reklamlara dayanarak sürekli olarak izleyeceklerini söyledikleri bir çizgi filmde -sonradan anime olduğunu öğrendim- görmüştüm. Doğrusu, ilgimi çekmeyi başarmıştı. İzlemeye devam ettim. 2.bölüm, 5.bölüm, 12. bölüm, 21. bölüm ve evet kararımı vermiştim: “Bir Pokémon Ustası” olacaktım. Ancak bunu başarmak o kadar kolay değildi ama imkansızda değildi, yani en azından öyle düşünmüştüm.
İlk olarak, gerçek mekanlarda geçen, gerçek zamanlı bir RPG(?)(!) yapmayı denedik. 3-4 kişi antrenör, en az 2-3 kişide bu antrenörlerin Pokémonları(!) oluyordu. Bu deneme, sınıf öğretmeni tarafından “kavga” olarak algılanınca ne yazık ki tahta önünde tek ayak üzerinde durma cezasıyla sonuçlandı.
Tabi ki bu bizim için yeterli değildi ve hemen 2. denememize giriştik : Tasolar. Önce basit bir oyun olarak algılanan bu taso oyunu zamanla ciddileşmeye başladı. Taso değiş-tokuşları ve savaşları gittikçe yaygınlaşıyordu ve bununla orantılı olarak öğretmenlerinde dikkatini çekmeye başlamıştı ve bir gün tasoların “görüldüğü yerde toplanması” kararını çıkardılar. Böylece bu girişimimizin bizden çok, içinden taso çıkan cipsleri üreten firmaya yararı olmuş oldu.
Evet, sanırım artık yolun sonuna gelmiştik: “Pokémon Ustası” olmak artık imkansızdı, derken sıcak bir yaz günü, bir arkadaşım, adının Gameboy olduğunu sonradan öğrendiğim; arkasına küçük atari kasedi benzeri oyun kartuşlarının takılabildiği bir cihazla geldi. Cihazı bilmediğim doğruydu, ama içindeki oyun o kadar yabancı sayılmazdı. Altın sarısı bir kartuşu olan bu oyunun adı Pokémon Gold idi. Sanırım, artık “Bir Pokémon Ustası Olmak” amacıma ulaşabilirdim. Evet, ilk kez bir pokémon oyunuyla tanışmam bu şekilde olmuştu. Zaten ondan sonra da bırakamadım.
Amacıma ulaşalı 10 yıl olmuş, bunu farketmemi birazda Pokémon Gold ve Silver'ın yeniden yapımlarının duyurulması sağladı: Pokémon Heart Gold ve Soul Silver, Nintendo DS'in en çok satan oyunlarından biri olmaya aday olan bu ikili, orijinal serinin çıktığı 12 Eylül 1999'un tam 10 yıl sonrası olan 12 Eylül 2009 tarihinde Japonya'da piyasaya çıktı, bu ayın sonlarına doğru da Avrupa için piyasaya çıkacaklar. Artık geri sayım başladı!
Şimdi Celebi'nin zamanda yolculuk gücüyle 10 yıl öncesine gidelim ve neler olmuş bir hatırlayalım. Pokémon Gold ve Silver ikilisi, 1999'da Japonya, 2000'de de Amerika ve Avrupa için piyasaya çıkmıştı. Daha önceki Green/Red/Blue/Yellow serisine göre gerçekten farkedilen yenilikler taşıyan bu oyunlar, aynı zamanda Gameboy Color konsolununda en çok satan oyunları oldular. Bugünkü Pokémon oyunlarında standart hale gelen gerçek zamanlı saat uygulaması ilk kez bu oyunlarda kullanılmıştı. Ayrıca bugün değişik versiyonları olan saat, harita, radio gibi özelliklerine sahip PokéGear, bu oyunlar sayesinde Pokémon oyunlarının bir parçası haline gelmişti.
Oyunların konusu ise zaten iyi bildiğimiz, “en iyi antrenör olmak” amacına bağlı idi; bu yolda 8 tane Johto kıtasında, 8 tane de Kanto'da olmak üzere 16 GYM Lideri'ni yenip, Elite 4 adı verilen gerçekten iyi bir düzeyde olan 4 eğitmeni geçtikten sonra Pokémon Ligi Şampiyonu ile de kapışıp - tabi ki bir yandan da Roket Takımı ile mücadele ederken – Pokémon oyunlarında şu ana kadar karşımıza çıkan en güçlü eğitmen olan Red'i yenmemiz gerekiyordu. Yazması bile uzun süren bu olaylar zinciri, eğer birde Pokémon oyunlarına yabancıysanız en az 40 saatinizi alabiliyordu.
Oyunun “renkli” yönlerinden biri ise Red Gyarados denilen, bir çeşit shiny Gyarados idi. Normalde bir shiny Pokémon yakalamanın 65536'da 8 yani %0.012207 olduğunu düşünürsek bu tür bir Pokémon'un oyunun normal ilerleyişi içinde, senaryonun bir parçası olarak yakalanabilir olması inanılmaz bir olaydı. Tabi ki tüm bu güzel özellikler ne yazık ki, Gameboy Color oyunlarının yeni nesil oyunlarla bağlantısının kurulamaması, o zamanlar yalnızca 2 Gameboy'u birbirine bağlayabilen Transfer Kablosu dışında bir aksesuarın olmaması gibi nedenlerle geçmişte kalmak zorunda kalmıştı: Taa ki bu güne kadar!
Pokémon serisinin ilk yeniden yapımları olan Pokémon Fire Red ve Leaf Green'in yolundan giden, Heart Gold ve Soul Silver, tabi ki DS konsolunun, hem grafiksel gücünden hem de WiFi özelliğinden faydalanıyor. Özellikle WiFi özelliği ile, bahsettiğim nadir Pokémon'ları daha aktif bir biçimde kullanabileceğiz ve çok büyük bir ihtimal ile gelecekte çıkacak olan Pokémon oyunlarına da aktarılabilinecek.
Hem yayınlanan video ve resimler, hem de oyunu inceleyenlerin görüşü, şu ana kadar bir Pokémon oyununda olan en iyi grafiklere bu ikilinin sahip olduğunu gösteriyor. Binaların 3d tasarımı dikkat çekiyor. Bunun dışında, her yeni oyunda olduğu gibi tüm Pokémonlar yeniden tasarlandı, artık standart hale gelen şekilde, tüm savaş başlangıçlarında Pokémonların hareketli animasyonları yer alıyor. Ayrıca oyunların açılışlarındaki 3d Ho-oh ve Lugia animasyonları da çok hoş olmuş.
Oyunun müzikleri ise Midi formatında olacak ama bu kesinlikle negatif bir duruma sebep olmuyor. Müzikler önceki Pokémon oyunlarında olduğu gibi kesinlikle çok başarılı. Hatta benim için MP3 Player'a atıp sonradan tekrar tekrar dinleyebileceğim kadar kusursuzlar!
Şu ana kadar, aynı anda çıkan her Pokémon oyununda olduğu gibi bu iki versiyon arasında da içerdikleri Pokémonlar bakımından çeşitli farklılıklar var. Örnek olarak; Mankey, Primeape, Growlithe ve Arcanine, sadece Pokémon Heart Gold'da bulunurken, Vulpix, Ninetales, Meowth ve Persian sadece Pokémon Soul Silver'a özgü olacaklar. Tabi ki bu farklılıklar saydığım Pokémon'lar ile sınırlı değil. Önemli versiyon farklılıklarından biri de Kyogre'ın Heart Gold'a Groudon'ın Soul Silver'a özgü olacak olmaları. Tabiki bunun da ötesinde oyunların simgeleri olan Lugia ve Ho-oh, her iki oyunda da yakalanabilir olacaklar.
Efsanevi Pokémonlardan bahsetmişken, Suicune'u yakalamak için önce biraz kovalamamız gerekecek. 4 kez karşılaştıktan sonra, Kanto Kıtası'nda ki Route 25'de bizi bekliyor olacak. Raikou ve Entei ise, Orjinal oyunlarda ki gibi sürekli hareket halinde olacaklar, yani biraz uğraştıracaklar. Mewtwo ise her zamanki yerinde bizi bekliyor olacak.
Oyunda ayrıca Hoenn Kıtası'ndan tanıdığımız Efsanevi Pokémonlar Latias ve Latios'da mevcut, fakat onları yakalayabilmek için öncelikle National Pokédex'i almak gerekecek ondan sonra, Kanto Kıtası'nda her an her yerde karşımıza çıkabilirler. Articuno, Zapdos ve Moltres'de oyunda mevcut, onları yakalamak için ise 16 rozete ihtiyacımız olacak.
Efsanevi Pokémonlar bunlarla da sınırlı değil, oyunda Rayquaza'da mevcut onu yakalamak için Kyogre ve Groudon'ın aynı anda takımımızda yer alması gerekiyor ve tabi ki bu da diğer oyuncularla değiş-tokuş yapmamıza bağlı; yalnız şunu unutmayalım: Kyogre ve Groudon'ın, Heart Gold ve Soul Silver oyunlarından yakalanmış olması gerekiyor. Ve son olarak da Dialga, Palkia ve Giratina'da oyunda bulunuyor fakat sanırım onları yakalamak biraz güç olacak çünkü 12. Pokémon Filmi'nde dağıtılan Arceus'lardan birini yanımızda götürmemiz gerekecek.Sizinde gördüğünüz gibi Efsanevi Pokémon bakımından gayet zengin oyunlar bekliyor bizi.
Saydığım Efsanevi Pokémon'ların yanısıra, Pichu'nun 12. Pokémon filmi olan Arceus and the Jewel of Life'da karşımıza çıkan versiyonu olan “The Spiky-Eared Pichu” da oyunda bulunuyor. Bu Pokémonu yakalamak için ise Pokémon Diamond, Pearl veya Platinum oyununuza ile, şuan da devam etmekte olan Nintendo Event'ine, WiFi ile Mysterious Gift üzerinden bağlanıp Pikachu Renkli Pichu'yu (Pikachu Coloured Pichu) almanız gerekmekte. Pikachu Renkli Pichu için son tarih 25 Mart. Yani acele etmekte fayda var.
Oyunda ki bir diğer önemli özellik ise, istediğimiz Pokémon'un daha önce Pokémon Yellow oyununda uygulanan şekilde bizi takip edebilecek olması. Pokémon Yellow'dan hatırlayanlar bilirler, Pikachu, PokéTopu'na girmeyi reddediyordu ve oyun boyunca bizi takip ediyordu. Bu özelliği şimdi istediğimiz Pokémon için kullanabileceğiz.
Yeni oyunlarda ki diğer bir büyük yenilik ise
PokéWalker. Oyun ile birlikte gelecek olan bu aksesuar, bir PokéTopu görünümünde. PokéWalker'ın içine istediğimiz bir Pokémon'u atarak, yanımızda taşıyabiliyoruz.
Cihaz adımlarımızı sayarak, içindeki Pokémon'un seviyesini (level) ve mutluluğunu artırıyor. Rilou ve Chansey gibi Pokémon'lar mutluluk faktörüyle geliştikleri için, bu cihaz işimizi kolaylaştıracaktır. Bu özelliklerin dışında, PokéWalker ile yürürken, çeşitli item'ler bulabileceğiz hatta karşımıza Pokémon'lar çıkabilecek ve onları yakalama imkanımız olacak. Açıkçası Heart Gold ve Soul Silver'ın en çok ilgimi çeken yeniliğinin bu aksesuar olduğunu düşünüyorum.
Son 15 gün. Evet, az kaldı. Sürekli olarak kendini geliştiren bir seride ki önemli mihenk taşlarından olan Gold ve Silver'ın, konsollarımıza tekrar uğramaları yaklaşık 10 yıl sürdü, bir daha ki buluşmanın bu kadar uzun sürmemesi dileğiyle...
Antrenör ve Pikachu'su, Spearow'ların saldırısından zorda olsa kurtulup, bitkin bir biçimde yere uzanmışlardı. O sırada gökyüzünde altın sarısı bir Pokémon belirdi. Bir gökkuşağına doğru yavaşca süzülerek gözden kayboldu. “Bu da nedir?” dedi Antrenör. Pokédex cevapladı : “Hiç bir bilgi yok. Henüz keşfedilmeyen bir çok Pokémon var.”