Platinum ve Sega'nın 4 oyunluk nikahının son parçası olan Vanquish geçtiğimiz günlerde çıkışını yaptı. Platinum'un oyunlarının Sega'ya büyük bir renk kattığını söylemeliyim. Önce Nintendo konsollarına oyun yapan firma, Wii'ye Madworld, DS'e de Infinite Space yapımlarını çıkarmış ve bu oyunların başarılı olmaları sayesinde dikkatleri üstlerine çekmeyi başarmışlardı. Daha sonra güçlü ev konsolları olan PS3 ve Xbox 360 için Bayonetta'yı duyuran Platinum'un bu yapımı için Devil May Cry taklidi bir oyun aşağılaması yapılmaktaydı. Ancak hiç de öyle olmadı. Bayonetta, orjinal oynanışı ve mükemmel sunumuyla her ne kadar kimisine göre biraz Japon abartısı gelse de beklentilerin üstünde bir oyun olmayı başarmıştı. Sega-Platinum ortaklığının son oyunu olan Vanquish'e de aynı şekilde "Gears of War'ın hızlandırılmışı" şeklinde yorumlar yapılıyordu. Vanquish'in yapımı, Shinji Mikami'nin önderliğinde yani Resident Evil'ın yaratıcısı tarafından yürütüldü. Mikami gibi inanılmaz hayalgücü olan birinden olağanüstü bir şeyler çıkmasını beklemek çok doğaldı. Peki sonuç insanların aşağıladığı gibi mi oldu? Hiç de değil. Platinum'un Sega için yaptığı son oyunun mükemmel bir 'nokta' olduğunu gelin size detaylı bir şekilde anlatayım.
Öncelikle oyunumuzun konusundan bahsetmek istiyorum. Gelecekte geçen oyunumuz, sci-fi yani bilimkurgu temalı bir dünyada geçiyor. Rusya kaynaklı terörist bir örgüt, uçan bir hava istasyon şehri olan Providence'ı ele geçirir. Daha sonra bu şehrin tüm sistemini ölümcül bir 'Microwave' silaha dönüştürmeyi başaran bu Rus teröristler, doğal olarak senaryo da gereği bir terör vukuatı işlerler. Ölümcül silahı hiç bir uyarı, tehdit vermeden San Fransisco'nun üzerinde denerler. Siz tabii tüm bu anlattıklarımı ekranınızda mükemmel bir sunum eşliğinde izleyeceksiniz. Neyse, ölümcül silahın etkisi bir atom babası kadar etkili olur, canlı varlıklar öldürürken herşeyi de ortadan silip süpürür. Sahnenin harika hazırlandığını söylemeliyim, bir o kadar da korkunç, hatta biraz daha ileri giderek son zamanlarda bir video oyununda görüp görebileceğiniz en tüyleri ürpertici ve rahatsız edici sahnelerden biri diyebilirim Bu arada nedir bu yapımcıların Rusya takıntısı, çoğu oyunda Rusya ile çarpışıyoruz, adamları gelecekte bile rahat bırakmıyorlar. :)
Konumuza devam edecek olursak, bu denli korkunç bir açılıştan sonra doğal olarak birilerinin bu teröristlerin icabına bakması gerekiyor. Burada her zamanki gibi Amerika Birleşik Devletleri devreye giriyor. Görevimiz; ele geçirilmiş Providence şehrini geri almak. Ana karakterimiz olan Sam Gideon ile burada tanışıyoruz. DARPA test pilotu olan Sam'i seslendiren isim ise Metal Gear Solid'in efsaneleşen karakteri olan Snake ile aynı kişi; David Hayter. Eminim bunu bilmeyenler, oyuna şimdi daha da ısınmıştır. Sam, kalabalık bir Amerikan birliği ile katıldığı görevde ARS suit (kıyafet, zırh) giymektedir. Şimdiden söylemeliyim, oyunumuzun oynanışına ve genel bağlamında herşeyine renk katan bu giydiğimiz suit oluyor. Neden mi? Çünkü son teknoloji üretimi olan bu suit, arkasındaki bir jet sayesinde bir anda istediğimiz noktaya kayabiliyor, tonlarca ağırlık kaldırabiliyor ve gördüğü her silahı kopyalayabiliyor. Biraz daha zorlasalar Iron Man olacakmışız. Gerçi o da Sega'nın ayrı bir oyunuydu, ama buna değinmek bile istemiyorum, çünkü Vanquish'in tırnağı bile olamayacak kadar kötü bir yapımdı. Mermilerin bile üstünden sekerek başka yere gittiği bu suit sayesinde Sam, yenilemez, yokedilemez gibi görünse de bu harika suit'in de zayıf noktaları yok değil ama bunlara ileriki paragraflarda değinmek istiyorum.
Vanquish'in en iyi olduğunu söyleyebileceğim yönü kesinlikle oynanışı oluyor. Oynanış, oynanış, oynanış... Bu mükemmel oynanış dinamiklerine sıkılmak neredeyse imkansız, (Bence) Görselliğin de harika olduğu Vanquish'te kendinizi yoğun çatışmaların ve harika efektlerin arasında bulurken ağır çekim modu sayesinde oynanışın doruklarına çıkabiliyorsunuz. Bu esnada oyun o kadar hızlı seyrediyor ki çevreye şöyle bir bakarak, "Şu yapıya da bak, ne güzel tasarlamışlar," veya "Robot ne kadar iyi görünüyor" gibi düşüncelere giremiyorsunuz, devamlı çatışmalı, devamlı koşmalı ve en önemlisi siper almalısınız.
Sam'in harika suit'ine tekrar dönelim. Dediğim gibi Sam'in suit'i Vanquish'i Vanquish yapan en önemli unsur. Zırhın zayıf noktası ise bir süre hasar aldıktan sonra kendini yenilemek ve düzeltmek için belli bir süre istemesi oluyor. Bu gibi durumlarda hemen en güvenli siper noktasına ulaşmalısınız. Platinum'un zırhın yetenekleri ile ilgili uyguladığı sistem çok hoşuma gitti. Suit'in her yeteneği için ayrı bir bar yerine tek bir enerji barı bulunuyor. Böylelikle her yetenek aynı barınızdan yiyiyor. Örnek vermek gerekirse, zor bir durumdasınız ve karşınızda ölümcül bir düşman var ve enerji barı kullanarak bir kaç seçeneğe sahipsiniz;
1) Biraz soluklanmak için güvenli bir yere hızlıca kaçmak
2) Enerji barını tamamen harcayaracak çok güçlü bir tekme saldırısı gerçekleştirmek ve robotun işini bitirmek
3) Ya da ağır çekim moduna geçerek robotun zayıf noktalarına nişan almak veya yine rahatça en güvenli siper noktasına ulaşmak
Vanquish, başlarda biraz zorlayıcı gelebilir, fakat oynanış dinamiklerine ve oyunun yapısına göre doğru hareketleri yapmaya başladığınız anda oyunun mantığını çözmüş oluyor ve Platinum'un oyunseverler için yaratmak istediği gerçek keyfe varabiliyorsunuz. Oyunun başlarında ölmeyebilir, ve hatta tüm askerleri de aynı anda kurtarabilirsiniz. Ancak ilerleme kaydettikçe checkpointler arasında 3 veya 4 kez ölmeye başladığınızı göreceksiniz. Bu oyunu Gears of War gibi oynamaya çalışmak kusura bakmayın ama biraz 'aptallık' olur. Çünkü savaşlarda aksiyonun yanında biraz da stratejinizi doğru belirlemeniz gerekiyor. Suit'in yeteneklerini kullanmadan savaşlardan sağ çıkmak çok ama çok zor. Oyun sizi tüm suit yeteneklerinizi öğrenmeye ve çevre öğelerinden faydalanmaya sürüklerken bunu yapmayı başaramazsanız sizi çok kolay cezalandırıyor. Zor olduğunu söylemeliyim ama dediğim gibi mantığı çözünce durum zorluktan çıkarak keyifli bir hal almaya başlıyor. Herşey pratik yapmanıza bağlı, bu süreçte bir kaç kez ölmekten zarar gelmez.
Düşmanlardan bahsedecek olursak, Vanquish'in bu konuda başarılı olduğunu söylemeliyim. Düşmanların yapay zekası çok iyi, size çok farklı yerlerden onlarcası saldıracak, bu saldırıları da çok çeşitli bir şekilde yapmaları da cabası. Ayrıca bazen oyunun bu denli aksiyon ve efekt trafiğinde, "Nasıl oluyor da frame rate hiç düşmüyor?" dediğim çok anlar oldu. Düşman çeşitliliği bakımından Vanquish'den iyisini son zamanlarda görmemiştim. Çoğu yeni nesil TPS, aynı düşmanların farklı renklerini karşımıza pişirip pişirip sunarken Vanquish'in her defasında size gösterecek farklı bir şeyleri oluyor. Düşmanların hepsinin harika modellendiğini de sözlerime ekliyorum. Farklı şekil ve boyutlarda tasarlanan robotlar mevcut ve hepsinin sizi zor duruma düşürecek binbir çeşit metodu bulunuyor.
Silah çeşitliliği bakımından tatmin edici bir sayıda olan oyunumuzda silahları değiştirdiğimiz andaki şekil değiştirme animasyonlarına hayran kaldım. Böyle ufak detayları bile oyuna eklemeyi ihmal etmeyen Platinum, bir işi en layıkıyla yaptığını yine gösteriyor. Pompalı tüfekler, ağır makineliler, roket atıcılar ve disk fırlatıcılar… Bin bir çeşit silah ve hepsi elinizin altında.. Elinizin altında olmasa bile savaş alanını biraz araştırdığınızda bulabileceğiniz silahlar. Silahlar konusunda dikkat etmeniz gereken şey ise nerede hangisini kullanacağınızı doğru kestirmek oluyor. Örneğin roket atıcı düşmana kilitlenmek için çok fazla zaman istiyor, ağır makineli çok güçlü ama hedefi tutturma konusunda başarılı değil, ufak versiyonu olan otomatik tüfekler ise hedefini şaşmıyorlar ama daha az hasar veriyorlar. Silah cephaneliği dengeli bir biçimde ayrılmış, böylece oyunu tek bir silah ile bitirmeniz neredeyse olanaksız hale gelmiş, bu da aksiyon çeşitliliği bakımından çok iyi bir durum olmuş.
God of War ile yaygınlaşan 'Quick Time Event' yani doğru zamanda doğru tuşa basma aksiyonunu Vanquish de kullanıyor, ama cıvıtmadan... Oyunda toplamda belki de toplamda 5 defa bu sahnelere denk geleceksiniz ve hepsi de ARS Suit'in ne kadar güçlü olduğunu gösteren sunumlar oluyor.
Vanquish'in görsel seviyesi, mükemmel kelimesi ile tarif edilemeyecek kadar iyi seviyede. Keşke her oyun Vanquish gibi görünse. Oyunun motoru ile mükemmel bir dünya yaratılmış. Renkli ve detaylı çevre öğeleri, harika dizayn edilmiş yapılar ve en önemlisi kusursuz modellemeler. Gelecekte geçen Vanquish, bulunduğu temayı bundan daha iyi yansıtamazdı. Ara sahnelerin de oyun içi motor ile yapıldığı oyunun her sahnesi her sunumu sizleri ekranın başına bağlıyor. Karakter modellemeleri bahsettiğim gibi harika, önemlisinden önemsizine, Platinum her karakteri enine boyuna özene bözene tasarlamış.
Vanquish'in ses departmanı yeterli seviyede, ancak bu denli aksiyonun ve sunumun üst seviyede olduğu bir oyun için yeteri kadar iyi olmadığını söylemek gerekiyor. Bu arada karakterler çok ama çok fazla konuşuyorlar, bazen uzun ve sonu gelmek bilmeyen diyalogların sizi yıpratacağını söylesem yanlış olmaz. Seslendirmeler gayet yerindeyken müzikler daha iyi olabilirmiş, ancak oyun, 'custom soundtrack' desteği de sunuyor, bu belki biraz içinizi ısıtabilir.
Vanquish çok ama çok kısa sürüyor, en az 4 saatte en fazla 5 saatte oyunu bitirmek mümkün. Yeni nesil oyunlara oyun ömrü kısalıyor diye yakınıyor, 7-8 saat oyun sürelerini beğenmiyorduk ama Vanquish sınırı daha da aşıyor. 4 saatin nasıl geçtiğini anlayamayacaksınız bile zaten, zira oyunu bitirince tekrar oynama isteğiniz kabaracak. Bu arada oyunu ilk kez bitirdiğinizde yeni bir zorluk seviyesi açılacak. Her bölümde gizli toplanabilir eşyalar da mevcut. Alın size oyunu oynamak için 2 neden daha. Hadi bunu da geçtim, arkadaşlarınıza o koca robotları paramparça ederken yaptığınız artistlik hareketleri bir daha göstermek için de can atıyor olacaksınız. Oyunun en ağır eleştirebileceğim bir yönü ise multiplayer modu olmaması oluyor. Böyle bir oyunu Team-Deathmatch veya Capture the Flag gibi multiplayer modları ile oynadığınızı hayal edin, harika olabilirdi. Ancak ne yazık ki Platinum yapım süresine multiplayer seçeneği eklemek istememiş. Bu gerçekten kötü bir durum olmuş.
Sonbahar ayının en oynanası oyunlarından birisi kesinlikle Vanquish olmuş. Tamam oyunun ömrü kısa ama dediğim gibi bitirir bitirmez daha fazlası için kıvranacaksınız. Bu harika oyun, oynanabilirliği ile bambaşka bir heyecan getiriyor. Oyunun müzikleri bazen rahatsız edici boyutlara ulaşsa da, ya da hikaye sizi tatmin etmese de Vanquish’in aksiyonun her yerden aktığı kusursuz oynanışı bunların önüne geçmeyi başarıyor. Shiniji Mikami’nin önderliğinde Platinum çatısı altında oluşturulan Vanquish, yine 12’den vuruyor. Bu oyundan sonra çoğu firma, bir TPS oyunu yaparken tekrar düşünecektir. Bu arada Platinum ve Sega, daha fazla oyun yapmak için şimdiden görüşmelere başlamış. Umalım da bu 2 harika kombinasyon, çalışmalarına devam ederler ve yakın gelecekte Vanquish 2’yi görebiliriz.