Şimdi benim normalde buraya güzel bir girişle başlamam gerekiyordu. Örneğin size güzel bir basketbol anını yazarak romantik bir giriş yapabilirdim (romantik?) . Ya da standart basketbol hayranlık hikâyeleri anlatarakta girebilirdim yazıya. Ya da daha başka şeyler. Sonra şunu fark ettim. 8 senedir inceleme yazısı yazıyorum. Ve bunların her senesinde basketbol var. Her sene en az 2 basketbol oyunu olduğunu düşünürsek toplamda 16 yazı yapar basketbol üzerine. Yani bir basketbol yazısına girilebilecek her şekilde girmişim. Düşündüm bu sefer ne yazsam diye. Açık söyliyim bişey bulamadım.
Önce 5’ten geriye doğru sayayım ve sonra buzzer-beater hikayesi anlatayım dedim. Vazgeçtim. Sonra bir basketbolcunun ağzından bir şeyler yazayım dedim. Onuda beğenmedim. Sonra yine düşündüm. Ve yine bulamadım. Sonuçta bulunduğumuz noktadayız ve gördüğünüz gibi gayet saçma bir şekilde yazıya girmiş bulunuyorum. Memnunmuyum bundan? Kısmen. Rezilmiyim? Kesinlikle. Ama bunlara bir yazı girişinde girmeye gerek yok! (iğrenç kelime esprisi no 1)
Saçma başladık bari toparlıyalım biraz. Kaç kişi basketbola arcade salonlardaki o efsane oyunla başladı? Neydi adı onun? Hani şu 3’erlikten sokakta oynanan ve ülkelerin takımlarının bulunduğu oyun. Süper şutlar atabiliyoduk ateştopu gibi. Çinliler süper 3’lük atardı, Amerikalıların smaçları engelenemezdi. Fransızlar uyuzlardı. Zaten topu topu 8 ülke vardı ama mübarek oyun sanki kutsal gibi bitmek bilmezdi. Bir gün oyunu bitirinceye kadar imanım gevremişti kaç jeton harcamıştım. Yediğim dayaklarda cabası tabi. Sonra simge vardı mahallede her gün peşine düşe… ee neyse ne diyorduk.
Çoğunluğumuzun tanıştığı (yeni jenerasyon hariç tabi) ilk basketbol oyunudur belkide. Daha sonra geldi 3. boyut ve live girdi hayatımıza. Sanırım 95 yılıydı ilk çıktığında ve ciddi sükse yapmıştı. Uzun süre piyasanın tek hakimi oldu. Sonra özellikle konsollarında piyasayı almasıyla yavaş yavaş rakipleri kendini geliştirmeye live gerilemeye başladı. Ve sonuçta geçtiğimiz 2-3 senedir artık 2. tercih edilen oyun oldu. EA Sports bu sene buna bir son vermeye kararlı görünüyor. Özellikle sezon başında rakiplerinden transfer ettikleri 2 yapımcı ile bir atılım içerisine girmiş gibiler. Peki ne kadar başarılı olabildiler. Bunu hep beraber göreceğiz. Kısacası dostlar sabahtan beri söylemeye çalıştığım şey şu. NBA Live, 2010 yılı için sahalarda.
Yine açılış videosu yok. EA’nin son 2-3 senedir bıraktığı şeylerden biri. Halbuki en sevdiğim yanlarıdır en başta güzel bir video ile açılması EA oyunlarının. Shift ile birazcık geri dönüş sinyali verdiler bu konuda bakalım bekliyoruz. Son 2 senedir olduğu gibi arena’ya gidiyoruz hemen oyunun başında. Ama bu sefer farklılık şu yönde bütün nba yıldızları bir arada bu sahada. Hatta en başta le bron sahaya gelip howard ile Amerikan usulü helalleşiyor. (yok artık le bron James esprisi yapmayacağım.yeminliyim) Arenada istediğiniz nba yıldızını seçerek takılabiliyorsunuz istediğiniz kadar. Bu fırsatı iyi değerlendirin bu adamları tek bir sahada kolay kolay toplayamazsınız. Hatta yakınlarında top bile toplayamazsınız (iğrenç kelime esprisi no 2)
Biz quick game diyelim ve oyuna geçelim. Her zamanki gibi güzel bir açılış var maç başında. Artık her nba oyununda alıştığımız şeyler. Bizi ilk ilgilendiren şey tabiî ki grafikler. Sizde resimlerden fark ettiğiniz üzere her sene olduğu gibi live muhteşem modellemeler, güzel yansımalar ve detaylar ile bezenmiş durumda. Geniş açıdan baktığınızda ilk dikkat çeken şey saha ve çevre grafiklerinin maksimum çözünürlükte sunulmuş olduğu. Ciddi anlamda bir pürüzsüzlük söz konusu.
Seyirciler geçen seneye göre biraz daha geliştirilmiş ve daha canlı bir ortam oluşturulmuş. Ama bir problem var. Şimdi diyceksinizki kardeşim hem modellemeler iyi diyorsun, hem saha iyi, e problem ne. Sakin olun anlatıcam. Daha doğrusu anlatmaya çalışıcam. Oyun sırasında sürekli gözlerinizi rahatsız eden bir durum var ve bunun adını koyamıyorsunuz bir türlü. Ben uzunnnn geceler boyu düşündüm (yalan), yemedim, içmedim (bu hepten yalan) ve soruna biraz olsun bir açıklama getirebildim.
Saha ve çevre, üzerlerinde oynayan oyunculara göre fazla kusursuz, ve oyuncular o sahaya girdiklerinde ciddi bir AA problemi göze çarpıyor. Özellikle oyunu durdurup dikkatli incelediğinizde oyuncuların yüzleri, kolları ve vücut hatları saha üzerinde problemli duruyor. Yani buradan şunu da çıkarabiliriz. Oyuncu grafikleri biraz daha kötü uygulanmış oyun içerisinde. Peki grafikleri en ciddi rakibi ile karşılaştırırsak durum ne olur. Live 1-0 geriye düşmüş olur. Bu, bu kadar açık ve net.
Buradan atmosfere geçiş yapalım. Öncelikle atmosferin bir numaralı kuralı nedir? Bana göre sesler. Peki sesler nasıl live’da? (sınav mı yapıyoruz incelememi) Oldukça iyi. Özellikle seyircilerin verdiği tepkiler oldukça geliştirilmiş. En önemlisi artık maçın durumuna ve zamanına göre tepki verebiliyorlar. Yani örneğin maç 30 sayı farkla gidiyor diyelim, kalkıp kimse ev sahibi takıma defence – defence diye tempo tutmuyor. Herkes kafasına göre takılıyor, dans ediyor bağrıyor çağrıyor, yani herkes eğlencesinde oluyor işin. Ama işler ciddiyse ve üstelik maçın son anlarıysa inanılmaz bir uğultu ve tezahürat söz konusu. Bunun yanında spiker ve çevre sesleride gayet yerinde. E zaten bir EA klasiği haline gelmiş müzikler de harika. Amaaa..
Gene bir ama koyduk buraya. Bir şeyler eksik atmosferde. Gene adını koyamıyorsunuz ama size bir nba maçında olduğunuzu tam anlamıyla hissettiremiyor. Yani bir son saniye basketi attığınızda yine o heyecan doluyor içinize ama sanki stapless center’da değilde abdi ipekçi’de atmışsınız o basketi gibi oluyorsunuz.
Bu belkide oyun yapısından kaynaklanıyor. Oynanabilirlikte bir sorunumuz yok. Hatta çok çok iyi bir oynanabilirliği var oyunun. Bu sene neredeyse her EA oyununda olduğu gibi çok akıcı ve hızlı bir oyun var sahada. Çok rahat hakim olabiliyorsunuz oyunculara ve istediklerinizi yapabiliyorsunuz. Top fiziğide geçen seneye göre biraz daha oturmuş gibi. Artık abartı sekmeler yok ve çemberde çok daha mantıklı davranıyor top. Ama basketbolda olması gereken o mücadele, sert savunma hissi, zor hücumlar kesinlikle live’da yok. Bir kere sayı bulmak aşırı kolay. Yani biraz post up yapsanız veya topu baseline’a indirseniz boşluk buluyorsunuz ve sayı geliyor. İstediğiniz kadar savunma yapın kalabalıktan sayı bulmak çok kolay oluyor ve engelliyemiyorsunuz. Birde en büyük eksiklik şu. Şut attığınız hissetmeniz biraz zaman alıyor.
Live size birçok mod sunmakta. Önce dynamic dna’den bahsedelim. Geçen senede olan bir özellikti ama artık geliştirilmiş bir şekilde sunulmakta. Bilmeyenler için açıklayalım dynamic dna her gün oyuncu bilgilerini gerçek zamanlı olarak güncelleyen ve gerçek hayattaki şartları oyun içinde size sunan bir update sistemi. Yani örneğin Carter bir önceki gece maçta sakatlandıysa bu özellik sayesinde ertesi gün sizin oyununuzdada sakat oluyor. veya çok iyi bir oyun çıkardıysa özellikleri yükseliyor vs. vs. bu normalde paralı bir özellik ama oyunu satın aldığınızda içinden çıkan bir kod ile bir deneme süresi hakkınız bulunmakta. Buna özel bir mod’da var. Dynamic season adı verilen bu modda seçtiğiniz takımın gerçek zamandaki istatistikleri ve kadroları ile başlıyorsunuz sezona. Ve ordan itibaren siz devralıyorsunuz.
Gerçek zamanlı oynayarak devam ettiğinizde sürekli güncelleniyor bilgileriniz ve örneğin o sırada siz ligin neresindesiniz, takım gerçek hayatta neresinde istatistikî olarak görebiliyorsunuz. Yani sizi bir şekilde senkronize ediyor gerçek hayattaki takımla ve oldukça eğlenceli bir sezon geçirmenizi sağlıyor. FIFA oynayanlar için belirtelim live season’ın aynısı.
Standart modlar yine bulunmakta zaten. Dynasty mod bildiğiniz üzere live’ın menejerlik modu. Bu mod geliştirilmiş durumda ve çok daha gerçeğe yaklaştırılmış. Yeni mod olarak ise fantasy team modu eklenmiş. Bu modda seçtiğiniz takımlara kendiniz bir kadro belirliyerek maça başlıyorsunuz. Yani hayalinizdeki takımı kurarak maçlar yapıyorsunuz. 2 kişi olduğunda oynaması çok eğlenceli oluyor.
Bunun yanında ayrıntılarda oldukça iyi düşünülmüş durumda. Örneğin her maçta yaptığınız güzel hareketlerin vidolarını, veya hoşunuza giden anların resimlerini kayıt ediyorsunuz. Bunları daha sonra ana menüdeki career highlihgts kısmından görüntülemeniz mümkün. Ve aynı zamanda bu görüntüler EA sports world sitesinede yüklenebiliyor ve tüm dünya ile paylaşabiliyorsunuz.
Ve gelelim oyunun en iyi olduğu bölüme. Tıpkı geçen sen olduğu gibi bu senede muhteşem bir online modu var nba live’ın. Öncelikle hiçbir şekilde lag veya gecikme problemi yaşamıyorsunuz. Tıpkı evinizde bir arkadaşınızla oynar gibi akıcı ve kusursuz bir online deneyimi mevcut. Bunun yanında online modları ilede uzun bir oyun süresi vaad ediyor size. Online team play ile her bir kişinin bir oyuncuyu kontrol ettiği maçlar yapabilir ve 5’e 5 kapışabilirsiniz. (reklam gibi oldu bu) Bunun yanında biraz önce bahsettiğimiz fantasy mod’u online’dada bulunmakta. Online ligler yine emrinize amade durumda. Online konusunda live kesinlikle piyasadaki en iyi basketbol oyunu. Özellikle rakibinin bu konuda ciddi sıkıntı yaşadığını düşünürsek bu kısım oldukça önemli hale geliyor.
Evet sanırım hemen hemen her şeyden bahsettik gibi. Son olarak genel bir bakış yapmamız gerekirse NBA Live 2010 geçtiğimiz senelere göre ciddi gelişimler göstermiş durumda. Özellikle oynanabilirlik ve top fiziği gibi eksik olduğu noktalarda ciddi atılımlar yapmış diyebiliriz. Ancak hala ciddi eksiklikleri olan bir oyun. Kesinlikle kötü bir oyun değil ve hatta basketbol seven kişilerin en azından bir kere denemesi gerek. Ancak tek bir seçenek kullanacaksanız ve tercih yapmanız gerekirse artıların ve eksilerin mutlaka değerlendirilmesi gerekir. Benim son cümlem şu şekilde olacaktır NBA Live “oynanabilir” bir oyun olmuş.
Ben hala takılı kaldım girişte. Neydi şu oyunun adı ya…