Assassin's Creed: Brotherhood
Ersin Kılıç

Sayfa 1

     "Aileme ihanet edenlerden intikam alacak ve hayal edemeyeceğiniz büyüklükteki komployu ortaya çıkaracağım. Ben Ezio Auditore Da Firenze. Ve ben bir suikastçiyim. " İşte böyle kısa bir cümle ile Assassin's Creed 2'nin genel tanımı lanse edilmişti. Oyunu oynadığımızda ise ilerledikçe şaşırmış ve hikayenin gidişatının ne yöne doğru kaydığını merak etmeye başlamıştık. Çünkü Ubisoft ilk oyun ile araladığı Assassin's Creed'in kapılarını ikinci oyun ile sonuna kadar dayamıştı. Şimdi gelin yeni oyuna geçmeden evvel bir bütünlük içeren hikayenin öncesine kısa bir dönüş yapalım.
    
     Assassin's Creed'in hikayesi adından da anlaşılacağı gibi suikastçi birliğine dayanıyor. Suikastçiler denince de tabi ki tarihte önemli bir yere sahip olan Hassan Sabbah'ı hatırlıyoruz. Seride Hasan Sabbah'ın ismi geçmese de mekanları, karakterleri ve kurgusu ile fazlasıyla esinlendiği ve bir çok benzerliğin olduğunu görüyoruz.
     Hasan Sabbah tarihin en büyük suikast topluluğuna sahip olan kişi olarak biliniyor. Alamut Kalesi'ni kendilerine üs yapan Hassan Sabbah'ın emrinde bulunan suikastçileri için ise "Hayatını feda etmeye hazır olanlar" gibi iddialı söylemler verilmiş. Rivayete göre Alamut Kalesi'ni yeniden düzenleyen Hasan Sabbah, kalenin arka kısmında öylesine bir bahçe yapmış ki, bu bahçeyi görenler buranın cennetin bir köşesi olduğuna inanırlarmış. Gene bazı kaynaklara göre Hasan Sabbah'ın suikastçilere haşhaş verdiği ve bu nedenle bu bahçeyi cennetin bir köşesi gibi gördükleri de söyleniyor. Tabi bunların aksine Hasan Sabbah'ın Alamut'ta yaşamadığına dair söylemler dahi bulunuyor. Lafı daha fazla uzatmadan oyuna geçecek olur isek ilk oyundaki kalemiz ve kalenin arka kısmındaki büyük bahçeye bakınca yapımcıların bu rivayetlerden kesinlikle etkilendiğini çıkarabiliriz.
 
     2012 yılında başlayan Assassin's Creed serisinin hikayesinin ilk oyununda Desmond Miles adlı bir karakter ile karşılaşıyorduk. Getirildiğimiz büyük bir laboratuvarda eski bir suikastçinin kanından olduğumuz ve bizim DNA kodlarımız ile suikastçi atamızın dönemine ışık tutabileceğimiz söyleniyordu. Geliştirilen Animus adlı makineye biniyor, kendimizi 1191 yılında buluyor ve atamız olan suikastçi Altair'in kontrolünü sağlıyorduk. Oyunda ilerledikçe olayın aslını öğrenmeye başlıyor ve aslında bizi laboratuvara getirenlerin amacının hiç te tarihe açıklık getirmek olmadığını anlıyorduk. Piece of Eden'in varlığını öğrenmemiz ile suikastçiler birliğinin başındaki Al Mualim'in karşısına dikilmemiz bir oluyordu. Altair ile Yasak Elma'nın gücünü kullanan El Mualim'in kıçına tekmeyi basıyor ve Altair'in Piece of Eden'i saklama nedenini öğreniyorduk. Bizi laboratuvara getirenlerin ise Tapınak Şovalyeleri’nin devamı olduğunu ve Piece of Eden'in yerini öğrenebilmek için bizi kullandıklarını anlıyorduk. İlk oyun laboratuvara dönmemiz ve burada ilginç yazıtları görmemiz ile sona eriyordu.
     Geçtiğimiz yıl sonunda çıkan Assassin’s Creed 2’de ise hikaye çok daha farklı bir yere gitti. Babası da bir suikastçi olan Ezio’nun macerası halbuki ne kadar da iyi başlamıştı. Öncesini yani Ezio’nun babasının hikayesini öğrendiğimiz Lineage filmlerinden sonra ikinci oyunun başlarında damdan dama atlıyor, sokakta kavgalar ediyor ve kızların balkonları aşağısında resmen hovardalık ediyorduk.
 
     Oyunun asıl rengi ise kendini biraz ilerletince ortaya çıkıyordu. Babamız ve abimizin idamı ile şehirden kaçmamız ve amcamızın yanına yerleşmemiz ile oyun klasik bir intikam hikayesini barındıracak gibi gözüküyordu. Ne zaman ki intikam almak istediğimiz kişilerin Tapınak Şovalyeleri olduğunu anladık, işte o zaman işin boyutu bir hayli değişmişti.
Sayfa 2

     Floransa’da başlayan hikayemiz daha sonra Venedik ve son olarakta Roma’da Tapınak Şovalyeleri’ni basmamızla sona eriyordu. Oyunun yapım ekibi asıl sürprizi ise sona saklamıştı. Çünkü oyunun son on dakikası tam anlamıyla herşeyi sorgulamanıza neden oluyordu. Adem ile Havva’dan Yasak Elma’nın çalınışına kadar dini öğeler içeren bir çok detaya oyunun sonunda ve oyun içerisinde topladığımız semboller ile ulaşıyorduk.
 
     Hatta The Truth adındaki videoda oyunun son kısmında da anlatılan olayların öncesini görüyorduk. Bu videoda Adem ile Havva tıpkı suikastçiler gibi ustalıkla kaçıyor ve sonunda ellerindeki elma ile en tepeye ulaşıyorlardı. Videonun ortasında ise elinde Piece of Eden’i tutan Minerva gözüküyordu. Arka planda ise tıpkı Adem ve Havva gibi çıplak olan ve köle gibi çalıştırılan insanları görüyorduk. Açıkçası oyunun son kısımları ve bu Truth adlı video ile kafalarımız hepten karışmıştı.
     Tabi tüm bunlar olup biterken 2012 yılında bizi kullanan modern Tapınak Şovalyeleri yani Abstergo şirketi de boş durmamıştı. Piece of Eden’i bulma planları yok olan şirketin elinden Professor’ün asistanı Lucy’ninde yardımı ile kaçmayı başarıyorduk. Bu kaçış sahneleri ikinci oyunun da en renkli kısımlarından birisiydi. İlk oyundaki ipuçları, ikinci oyunda olanlar derken serinin 2012’de sonuçlanacağı belli gibiydi. Desmond’un Ezio ile birlikte eğitim aldığını düşünecek olur isek serinin sonunu muhakkak Desmond’un getireceğini çıkarabiliriz. Tabi Desmond’un Ezio olarak yapacakları da bitmedi. Bu nedenle Ubisoft serinin yeni halkası Assassin’s Creed Brotherhood’u duyurdu. Serinin aşinaları üçüncü oyunu beklerken bu kadar çabuk bir şekilde karşımıza çıkan Ubisoft, Ezio’nun hikayesini kaldığı yerden devam ettirecek.
 
     Yeni oyunun hikayesi bakımından fazla detay vermeyen Ubisoft, hikayenin ilk dakikalarını E3 2010 fuarında yayınlanan oynanış videosu ile oyun severlere sunmuştu. Brotherhood, ilk oyunun sonunda alt ettiğimiz Rodrigo Borgia’nın (Pope Alexander VI) oğlu Cesare Borgia’nın Auditore Konağını basması ile başlayacak. Babasının ordularını kontrol eden Cesare, büyük bir ordu ile Ezio’nun amcası Mario’nun konağını basacak. İşte bu noktada orduları geri püskürtmeyi amaçlayan Ezio, amcası Mario’nun Cesare tarafından ele geçirildiğini görünce ister istemez kendisini büyük bir tuzağın içerisinde buluyor. Üstelik Cesare’ın Piece of Eden’i ele geçirdiğini de görüyoruz. Cesare’ın Mario’ya doğrulttuğu silah ve Ezio’nun vurulması ile birlikte hikaye sunumu da sona ermişti. Babasının Papa olması ile çok daha güçlenen Cesare, ikinci oyunda uğraşmamız gereken düşmanların başında gelecek. Bu olay sonrası kaçmayı başaran Ezio, kendi liderliğini yapacağı Suikastçiler Birliği ile Borgia ailesine karşı harekete geçecek. Kısacası Assassin’s Creed Brotherhood’ta tam anlamı ile Suikastçiler Birliği ve Tapınak Şovalyeleri arasındaki büyük mücadeleye tanıklık edeceğiz.
     Ubisoft’un oyunun konusu ile ilgili yaptığı bir diğer açıklama ise Desmond ile ilgili oldu. Yapılan açıklamada Desmond’un bulunduğu 2012 yılına daha çok yer verileceği ve hikayenin mükemmel bir şekilde bir sonraki oyuna yani muhtemelen üçüncü oyuna bağlancağı belirtildi. Ezio ile 1503 yılında, Desmond ile ise 2012 yılında hikaye adına bir çok detayı Assassin’s Creed Brotherhood’ta öğrenebileceğiz.
 
     Her ne kadar oyunun ilk kısımları Auditore ailesinin yaşadığı küçük kasabada geçse de oyunun büyük bir bölümü ikinci oyunun sonunda kısacıkta olsa gördüğümüz Roma’da geçecek. Tek bir alan olmasına karşın yapımcılar Roma’nın ikinci oyundaki Floransa ve Venedik şehirlerinden yaklaşık üç katı büyüklükte olacağını açıkladılar. Yani Roma’nın bir çok kültürel hazinesi dışında çevresinde de muhtemelen at koşturabileceğiz.
Sayfa 3

     Konu atlardan açılmışken oyunun az önceki bahsettiğim E3 2010 videosunda gösterilen birkaç yenilikten de bahsetmeliyim. Artık şehir içerisinde dört nala at koşturabileceğiz. İlk iki oyunda sadece açık arazilerde at sürebiliyorduk. Brotherhood’ta ise yeni geliştirilen bir sistem ile şehir içerisinde de at koşturabilmeniz mümkün olacak.
 
     Bir diğer yenilik ise ateşli silahlar. İkinci oyunda bileğimizden çıkardığımız tabancayı saymaz isek neredeyse hiç silah yoktu. Brotherhood’ta ise hem biz hemde düşmanlarımız ateşli silahları, özellikle tüfekleri kullanabilecekler. Üstelik top atışı gibi hikaye gereği kullanmamız gereken bazı ateşli silahlarda bulunacak. Auditore konağını savunduğumuz ilk dakikalarda Cesare’ın ordularını bu top atışları ile durdurmaya çalışacağız.
     Konu silahlardan açılmışken diğer ölümcül silahlarımıza da yer verelim. İlk oyunda oldukça kısır bir silah yelpazesi ile karşımıza çıkan oyun, ikinci oyunda bu konuda adeta bir patlama yaşamıştı. Bıçaklardan, kılıçlara, mızraklara, baltalara ve hatta sis bombalarına kadar bir çok silahı ikinci oyunda kullanabiliyorduk. AC: Brotherhood’ta ise ikinci oyundakinden çok daha geniş bir silah yelpazesi oyuncuları bekliyor olacak. Üsteik gene yaptığımız kombolar sonucu düşmanlarımızın ellerindeki silahları kaparak onlara karşı kullanabileceğiz. Yeni silahlar arasında benim favorim ise yaylı oklar oldu. İkinci oyundaki tabanca kullanımına benzer bir kullanıma sahip olan bu yaylı ok, eminim sizinde favori silahlarınızdan birisi olacaktır. Dövüş sisteminde ikinci oyundakine benzer bir sistem kullanılsa da, dövüş sistemi daha gelişmiş bir şekilde karşımıza çıkacak. Her ne kadar videolarda dövüş sistemi konusunda pek yenilik göremesekte özellikle kalabalık düşmanlara karşı daha iyi bir yapay zeka beklediğimi yeri gelmişken belirtmek isterim. Ayrıca ikinci oyunda sadece bir kez kullandığımız Leonardo Da Vinci icadı olan takma kanatları yeni oyunda daha sık kullanmamız gerekecek.
 
     İkinci oyunda büyük bir eğitim gören Ezio tüm öğrendiği bu özellikleri yeni oyunda kullanabilecek. Yani gene tüm kombolara sahip olacak ve çatılarda özgürce cirit atabileceksiniz. Zaten bir ölüm makinesi gibi olan Ezio, yeni oyunda farklı kombolara ve öldürme yeteneklerie de sahip olacak. Örneğin at üzerinde duran birisini yukarıdan sıçrayıp öldürerek, direk onun atına sahip olabileceksiniz. Gene at üzerinde giderken peşinizden gelen bir diğer atlının üzerine çullanabilecek ve seyehatinize direk olarak bu yeni at ile devam edebileceksiniz. Ayrıca düşmanları oyaladığımız bir çok yöntemi yeni oyunda da kullanabileceğiz. İkinci oyundaki para ile yaptığımız tüm özellikler yeni oyunda da aynen bulunacak.
     Bunun dışında Suikastçi Birliği’nde emrimizdeki diğer suikastçilere de görevler verebileceğiz. Hatta bazı görevleri geçmek için sık sık bu özelliklerimize başvurmamız gerekecek. Mesele öldürmeniz gereken birinin etrafında kalabalık bir koruma ordusu var. Arkadan sessizce yaklaşıp hedefe doğru yönelirken bir el hareketiniz ile Suikastçi Birliği’nden diğer suikastçileride yanınıza alabilecek ve aynı anda toplu katliam yaratabileceksiniz. Eski oyunlarda her koruma ile tek tek dövüşmek zorunda kalırken Assassin’s Creed Brotherhood’ta ise hepsini aynı anda halledebilmek için tek bir el hareketiniz yeterli olacak. Veya geçmeniz gereken bir kapı var ve kapının önünde iki muhafız görüyorsunuz. Gene bir el hareketiniz ile suikastçilerinizi çağırabilecek ve hedef aldığınız bu iki muhafızın tepelerine çökmelerini sağlayabileceksiniz.
 
     Başka bir örnek daha vermek gerekirse belkide en ilginç ve keyifli olanlarından birisi de bu olacak. Gene ulaşmanız gereken bir nokta var ve önünüzde yaklaşık bir düzine asker bulunuyor. Suikastçilerinize bir işaret verecek ve ne onlar ne de siz elinizi bile düşmanınıza değdirmeden hepsinin ölmesini sağlayabileceksiniz. Yaptığınız bu el hareketi ile karşınızdaki düşmanlarınızın hepsi, hedefi şaşmayan yaylardan çıkan birer okun kurbanı olacaklar. Bazı anlarda ise adeta bir meydan muharebesi yaşayacaksınız. Karşınızdaki oldukça kalabalık bir düşman sayısı gördüğünüzde sizde suikastçilerinize başvuracak ve şehrin ortasında küçük bir muharebenin oluşmasını sağlayabileceksiniz. Kısacası oyunun her anında sizin görmediğiniz fakat sizi bir gölge gibi takip eden ve emirlerinizi bekleyen suikastçileriniz olacak.
Sayfa 4

     Emrinizde olan diğer suikastçileri çeşitli görevlere gönderebileceğinizden bahsetmiştim. Ubisoft bu özellik için oldukça farklı bir oynanış ile karşımıza çıkıyor. Biz Roma’da işleri yoluna koymaya çalışırken takipçilerinizi başta Venedik ve Floransa olmak üzere Londra, Calicut (Hindistan), Barselona, İstanbul (Constantinople), Köln ve Lisbon gibi oldukça önemli şehirlere gönderebileceksiniz.
 
     Bu gönderme işlemi ise bir kontrat düzeneği ile olacak. Görevleri yerine getirdikçe hem para kazanacak hem düzeni sağlayacak hemde emrinizdeki suikastçilerin gelişmesini sağlayacaksınız. Görevleri tamamladıkça yetenek Puanınız artacak ve bu yetenek puanlarını dilediğiniz suikastçinizin seviyesini yükseltmek için kullanabileceksiniz. Burada dikkat etmeniz gereken nokta ise açılan görevlere uygun suikastçiyi seçmekte olacak.
     Yani önemli bir görevde acemi bir suikastçiyi gönderirseniz görev başarısızlıkla sonuçlanabilecek. Suikastçileriniz ile olan haberleşmeyi ise güvercinler ile yapacaksınız. Haritanın belli noktalarına gidecek ve haberci güvercinler sayesinde hem suikastçilerinize yeni emirlerinizi verebilecek hemde onlara verdiğiniz son görev hakkında yeterli bilgiye sahip olabileceksiniz. Açıkça söylemem gerekirse tek kişilik hikaye modunda suikastçileri kullanma özelliklerimizin oyuna büyük bir farklılık ve renk katacağını düşünüyorum.
 
     Gelelim oyunun bir diğer büyük yeniliğine. Assassin’s Creed Brotherhood, seride ilk defa çoklu oyuncu modlarını içermesi ile de önemli bir yere sahip olacak. Eski oyunlarında bu konuda bazı eleştiriler alan ekip sonunda kolları sıvamış. Özellikle hikayenin yeniden oynanabilirliğinin düşük olması, serinin yeni oyununda çoklu oyuncu modları getiren en büyük nedenlerin başında geliyor. Firma böylece hem daha uzun bir oyun süresi hemde hikaye modu dışında eğlenmenizi sağlayacak modları da oyuna eklemiş olacak.
     Çoklu oyuncu modlarına baktığımızda bir çok karakter çeşidinin bizleri beklediğini görüyoruz. Courtesan (Fahişe), Hunter (Avcı), Barber (Berber), Priest (Rahip), Banker (Muhasebeci), Executioner (Cellat), Doctor (Doktor), Herlequin (Soytarı), Officer (Subay), Merchant (Tüccar), Soldier (Asker) ve Blacksmith (Demirci) çoklu oyuncu kısımlarında seçebileceğimiz karakterler olarak karşımıza çıkıyor.
 
     Her karakterin kendine has öldürme teknikleri çoklu oyuncu modlarını farklılaştıran unsurların başında gelecek. Örneğin Cellat ile daha çok balta tarzı silahları kullanabilirken Doktor’da ise zehirli şırıngalar en büyük yardımcımız olacak. Veya rahip seçtiğinizde elinizde haç şeklinde bir bıçak taşırken Fahişe seçtiğinizde ise süs olarak kullandığı keskin yelpazesi ile rakiplerinizin boynuna ufak ama ölümcül olan bir darbe indirebileceksiniz. Karakter seçimleri dışında oyunda muhimmat seçimleri de bulunacak. Yani yanınıza alacağınız bazı mühimmatları belli bir sınırlandırma ila taşıyabileceksiniz. Tıpkı modern savaş oyunlarındaki iki silah seçme yöntemine benzetebilirsiniz. Örnek vermek gerekirse oyuna girerken toz bombası ve bıçak veya gene toz bombası ve bozuk para ikililerinden birisini seçmeniz gerekecek.
Sayfa 5

     Gelelim çoklu oyuncu modlarındaki oynanış dinamiklerine. Farklı harita seçimleri tabi ki multiplayer modlarında yer alacak. Roma’nın çeşitli bölgeleri dışında arena tarzı eski yapılarda da mücadelemizi verebileceğiz. Ubisoft oyunun multiplayer modları için özüne uygun bir oynanış dinamiği sunmayı hedefliyor. Multiplayer modlarında tıpkı tek kişilik oyun modunda olduğu gibi bulunduğunuz şehir ve mekanlar tam anlamı ile yaşıyor olacak. Yani kalabalık bir yandan en büyük probleminiz olur iken diğer yandan da tıpkı senaryo modundaki gibi izinizi kaybettirmenize yarayacak. Karakterinizi seçtikten sonra oyuna giriş yapacak ve size hedef gösterilen oyuncuyu öldürmeye çalışacaksınız.
 
     Kısacası oyuna giren tüm oyuncular kalabalık bir şehirde birbirlerini kovalayarak kedi fare oyunu oynayacaklar. Rakibinizi bir gölge gibi takip etmeli ve o sizi farketmeden ölümcül darbeyi indirmelisiniz. Tüm bu odaklanma anında sizin de peşinizde başka bir suikastçinin olduğunu da unutmamanız gerekiyor. Rakibinizi bulabilmek için ise oyun ekranında bir göstergeniz bulacak. Bu yuvarlak gösterge rakibinizin ne yönde olduğunu ve yaklaştıkça renginin koyulaşması ile size gerekli rotayı çizmiş olacak.
     Bu tür tek takılacağınız oyun modlarının dışında iki farklı grubun karşılaşacağı oyun modları da bulunacak. E3 2010 fuarında “En iyi multiplayer deneyimi” ödülüne laik görülen Assassin’s Creed: Brotherhood’un çoklu oyuncu modları GamesCom 2010’daki oynanış videoları ile de oldukça başarılı olacağını hissettirmişti. Oyunun Playstation 3 için özel kapalı betasının 4 Ekim’de yapılacağını da hatırlatalım. Ön sipariş ile açılacak olan bu betada Alliance ve Wanted modları ile birlikte Roma ve Castel Gandolfo haritaları yer alacak.
 
     Zaten grafiksel olarak daha ilk oyundan başarılı bir görüntü çizen Assassin’s Creed serisi ikinci oyun ile çok daha başarılı bir işe imza atmıştı. Kalabalık şehirlere rağmen az olan yükleme süreleri ve kaplama kalitesi ile karşımıza çıkan oyun, AC: Brotherhood’ta seviyeyi biraz daha yükseltecek. Oyunun İkinci oyunun devamı niteliğinde olması ve yapısal benzerlikleri ile grafiksel kaliteninde ikinci oyunun izinden gideceğini söyleyebiliriz. Özellikle GamesCom videolarındaki kalabalık sahnelerde oyunun görselliğinden en ufak bir şey kaybetmemesi grafiksel kaliteyi gözler önüne seriyor.
     Seslendirme ve ses efektleri konusunda da Assassin’s Creed Brotherhood’tan en ufak bir şüphemiz yok. Ezio’ya ikinci oyunda ses veren Roger Craig Smith ve Leonardo Da Vinci’yi seslendiren Carlos Ferro, yeni oyunun imdb listesinde de yer alıyor. Buna rağmen diğer karakter seslendirmenleri listede gözükmüyor. Bu konuda Ubisoft’tan herhangi bir açıklama da yapılmış değil. Özellikle Desmond’u seslendiren Nolan Nort ve Lucy’I seslendiren ünlü oyuncu Kristen Bell’in oyunda yer almasını bekliyorum.

     Sonuç olarak Assassin’s Creed Brotherhood eski oyunları üzerine biraz daha koyarak oyuncuların karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Her ne kadar ilk oyundan sonra ikinci oyunun yaptığı gibi büyük bir sıçrayış beklenmese de özellikle yeni oyun dinamikleri ve multiplayer modları ile oyun bir adım öne çıkmayı hedefliyor. Hikayenin gidişatı yönünden de oldukça merak ettiğimiz Assassin’s Creed Brotherhood, bu yılın en beklenesi oyunlarından birisi olacak. Konsol sahiplerinin 19 Kasım’da kavuşacağı Assassin’s Creed Brotherhood’un PC versiyonu ise tıpkı ikinci oyunda olduğu gibi yeni yılın ilk çeyrek döneminde gerçekleşecek.