23 Studios - Semih Sancar Röportajı
Samet Konuksal

Sayfa 1

Çoğu Türk oyuncusunun istediği tek şey belki de, Türkçe oyunları görmek. Üçüncü parti ekipleri sayesinde PC’de altyazıyla da olsa bu isteğimiz yerine geliyor fakat, ya konsollar?
Bildiğiniz üzere son dönemde günlük hayatımızda oyun reklam tabelalarını,
televizyonlarda oyun reklamlarını görmeye başlamıştık. Sonrasında ise, bu atağı yapan Sony Türkiye’nin desteğiyle birlikte Türkçe oyunlarla, oyunlarda ünlü seslerle karşılaştık.

Peki ya bu atağın arkasında bulunan isim sadece Sony Türkiye ekibi mi? Hayır. Oyunların Türkçe çeviri ve dublaj çalışmalarını yapan 23 Studios’un kurucusu Semih Sancar ile, sizler için bir röportaj yaptık. Daha fazla bekletmeden, sizleri röportajımızla baş başa bırakalım.
 
Bölüm Sonu Canavarı: 23 Studios’u ilk olarak Trine’ın Türkçeleştirilmesinde görmüştük. Bize firmanızdan ve 23 Studios’un kurulma fikrinin ilk olarak nasıl ortaya çıktığından bahseder misiniz?
 
Semih Sancar: 23 Studios’u, ben OyunGezer dergisinde röportaj işleri ile ilgilenirken yaptığım bir röportajdan sonra kurmaya karar vermiştim. Trine’dan Joel ile konuşurken, kendisi satış rakamlarından yakınmıştı. Ben de, firmalar Türk oyuncusunu dikkate alıp fedakarlık yapmadığı sürece, bu oyuncular orijinal almakta bir sebep göremeyeceklerdir demiştim. Bunun nasıl sağlanacağını sorduğunda ise yerelleştirme cevabını verdim. O halde proje senindir Semih dedi, ve herhangi bir kazanç beklemeden çeviriye başladık.

BSC: Neden “23”?
 
Semih Sancar: Türk oyun sektörünü yerinden oynatacak bir önemi yok 23’ün. (: Aramızda bir anlamı vardı diyelim.
 
BSC: Son dönemde oyun sektöründe Türkçe oyunlar gündeme gelmeye başladı. Şüphesiz, bunda Sony Türkiye ve ürün müdürü Özgür Kirazcı’nın katkısı çok büyük. Bize Sony ile birlikte çalışma sürecinizi anlatabilir misiniz?
 
Semih Sancar: Sony Türkiye, Türk oyuncularını cidden de önemseyen bir firma. İnsanlar bu işe ekonomik yönden bakıyor ama zaten cebimizden çıkan para, konsol oyunlarında ya Sony’ye, ya Microsoft’a ya da Nintendo’ya gidiyor. Fakat bizden aldığı parayı tekrar bize harcayan bir firma var, o da Sony. Burada Tilki zekalı olmaya çalışıp, “Bu işin içinde bir iş var. Adamlar babasının hayrına mı yapıyor sanki. Tabii ki Türkçe yapacaklar, buna mecburlar” gibi yorumlara gerek yok. Köşedeki bakkal da babamızın oğlu değil ama sürekli “Abi, Power Ranger kartları geldi mi” diye sorarsan ve geldiğinde de satın alırsan, adam ondan bol bol getirir, hatta reklam panosu hazırlar, hatta arada kendi çapında kampanya yapar. Yoğun talep üzerine getirip, hiç satamazsa da tabii ki bir daha ne getirir ne kampanyasını yapar. Burada arkamıza yaslanıp, Türkçe oyunun keyfini çıkartmaktan başka yapmamız gereken herhangi bir şey yok.
 
Sorunun biraz dışına çıktım, hatta hiç de soruya cevap veremedi bu söylediklerim, farkındayım. Sony ile başlayan birlikteliğimiz, ekibin Trine ve Mount & Blade oyunundaki tecrübesinden geliyor. Biliyorsunuz, o zamanlar bırakın Türkçe oyun çeviri ekibini, Türkçe oyun yoktu adam akıllı. Biz de birkaç adım öne çıkmıştık o zamanlar. Kendimi Özgür bey’e tanıttım. Daha sonra Sony Avrupa’dan bir arama geldi, ekibin işini ve tecrübesini beğenmişler, bizimle çalışmak istediler. İlkin, bizim için bir test havasında geçen Start the Party oyununa başladık. Hem çeviri hem de dublaj anlamında çok başarılı bir iş çıkınca Gran Turismo 5 ile devam ettik. Şu an ise aynı anda 3 proje yürütebilecek kabiliyette ve donanımdayız. Her eleştiriyi, her hatayı dikkate aldık. Bundan 1 sene sonra, çok çok farklı bir yerde olacağız ki bunun havasına biz Uncharted 3 ile şimdiden girdik.

BSC: Sony ile başlayan çalışma süreciyle birlikte artık sadece altyazı değil, dublaj çevirilerine de başladınız. Birçok ünlü isim dublaj çevirisi için 23 Studios bünyesinde bulunuyor. Peki bu ünlü isimleri bu iş adına ayarlarken ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
 
Semih Sancar: Şöyle bir zorluğu var, “Bu ne işi şimdi? TV mi Dizi mi” durumları oluyor (: Oyun kültürü yok denecek kadar az. Hele ki oyun dublajı, yepyeni bir sektör. Oyuncular, karakterlerine göre kimi zaman oyunun havasına giriyorlar, kimi zaman giremiyorlar. Bunlar biraz zaman alacak işte. Dublajlarda yaşanan, kimi oyuncuların çok iyi ayak uydurması olması, kimisinin uyduramaması durumu da buradan geliyor. Fakat dediğim gibi, bunlar yakında değişecek.
 
Sayfa 2

BSC: Uncharted 3 nasıl gidiyor peki? Kadro nasıl? Kimler var?

Semih Sancar: Harika gidiyor. Bence Türk oyun tarihinin en sağlam seslendirme kadrosu kuruldu bu oyun için. 1 oyuncu bile tanınmadık biri değil. Her oyuncu işinin ehli ve neredeyse yarısı şu anki büyük dizi projelerinde yer alan insanlar.

Herkesin aklına gelen ilk şey, oyundaki havanın çeviriye nasıl yansıdığıdır büyük ihtimal. Şimdi, esprileri özenle çevirdik, ama Amerikanvari de bırakmadık. Yani öz Türkçe terimler kullanıldı. Bu bir kısmın hoşuna gidecek, bir kısmın gitmeyecektir, çünkü bir kısım "lanet olsun adamım" cümlesini sever, kimisi bunun "hay anasını ya" versiyonunu sever, kimisi ikisini de sevmez çünkü doğuştan beğenmemeye hazırdır. Açıkçası ben, "lanet olsun, ne halt edeceğiz dostum, hah?" gibi cümleleri " Hass.ktir, ne b.k yiyeceğiz şimdi?" olarak çevirtmeyi uygun gördüm. Zaten bir noktadan sonra, kendimizi oyunun dublaj üzerinde yarattığı havaya öyle bir kaptırdık ki, Drake ve Sully kayıt odasındayken, "lanet olsun" "Hay lanet" gibi çevirileri bile direk "Hay anasını" tadında okumaya başladılar. Sully, Uncharted serisini oynamış birisi. Drake’de oyunlarla arası iyi olan biri. Kayıtlar çok eğlenceli ve kaliteli gidiyor bu yüzden. Buna ek olarak, bu oyunun dublajında yönetmenliği tamamıyla ben üstlendim. Diğer projelerde her kayda giremiyordum fakat bu seferki biraz farklı oldu. Her saniyesinde projenin başındayım. İnsanları en ufak bir noktada dahi hayal kırıklığına uğratmak istemiyordum.
 
BSC: Killzone 3’ün Türkçe olması bizim için gerçekten çok önemli. Genel itibari ile çok başarılı bir iş çıkarıldığını da görüyoruz. Bize Killzone 3’ün Türkçe dublaj çalışması hakkında bilgi verir misiniz? Oyunun seslendirme kısmı hangi aşamada elinize ulaştı mesela?

Semih Sancar: Killzone 3 teknik zorluklar içeren bir proje idi. Bir akışkanlık yoktu çünkü oyun halen hızla yapılmaya devam ediyordu ve bir baştan bir sondan gidiyordu. Hani “Deli işi” derler ya, o havada. Kimi sahneleri göremiyorduk, önümüzde referans yoktu, tahmin etmeye çalışıyorduk, kimi yerlerde İngilizce dublaj bile yoktu, Microsoft’tan Sam seslendirmişti. Yani kimi kısımlar bu yüzden sorunlu oldu ama konu hakkında geri bildirim yaptık elbette. Şunu söylemek istiyorum fakat, eğer seslendirme oyuna Türkiye’de eklenseydi ve tüm düzenlemeler, mixler buradan yapılsaydı, İngilizcesinden bile daha iyi bir dublaj çıkardı. Bunu söyleyebiliyorum çünkü birkaç karakter orijinalinden daha iyi oldu. Mesela Orman bölümündeki keskin nişancı karakteri Türkçe versiyonda daha iyiydi.

Şimdi, anlatacak çok şey var bana bırakırsan. Durmadan anlatırım sana şurada. Fakat forumlarda bu konulardan defalarca bahsettim. Gerçi artık bir şeylerin değişemeyeceğini anlayıp tekrar tekrar zorlukları ve sıkıntıları anlatmayı bıraktım. Düşünsene, adam çıkmış, bulduğu bir imha hatasından dolayı “çevirileri, dizileri çeviren ekiplerden Pınar Batum yapsın, 1 haftada bitirirler, bir tane de hata bulamazsın” diyor. Ben ne yazayım ki bu adama. Cidden de Pınar Batum yapsın yani. Biz de ekipçe tatile çıkarız, 1 senedir ofisten çıkamıyoruz zaten.
 
BSC: Killzone’un çevirisinde ve tonlamalarında bazı ufak tefek hatalar bulunuyordu. Örneğin “Bir çok düşman gemisi tespit ettik.” söylemine “Ne 12 tane mi?” gibi diyaloglar ile karşılaştık. Bunların hazır metin olarak sunulmasından kaynaklandığı aşikâr. Yani yapılacak pek bir şey yokmuş gibi. Bu gibi hatalar hakkında fikirlerinizi alabilir miyiz?

Semih Sancar: Maalesef yok. Aynen senin de dediğin gibi, böyle bir çeviri hatasının yapılması imkansız zaten. Yani orada “Bir çok” yerine 12 yazılmamıştı İngilizce metinde. Çeviri yapılırken bu satırlar arka arkaya da gelmiyor. Birisi A dosyasında 30. Satır, diğer C dosyasında 3. Satır. Bunun şöyle bir çözümü olur, az önce de dediğim gibi Kalite Kontrol ekibinin Türkiye’de ufak bir ofis kurması ve dublajın oyuna yerleştirilme işleminin burada yapılması. Hah, şöyle de bir çözüm var, oradaki Türk Tester’ın oyunu oynarken bunu fark edip bize bildirmesi. O da bu işleri pek bilmiyor ne yazık ki. İngiltere’de oyunlardan anlayan ve “Bug Reporting” işini bilen bir Türk oyuncu bulmak zormuş demek ki. O Tester’ı kovdurma çalışmaların tüm hızıyla devam ediyor (:
 
Sayfa 3

BSC: Bu nesilde Türkçe oyunların sayısı artmaya başladı. Firmalar artık Türkiye pazarına daha fazla önem veriyorlar. Oyuncular da Türkçe oyunların çıkması nedeniyle çok heyecanlı. Sizce Türkçe oyunlar Türkiye'deki pazarın büyümesine ne kadar katkı sağlayacaktır?

Semih Sancar: Bayağı bir etkisi olacak, fakat maalesef tüm oyunları Sony getirmiyor. Getirseydi şayet, şu an LA Noire Türkçe olarak satışa sunulurdu. İnsanların Assassins Creed oyununda Türkçe duyabilmesi için ille de oyunda Türk bir karakterin olması gerekmezdi.

Fakat bu biraz da para işi. Firmalar paranın kokusunu alırsa, gelirler.

BSC: Resmi olarak olmasa da bazı oyun severler oyunların PC sürümlerini altyazı olarak yama halinde Türkçeleştiriyorlar. Onlar hakkındaki yorumlarınızı da alabilir miyiz? Örneğin bir süre önce birkaç gönüllü kişi tarafından Steam ve Team Fortress 2 Türkçeleşmişti. Bunun haricinde bir çok ünlü oyunun Türkçe altyazı yamalarını da görüyoruz.

Semih Sancar: Biraz sert gireceğim ama, bu iş kesinlikle bir gönüllülük işi değil. Bir oyunu nasıl gönüllü olarak yapamazsan, çevirisini de yapamazsın. Çevirilerin halka açık olması kötü bir şey çünkü bir çizgi yakalanamıyor. Mesela Dragon Age’i Türkçe oynarken, ‘codex’deki hikayeleri okuyorum. Kimi eleman resmen döktürmüş, masal gibi anlatıyor, hayran kalıyorsun çevirisine, tarzına; bir sonraki metinde ise bir kopukluk seziyorsun, birebir çevirme yapılmış, aynı kelimeler farklı çevrilmiş. Kötü değil, ama garip, sanki başka bir oyundan alınmış koyulmuş gibi. Keşke oyun dağıtımcıları bu arkadaşları bir ofiste toplayıp, uygun maaşlar vererek profesyonel ekipler olmalarını sağlasalardı. Bu olmadığı sürece, yani sabit bir ekip kurulmadığı sürece, ne yazık ki çok az sayıda oyun tutarlı bir çeviriye sahip olacaktır. Umarım bu insanlar en yakın zamanda değerlendirilir, şayet benim böyle bir planım var onlar için.

Şimdi, bu ekipleri desteklemiyorum sanılmasın. Ben hepsine destek e-postası attım. BuharTR ekibi de dahil. Onların sonunda kadar yanındayım. İnşallah, ilerde daha güzel fırsatlar yakalarlar.
 
BSC: Sanırım Türk Playstation kullanıcılarından günde yüzlerce mail alıyorsunuzdur Türkçeleştirmeyle ilgili. Peki, kullanıcıların en çok Türkçe olarak görmek istediği oyun hangisi?

Semih Sancar: Günde yüzlerce almıyoruz şimdi, onu bir belirteyim (: En fazla 10 tane geliyor.Bilindik oyunları istiyorlar. Call of Duty serisi, GTA serisi.

Açıkçası ben COD’u Türkçe görmek istemezdim, çevirmeyi de keza. Onun yerine Mass Effect, Diablo, Elder’s Scrolls gibi oyunları isterdim.

BSC: Eminim Xbox 360 ve Wii kullanıcıları Türkçe oyunlarınızı görmek için sabırsızlanıyordur. PC için de en son, yakın geçmişte Mount & Blade’i görmüştük. Playstation 3 haricindeki platformlar adına da Türkçe oyun projeleriniz bulunuyor mu?

Semih Sancar: Bulunuyor, hepsi bizim projemiz değil ve bildiğiniz gibi bunlar Sony’den de değil, yani iş dağıtımcıların elinde. Onlar da genelde filmlerinin çevirisini yapan ekibe yaptırmayı tercih ediyorlar. Umarım güzel işler çıkar, çünkü film ve oyun, uygulama kısmında çok farklı şeyler.
 
BSC: Forumlarımızda Playstation kullanıcılarının nabzını yokladığınızı biliyoruz. Hatta bir başlığınız bile mevcut. Bunu bilen forum üyeleri de bazı istek başlıkları açıyor. En son L.A. Noire’da görmüştük. Daha önce dediğiniz gibi en çok istenen oyunlar arasında da GTA varmış. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Semih Sancar: Maalesef L.A. Noire Türkçe olmadı. Bir 3-4 sene de çıkmaz gibi geliyor Rockstar oyunları. Taa ki dağıtımcılar baskı yapana kadar. Yahu size şöyle bir şey anlatayım, bu bir dağıtımcı firma ile Türkiye’de çok iyi satış yapan bir oyunun yapımcısı ile alakalı. Her zamanki yıllık toplantılarını yapıyorlar. Bizim Türkler diyor ki, “Ehm, oyunu Türkçe yapacak mısınız” elemanlarda “Düşünmüyoruz” diyor, bizimkiler de “Tamam o zaman” diyor. Ben burada şaşkınlıkla dinliyorum tabii. Yahu elini vursana masaya, bu oyun zaten satıyor burada, Türkçe eklersek satışlar en az %50 artar desene.

Yeri gelmişken, kendi dağıtım firmamızı açmayı planlıyoruz. İlk dağıtımını yapacağımız oyunlar şimdiden belli ve hepsi de Türkçe olacak. Umarız ki bir aksaklık çıkmaz, çünkü büyük sermayeler gerekiyor bu işler için.