Hasan Sabbah ismi söylendiğinde hemen hemen herkesin aklına suikastçileri ve tarihin en güçlü örgütlerinden biri olan Haşaşin Örgütü gelir. Rivayete göre dünyanın en güçlü ordusunu emrinde bulunduran Hasan Sabbah, şüphesiz tarihin tozlu sayfalarında yer alan ve adı hatırlanacak olan önemli şahsiyetlerden birisidir.
Bir çok tarihi belgeye ve romana konu olan Hasan Sabbah'ı son dönemde tekrar gündeme taşıyan yapım ise Assasin's Creed olmuştur. Haşaşin örgütünden çok önemli bir suikastçiyi canlandırdığımız oyunda örgütümüzün başında bulunan Al Mualim, kimilerine göre Hasan Sabbah'tan başkası değildir.
Tıpkı Hasan Sabbah ile ilgili anlatılanlarda olduğu gibi oyunda da Al Mualim'in ve suikastçilerinin yer aldığı kalenin arka bahçesinde güzel kızlar, meyveler, havuzlar bulunuyordu. Cennet Bahçesi adı verilen bu alanın bir benzerini de oyunda görme şansına sahip oluyorduk. En azından oyunun bu mekanının Hasan Sabbah'ın kalesine bir gönderme olduğunu söyleyebiliriz.
2007 yılının sonlarında öncelikle konsollarda daha sonraki sene ise
PC platformunda boy gösteren
Assasin's Creed'in ilk dakikaları, eminim bir çok oyuncuyu terse köşeye yatırmayı başarmıştır. Çünkü oyunun ilk dakikalarında bulunduğumuz mekan yapım aşamasında hiç bahsedilmeyen, medya veya bilgi verilmeyen bir yer idi.
Oyunun hikayesi 2012 yılında başlıyordu. Kendimizi ufak bir barda garsonluk yapan Desmond Miles olarak bir araştırma laboratuvarında buluyorduk. Burada bize ünlü bir suikastçinin kanından olduğumuz ve geliştirilen Animus adlı bir makine sayesinde tarihe açıklık getireceğimiz söyleniyordu. Yapılan açıklama ise oldukça ilginçti. laboratuvarda bulunan doktor bize tarihteki her canlının DNA'sının bir sonraki nesile geçtiğini ve DNA üzerinde yapılan araştırmalar ile atalarımızın başından geçenleri öğrenebileceğimizi söylüyordu. Bizde bu söyleme inanarak Animus'a giriyor ve kendimizi 1191 yılında bulunan atamız Altair olarak buluyorduk. Altair olarak yaptığımız görevler boyunca DNA sistemindeki eksik parçaları tamamlıyor ve eskiden gerçekleşen bu olaylara açıklık getiriyorduk.
Oyun boyunca sık sık Laboratuvar alanına da dönmemiz gerekiyordu. Animus ve gerçek hayat arasında halüsinasyonlar görmeye başlayan Miles, görevleri tamamladıkça bizi buraya getirenlerin gerçek amacını öğreniyordu. Laboratuvarda bizim üzerimizde deneyler yapan yönetim, aslında geçmişe gittiğimiz zamandaki Tapınak Şovalyeleri'nin devamı niteliğinde bir örgütün mensuplarıydı. Amaçları ise geliştirdikleri Animus sistemi ile geçmişi öğrenmek değil, o zamandan beri kayıp olan Artifact'in yerini öğrenmekti.
Oyunun sonunda Altair olarak artifact'i bulup Al Mualim'i öldürüyor, Desmond olarak ise kafamızda oluşan soru işaretleri ve gördüğümüz halüsinasyonlar sonucu ortaya çıkan işaretleri çözmeye çalışıyorduk.
İkinci oyun duyurulduğunda ve yeni bilgiler yayınlanmaya başladığında ise Ubisoft tekrar bir çok oyunseveri şaşırtmayı başarmıştı. Yeni oyunda Altair yerine yepyeni bir karakter olan Ezio ile oynanacağımız söylenmişti. Bu açıklama ile birlikte kafalarda oluşan "Peki hikaye Altair ile nasıl bağlanacak?" sorusu ise sanırız oyun çıktığında netlik kazanmış olacak. Çünkü yapımcılar oyunun bu noktası ve Desmond Miles’ın başına gelenler hakkında hiç bir açıklama da bulunmadı. Sadece bir yapımcı videosunda özellikle oyunun gelecek bölümü için gene şaşıracağımız olayların cereyan edileceği ağızlardan kaçmıştı. Anlaşılan yapımcılar gene bir çok sürpriz ile oyun çıktığında karşımızda olacak. Özellikle Desmond Miles’ın durumu oyun hakkında en çok merak edilen konuların başında geliyor.
Oyunda Altair’in yokluğunu doldurmaya çalışacak olan Ezio, soylu bir Floransa'lı aileden gelen birisi. Ailesi öldürülen karakterimiz Ezio Auditore'in Altair’den çok daha atik ve ölümcül bir karakter olacağını söyleyebiliriz. Ezio, Altair’in aksine bir çok yeteneğe sahip.
İlk olarak iki elinde de suikast bıçağı taşıdığını belirtelim. Üstelik bu suikast bıçaklarını taşıması için parmaklarından da feragat etmek zorunda kalmayan Ezio, uçma ve yüzme gibi yeteneklere de sahip. İlk oyunun en sinir edici noktalarından biri olan suya düşünce boğulma olayı oldukça eleştirilmiş olacak ki Ubisoft ikinci oyunda karaktere yüzme özelliği kazandırmayı ihmal etmemiş. Üstelik bu özelliğimiz çoğu zaman oyunda bir kilit noktası oluşturabilecek şekilde işimizi görebilecek. Bir diğer özelliğimiz uçmaya gelecek olursak ; oyunun bazı noktalarında bulunan takma kanatlar sayesinde Hazarfen Ahmet Çelebi gibi uçabileceğiz.
Oyun 1476 yılında İtalya’nın kanalları ile ünlü şehri Venedik’te ve Floransa’da geçecek. İlk oyunda olduğu gibi evlerin çatılarında cirit attığımız gibi aynı zamanda Venedik’in uçsuz bucaksız su kanallarına, Floransa’nın gizli geçitlerine de uğramamız gerekecek. Oyunda bu şehirlerde bulunan bir çok ünlü yapı ve o dönemde yaşayan bazı önemli şahsiyetlerle de karşılaşabileceğiz.
Deminde söylediğim gibi Ezio, Altair’e göre çok daha yetenekli olacak. Oyunda özellikle dövüşlerde ve suikastlere oldukça çeşitlilik getirilmiş. Artık dövüşler ilk oyundaki gibi tek düze değil, geliştirilmiş silah sistemi ile birlikte çok daha çeşitlilik olacak. Hatta dövüşürken rakiplerimizden birinin boğazına yapışarak onu rehin bile alabileceğiz. Düşmanlarımızdan düşen silahları kullanabildiğimiz gibi kendi satın aldığımız silahları da kullanabileceğiz. Kılıç, balta, mızrak ,zehirli ok ve hatta tabancalara kadar bir çok silah çeşidi düşmanlarımızı alt etmek için elimizin altında bulunacak.
Silah seçimi içinde çok basit bir menü tasarlanmış olacak. Bu menüden elimizedeki silah ve mühimmatı görebildiğimiz gibi silah seçimini de yapabileceğiz. Savaş anında çok sıkışırsak, hemen bir sis bombası atıp ortadan toz olabileceğiz. Yani dövüşler geliştirilmiş olsa da gizlilik ve kaçıp saklanma gene en büyük meharetlerimizden birisi olacak. Ayrıca artık düşmanlarımızı ayağından tutup aşağı atabilecek, samanların arasına çekip boğazını kesebilecek veya suyun içerisindeyken onları da yanımıza alarak suda boğulmalarını sağlayabileceğiz. Suikast sisteminde yapabileceklerimiz oldukça fazla olacak. Zaten Ezio’nun iki elinde olan bıçaklarda suikastlerimizdeki en büyük yardımcılarımızdan sadece birer tanesi olacaklar.
Mesela öldürmemiz gereken bir hedefimiz var ve onu koruması için yanında bir koruması bulunuyor. Biz bu koruma sayesinde hedefimizi öldürebileceğiz. Hedefimizi takip ettikten sonra bir köşede durduğunu varsayalım. Veya bizim gibi bir dükkandan alışveriş yapıyor diyelim. Hemen arkasında da koruması onun başını bekliyor. Biz usulca korumaya yaklaşacak ve elimizdeki zehirli oku hızlıca ona saplayabileceğiz. Biz olay yerinden uzaklaşıp olanları izler iken korumasının farklı hareketler sergilediğini gören hedefimiz “Ne oluyor burada?” diyerek korumasına yaklaşacak. Zehirin gösterdiği etki ile sapıtan koruma ise elindeki mızrağı şuursuzca savurarak hem hedefimizi öldürdüğü gibi hemde kendisi yavaş yavaş gözlerimizin önünde yaşama veda edebilecek.
Oyunun en büyük yeniliklerinden birisi de satın alma işlemi. Artık yol ortasında duran satıcılardan ve dükkanlardan çeşitli eşyalar alabileceğiz. Silahlar, iksirler veya zehirli oklar alabileceğimiz bu satıcılar şehrin her köşesine yayılmış olacaklar. Bu satın alma işlemi için parayı ise öldürdüğümüz kişilerin üzerini arayarak elde ettiğimiz gibi yolda yürürken çarptığımız kişilerin cebinden de ufak ufak temin edebileceğiz.
Yolda yürüken birisine yanaştığınızda çalma tuşuna basacaksınız ve Ezio yanındaki kişiye hafiften çarparken cebindekileri de indiregandi yapacak. Ekranda + işareti ile ne kadar para çarptığınızda belirtilecek. Tabi çarpma işlemi ile çok büyük medlalar kazanabileceğinizi düşünmeyin ama para mevzu oyunda pek sıkıntıya yol açmayacak. Hatta bazen elimizdeki parayı sokağa saçarak, parayı toplamak için gelen kalabalıktan bile faydalanabileceğiz.
Para oyunun kilit noktalarından birisi olmuş diyebiliriz. Mesela girmeniz gereken bir nokta var ve kapısında da bir düzine muhafız bekliyor. Dövüşmeye gözünüzün yemediği bu gibi durumlarda etrafınızda bulunan silahlı sivil topluluklara yanaşıp onlara belli bir ücret vererek kapıdaki muhafızlara saldırmalarını sağlayabileceksiniz. Onlar saldırdıklarında ister yardım eder istersenizde aralarından sıvışarak gitmeniz gereken noktaya ulaşabileceksiniz.
Gelelim oyundaki en can alıcı nokta olan görev sistemine. İlk oyunun en çok eleştirilen noktası olan görev çeşitleri Ubisoft’un da canını sıkmış olacak ki ikinci oyunda çok farklı bir şekilde karşımıza çıkacak. Yapımcıların söylediğine göre ilk oyundaki 5-6 çeşit görev sistemi ikinci oyunda yerini tam 15 çeşit göreve bırakacak. Üstelik ilk oyunda bulunan dinleme, cepçilik gbi sıkıcı görevlere ikinci oyunda katlanmak zorunda da kalmayacağız. Games Com 09 fuarında açıklanan bu yenilik sunumda oldukça fazla tezahurata neden olmuştu.
Görevlerimizin kilit noktası olan suikastlerde de çeşitli aksiyonlara gireceğiz. Hatırlarsanız ilk oyundaki görevlerin sonlarında klasik olarak öldürmemiz gereken kişiye iki üç çeşit kurnazlık ile yaklaşıyor ve işini bitirdikten sonra toz olmaya çalışıyorduk. İkinci oyunda ise hedeflerimiz bize kurban olmamak için ellerinden ne geliyorsa yapacaklar. Kimi zaman Venedik kanallarında çok uzun süren kovalamacalara bile şahitlik yapmak zorunda kalacağız.
Suikast yeteneklerimizden en önemli olanı Şahin Görüşü gene bizimle birlikte olacak. Ana hedefimizi sarı renkte gördüğümüz bu görüşte, düşmanlarımızı ve hedefin korumalığını yapan kişileri ise kırmızı olarak göreceğiz.
Yazımın başında oyunda bazı gizli geçitler olacağından da bahsetmiştim. Bu gizli geçitlere girdiğimizde bizi çeşitli bulmacalar veya Pirince of Persia’daki gibi çeşitli platformların olduğu, hoplamalı zıplamalı mekanlar karşılayabilecek. Bu gizli geçitleri tamamladığımızda ise ufak bir amblem ile ödüllendirileceğiz. Bu amblemler ilk oyundaki bayrak toplama gibi bize çeşitli ekstralarda kazandırabilecek.
Yaklaşık 250 kişilik bir ekibin elinden çıkacak olan Assasin’s Creed 2, ilk oyunda olduğu gibi Scimitar Engine adlı oyun motorunu kullanıyor. Buna rağmen oyunda grafiksel anlamda değişiklikler gözümüze çarpacak. Artık duyun üzerinde yüzüp, havada uçabileceğimiz için yani görev alanımızı farklı açılardan da görebileceğimiz için oyunun bu yönden grafikleri biraz daha geliştirilmiş olacak.
Gece gündüz dönüşümünün de yer alacağı oyunda ışıklandırmalarda bu döngüye uygun olarak geliştiriliyor.
Oyundaki seslendirme ve ses efektlerinin çoğu
Ubisoft oyunu ve ilk oyunda olduğu gibi oldu kusursuz olacağına inanıyorum. Kontrollerde ise özellikle silah seçme menüsü oldukça işimizi kolaylaştıracakmış gibi gözüküyor. Zaten karakterimizin yeteneklerinden dolayı her girintiye tutunabilmesi bize kontrol yönünden ilk oyundaki gibi akıcılıkta sağlayacaktır.
Sonuç olarak çeşitlenen görev yapısı ve oynanışı ile Assassin’s Creed 2 ilk oyunu fazlasıyla geride bırakacakmış gibi gözüküyor. İlk oyunun en büyük antipatisi olan kendini tekrar etme eleştirileri üzerine Ubisoft ikinci oyun için elinden geleni yapmış gibi duruyor.
20 Kasımda çıkacak olan oyunda Ezio olarak, Altair’in kaldığı yerden suikastlerimize devam etmek için sabırsızlanıyoruz.