Artık yeni nesil konsolların liderinin Wii olduğunu kabul etmeliyiz. Bazılarınızın hemen "Nasıl olur, Wii'nin eti ne butu ne ki?" dediğini duyar gibi oldum. Artık kabul edelim beyler, grafik veya görsellik herşey değil, önemli olan o an oynadığınız ürün her ne ise bunun size yaşattğı eğlence ve güzel oynanabilirlik.. Wii bunu neredeyse her yaş grubuna dengeli bir biçimde hissettirerek muazzam satış rakamlarına ulaşmakta zorluk çekmiyor. Hele ki Nintendo'nun eğlenceli 1. parti oyunları sayesinde Wii satmak son zamanlarda Nintendo için çocuk oyuncağı haline geldi. Herşeyin yolunda gitmesine rağmen Wii'de de birkaç ufak sorun yok değil. Bilindiği üzere hangi konsol liderse ona diğer konsollardan daha çok oyun yapılır, Wii'de de bu kural işliyor, ancak popüler ve en çok satılan Wii oyunlarına göz atıldığında neredeyse 1. parti oyunlardan başka bir şey göremiyoruz. 3. parti oyunların genel bir kısmının Wii'nin satış gücünden yararlanarak özensiz yapıldıklarına şahit oluyoruz.
Ancak arasıra bu kötü 3. parti oyunların arasından çok güzel yapımlar çıktığı da oluyor. Bunlara örnek olarak geçtiğimiz aylarda çıkan Muramasa: The Demon Blade'i verebiliriz. Muramasa, Wii'nin gücünü sonuna dek zorlayarak yapılan, içinde Japon kültürünün en derin basamaklarını barındıran ve harika müzikleriyle bizi kendisine rahatça çekebilen 2D bir aksiyon oyunu olması sayesinde dikkatleri üstüne toplayan bir yapım oldu. Ignition Entertainment'ın geliştirdiği sanatsal bir çalışmayı andıran Muramasa, oyun dünyasına yeni bir şeyler kattı diyemeyeceğim. Çünkü Muramasa, özellikle PS2'ye geçen sene çıkan Odin Sphere'in görsellik ve oynanış itibariyle neredeyse aynısı ancak Atlus'un Odin Sphere'ine özenerek yapılmış gibi görünse de, çıtayı daha da yükselterek daha etkileyici bir yapım oluvermiş.
Muramasa'yı ilk açtığınızda sizden 2 farklı karakter seçmeniz yani 2 farklı senaryodan biriyle ilerlemeniz isteniyor. Bu karakterlerin biri Momohime adlı bir prenses olurken diğer konu ise hafızasını kaybetmiş bir samuray olan Kisuke'yi takip ediyor. 2 karakterinde oynanabilecek 8 bölümü var. Oyunu açar açmaz hemen "Tutorial" ekranı ile karşılaşıyor ardından ilk Boss'a kadar ne olup bittiğini anlayamadan oyun sizi kendi halinizde bırakıyor. Her Boss savaşından önce oluşacak diyaloglar neticesinde Kisuke ve Momohime ile ilgili detayları daha iyi yakalayabiliyorsunuz. Oyunda her 2 karakterinde 3 sona sahip olmasını da oyunun aslında ne kadar iyi işlendiğinin bir göstergesi olarak sayabiliriz.
Muramasa, başlar başlamaz önünüze çıkan düşmanları kesip biçmeye başlıyorsunuz, buradan yola çıkarak önce oyunun tam bir 2D Beat'em Up olduğu fikri aklınızda oluşabilir. Fakat oyunda bulunan RPG elementleri sayesinde oyunu oynarken farklı bir haz alınıyor. Oyunun 2D olması da oyunun biraz "antika" görsellik sunduğunu düşündürebilir. Ancak oyunu oynarken "2D bir oyun ancak bu kadar güzel olur" diyeceksiniz. Tamam yeni nesil oyunların HD kalitesi değişilmez ancak Muramasa'daki atmosfer ve çevre detayları görülmeye değer cinsten... Oyunu oynarken arka planlara bakmadan geçmemelisiniz. Animasyonlar enfes ve çoğu 3D oyunda bile bu denli renk paleti göremeyeceğinizi belirtmeliyim. Oyunun çizilerek oluşturulan her parçası özene bözene yapılmış.
Muramasa'nın savaş sistemi sade ve hızlı bir temel üzerine kurulmuş. Savaşlar genel olarak kısa ve zevkli gelişiyorlar. Oyunda 2 adet tuşa odaklanıyoruz, biri saldırı tuşumuz olurken diğeri ise her kılıçta farklılık gösteren "Özel Yetenek" tuşumuz oluyor. Böylece oyunda tuşlar arasında kaybolmaktan kurtuluyoruz. Muramasa'da savaşlar esnasında hareketli olmaya özen göstermemiz gerekiyor. Oyunda ne kadar seri olur, doğru zamanda doğru saldırıları yapar ve alınabilecek hasarlardan zıplayarak veya korunarak kaçmayı başarabilirsek savaşlar o kadar sancısız ve çabuk geçecektir.
Aynı anda 3 silahı, Kisuke ve Momohime'ye donatabiliyoruz ve savaş esnasında bu silahlar arasında istediğimiz an geçiş yapabiliyoruz. Düşmanlardan ve etraftan toplayabileceğiniz "Soul" lar sayesinde silahların barı doluyor, barı dolu bir silaha geçiş yaptığınızda "Quick Draw" adında otomatik bir saldırı gerçekleşiyor ve etraftaki tüm düşmanlar bu saldırıya maruz kalıyorlar. Bu bar dolu iken ister o silahın özel gücünü kullanarak tüketebilir, ister aldığınız saldırıları korunma tuşuyla kılıcınıza yönlendirerek barın azalmasını sağlayabilirsiniz.
Fakat Soul barı tükenen bir kılıcın sonu hiç iyi olmuyor, doğal olarak kırılıyorlar. Ancak içimizde oyunun isminde de geçen
"Muramasa"nın ruhu olduğundan kılıçları kınına çektiğimiz andan itibaren tamir edilmeye başlıyorlar. Kılıcınız kırıldığında hemen diğer kılıçlarından birini seçmek zorundasınız, eğer tüm kılıçlarınız kırılırsa, o zaman işiniz epey zorlaşıyor... Bir süre kaçmaktan başka bir şey yapmayıp kılıçlarınızın düzelmesini beklemek zorunda kalıyorsunuz.
Muramasa'da 2 farklı kılıç tipi var, biri kısa diğeri ise uzun kılıçlar oluyor. Bu 2 birbirinden ayrı kılıç tipinin farklı tutulmalarının yanında pek bir farkları olduğu söylenemez. Muramasa'daki normal savaşlar en fazla 45 saniye sürüyorlar, ancak durum Boss savaşlarında farklı bir boyut kazanıyor. Boss savaşlarında birden fazla sağlık barına sahip düşmanlarla karşılaşıyoruz ve bu savaşlar epey yorucu ve uzun sürüyorlar. Son zamanlarda hiçbir oyunda bu denli heyecanlı Boss savaşlarına tanık olmamıştım. Bu konuda gerçekten heyecan dolu anlar sizleri bekliyor.
Muramasa'nın oyun sisteminde ufak ilgi çekici detaylar var. Oyundaki gücünüz ve ilerlemeleriniz sadece bulunduğunuz seviyeye bağlı kalmıyor, aynı zamanda kazandığınız ve Muramasa'ya dövdürdüğünüz kılıçlar da bunu belirliyor. Öldürdüğünüz Boss'lardan oyunun haritasında önünüzü kapayan bariyerleri kaldıracak güçte kılıçlar elde edeceksiniz. Hatta bazı bariyerler oyunun sonuna dek açılmıyorlar. Bu da oyuna tekrar oynanabilirlik özelliği katıyor. Yeni bölümlere geldikçe daha güçlü düşmanlarla karşılaşıyorsunuz, böyle olunca haliyle elinizdeki kılıçların gücü yetersiz kalıyor. Daha güçlü kılıçlar kazanmak için ise Muramasa'ya yeni kılıçlar dövdürmemiz gerekiyor.
Oyunun harika tasarlanmış "kılıç ağacı" kısmını açtığınızda oyundaki tüm kılıçları görebiliyorsunuz. Her ne kadar kazanmadığınız kılıçlar siyah bir karartı içinde gösterilse de kılıçların isimleri, güçleri, uzun mu kısa mı olduğu ve özel yetenekleri alt kısımlarında yazıyor. Böyle olunca hangi kılıcı dövdürüp elde edeceğinize daha rahat karar verebiliyorsunuz. Tabi her istediğiniz kılıcı öylece dövdürmenize izin verilmiyor. Herşeyin bir karşılığı olması prensibi haliyle Muramasa'da da işliyor. Her dövdürüp yeni elde etmek istediğiniz kılıcın istediği belli bir Soul ve Spirit sayısı mevcut. Bu sayıya ulaşmadan Muramasa, o kılıcı size vermiyor. Böyle olunca, önceki bölümleri tekrardan oynayıp Soul ve Spirit kazanmak zorunda kalıyorsunuz. Soul'ları düşmanları öldürerek kazanabiliyoruz, ancak Spirit puanlarını sadece bazı nesneleri tüketerek ve pişirdiğiniz yiyecekler sayesinde elde edebiliyorsunuz. Bu nokta biraz saçma olmuş sanki, oyunda bazen bir silahı dövdürmek için bir çok yemek zorunda kalacağınız zamanlar bile oluyor. Bu arada yemek yapmayı, satıcılardan yemek tarifleri satın alarak veya bu tarifleri bularak yapabiliyorsunuz. Yemek yapma animasyonlarının da harika olduğunu belirtmeliyim.
Her 2 karakterinde senaryoları ortalama 6-8 saat arası sürüyor. Ancak daha önce belirttiğim gibi her karakterin 3 farklı sona sahip olduğunu da hesaba katarsanız, etrafı doyasıya dolaşıp gezerek oynarsanız ve 100 adet toplayabileceğiniz kılıç olduğu gerçeğini de düşünürsek oynanış süresinin 20 saate kadar çıkabileceğini söylemek mümkün.
Her zaman yaptığım gibi incelemenin son bölümüne oyunun kötü yanlarını bıraktım. Muramasa'da en sinir bozucu şey, önceki bir bölüme ulaşmak istediğinizde onca yolu koşarak katetmeniz gerektiği oluyor. Buna keşke bir çözüm bulunabilseymiş, oyunun konseptine bir yerden bir yere ışınlanma yakışmayabilir ancak, açacağımız haritanın belli yerlerine hızlı geçiş noktaları yapılarak bu anlamsız geçiş süresinin önüne geçilebilirmiş. Bunun yanısıra oyunda çok az diyalog olması oyunu epey monotonlaştırıyor. Bazen konuyu unutup "Ne yapacaktım ben?" dediğim anlar oluyordu. Oyunda bulunan "Japonca dublaj, İngilizce altyazı" sistemi harika olmuş. Bunu çoğu Japonya çıkışlı yapımlardan görmek isteriz doğrusu... Özellikle çoğu JRPG'nin İngilizce dublajlarının Batılı oyuncular tarafından beğenilmediğini biliyoruz ve bu çoğu oyuncunun olduğu gibi benimde canımı sıkıyor. Muramasa'nın bu sisteme uymasına karşın çok az diyalog benimsemesi gerçekten yazık olmuş.
Sözün özü, Muramasa: The Demon Blade hızlı aksiyon oyunu arayanlar için Wii'de nadir bulunan oyunlardan biri... RPG etmeni de bulunduran oyunun senaryo yapısı daha sağlam olsaydı, kanımca Wii'nin en iyi oyunlarından biri olabilirdi. Wii'de Mario oynarken platformlarda zıplamaya, Metroid Prime'da bölümler arası kaybolmaya veya Zelda'da bulmaca çözmeye mola vermek istiyorsanız bu zamanı Muramasa ile değerlendirin, pişman olmazsınız...