Hani nasıl derler. Cennetten bir köşe adeta Kyrat. Şehrin gürültüsü, hava kirliliği, çöplerle dolu sokaklar, trafik sıkışıklığı gibi dertlerden uzak. Bu el değmemiş topraklar Himalaya bölgesinde harika bitki türlerine ve temiz su kaynaklarına sahip. Her insana huzur verebilecek kadar güzel olan bu ülke malesef karışıklık içinde. Bu güzelim topraklar bir psikopat ile özgürlükçü gerillalar arasında kalmış.
Amerika’dan memleketi Kyrat’a dönen ana karakterimiz Ajay Ghale’nin tek isteğiyse annesinin son arzusunu yerine getirmek.
Annesinin küllerini ülkesine getiren Ajay Ghale burada babası tarafından başlatılan direniş hareketine istemeden katılmak zorunda kalır. Annesinin oğlu bu nedenle bir anda azılı bir gerillaya dönüşür. Ajay Ghale şimdi bu ülkede düzeni sağlamak için ciddi kararlar vermelidir.
Ajay Ghale’nin öyküsü Far Cry 3’teki Jason Brody’nin öyküsü kadar etkileyici gelmiyor. Orada Vaas’ın size yaşattığı büyük şoku ana düşmanınız Pagan Min karşısında yaşamıyorsunuz. Tabi bunun sebebi biraz da düşmanımızın ilginç görünüşü veya psikopatlık yapacağını beklememiz.
Vaas’ın aklınızı başınızdan alan derin sözlerini bu oyunda bulamıyorsunuz. Yine de Far Cry 4 de en az Far Cry 3 kadar çılgın bir oyun diyebiliriz.
Far Cry 3’ün harika oyun dinamiklerini kullanan Far Cry 4’e başlar başlamaz kendinizi yoğun bir aksiyonun içinde buluyorsunuz
. Oyunda ilk 2-3 saattin ardından bile sürekli yeni dinamiklerin tanıtılması sizi ne kadar uzun bir oyunun beklediğini gösteriyor. Yine de sürekli çatışmalara gireceğinizi düşünmeyin; çünkü oyunda tamamen olmasa bile büyük oranda özgürsünüz. Her ne kadar Golden Path adlı direnişçilere yardım etmek ana amacınız olsa da haritada özgürce dolaşma şansınız da var.
Oyun boyunca Golden Path ile iletişim halinde kalıyor ve Pagan Min’in askerlerine karşı savaşıyorsunuz. Üstelik görevlerinizi belli emirler doğrultusunda yapmanız da gerekmiyor.
Golden Path’in eş başkanları olan Amita ve Sabal ile konuşup görevleri istediğiniz amaca yönelik yapabilirsiniz. Örneğin bir görevde Amita bilgiye önem verip askerlerin feda edilebileceğini düşünüyor. Sabal’ın önceliği ise askerlerini kurtarmak. Burada doğal olarak vicdanınızı mı, yoksa aklınızı mı dinlemeniz gerektiğini düşünüyorsunuz. Böylece oyunun gidişatında ve sonunda önemli değişiklikler gerçekleşiyor.
Açıkçası oyunun ana görevlerinin bizi biraz hayal kırıklığına uğrattığını söylemeliyiz. Açık dünya oyunlardaki görevlerin tekrarı sorunu bu oyunda da karşımıza çıkıyor.
Görevler çeşitli eşyaları ele geçir, insanları kurtar, bölgeleri koru veya uyuşturucu tarlalarını yak gibi şeylerden ibaret. Kendinizi gerçekten de bir hikayenin parçasıymış gibi hissetmiyorsunuz. Hani nasıl söylesek, ana görevlere bakınca yan görevlerden çok farklı olduklarını söylemek zor. Her şeye rağmen Himalaya’lardaki gibi bazı görevler gerçekten de çok etkileyici. Aslında görevlerin, oyunun mantığının Far Cry 3’e fazla benzemesi asıl problemi oluşturuyor. Yoksa tek başına ele aldığımızda oyundan sıkılmanız mümkün değil.
Far Cry 4’ün asıl eğlencesiyse yan görevlerde ortaya çıkıyor. Hani nasıl desek.
Oyunu silahlı modern The Elder Scrolls olarak tanımlayabiliriz. Kasabalarda her insanın farklı dertlerinin olduğunu görüyorsunuz. Kimisi bir rehineyi kurtarmanızı isterken, kimisiyse kaybolan eşyasını bulmanızı istiyor. Bu görevlerin getirisinin yüksek olması da onları yapmanızı sağlayacaktır. Açıkçası bazen ana görevleri bırakıp etrafta gezmek istiyorsunuz; çünkü oyunun dünyası her yönüyle harika.
Kyrat’ta gezerken resmen büyüleniyorsunuz. Etrafta geyikler, kuşlar, filler, kaplanlar veya ayılar görmeniz mümkün.
Ayrıca Kyrat’te son derece dinamik bir hayat var. Bazen bu hayvanların insanlara saldırdığına şahit oluyorsunuz. Hatta bir kartal silahlı savaşçıyı bile öldürebiliyor. Böylece capcanlı bir dünyada olduğunuzu hissediyorsunuz. O nedenle her zaman tetikte olmanız gerek; çünkü insanlar kadar hayvanlar da sizin için büyük tehlike oluşturabiliyor. Bu arada filleri kızdırıp onları silah olarak kullanmanız da mümkün. Yine de filleri kızdırınca ortalıktan sıvışsanız iyi olur; çünkü öfkeli bir fil çok tehlikeli oluyor.
Far Cry 4’ün haritası son derece büyük. Oyunun başında bile haritayı açıp şöyle bir baktığınızda Kyrat topraklarının ne kadar büyük olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz.
Bu mekanların birbirinin kopyası olmaması da sevindirici bir etken. Bazen The Elder Scrolls: Oblivion’daki o büyüleyici dünyayı hatırlayabilirsiniz. Etrafta ağaçlara, kuşlara, tepelere bakıp dalıyorsunuz. Hani bu güzelim topraklarda bir savaş yaşandığına inanmak gerçekten de zor.
Far Cry 4’ün oynanış dinamiklerinin Far Cry 3’ten alındığını oyuna başlar başlamaz anlıyorsunuz. Silah tutuşu ve vuruş hissi neredeyse birebir aynı. Eğer Far Cry 3’ü oynadıysanız bu oyuna alışmanız sadece birkaç dakikanızı alacaktır. Kontroller biraz daha zor olması dışında Far Cry 3’le neredeyse aynı. Oyunda düşmanlar da benzer şekilde hareket ediyorlar. Etrafta arabayla devriye gezenler veya yol kesip kontrol yapanları görebilirsiniz. Bazen bunlara pusu kurup havaya uçurmanın verdiği zevk hala anlatılamayacak kadar güzel. İşi gücü bırakıp Bombacı Mülayim moduna girebilirsiniz.
Bunların yanında radyo kulelerinin yerini şimdiyse çan kuleleri almış. Bu kuleleri düşmanın elinden alıp haritada yeni mekanları görebilir ve yeni silahları açabilirsiniz.
Silahlardan bahsetmişken oyunda tıpkı Far Cry 3’e benzer bir özelleştirme sistemi var. Bu oyunda da silah satın alıp yeni özelliklerini açabiliyorsunuz. Ayrıca Fil ve kaplan ile temsil edilen Ajay Ghale’nin özelliklerini de geliştirebiliyoruz.
Enerjimizi, eşya hazırlama yeteneğimizi veya düşmanları öldürme yeteneklerimizi geliştirebiliyoruz. Özelleştirmeler konusunda oldukça tatmin edici olan oyun daha fazla silah seçeneği sunsaydı daha mutlu olabilirdik.
Genel olarak baktığımızda Far Cry 4, Far Cry 3’ün aynısının daha fazlası gibi duruyor. Bir bakıma aslında sadece mekan değişmiş.
Tabi farklı mekanla birlikte oyuna bazı yenilikler de eklenmiş. Mesela çevrede bulduğunuz kancalarla tepelere tırmanma şansınız var. Tırmanmanın yanı sıra sallanıp uçurumlardan da atlayabiliyorsunuz. Yüksek dağların bulunduğu bir ortamda bu yeni özellik çok işe yarıyor.
Tabi yolculuk etmenin farklı yolları da var. Yerel arabaları saymazsak yine benzer kara ve hava araçları sunan oyunda
Wing Suit’le birlikte artık daha özgürsünüz. Bazen bir sincap gibi göklerde süzülüp özgürlüğün tadını çıkaracaksınız. Tabi daha geleneksel olarak mini helikopterler de kullanma şansınız var. Ubisoft araç kullanma konusunda size çok sayıda seçenek sunmuş. Oyunda her ne kadar fast travel (hızlı seyehat) olayı olsa da bu araçları kullanarak gezmek çok daha eğlenceli.
Far Cry 4’ün büyük dünyası aynı zamanda grafiksel olarak da son derece etkileyici. Özellikle ışıklandırmalar üzerinde duran Ubisoft grafiksel konuda harika bir iş çıkarmış. Silahlardaki veya nesnelerdeki yansımalar müthiş. Oyundaki patlamalar ve parçalanmalar da gözlerinizi alacak cinsten.
Ubisoft sadece gündüzleri değil, geceleri de gözlerimize bayram ettiriyor. Şöyle bir ay ışığına baktığınızda renk paletinin kalitesini anlıyorsunuz.
Tabi günlük güneşlik bölümlerin yanında karlı bölümlerde görsel şova yapıyor. Yerdeki izler ve atmosferin kalitesine diyecek söz yok. Dunia Engine açık alanlarda harika bir iş çıkarıyor. Yine de aynı etkileyiciliği kapalı mekanlarda bulmanız imkansız.
Dünya Engine sadece açık alanlar için tasarlanmış bir oyun motoru gibi görünüyor ki muhtemelen de öyle. Karakterlerin tasarımı konusunda da iyi bir iş çıkaran Ubisoft yüz ifadeleri üzerinde özel olarak durmuş. Bu karakterler çok çekici olmasalar da etkileyici hareketlere sahipler.
Oyunun ses ve müzikleri de iyi bir düzeyde.
Özellikle Hint müziklerine benzer ezgilerle kalbimizi çalıyor. Bu şarkılar ciddiyetten uzak olsa da Kyrat’ın popüler kültürünü yansıtmayı başarıyor. Bunların yanında karakterlerin seslendirmeleri de oldukça iyi. Hint aksanıyla İngilizce konuşulması dikkatimizi çekiyor. Belki karşımızda 1. sınıf bir iş yok, ama şikayet edebileceğimiz bir şeyle de karşılaşmıyoruz.
Far Cry 4’te co-op ve multiplayer modlar da bulunuyor.
Oyunun co-op modunda bir başka oyuncunun macerasına eşlik edebiliyorsunuz. Açıkçası bu co-op görevlerin tanıtımlardaki gibi eğlenceli görünmediğini belirtelim; çünkü bu görevler ana senaryodan ayrılar. Ayrıca pek eğlenceli olmadıklarını da söyleyelim. O nedenle tek tabanca olarak takılmayı isteyebilirsiniz. Üstelik tek tabanca takılırken Guns for Hires adlı destek sayesinde yanınızda yapay zekaya sahip dostlar da almanız mümkün. Yani bu dünyada yalnız olmak zorunda değilsiniz.
Oyunun multiplayer modundaysa Golden Path ve Rakshasa savaşçılarının mücadelesi konu ediniyor. 2 round halinde oynanan karşılaşmalarda iki tarafı da yönetiyorsunuz.
3 farklı oyun modu bulunan Far Cry 4’ün Outpost modunda bölgeleri ele geçirmeye çalışıyorsunuz. Propaganda modundaysa düşman bölgelerine bomba kurma veya bombaları engellemelisiniz.
Demon’s Mask’te ise büyülü maskeleri ele geçirip yok etmelisiniz. 5’e karşı 5 oynadığınız bu modlarda Golden Path savaşçılarıyla modern silahları kullanırken, Rakshasa savaşçılarıysa ok kullanıp, hayvanları kontrol etme yeteneğine sahip. Ayrıca uçabilir veya gizlenip görünmez olabilirsiniz. Ubisoft her iki grup arasındaki farkı iyi bir şekilde vurgulamış. Kontroller konsolda her ne kadar zor olsa da bir süre sonra bu oyun modlarını da seveceğinizi düşünüyoruz.
Genel olarak baktığımızda Far Cry 4’ün Far Cry 3’ün DLC gibi olduğu eleştirisi çok haksız sayılmaz.
Çan kuleleri, görev sistemi, araçlarla devriye gezme olayı, hayvan derileri biriktirme, özelleştirmeler, hatta düşmanların hareketleri bile önceki oyuna benziyor. Yapay zekada Far Cry 3’ten pek farklı değil.
Buna karşın Assassin’s Creed’in aksine bu oyunun dinamikleri sağlam temeller üzerinde yükseliyor. Sırf Kyrat’in dev topraklarında gezmek için bile Far Cry 4’e göz atabilirsiniz. Eğer büyük yenilikler beklemiyorsanız Far Cry 4 sizi fazlasıyla memnun edecektir. Aksi takdirde oyunun fiyatının düşmesini bekleyip bu güzel oyunu mutlaka denemenizi tavsiye ediyoruz. Karşımızda öncekiyle benzer ama emek verilmiş bir oyun var.