Oyun geliştiricisi olmak çoğu oyuncunun hayalidir. Hemen hemen her oyuncunun hayranı olduğu oyunun dünyası için yeni fikirleri vardır. Kim hayranı olduğu oyunun devamının nasıl olacağına dair fikir yürütmemiştir ki? Yeni bir dünya yaratmak? Oyun geliştirme işi de tıpkı bazı sanat eserleri gibi (belki aynı amaç doğrultusunda olmayabilir) yeni dünyalar yaratmak, gerçek yaşamda yapamadıklarımızı yapmak, en azından hayal etmek için bir fırsat sunuyor. Eminim çoğunuz yaşamın bazen çok sıkıcı olduğunu düşünür. Okula gitmek, işe gitmek veya evde bazen tanıdıklarınız ile zaman geçirmek. Gerçek yaşamda ne yaparsanız yapın Monkey Island, Mass Effect, Alan Wake, Legend of Zelda veya God of War'da yaptıklarınızın yanına yaklaşamazsınız. Elder Scrolls oyunlarındaki bir kahraman olma düşüncesi veya The Witcher olma hayali -bu oyunların dünyaları her ne kadar korkutucu olsa da -güzeldir. Neden oyun oynuyoruz? Çünkü bazen başka bir dünyada, başka bir kişi olmak istiyoruz. Nietzsche'nin dediği gibi "İnsanlığın içinde müthiş bir güç , kendini deşarj etmek , yaratmak istemektedir." Peki bu o kadar kolay mı?
Oyun oynamayı sevmek, oyunlar yoluyla bambaşka bir dünyaya yolculuk yapmak güzeldir. Peki oyun oynamayı çok seven herkes oyun geliştiricisi olabilir mi? Oyun geliştiricisi olmak oyun oynamak gibi eğlenceli midir? Ülkemiz oyun geliştirme konusunda dünya standartlarının çok altında. Bunda devlet desteğinin olmamasının payı da çok büyük. Yine de oyun geliştirme işinde çalışmak isteyen çok sayıda gencin olduğunu biliyoruz. Aşağıdaki makaleyi okuyunca "oyun geliştirme işi"nde çalışmak isteyen herkesin bir fikir edinmesi adına çevirmeye karar verdim. Bu işe gönül verdiyseniz sizi bekleyen zorlukları iyi bilmeniz gerektiğini düşünüyorum. Genç yaşınızda verdiğiniz bir karar nedeniyle ileride pişman olabilirsiniz. Özellikle yurt dışında bu işin eğitimini almak isteyenler bu konuda daha dikkatli olmalı. Game Informer dergisinin Washington'ta 1000 civarında öğrencisi bulunan DigiPen Institute of Technology'den (aynı zamanda İspanya ve Singapur'da da okulları bulunuyor) Raymond Yan ile yaptığı röportajın bu işe gönül verenler için yararlı olacağını düşünüyorum.
DigiPen Institute of Technology sade bir mimariye sahip, ne de olsa duvarlarda oyun karakterlerinin tasvirleri olacak değil
Game Informer: Sizinle konuşmak istememin nedenlerinden birisi de kablolu TV'lerdeki bütün o reklamların video oyun okullarını kurnazca sunmalarıdır: "Video oyunlarını seviyor musunuz? O halde oyun geliştirmeyi öğrenebilirsiniz. Bu inanılmaz"
Raymond Yan: (Gülerek) O okulun adını söylemen bile gerekmez. Bunu tahmin edebiliyorum
Game Informer: Böyle bir çok okul var gibi görünüyor. Görünen o ki bu okullar yaşamda güçlü yönelimleri olmayan çocuklara yönelik pazarlanıyor. Oyun endüstrisi hakkında bildiklerimden sonra, ne tür bir eğitimle bu insanları paraları için aldıklarına hayretle bakıyorum. Bu okullar hakkındaki düşünceleriniz nedir?
Raymond Yan: Ben özel olarak herhangi bir okulu ele almak istemiyorum, ama bizim yaklaşımımız -aday öğrenciler hakkında konuştuğumuzda- son derece dürüstçe olmuştur. Onlara bu endüstrinin para kazanmak için olduğunu söylerim. Nintendo'da tasarım ve sanat takımının liderliğini yaptım. Eğlenceyi hesaba katarak çalıştığım hiç bir oyun olmadı (deneyim). Biz ne yapılacağını konuşurduk, üzerinde çalışmamız gereken şeyi nadiren seçerdik. Bunun nedeni bizim firmalarımızın olmasıydı ve yayıncılar bu oyunları yapmak için çok fazla ödüyordu. Ayrıca, iyi veya kötü, günümüz oyuncuları oldukça yüksek beklentilere sahip. Ben arcade salonlarında büyüdüm. Eğer (o zamanlar) oyun oynamak isteseydim, çok fazla seçeneğim yoktu. Arcade'de ve bir avuç dolusu oyunu bulunan ev konsollarında durum böyleydi. Bugün ise sayısız konsol var. Aynı zamanda telefonlarında, flash oyunlu web sitelerinde, ev konsollarında veya bilgisayarda oyun oynayabilirler.
Yurt dışında oyun geliştirme konusunda iyi bir eğitim almak için enstitüler arasında seçim yaparken ince eleyip sık dokunmak zorundasınız. Ayrıca sıkı bir çalışma temposuna da hazır olmak gerekiyor.
Playstatation 2 şu an 10 yaşında. Mükemmel bir platform ve en yüksek kalitedeki oyunları bugün 5-10 dolara alabilirsiniz. Öğrencilerimizle konuştuğumuzda, bu endüstrinin insanların yüksek derecede kavrama bilgisine sahip olmasına gereksinim duyduğunun farkına varmalarını sağlamaya çalışıyoruz. Yenilikçi bir deneyimle başlamaları için uğraşıyoruz. Hangi alanda çalıştıkları benim için önemsiz, yenilikçi olmak kolay değil. Bir oyun geliştirmeye kalktığınızda 1 ila 3 yılınızı alıyor. Yenilikçi olmak için 2 ya da 3 yıl öncesinden bir tahmin yapmak zorundasınız.
Bu reklamların bazılarında sevmediğim şey bunu (yenilik) yapmanın kolay olarak sunulmasıdır. İyi bir oyuncusunuz, o halde iyi bir oyun yapımcısısınız. Olay bundan ibaret değil. Gerçekten de öğrencilerimizle bunun bir iş olduğu bilgisini paylaşmaya çalışıyoruz. Oyun oynamanın eğlenceli olduğunu düşünüyorsunuz, ama oturup oyun yapmaya başladığınızda, bunun üzerinde 3 yıl çalıştığınızda, artık eğlenceli olmuyor. Bu sadece bir iş. Bu nedenle bu reklamlar zararlı, çünkü insanların ilgi alanlarından çıkar sağlıyorlar. Bu okullar genellikle öğrenci adayının aklına "eğer oyun oynama konusunda iyiyseniz, bu konuda da iyi olursunuz" şeklinde giriyorlar. İşin aslı böyle olmayabiliyor. Onlara bu durumun çok ciddi olduğunu söylemeniz gerekir. Eğer bunlar 3 aylık veya 1 yıllık programlarda yapabilecek kadar kolay olsaydı, neden biz veya diğer iyi okullar sizi 2 veya 4 yıllık eğitimlere zorlasın ki?
Derslikler sade ve dikkat dağıtıcı olmaktan uzak. Bu durum bir bakıma enstitünün ciddiyetini de gösteriyor
Game Informer: Çocukların oyunları hobi olarak sevmek ve mesleki olarak oyun yapmak arasındaki farkı anlamalarını sağlamaya nasıl çalışıyorsunuz?
Raymond Yan: İlk olarak, öğrencilerimizi araştırma yapmaya teşvik ediyoruz. Bence siz bunu haber yaparak çok iyi bir iş yapıyorsunuz - Habercilik sadece "vaay bu oyun çok hoş, şu oyun çok hoş"tan ibaret değil. Derginizde geliştiricilerle yaptığınız çeşitli röportajlar insanlara "Bu iş gerçekten çok çalışma gerektiriyor" türünden bilgiler sunuyor. Gamasutra gibi endüstri ile ilgili haberlerin bulunduğu çok sayıda online kaynak var. Bu iş sadece "Halo: Reach iyi bir oyun mudur"dan ibaret değil. Bu, gerçekten de bu oyunu yapmak nelere mal olur ile ilgili, bizim katlandığımız şeylerle ilgili. Öğrencilerimizi bunlara bakmaya teşvik ediyoruz ve bu endüstri ile ilgili (habercilik) en güzel şey hali hazırda online olarak var olması. Yapılması gereken diğer şey ise onların denemesini sağlamak. Orta okul ve Lise çağındaki gençler için atölyelerimiz var. Ayrıca yetişkinler için programlarımız da bulunuyor. Pong gibi olabildiğince basit şeylerle başlıyoruz. Bunlar kolayca kavrayabileceğiniz şeyler, ama hadi bir de ciddi olarak pixeller, objeleri hareket ettirmek, hareketleri karara bağlama gibi konulara bakalım. Bunu hissetmeye başladıklarında, çabucak şunu düşünüyorlar " vaay bu gerçekten çok hoş, çok ilginç bir iş; ama benim aradığım şey değil." Bunlar bizim yapabileceğimiz en iyi şeyler. Çünkü bu durumu gerçekten de birisine doğrudan söylemeniz mümkün mü? Aslında birey için kesin bir deneme testi yapmaya çalışıyoruz. Biz sadece atölye açan insanlar değiliz, diğer bir çok okul da atölyeye sahip. Bazı yüksek okullar "Sanat Üretimine Giriş", "Animasyon Yapımına Giriş" veya programcılık gibi derslikler sunuyorlar. Bu kursları almak harikadır. Eğer dönemlik kurs hakkında konuşursak size diğer herhangi bir okulun yıllık 20.000 dolar ila 30.000 dolar arasındaki maliyetinin aksine 1000 dolara mâl olacaklardır. Çalışmanıza değecektir, çünkü kaynaklar orada.
Game Informer: Digipen'in işe yerleştirme oranı nedir?
Raymond Yan: Size kesin rakamları gönderebilirim, ama kısaca bilgisayar bilimi programında %90'ın üzerinde. Oyun tasarım programı henüz yeni, bu nedenle ilk mezunlarımızı bu yıl vereceğiz. Sanat programı %80'e yakın. Genel olarak oranlarımız oldukça yüksek. Kişilerin DigiPen'deki derecelerinin gerçek bir ölçü olduğunu düşünmüyorum. Bu ölçü, önemli yeteneklere sahip kişinin teknik ve yaratıcılık sürecinde bunları nasıl kullanacağı ile ilgilidir. İş verenlerin önem verdiği şey budur. Bana göre, DigiPen'in mezun olan kişiye verdiği en önemli şey ün'dür. Biz titiz ve sıkı bir okul olmamızla ünlüyüz.
Game Informer: Müfredatınızı nasıl hazırlıyorsunuz?
Raymond Yan: Bu işte uzun süredir varız. Bu işe başladığımızda, Nintendo ile oturup konuştuk. Akreditasyon kurulumuzun bazı koşulları vardı, Yüksek Öğretim Kurumu için danışma kurulumuzun bir programı var. Bu insanlar oyun endüstrisinin içinden gelmiş kişiler. Bize geldiler ve biz de program düzenimizi onlara sunduk. Onlara kurslarımızı ve sonuçlarını gösterdik - yaptığımız bazı sanatsal çalışmaları ve oyunları. Neyi beğenip beğenmedikleri ile ilgili onlara anlatacağımız şeyler hakkında komiteler - her bir program için bir tane var - üzerindeki itimatımız çok yüksek. Yine de hiçbir şey öyle mükemmel değildir.
Sanırım bu bilgisayarlarda oyun oynamak yasaktır. Şöyle bir Bad Company 2 çevirmek mi? Hiç sanmıyorum
Game Informer: Danışma Kurulu'nu kim oluşturuyor?
Raymond Yan: Geçen Cuma bir tanesi vardı. Ben Güzel Sanatlar'da lisans derecesinin program yönetmeniyim. Bir tane Architect Studios'tan eleman var, onlar tıbbi görüntüleri canlandırma çalışması yapıyorlar. Bir teknik sanat uzmanımız var, bir diğer teknik sanat uzmanı da Microsoft Games'ten geliyor. PopCap'ten 3 elemanım daha var. Nintendo, Monolith ve diğer firmalardan gelen elemanlar da bulunuyor. Bu sadece bir sanat programı. Seattle'da geniş bir oyun geliştirme topluluğu olduğu için çok şanslıyız. Bu nedenle, benim için bu firmalarla iletişim kurmak çok kolay oluyor. Neredeyse hepsi bir aşamada bizim tarafımızdan kiralanmıştır. Sanırım her saygın okulda danışma kurulu bulursunuz.
Raymond Yan'ın da vurguladığı gibi oyun geliştirmek ve oyun oynamak arasında çok büyük bir fark bulunuyor. Oyunun dünyasının yaratılmasına katkıda bulunmak herkese nasip olmuyor, çünkü bazı geliştirici takımlar 100'den fazla elemana sahip.
Game Informer: Diğer okullardaki eğitim programlarının nasıl olduğunu biliyor musunuz?
Raymond Yan: Carnegie Mellon ve USC gibi okullara baktım. Bu enstitüler çok sayıda başarıya sahip ve bence müfredatlarındaki ortak temaları belli bir konu üzerine yoğunlaşmamış olmaları. Bu konu "Photoshop öğrenirseniz, harika bir sanatçı olursunuz"dan ibaret değildir. Bu okullar temel bilgi ve yetenek üzerine yoğunlaşıyorlar. Bizim bilgisayar bilimi bölümümüz bilgisayar bilimi üzerinedir. Matematik ve fizik gibi konular vardır. Oyun yapıyorsanız, bu bir simülasyondur. Bunun matematikle ilgili olduğu gerçekliğinden kaçamasınız. Kod yazdığınız makine sadece IS ve OS'tan anlar. Yani, sadece belli bir yazılım geliştirme aracı üzerine yoğunlaşırsanız, çok derinlere inmeniz mümkün olmayacaktır. Bu programlar son derece dar görüşlüdür. Bence bu okullar insanları belli bir işe yönlendiriyorlar ve sanırım bu insanlar kendilerini çok ileriye gidemeyecekleri bir durumda bulacaklar. Onlar sınırlı bilgiye sahipler. Bu durum sanatçılardakiyle benzerlik gösteriyor. Çok sayıda iyi programda, oyunlar konusuna girilecekse bir önemleri bile kalmıyor. İyi okullar dikkatlerini öğrencilerine yardımcı olacak temel sanat kurslarına -sanat, animasyon ve ışıklandırma teknikleri- veriyorlar. Teknoloji kendi başına 2. sırada yer alır. Kuruluşumuzun Maya veya Autodesk sertifikası gibi terfi materyallerini asla göremeyeceksiniz. Günümüzdeki araçların kullanımı önceki dönemlere nispeten daha kolaydır. Bu araçları nasıl kullanacağınız değil, neler yapacağınız önemlidir.
Bu koridorda DigiPen'in aldığı ödüller de bulunuyor. Tasarımdaki sadelik kendini koridorlarda da gösteriyor
Game Informer: Öğrenci adaylarına son mesajınız nedir?
Raymond Yan: Bu alanda büyük bir kariyer var mı? Kesinlikle. Bu insanlar için sorun çözmeyi ve ortak bir şeyler yapmayı sevmek harikadır. Yine de bu olayın ikiyüzünün birini paylaşmak olacaktır. İnsanlara günümüzün zorluklarını anlatmak zorundasınız. Çeşitlif fırsatlar var, ama bu işin herkese göre olmadığını açıkça anlamaları gerekmektedir. Bir okulunuz olduğunda, buraya herkes kabul edilir. Bu bana samimi gelmiyor, insanlardan yararlanmaya çalışıyorlar. Onlar sadece bir an önce insanların parasını alıp herkesi okula almak istiyor. Sonunda bir çok işsiz elemandan birisi oluyorsunuz. Bu hiç de iyi değil, özellikle günümüzdeki eğitim maliyetlerini düşünürsek.