Bazı oyunlar vardır ki kendi devirlerinde her ne kadar türlerine büyük yenilikler getirseler de günümüzde artık bu oyunları oynamak teknolojilerinin çok eski olması nedeniyle oldukça zordur. Bunlar arasında Alone in the Dark 1-2-3 veya Legacy of Kain: Blood Omen’ı sayabiliriz. Bazı oyunlar ise hala günümüzde de zevkle oynanabilirler, ama hani aynı oyunu yenilenmiş grafiklerle yapsalar çekinmeden satın alabiliriz. Oyunları “remake” yani yeniden yapma olayından bahsediyorum.
Eminim yaşı belli bir düzeye erişmiş (en azından PS1-Nintendo 64 dönemini yaşamış) çoğu oyuncunun kafasından “ah şu oyunu yeni teknolojiye göre yapsalar” fikri geçiyordur. Bunun nedeni eski oyunların verdiği zevki yeni oyunlarda pek alamamaları. Kimileri bunun sebebini büyüyüp oyunlardan sıkılmamıza bağlıyor, kimileri ise yeni oyunların pek tad vermediğini söylüyor. Bana soracak olursanız ikisi de belli oranlarda doğru.
Artık büyümemizden ötürü oyunlarda belli bir tecrübe düzeyine eriştik. Bir oyunun bize sunacağı şeyler arasında derin senaryo, ayrıntılı oynanış dinamikleri arıyoruz. Öyle önüne geleni vur şeklinde tasarlanan FPS ve TPS oyunları bizi memnun etmiyor. Bir RPG oyunu oynadığımızda senaryosunun basit olması bizi doğrudan oyundan soğutuyor. En azından bir RPG oyunu oynanış dinamikleriyle bizi mutlu etmeli. Tabi günümüzde oyunların gittikçe kolaylaştığını da inkar edemeyiz. Eskiden bir bulmaca için dakikalarca etrafta ipucu arar veya bulmacayı çözecek kombinasyon için beyin fırtınası yapmamız gerekirdi. Şimdi “herkes oyun oynasın” diye oyunları kolaylaştırmak moda olduğundan böyle zevklerden maalesef mahrum kalıyoruz. Peki bizi ne kurtarabilir? Tabi ki eski oyunların yeni teknoloji ile karşımıza çıkarılması.
Listede her ne kadar yer almasa da gönlümüzde yer alıyor
Aslına bakacak olursanız yeniden yapılan oyunların kaliteli olabileceğini ilk olarak Gamecube için Resident Evil 1’in yeniden karşımıza çıkmasıyla anladım. Capcom, öyle bir remake oyunla karşımıza çıkmıştı ki hani Gamecube sürümünün orijinalinden daha iyi olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. İşte bu oyunla birlikte remake’lerin oyun dünyamızı daha güzel yapabileceği kanısına vardım. Resident Evil’ın Gamecube için hazırlanan oyunu mükemmel grafikleri, senaryoya yeni eklenmiş ek hikayeler, yepyeni oynanış dinamikleri (zombiye şok verme ve bıçak saplama gibi), zombilerin yakılmadığı takdirde ayaklanıp çok saldıgan bir halde peşinize düşmesi gibi birbirinden harika özelliklere sahipti. Tabi ilk Metal Gear Solid oyununun remake’i olan ve yine Gamecube için hazırlanan Metal Gear Solid: Twin Snakes de orijinaline bir hayli sadık kalarak beğenimizi kazanmıştı.
Peki başka hangi oyunların remake’leri yapılabilir? Bunun için konsol oyunlarından oluşan bir liste hazırladık. Aslında listenin konsollardan oluşması benim genellikle konsollarda oyun oynamamdan ve konsol dünyasına daha hakim olmamdan kaynaklanıyor. Bu listeye her yıl karşımıza yeni oyunları çıkan spor oyunlarını ve araba yarışlarını almadık. Ayrıca remake’inin yapılmasının iyi olmayacağını düşündüğümüz bazı oyunlara da listede yer vermedik. O nedenle listemizin belli oranda eksik veya benim kişisel zevkime göre hazırlandığını söyleyebilirim. Sonuçta bu tarz her makale biraz da yazarın zevkine göre oluşturuluyor. Listenin eksik olması ise kaçınılmaz diyebilirim; çünkü piyasaya o kadar çok kaliteli oyun çıktı ki bunlar arasından seçim yapmak zor olacaktı. Son olarak listede NES ve SNES dönemi oyunlarını da almamaya karar verdim, çünkü bu oyunlar günümüz teknolojisi ile yapılırlarsa ortaya çıkacak oyun bir remake’ten çok, yepyeni bir yapım olacaktır. İşte BSC olarak bizim (daha doğrusu benim) listemiz.
Resident Evil 2
Capcom’un 2002 yılında ilk Resident Evil oyununu Gamecube için yeniden hazırlamasından beri serinin hayranlarının aklındaki tek şey Resident Evil 2’nin yeni teknoloji ile hazırlanmasıdır desem sanırım hiç abartmış olmam. Her ne kadar benim için Resident Evil 3: Nemesis serinin en zevkli oyunu olsa da, Resident Evil 2’nin hayran sayısı her zaman daha fazla olmuştur.
Raccoon City polis karakolunu, yer altı tünellerini, Tyrant’la karşılaştığımız bölümü yepyeni grafiklerle oynamak ve çevreyi yenilenmiş grafikler sayesinde daha iyi keşfetmek gerçekten oldukça eğlenceli olacaktır. Capcom eğer Leon S. Kennedy ve Claire Redfield’ın henüz bir çaylakken Raccoon City’de yaşadıkları dehşeti ek hikayelerle sunarsa oyuncuların bundan büyük memnuniyet duyacağını düşünüyorum. Resident Evil 6 ile iyice zıvanadan çıkan seri Resident Evil 2’nin remake’i ile eski günlerine dönebilir. Capcom bu konuda bir şeyler yapılabileceğini söylüyor, ama ne zaman yapar bilemiyoruz.
Legacy of Kain: Blood Omen
Legacy of Kain serisi aslında hep Soul Reaver ile tanınsa ve Raziel’in adı hep önplanda olsa bile hikayenin ana kahramanı aslında Kain olmuştur. Zaten seri de Legacy of Kain: Blood Omen, Legacy of Kain: Soul Reaver (ve Defiance) olarak Kain’in öyküsünü anlatır. Raziel her ne kadar seride önemli bir yer işgal etse de oyunun dünyasını değiştiren, en büyük zorluklarla mücadele eden hep Kain olmuştur. Kain’in ilk macerası ve serinin başlangıcı olan Legacy of Kain: Blood Omen gerçekten de harika bir oyundu, ama artık bu oyunu günümüzde oynamak gerçekten de zor. Oyunun görselliği bir yana, teknolojik yönden de çok eksiğinin bulunduğu aşikar. Oldukça başarılı RPG öğelerinin bulunduğu bu aksiyon oyunu serinin nasıl başladığını anlattığı için büyük ilgi görebilir. Legacy of Kain’in senaryosunun oyun dünyasının en iyi senaryolarından birine sahip olması, mükemmel karakterlerin bulunması bu oyunu özgün kılan özellikler arasındadır.
Legacy of Kain’in senaryo yazarı Amy Hanning’in şu an Naughty Dog’un en önemli isimlerinden birisi olduğunu söylemem sanırım yeterli.
Alone in the Dark çoğu otoriteye göre korku oyunları türünün babasıdır. Resident Evil’ın Alone in the Dark serisinden etkilendiğini de rahatlıkla söyleyebiliriz. İlk olarak 1992 yılında 3DO ve DOS için piyasaya çıkan bu oyunun ilk 3 macerası da benzer bir yapıya sahip. Alone in the Dark: The New Nightmare ise Resident Evil’a benzeyen bir oyun. Bence serinin ilk 3 oyunu artık yeniden yapılmalı. Bu oyunların grafiksel olarak çok geri olmaları bir yana, kontroller bile günümüz için oldukça rahatsız edici kalıyorlar. Özellikle Alone in the Dark 2’nin müziklerinin nasıl rahatsız edici olduğunu hatırlayınca sanırım müziklere de kökten el atılması gerektiğini söyleyebilirim. Alone in the Dark serisi korku türüne yön vermiş bir seri olarak yeniden yapılmayı hak ediyor. O yalnızlık duygusunu, Edward’ın korku dolu mücadelesini yeniden hissetmek güzel olacaktır. Serinin piyasaya çıkan son oyunu malesef eski günlerin o mükemmel atmosferini vermekten çok uzaktı. O nedenle en iyisi eski oyunları yeni teknoloji ile yeniden çıkarmak.
Tenchu 1-2
Tenchu serisi belki de kıymeti en az bilinen seridir. Metal Gear Solid’in ortalığı yakıp kavurduğu bir dönemde ortaya çıkan ilk Tenchu oyunu gizlilik konusunda en az MGS kadar iyiydi. Acquire ve SCEJ tarafından hazırlanan bu serinin daha sonra ise ikinci oyunu Tenchu 2 daha gelişmiş bir oyun olarak yine PS1’e özel piyasaya çıktı ve büyük beğeni topladı. Serinin daha sonraki oyunları ise benzer kaliteyi asla yakalayamadılar. Rikimaru ve Ayane’nin maceraları PS1 oyuncularına tıpkı MGS gibi gizlilik öğelerinin ne olduğunu en iyi öğreten oyunlardı. Açıkçası Tenchu’nun gizlilik öğelerinin MGS’den bile daha iyi olduğunu düşünüyorum; çünkü gerçekten de kendinizi düşmandan saklanırken hissediyordunuz ve ekran karşısında öyle kımıldamadan duruyordunuz (en azından bana öyle oluyordu). Eğer bu oyunlar yenilenmiş grafikleri, benzer gizlilik hissi ve oynanabilirlikleriyle tekrar karşımıza çıkarlarsa ortalığı fena halde sarsabilirler. Metal Gear Solid’in popülaritesini Tenchu serisi de fazlasıyla hak ediyor.
Driver 1-2
Driver serisinin ilk iki oyunu benim için çok çok özel oyunlardı. Şehirde arabayla hız yapmak, kestirme yolları kullanmak, her bir saniyenin son derece büyük öneme sahip olduğu bu oyunlar gerçekten de eğlecenin doğruğa vurduğu yapımlardı. Serinin daha sonraki oyunları Driver: Parallel Lines ve Driver: San Francisco ise açıkçası benim için anlamsız ve pek de değeri olmayan yapımlardı. Bu oyunlarla aslında Driver, Driver olmaktan çıkmıştı. Şöyle birisi çıkıp neden serinin ilk iki oyunundaki konsepte uygun oyunlar yapmıyor? Yoksa her bir saniyenin, en küçük manevranın bile önemli olduğu oyunlar yerine herkesin oynayabileceği yapımlar daha çok para mı kazandırıyor? Bence oyun dünyasının ilk iki Driver oyunundaki gibi farklı yapımlara ihtiyacı var ve çok sayıda oyuncu da böyle bir oyunu koşa koşa alacaklardır.
Not: Not: Listede Final Fantasy VII gibi çok sayıda başarılı oyuna yer verilmemesinin nedeni bu oyunların yapımcılarının da açıkladığı gibi “eski atmosferi yakalamanın zor olması”dır. Yoksa tekrar görülmeyi hak eden o kadar çok oyun var ki. Peki sizin listenizde hangi oyunlar var?