Sam Fisher ismini duyduğunuzda aklınıza ne geliyor? Tam donanımlı bir ajan değil mi? Beni tam donanımlı ajan dendiğinde aklınıza ne geliyor? Sam Fisher mı? Eğer öyle ise, bu yazının sonuna kadar bekleyin ve sorunu kendinize tekrar sorun. Çünkü G-Force sayesinde, tam donanımlı ajan dendiğinde aklınıza Darwin gelebilir.
G-Force, çok eğlenceli bir platform oyunu. Filmiyle aynı anda piyasaya çıktı. Hemen gözünüz korkmasın, eskiden olduğu gibi kalitesiz film oyunlarından değil. Dünyayı kurtarmaya çalışan kobay farelerinin olması da gözünüzü korkutmasın. Çünkü ekibin başı Darwin, gerçekten yetenekli bir ajan. Bir anda canlanan mutfak robotu, tost makinesi, blender, otomatik sprey makineleri ve aklınıza gelebilecek daha bir sürü elektronik malzemenin hakkından gelebilecek kapasitede. Siz oyun boyunca Darwin'i kontrol ediyorsunuz ama ekibiniz de size sık sık bilgi vererek destek sağlıyor. G-Force kelimesindeki G harfi, "gerbil" anlamına geliyor. Gerbil, Darwin'in mensubu olduğu hayvan cinsine verilen isim. Normalde ömürleri pek uzun olmuyor maalesef bu kobay farelerinin ama bu oyunda, bizlerin de ömürlerimizin uzun olması için ellerinden geleni yapıyorlar.
Darwin, çok kabiliyetli demiştik. Öyle ki, birbirinden güçlü silahları kullanabiliyor. Engelleri aşmak için zıplayabiliyor, jetpack'i sayesinde uçabiliyor ve hızlı koşabiliyor. Oyunda hem düşmanları silahlarınızla öldürmeniz hem de çeşitli bulmacaları çözmeniz gerekiyor. Bulmacalar çok zor değil. Genelde girdiğiniz bir odadaki düşmanları temizledikten sonra, basmanız gereken birkaç düğme ve taşımanız gereken enerji kapsülleri veya anahtar kartları oluyor. Fare olduğumuzdan dolayı, her deliğe girebileceğimizi sanmayın. Maalesef oyunda giremediğimiz yerler oluyor. Bu durumda, sadık dostumuz sineğimize başvuruyoruz. Devamlı yanımızda dolaşan sineğimizi, istediğimiz zaman kullanarak, ulaşılması zor yerlere girebiliyoruz. Havalandırma delikleriyle ulaşılan kapısı kilitli odalara girerek, kapıyı içeriden açabiliyor ve görevimize devam edebiliyoruz mesela. Sineğimiz, böyle durumlarda çok etkili oluyor.
Oyunun ilk başlarında, basit silahlarla göreve başlıyoruz ve zamanla yeni silahlar almaya başlıyoruz. Kutulardan ve etkisiz hale getirdiğimiz düşmanlardan topladığımız kredileri, bölümlerde sık sık rastlayacağınız otomatlarda kullanarak, silahlarımızı geliştirebiliyoruz veya yeni silahlar alabiliyoruz. Ayrıca sağlığımızı doldurabiliyoruz ve haritayı komple açabiliyoruz. Hatta bir seçenekle, haritadaki önemli yerlerin işaretlenmesini de sağlayabiliyoruz. Bunların hepsi parayla oluyor ama çok da pahalı değil. Oyun para konusunda oldukça cömert. Yeni silahlar ve güncellemeler için, haritanın kıyıda köşede kalmış yerlerindeki diskleri bulmanız gerekiyor. Silah için olanları bulmak kolayken, silah geliştirmeleri için olan gümüş diskleri bulmak pek kolay değil. Genelde iyi saklanmış oluyorlar ve yerini bilseniz de, ulaşmak için biraz çaba sarfetmeniz gerekebiliyor. Silahlarınız arasında hızlı ve az hasar veren silahlardan, yavaş ve çok hasar veren silahlara kadar bir sürü seçenek var. Pompalı tüfek gibi geniş alana hasar veren bir silahınız bile var. Düşmanı kısa bir süreliğine sizden yana yapan ve mıknatıs işlevi görüp bazı yerlere tutunmanızı sağlayan araç gereçler de emrinize amade. Aynı Sam Fisher'ın kullandığı üçlü gece görüş gözlüğünüz de olmazsa olmazlarınızdan.
Oyunun en iyi yanlarından birisi, düşman çeşitliliği. Düşmanlarınız, canlanmış ev ve ofis araç gereçlerinden oluşuyor. Hepsinin de kendine has özellikleri var. İlk başta karşınıza çıkanlar kolayca öldürülebiliyor ama daha sonra özel yöntemlerle öldürülmesi gereken düşmanlar da çıkıyor karşınıza. Kağıt parçalıyıcı mesela, çok zor öldürülüyor. Elektrik süpürgesi de keza, çetin ceviz düşmanlarınızdan birisi. Oyun boyunca her bölümde böyle değişik düşmanlarla karşılaşıyorsunuz. Bu yüzden oyun boyunca hiç sıkılmıyorsunuz.
Yaklaşık 10 saat süren oynanış süresi boyunca, yan görevleri de tamamlamanız durumunda, süre biraz daha uzayabiliyor. Oyundaki zorluk seviyeleri, düşmanın yapay zekasına ve size etki ediyor direk anlamda. En kolay seviyede 10 hakkınız oluyor. Size ekstra hak veren kalpleri de etrafta bulmak çok kolay oluyor. Daha zor seviyelerde ise, hak sayınız azalıyor, etrafta kalp bulamıyorsunuz ve daha az para kazanıyorsunuz. Düşman zekası da artıyor. Düşmanlar normalde pek zeki olmasalar da, en zor seviyede en azından saklanmasını biliyorlar veya tek başlarına size saldırmak yerine, toplu halde saldırmayı tercih edebiliyorlar.
Oyun görsel anlamda, büyük bir yenilikle geliyor. Kutudan çıkan iki adet 3D gözlükle, oyunu gerçek 3 boyutlu biçimde oynamanız mümkün. Hani şu sinemalarda gözlüklerle izlediğimiz filmler gibi. Anaglyptic gözlük denen bu gözlüklerle, grafik menüsünden yaptığımız değişiklikten sonra, oyunu 3 boyutlu oynayabiliyoruz. 100Hz ve daha yukarısı LCD TV'lerde daha güzel görünen 3 boyutlu efektler, daha alt model TV'lerde bekleneni veremiyor. Ayrıca 3 boyutlu modda, renklerin çoğu matlaşıyor. 30 dakikadan daha fazla 3 boyutlu oynamanız da gözlerinizin ağrımasına sebep olabiliyor. 3 boyut modunu kapattığınızda, grafiklerin canlı renkleri geri geliyor. Genel anlamda, grafikler beklediğimden çok daha iyi diyebilirim. Bir kere Darwini müthiş modellemişler. Resmen bir kıl yumağı gibi duruyor. Mekan tasarımları da oldukça iyi. Kaplama detayı ortalamanın üzerinde. Işıklandırma ve diğer efektler de oldukça iyiler. Oyun kalabalık sahnelerde biraz yavaşlıyor ama bu nadiren gerçekleşiyor. Oyunun motoru çok iyi iş yapıyor. Kontrollerin de çok iyi. Karakterinizi çok rahat kontrol edebiliyorsunuz. Zıplama, düşmandan kurtulma ve engelleri aşma konusunda, hiçbir zorluk yaşamıyorsunuz motor ve kontroller yönünden.
Müzikler, sinema filminden aynen aktarılmışlar. Bu konuda söylenecek söz yok zaten. Karakter seslendirmelerini de sinema filmindeki kişiler yapmışlar. Oyunun efektleri güzel. Birbirinden çeşitli alet edevatın kendine has çıkardıkları sesler çok uyumlu. Dolby Digital ses kullanma şansınız varsa, oyunun atmosferine atmosfer katmış oluyorsunuz.
Oyunun online modu yok. 10 saat civarı sürüyor. Genelde küçükler düşünülerek tasarlanmış bir oyun olsa da, büyük oyunculara da yönelik sayılabilir. Sonuçta bir ajan oyunundan bahsediyoruz. Platform öğeleri ile bulmaca çözme işini birbirine iyi entegre etmişler. Şöyle bir baktığımda, oyunda gözüme saçma görünen hiçbir şey bulamıyorum. Son zamanlarda geliştirilen film oyunlarının bu kadar kaliteli yapılması beni sevindiriyor. Umarım bundan sonra da bu kalite korunur ve en az filmleri kadar oyunları da bizi eğlendirmeyi başarırlar.