Haftalık dizi ve film önerilerimize dokuzuncusu ile devam ediyoruz. Bu hafta kara mizah ve dram ağırlıklı bir dizi ve filmi sizlere önereceğim. Diğer öneri yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.
Bu tavsiye yazılarında az bilinen yapımları önerme veya belli bir konsept yoktur. Örneğin Cyberpunk 2077 öncesi herkesin bildiği Blade Runner filmini de Cyberpunk 2077’ye hazırlık amacıyla önerebiliriz. Az bilinen yapımlar ve kaliteli yapımlar dışında, o hafta izlemenizin daha iyi olacağını düşündüğümüz yapımlar da önereceğiz. Şimdi önerilerimize geçelim.
Dizi Önerisi: A Young Doctor's Notebook
İlk bölümü 6 Aralık 2012 yılında yayınlanan son bölümü ise 12 Aralık 2013 yılında yayınlanan, toplamda 8 bölümden oluşan iki sezonluk bir dizi A Young Doctor's Notebook. Mikhail Bulgakov'un eserlerinden uyarlanan A Young Doctor's Notebook, kara komedi – dram türünde bir dizi. İlk sezonun yönetmenliğini Alex Hardcastle üstlenirken, ikinci sezonda yönetmenlik koltuğuna Robert McKillop geçiyor. Dizinin başrol oyuncuları ise şöyle: Daniel Radcliffe, Jon Hamm, Rosie Cavaliero, Adam Godley ve Vicki Pepperdine.
1917 yılında tıp fakültesinden mezun olan Dr. Vladmir Bomgard’ın şehirden oldukça uzak bir kasabada, hatta at arabasıyla bile belirli bir yere kadar yaklaşılabilen hastaneye doktor olarak atanmasından sonraki olaylar anlatılırken, bir yandan da aynı doktorun 16 yıl sonraki hayatı anlatılır. Gençliğini Daniel Radcliffe, yaşlılığını ise Jon Hamm canlandırıyor.
Her ne kadar ana karakter yeterince kaliteli yazılmış olsa da hastanede çalışan diğer üç karakter dizinin keyfini oldukça yukarılara çıkarıyor. Tıp eğitimi almış olan, sürekli sıkılan ve doktor olmaya çalışan Demyan Lukich; hastanenin genç ve güzel ebesi Pelageya Ivanovn; hastanenin eski doktoru Leopold Leopoldovitch’e hayranlık duyan tecrübeli ebe Anna. Bu karakterler dışında da her bölümde hastaneye gelen farklı hastalar da hikâyeyi oldukça keyifli hale getiriyor. Tabii keyifli demek bir kara komedi yapımı için oldukça zor. Zaten yan karakterleri ve hastaneye gelen hastaları çıkartırsak A Young Doctor's Notebook ağır bir dram dizisi haline geliyor. Tabii yer yer doktorun kendisi de sizi güldürebiliyor ama gülmeye başlamanız ile üzülmeniz arasında çok kısa bir süre var. Zaten kara komedinin amacı da budur.
Hikâyenin ayrıntıları vermek istemiyorum, ama dizide daha çok geçmişi yani genç doktoru izliyorsunuz. Ancak hikâyenin bağlamaya çalıştığı nokta, yaşlı doktorun hikayesi. Elbette iki doktor da aynı kişi olduğu için aslında yaşlı doktorun hayatının nasıl o hale geldiğini, hangi kararların nasıl sonuçlandığını genç doktorda izliyoruz. Ayrıca genç doktor da ilk bölümün başından son bölüme kadar kendisinin yaşlı halinin halüsinasyonunu sürekli yanında görüyor. Bu da hem Jon Hamm’in hem de Daniel Radcliffe’in oyunculuğunu rahat rahat izliyoruz anlamına geliyor.
Hikâye tamamen doktorun hayatına odaklanıyor ve diğer karakterler ile ilgili çok fazla detay ne yazık ki öğrenemiyoruz. Ne yazık ki diyorum, çünkü özellikle Leopold Leopoldovitch ve Anna’nın hikayelerini dinlemek ya da Demyan Lukich’e dair daha fazla detay öğrenmek istiyorsunuz, en azından ben istedim. Ayrıca dizi her ne kadar merak unsuru yaratmaya çalışmasa da hikayenin sonunu oldukça merak ettiriyor. Döneme uygun müzik kullanmaları da diziyi gerçekten daha keyifli bir hale getiriyor.
Dizinin garip bir mizahı var, ancak buna alışmak gibi bir derdiniz olmuyor. Sadece başta biraz garipsiyorsunuz. Son olarak ise dizinin 1917’de bir hastanede geçtiğini düşünürsek, hastanelerdeki imkansızlığı da düşünürsek bazı rahatsız edici sahnelerin bulunduğunu da söylemeliyim.
Sonuç olarak her bölümü yaklaşık olarak 24 dakikadan oluşan diziyi mutlaka izleyin. Ancak izlemeden önce şunu belirteyim. Eğer filmlerden duygusal olarak kolay etkilenen biriyseniz, izlemeden önce kendinizi ağır bir yapım izleyeceğinize hazırlayın. Mümkünse daha keyifli günler yaşarken izleyin.
Film Önerisi: Three Billboards Outside Ebbing, Missouri
Yazarlığını ve yönetmenliğini Martin McDonagh’ın yaptığı Three Billboards Outside Ebbing, Missouri yurt dışında 2017 yılında, bizim ülkemizde ise 2018 yılında vizyona girdi. Şu zamana kadar önerdiğim filmlere oranla daha popüler bir film. Zaten 2018 Oscar’da da iki dalda Oscar kazanmıştı. Ancak yine de çok konuşulan bir film değil. Dram ağırlıklı olan, ancak kara komedinin de bulunduğu filmin oyuncu kadrosunda Frances McDormand, Sam Rockwell, Woody Harrelson, Peter Dinklage ve Lucas Hedges gibi isimler bulunuyor.
Tecavüze uğradıktan sonra cinayete kurban giden Mildred’ın kızının davası bir türlü çözüme kavuşturulamaz. Delillerin yetersizliğinden dolayı herhangi bir şüpheli de bulamazlar. Bu durum sonrasında polisin yeterli çalışmadığını düşünen kızın annesi yani Mildred, şehrin yakınındaki bir otoyolda bulunan üç tane billbourd’u kiralar. Polisi, özellikle şerif Willoughby’i hedef gösteren üç afiş bastırır. Başlangıçta bu afişler kaldırılmaya çalışılsa da yasalara aykırı bir durum bulunamadığı için kaldıramazlar. Sonrasında da şerif Willoughby hariç tüm kasaba halkının aslında ne kadar iki yüzlü olduğunu izleriz.
Aslında tüm halk için iki yüzlü demek doğru olmaz. Bu afişler için her ne kadar Mildred’ın yanlış yaptığını düşünenler olsa da onu destekleyenler de bulunuyor. Tam bu noktada da filmdeki neredeyse her karakterin kendi karakterine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Mildred dışında her karaktere “kötü” damgası vururken bir yerden sonra kimin iyi, kimin kötü olduğuna karar veremiyorsunuz. İyi dedikleriniz, anlamsız şeyler yapıyor; kötü dedikleriniz, tahmin etmeyeceğiniz şeyler uğruna hayatını tehlikeye atıyor. Bu durumlar da sizi filmin başından sonuna kadar derin düşüncelere sokuyor.
Yine aynı şekilde dizide olduğu gibi bunda da hikâyeye dair detay vermek istemiyorum, çünkü filmin en can alıcı yanı kesinlikle hikayesi. Her ne kadar hikâye desem de filmdeki üzücü durumlar gerçekte de yaşanıyor. Yönetmen de bu noktada diyaloglardan, kullandığı renk paletine; hikâyenin ilerleyişinden, karakterlerin kişiliğine kadar her şeyiyle gerçek bir hayatın izlediğinizi hissettirebiliyor. Özellikle biraz daha renkli bir görsellik seçmesi ve afişlerin kan rengi bir kırmızılıkta olması, Mildred’ın ruhsal durumunu da oldukça iyi anlatıyor.
1 saat 55 dakika uzunluğundaki bu filmi herkesin izlemesini öneriyorum. Ancak A Young Doctor's Notebook’ta da dediğim gibi, zorlu bir film izleyeceğinizi hatırlatayım. Eğer filmlerden kolay etkileniyorsanız bu yapım için de öncesinde kendinizi biraz hazırlayın. Kısa bir parantez açayım burada, filmde özellikle Sam Rockwell mükemmel bir oyunculuk sergilemiş.