Her şey hazır sayılır. Artık sonuna gelinmiş bir proje. Eğer işler istenildiği gibi giderse zamanda yolculuk mümkün olacak. Bunu mümkün kılan kişi ise Paul Serene.
Paul, sabaha karşı yapacağı son test için Jack’i yanına Riverport Üniversitesi’ne çağırıyor. Öncesinde yapılan tüm testlerin ardından Paul bu sefer kendisi zaman makinesinin içine giriyor ve makinenin sorunsuz bir şekilde çalıştığını ispatliyor derken, William ortaya çıkıyor. William, ana karakterimiz Jack’in abisi ve uzun süredir ortalarda yok. Kendisi aynı zamanda bilim alanında tam bir dahi ve öncesinde yaşananlardan dolayı bu projenin karşısında. Onun gelişinin hemen ardından gerçekleşen patlama ise beklenmeyen ve istenmeyen bir durum.
Tam o sırada çekirdeğin yakınında bulunan Jack ve içinde bulunan Paul patlama sonrasında değişen dengelerden ve kayan zamandan en çok etkilenen iki isim oluyor ve her ikisi de artık zamanı manipüle edebilecek yeteneklere kavuşuyor. Zaten sorun da burada başlıyor. Bu zaman kırılmaları, çekirdek hareketleri, kuantum fiziğinin açıklayamadığı olaylar zamanı ve dolayısıyla insan hayatını bilinmeze doğru sürüklüyor. Tabi Paul gibiler için durum çok farklı. O, bu durumu kendi avantajına çevirme peşinde. Tam da bu nokta da Jack ve Paul ayrı düşüyorlar ve iki zıt kutba dönüşüyorlar. İşte Quantum Break’in hikayesi bu şekilde başlıyor ve oyunculara bundan sonra yaşanacaklara hem Jack hem de Paul’un gözünden bakma fırsatı veriyor.
Quantum Break, Remedy imzası taşıyan bir yapım. Remedy ise zamanı eğip bükmeyi seven bir firma. Zira bugüne kadar yaptıkları oyunlara baktığımız zaman gerek Max Payne ve Max Payne 2, gerekse Alan Wake zamanı yavaşlatma gibi dinamiklere sahip. Quantum Break ise bunu komplike bir şekilde daha ileri bir noktaya taşıyor. Zaman kavramının kırılması, nesnelerin donduğu sırada karakterlerin hareket etmesi, hatta zaman kaymasından dolayı yapılan zamanda yolculuklar ve bu sırada karakterin kendisine denk gelmesi. Yani anlayacağınız bu dünyada işler epey bir karışık.
Karakterler demişken; biraz da bu kısma değinelim. Oyundaki karakterler gerçekte de tanınan ve bilinen oyuncular tarafından canlandırılıyor. Yüzleriyle ve sesleriyle Quantum Break’e hayat veren aktörler arasında X-Men’den tanıdığımız Shawn Ashmore, Game of Thrones’un Lord Baelish’i Aiden Gillen ve Renly Baratheon’ı Gethin Anthony ve The Lord of the Rings’in Hobbit’lerinden Merry’i canlandıran Dominic Monaghan gibi önemli isimler oyunun kadrosunda yer almakta.
Kadronun bu tarz aktörlerden oluşturulması önemli bir durum. Zira Quantum Break yalnızca bir oyun değil. Oyunun hikayesini pekiştiren bir de dizisi mevcut. Oyunun bir bölümünü bitirdiğinizde dizinin de bir bölümünü izliyorsunuz. Dizi bölümleri günümüz yabancı dizileriyle benzer uzunlukta. Kalite olarak da yine günümüz dizileri ayarında. Belki de sebeple oyun diskiyle gelmiyorlar. Dizinin bölümlerini indirmeniz veya stream etmeniz gerekiyor. Tabi şu da var. Bölümlerin toplam boyutu 75 GB. İndirdiğinizde oyunun dosya boyutuysa 120 GB’a çıkıyor.
Dediğimiz gibi Quantum Break’i bir oyundan öte oyun-dizi karması olarak ele almak lazım. Hikayedeki boşlukları dizi ile kapatan, sık sık gelen ara sahnelerle neler olup bittiğine dair fikirler veren oyun, seçimleri bazen size bıraksa da bir noktada tüm hakimiyetin siz de olmadığı izlenimi bırakıyor. Her ne kadar Quantum Break seçimlerinizle birlikte dizisine kadar ilerleyişin değiştiği, tekrar oynanabilirliğin yüksek olduğu bir oyun olsa da ilerleyişte sizi kısıtlaması ve kendi yolunu dayatması bir noktadan sonra şevkinizi kırabiliyor. Çatışmalarda olduğu gibi nasıl bir strateji izleyeceğimiz bizim seçimlerimize bırakılsaydı kesinlikle deneyimi zenginleştiren bir unsur olurdu.
Biraz daha detaylara inecek olursak yakın çekimlerde karakterlerin yüz animasyonları ve ifadeleri çok başarılı. Zaten oyunculuk konusunda rüştünü ispat etmiş isimlerle çalışıldığı için ara sahnelerde film izler gibi kendinizi kaptırabiliyorsunuz. Ancak oyun içerisindeki bazı animasyonlar gerçeklikten uzakta. Karakterlerin vücut hareketleri çok yapay duruyor. Bir eşyayla etkileşime geçerken durduğu yerden kayan veya hareketler arası geçişlerde robot gibi donup duraksayan karakterler animasyon anlamında 10 yıl öncesinden gelen bir oyun izlenimi veriyor. Bu da 2016 yılında çıkan yeni nesil bir oyunda görmek istemediğimiz bir durum ve atmosfere bağlanmamızı zorlaştırıyor.
Quantum Break’in grafiklerini ele alırsak burada da farklı bir manzarayla karşılaşıyoruz. Oyun her ne kadar Xbox One üzerinde 1080p çözünürlük ile çıkış yapmış olsa da tıpkı PC sürümündeki söylentiler gibi 720p’den genişletilmiş gibi. Sanki bu durumun üstünü örtebilmek adına ne kadar efekt varsa eklenmiş ve sonucunda bu durum ortaya çıkmış gibi duruyor. Karıncalaşma olarak bilinen Noise efekti pek çok sahnede ve özellikle karakterler üzerinde rahatsız edici boyutlara ulaşabiliyor. Zaman kırılmalarından dolayı gerçekleşen animasyonları elbetteki bu durumdan ayrı tutuyoruz. Burada bahsettiğimiz durum oyunun tamamında karşımıza çıkan bir şey. Bir de PC sürümündeki optimizasyon sorunları var ki başlı başına ayrı bir konu. Öyle ki GTX 970 gibi ekran kartlarına sahip olan oyuncular en düşük detay seviyesinde bile stabil bir performans alamamaktan şikayetçi. Bu tarz grafiksel detaylar ve animasyonlar bu gibi sorunlarla birleşince de ortaya çıkan sonuç pek tatmin edici değil.
Bu olumsuz durumların yanında efektler ise oldukça hoş düşünülmüş. Yani üzerinde hareket ettiğiniz mekanda geçmişte yaşanan olayları orada yürürken görebilmeniz veya çatışmalar sırasında zamanı durduşunuz, mermilerin havada süzülüşü gibi olaylar Remedy’nin Quantum Break’teki imzaları olmuş diyebiliriz. Zaten daha önce de bahsettiğimiz gibi eski oyunlarında bunları görmüştük. Hatta Max Payne’de nasıl ki bir çatışmada son vurduğunuz düşmanı ağır çekimde görüyorsanız Quantum Break’te de aynısı mevcut. İlerleyiş anlamında aradığımız ama bulamadığımız seçenekleri aksiyon anlarında bulabiliyoruz. Aşamalar kaydettikçe ve yeni yeteneklerimize kavuştukça karşımıza gelen düşmanlarda zorlaşıyor ve çatışmaların önemi daha da artıyor. Hızlı düşünerek doğru hamleler yapmak ve buna bağlı sonuçları deneyim etmek Quantum Break’te en sık karşılacağınız ve tahminimizce en çok keyif alacağınız kısım diyebiliriz.
Yeteneklerinizi oyun alanına yansıttığınızı çatışmalar esnasında fazlasıyla hissedebiliyorsunuz. Yetenekler demişken oyunda birbirinden farklı yeteneklerimiz mevcut. Tabi başlangıçta hepsi birlikte gelmiyor. Zaman içerisinde hepsine hakim olabiliyorsunuz ve topladığınız Chronon Source’lar ile yeteneklerinizi geliştirebiliyorsunuz.
Tıpkı zamandaki kırılmalar gibi Quantum Break’in hikayesi de tek düze ilerlemiyor. Senaryo boyunca ilerleyerek topladığınız parçalar bir yap-boz gibi diziyle birleşiyor ve neler olup bittiğine dair fikriniz zamanla şekillenmeye ve oturmaya başlıyor. Seçimlerinizin etkilerini direkt olarak aldığınız oyun farklı seçimlerle neler olabileceği konusunda bizi merakta bırakmadı desek yanlış olur. Bu yönüyle Quantum Break’in tekrar oynanabilirliği yüksek bir yapım olduğunu söyleyebiliriz.
Remedy yine oyun dünyasında ses getirmeyi başardı ve Quantum Break oyun dünyasının gündemine oturdu. Bazı noktalarda bize Max Payne ve Alan Wake’teki güzel anılarımızı hatırlatan, dizisiyle birlikte hikaye anlatımına güzel bir soluk getiren, bunun yanında bazı noktalarda oyuncuyu kısıtlayan ve grafiksel problemlerin beraberinde PC cephesinde optimizasyon sıkıntılarıyla çıkış yapan oyun bizden 7.3 puan alıyor.