Medeniyetin çöktüğü, adaletin yeryüzünden silindiği, merhametin ölüm koktuğu, at izinin it izine karıştığı bir kıyamet gününde tek yol gösterici deneyimleriniz ve iç güdüleriniz, tek çıkar yol iki ucu keskin bıçak, geri dönüşü olmayan seçimlerinizdir. The Walking Dead esas tehdidin zombiler olmadığını bize bir kez daha hatırlatıcak
İlk sezon asgari düzeyde oynanış elementleri üstünden unutulmayacak bir öykü anlattı. Her bölümü 2-3 saat süren yolculuğumuzda karmaşık insani ilişkiler, sevgi, nefret, endişe, dram, şüphe ile yoğrulmuş; yaptığınız seçimlerle işlenen ve nihayet bulan The Walking Dead, felaket sonrası dünyaya bakış açısıyla parmakla gösterilcek bir iş çıkardı.
Telltale Games ,400 Days ile yeni yolculuğumuz öncesi bir mola verip bizi yeni karakterlerle tanıştırarak, felakete ve insanlık dramına bu kez Lee - Clementin ikilisiyle değil de, farklı pencerelerden bakmamızı istiyor. 1. ve 2. sezon arasında bir köprü vazifesi gören for hundred dayz, adı üstünde zombi salgınının başladığı ilk günden itibaren 400 günlük dönemi kapsıyor ve hikaye bir mola yerinin etrafında, daha önce tanışmadığımız 5 ana karakter üzerinden oyunculara aktarılıyor.
Potbori tadında hazırlanan 400 Days'de her karakterin öyküsü ortalama 15 dakikalık bir zaman dilimine sığdırılmış. Karakterlerin hikayesi herhangi bir bölüm sıralamasına tabii değil. İstediğiniz karakterden devam ederek yaşananlara şahit olabiliyorsunuz. Kronolojiden yoksun olması, hikayeyi karmaşık hale getirmemiş. Aksine bir noktada birbirlerine kenetlenmiş olan hayatlara olan merakınızı ve hikayenin nereye yol aldığı veya alacağı konusunda sizi son ana kadar diken üstünde tutacak bir heyecana sebep olmuş. Bazen felaketin 2. gününde buluyorsunuz kendinizi, bazense 296. gününde
400 Days, standalone yani tek başına oynayabileceğiniz bir oyun değil. 1. sezonun DLC paketi niteliğinde. Zaten oyunun açılışında da 1. sezondaki seçimlerinizin oyuna etki edip etmemesi yönünde tercih yapmanızı istiyor. Zira köprü niteliğindeki 400 Days’de yapıcağınız seçimler de 2. sezona taşınacak. Mesela bazı bölümlerde ilk sezonda yaşanan bazı hadiselere yapılan göndermelere de rastlıyoruz. Kim bilir 2. sezonda ne gibi göndermelerle karşılaşacağız?
Karakterleri tanımanız ve onların hikayesine şahit olmanız için ayrılmış olan 15 dakikalık süre evet kısa. Nitekim ilk sezon hikayeyi sindire sindire, bol diyalogler eşliğinde şekillendirirken, aslında kurgusal karakterlerle olan bağımız güçleniyor; Lee, Clementayn ve diğerleri bizim nezdimizde ete kemiğe bürünmüş birer birey haline dönüşüyordu. Ki böylece yaptığımız o anlık seçimlerde soğuk terler döküyor, verdiğimiz kararlar bünyemizde kalp spazmına sebep oluyordu.400 Days'de bölümler karakterlerle bütünleşmeye başladığınız noktada sonlanıyor belki, hevesiniz kursağında kalıyor ama 15 dakikada ortaya konan performans takdire şayan. Zaten uzaktan bakıldığında göreceksiniz ki ilk sezonun roman tadındaki uzunluğuna nazaran ara hikayemiz 400 Days alacakaranlık kuşağı tadında bir sunuma sahip.
400 Days’de tanışacağınız her bir karakterin öyküsü zekice hazırlanmış. Mini öykülerde yaşnan kırılma noktaları şaşırtıcı ve şok edici bir hal alırken; seslendirme sanatçıların performansıyla perçinlenen sunum sizi yine ikilemde bırakacak, çıkmaza sokan anlık seçimlerde insanlığınızı yitirmeden ancak hayatta kalma içgüdünüzden de vazgeçmeyen kararlar vereceksiniz. Bir anınızda felaket sonrası dünyada bir umut ışığı görecek, bir kaç dakika sonra aslında hiç bir şeyin asla eskisi gibi olamayacağına hüküm getireceksiniz.
The Walking Dead, zombiler tarafından çökmüş bir uygarlıkta hayatta kalma savaşı yanı sıra insan kalma savaşını verenlerin hikayesi. Kurgusal dünyanın bu kadar sevilmesinde rol oynayan kilit noktalar 400 Days’de de başarıyla karşımıza çıkıyor. Karakterleri tanıyabilmemiz ve onları benimsememiz adına verilmiş olan süre hayli kısa olsa da, finale kadar sizi merakta bırakan anlatısı ve bu kısa sürede ortaya konan performansıyla 5 dolarlık fiyatını karşılayacak ve The Walking Dead takipçilerince kaçırılmayacak bir aperatif.