Fairytale Fights, ilk bakışta yaratıcı bir isim gibi geliyor. Hatta oyunun kutusunun arkasını okuduğunuzda da heyecanlanmadan edemiyorsunuz. Bildiğimiz popüler masalların kahramanları, enteresan bir dünyada hep birlikte büyük bir maceraya atılıyorlar. Gayet kanlı geçen bu macerada Pamuk Prenses, Kırmızı Başlıklı Kız, Çıplak Kral gibi karakterler yer alıyor. Bu ilk paragrafta sizin de heyecanlanacağınızı hissedebiliyorum. Ama lütfen, yazının sonuna kadar sabredin ve bir sireliğine de olsa, heyecanınıza sahip olun.
Oldukça hoş, şeker, şirin ve renkli görünen bu platform oyununun ilk açılışı öyle renkli ki, bir anda o eşsiz doğa harkasının kokusunu alır gibi oluyorsunuz. Kırmızı Başlıklı Kız kontrolümüzde, etrafta hoplayıp zıplıyoruz. Bir anda, büyülü bir çaydanlık çalınıyor. Herşey bozuluyor. Biz de, ekibimiz meşhur masal kahramanları ile hemen çaydanlığın peşine düşüyoruz. Kaybolan bir çaydanlık olunca, insan takip etmek için pek hevesli olmuyor haliyle. Ayrıca oyun boyunca bu çaydanlığın nesinin bu kadar özel olduğunu düşünmeden edemiyorsunuz. Ama oyun size hikaye hakkında hiç detay vermiyor. Sadece arada sırada tuhaf tuhaf yaratıkların kocaman çaydanlığı sizden kaçırdığını görebiliyorsunuz. Ve başlıyorsunuz arkasından koşuşturmaya.
Oyun boyunca koşuşturuyorsunuz. Sadece koşturmakla kalmayıp, bir de birbirinden tehlikeli silahları da kullanabiliyorsunuz. Balta, testere, kocaman bir balığın kılçığı, çekiç, motorlu testere, tüfek ve daha sayamayacağım bir sürü silah var oyunda. Bu silahları kullanarak, rengaren olan bölümleri bir anda kırmızıya boyayabiliyorsunuz. Oyunda o kadar çok kan görüyorsunuz ki, bir anda isyan ediyorsunuz. Çocukluğunuzu süsleyen bu şirin karaktercikler, etrafı motorlu testerelerle kan gölüne çeviriyor. Kopan kafalar yerde sekiyor, kollar bacaklar havada uçuşuyor. Şu ana kadar bildiğiniz bütün kanlı FPS oyunlarını bir kenara koyup yeniden düşünmeniz gerekebilir. Fairytale Fights, bir çoğundan daha kanlı ve şiddet içeriyor.
Oyunda sabit mekan olarak bir kasabanız var. Oldukça geniş bir alana sahip olan bu kasabada, oyun boyunca katlettiğiniz kişilerin istatistiklerini görebiliyorsunuz. Kullandığınız silahlar, topladığınız para gibi bilgiler de burada bulunuyor. İnteraktif anlamda tek yapabildiğiniz, kasaba meydanındaki heykelinize para yatırmak ve onu şekle sokmak. Koskoca kasabada başka hiçbir şey yapamıyorsunuz. Ha bir de, yeni görevlere de bu kasabadan başlıyorsunuz.
Bölümler gerçekten çok hoş görünüyorlar. Oyunu geliştirenler, mekanların özellikle bu kadar şirin ve renkli görünmelerini istemişler. Çünkü daha sonra heryer kan gölüne döndüğünde, oyuncuyu sert bir şoka uğratmak istiyorlar. Derelerin aktığı yemyeşil mekanlardan, karlı ve soğuk yerlere, mağaralara, saraylara, Hansel ve Gretel'in pasta evine ve Kırmızı Başlıklı Kız'ın babaannesinin evine kadar bir sürü yeri ziyaret edebiliyorsunuz. Etrafta aşmanız gereken hareketli platformlar, testereler, çekiçler ve asitler var. Klasik platform öğelerinin hepsini barındıran oyunda, bölüm sonu canavarlarını öldürmek için biraz daha fazla ter dökmeniz istenmiş. Çünkü hemen hepsini yenmek için çeşitli yöntemler var ve bunlar sizi çok fazla zorlayabilir. Sebebi ise basit, kontroller.
Oyunun kontrolleri felaket. Karakteri kontrol etmek bir yana, yerinde durdurmak bile sorun. Dar köprülerden ilerlemek istediğinizde, aşağıya düşüyorsunuz çünkü düz ilerlemek çok zor. Siz sağa sola gitmek isteseniz de, karakter her zaman bu isteğinize uymayabiliyor. Çoğu zaman görünmez duvarlara takılıyor veya zıplaması gereken yerlerden düzgün zıplayamadığı için dipsiz uçuruun sonunda kayboluyor. Unreal motoru kullanılarak geliştirilen oyun, belli ki iyi optimize edilememiş. Kontrollerin bu kadar felaket olması, sizi hemen oyundan soğutacak. Hikaye de sıkıcı olduğundan, sonunu pek merak etmeyeceksiniz. Sadece mekanları ve arada sırada size gösterilen esprili ara videoları görmek isteyebilirsiniz. Ama ben sizin yerinizde olsam, Tom ve Jerry izlerdim. Daha eğlenceli.
Grafik konusunda oyunun hakkını asla yemem. Çünkü herşey müthiş görünüyor. Unreal motoru olması, işleri büyük ölçüde değiştirmiş. Grafikler gerçekçi değil, çizgi filmimsi. Cell Shade değil tabi. Yuvarlak, detaysız ve eski Looney Tunes çizgi filmleri gibi görünüyor. Ama güzel görünüyor. Tüm mekanlar dopdolu, her köşede birşeyler oluyor. Siz bir yerde bir platformla uğraşırken, arka planda uzakta bir yerde birisi bir başkasını boğazlayabiliyor veya komik başka şeyler yapabiliyor. Bu tür minik detaylar çok iyi olmuş. Eğer oyunda ilerleyecekseniz, bu detayların hatrına ilerleyeceksiniz. Bundan emin olabilirsiniz.
Ses konusunda da oyun fena sayılmaz. Karakterlerin seslendirmeleri biraz tuhaf gerçi ama müzikler dört dörtlük. Sevimli mekanlara çok uyumlu, dinlendirici müziklerin yanında, hararetli ve korkutucu melodiler de size eşlik ediyorlar. Bu saatten sonra oyunlarda ses konusunda pek sorun olmuyor zaten. Çıkması olası tek sorun, seslendirme yapan adamların kötü olması. Bu oyunda da öyle birşey yok.
Oyunun bir online modu var ama oyunu alanların bundan haberi yok sanırım. Çünkü online odalara göz attığımda, kimsecikleri göremedim. Zaten bağlantıda ve odaları bulmada da sorun yaşadım. Pek fazla uğraşmadım. Bir çoğu da aynı şeyi yapmıştır. Böyle bir oyunda online modun olması anlamsız. Offline modu bile bu denli sıkıcıysa, bu sıkıntının başkalarıyla paylaşılması daha da anlamsız olacaktır. Üzüntüler, sıkıntılar paylaştıkça azalır derler ama bu online oyunlarda her zaman ters teper. Aklınızda olsun.
Fairytale Fights'ı önermek isterdim aslında ama bunu size yapamam. Çocukları ise hiç bu işe bulaştırmayın derim. Hala masal okunmadan uyuyamayan çocuklardan kaldı mı bilmiyorum ama böyle bir oyunda hayallerini süsleyen karakterleri ellerinde kılıçlarla gören çocuklardan bir daha hayır gelmeyebilir. Benden söylemesi. Bu oyunu kiralama şansınız varsa, öyle alın. Veya birisinin size hediye etmesini umabilirsiniz. Önümüz yılbaşı. Kim bilir...