Sega son dönemlerde eski gücünden çok uzak. Dreamcast döneminde fırtına gibi esen ve kendi konsoluna mükemmel oyunlar çıkaran Japon devi, konsol üretimini bıraktıktan sonra malesef sıradan bir geliştirici olmanın ötesine gidemedi. Aslında bunun nedeni Sega'ya gönülden bağlı olan çok yetenekli tasarımcı ve yönetmenlerin (ki bu kişiler firmaya yıllarını vermişti ve Sega'da yaşlanmışlardı) Dreamcast'ten sonra oyun dünyasına küsmeleriydi. Sanırım artık başkaları adına, başkaları için çalışmak istemiyorlardı. Bir bakıma firmaları değil, aileleri dağılmıştı. Bu kişilerin Dreamcast için tasarladıkları yenilikçi ve yüksek kalitedeki oyunları oynayanlar sanırım benim gibi o günleri hiç unutamayacaktır.
Peki şimdi Sega tarafından geliştirilen ve oyuncuların büyük beğenisini toplayan kaç tane oyun var? Sanırım bir elin parmaklarını geçmez. Bu oyunlar arasında bize eski günleri hatırlatacak oyun var mı derseniz aklıma doğrudan Yakuza serisi gelecektir. Belki bu seri hiçbir zaman Shenmue kadar ünlü ve kaliteli olamadı, ama bize farklı bir atmosfer yaşatarak Dreamcast'teki o günlere dönmemizi sağlamayı başardı. Geçen nesilden beri aramızda olan seri Yakuza 4 ile tekrar Playstation 3'e özel olarak karşımıza çıktı.
İşte ortalığı dağıtacak olan mahşerin dört atlısı
Yakuza adını etimolojik olarak açıklayacak değilim, o nedenle onların kısaca Japon Mafya'sı olduğunu söyleyebilirim. Yakuza serisinin ana hikayesi de hep bu mafya örgütlerinin etrafında geçiyor. Japonya'nın fuhuş, kumar, şiddet dolu arka sokaklarından dev global şirketlerine kadar uzanan bu oyunun hikayesi Japonya'da olduğu kadar Batı'da da büyük ilgi görüyor. Bu ülkenin kültürüne ilgi duyanların bir oyuncu olarak, Japonya'nın yeraltı örgütlerini Sega'nın Yakuza'sı ile (tamamen gerçek olmasa da) tanımak istemeleri gayet güzel bir yol.
Bu seride her şey ilk oyundaki Kazuma Kiryu adlı Yakuza ile başlamıştı. Para meselesi nedeniyle başı suç örgütleri ile derde giren Kazuma, hayatta kalmak için çok büyük bir mücadele vermişti. Şimdi ise Yakuza örgütleri yine huzursuzluk çıkarıyor. Bu defa oynanabilir 4 karakterle onlara karşı mücadele vereceğiz. Tokyo'nun Kabukichô adlı bölgesinden esinlenilerek yaratılan Kamurocho'da geçen Yakuza 4'ün hikayesi iki kardeş Yakuza örgütü arasında güç mücadelesi nedeniyle düşmanlığın başlaması ve bizim yönettiğimiz 4 karakterin ise farklı nedenlerle olaylara dahil olması üzerine şekilleniyor.
Japon kültürüne ilgi duyanlar için Yakuza 4'ün dünyası daha etkileyici olacaktır. Bazen bir Uzakdoğu filmi izliyormuş havasına kapılabilirsiniz.
Önceki oyunların ana karakteri Kazuma Kiryu'nun yanı sıra Masayoshi Tanimura, Shun Akiyama ve Taiga Saejima gibi karakterleri yönettiğimiz oyunda birisi özel bir bayan olmak üzere polislerden suç örgütlerine kadar çeşitli önemli kişilerle tanışıyoruz. Zaten oyunun dünyası o kadar geniş ki örneğin sadece Lili adlı bayanın hikayesi bile başlı başına bir oyun senaryosu olarak görülebilir. Oyunun yapımcıları dev bir dünya yaratıp her biri gerçekten de kişilikleri olan karakterleri oyuna dahil etmişler. Zaten oyunda bu kadar uzun diyalogların ve sinematiklerin olmasının nedeni de bu. Öyle ki oyunun hikayesi şudur demek Yakuza 4'ün hikayesini ve dünyasını küçümsemek anlamına gelecektir. Tek söyleyebileceğimiz (spoiler da vermemek adına)Yakuza örgütlerinin arasındaki güç savaşı ve 4 ana karakterin bunlara karşı mücadelesinin anlatıldığı olacaktır.
Kamurocho'da yaşayan bir şehirde olduğunuzu hissediyorsunuz
Oyuna Shun Akiyama ile başlıyoruz. Sky Finance adlı bir finans kuruluşu yöneten karakterimiz insanlara kefilsiz borç vermesi ile ünlü. Bunu yaparken de bu insanlardan çeşitli garip isteklerde bulunuyor. Örneğin “10 Ceo'nun kartını getir”, “seninle bir işe ortak olarak girebilecek 3 arkadaş bul” gibi isteklerin yanı sıra, Lili gibi bayan karakterlere ise borç vermek için gece klübünde çalışmasını isteyebiliyor. Sky Finance, Shun için merkez diyebiliriz. Şehirdeki işlerimizi yapmaya genelde buradan hareket ederek başlıyoruz. Tabi diğer 3 karakter de farklı mekanlarda, farklı mücadeleler veriyor ve her karakterle şehirdeki her yere gidip, her organizasyona katlamıyoruz. Senaryo gereği oynanış sırası diğer karaktere geçtiğinde ise kendimizi şehrin bambaşka köşelerinde bulmamız mümkün oluyor.
Oyuna başlar başlamaz şehrin sokaklarınıza kendinizi bırakıyorsunuz. Burada haritada belirli olan görev yerlerine bazen doğrudan gitmeniz gerekiyor, bazen da zamanınız varsa yönettiğiniz karakterle şehirde bir tur atabiliyorsunuz. Şehir gerçekten de çok canlı ve yapaylık hissini vermiyor. Alış-veriş merkezleri, lokantalar, oyun salonları gibi çeşitli mekanlara girme şansınız var. Yine de her kapıdan içeri girmeniz mümkün değil. Şehirde insanların konuşmalarına tanık olabilir, onlara çeşitli konularda yardımcı olabilirsiniz. Şehrin bir ucundan bir ucuna gitmek için belirli yerlerdeki taksi duraklarını kullanma şansınız da bulunuyor. Belki Yakuza 4'te Shenmue oyunlarındaki kadar üst düzey bir gerçekçi şehir havası yok, ama Yakuza oyunlarının Shenmue'ya göre daha Arcade bir yapıya sahip olduğunu da unutmamak gerekiyor. Üstelik şehirde yapmamız gereken o kadar çok şey var ki, çok fazla yan görev yaptığınızı düşünseniz bile oyunun ana hikayesini bitirdiğinizde sadece %40'nın tamamlandığını uyarısını görürseniz şaşmayın. Masaj salonları, gece kulüpleri, Mahjong salonları ve dövüş kulüpleri ile dev bir dünya sizi bekliyor.
Dövüşler oyunun en eğlenceli kısmını oluşturuyor. Karakterinizi geliştirdikçe dövüşler daha zevkli olacaktır
Yakuza 4'te yapacaklarımız seçtiğimiz karaktere göre değişiyor. Örneğim Shun ile Yakuza'yla başı belada olan dostlarınıza yardım ederken, bir yandan da Lili'nin gece kulübünde başarılı olmasını sağlamaya çalışıyorsunuz. Shun'un yanı sıra diğer karakterlerle yaptığımız ortak şey ise dövüşmek oluyor. Bazen yolda karşılaştığımız sokak serserileriyle, bazen de Yakuza'ya mensup serserilerle sokakta dövüştüğümüz sahneler oluyor. Yine de asıl olay bize düşman olan büyük Yakuza gruplarının adamlarıyla dövüşmek. Sokaklardaki dövüşler genel olarak sizi pek zorlamayacakken, Yakuza gruplarına karşı daha dikkatli olmanız gerekiyor. Bu gruplar kılıç, tabanca gibi çeşitli tehlikeli silahlar barındırıyorlar ve aralarında oldukça güçlü olan elemanlar bulunuyor. Tabi düşmanlarınızın silahlarını onlara karşı kullanmanız da mümkün, ama silahların öncelikle onların elinde bulunduğunu hatırlatalım.
Sanırım oyundaki en eğlenceli nokta dövüşler. Bazen gereğinden fazla olduğunu düşündüğünüz dövüşlerin, aslında bol olmasının yararlı olduğunu oyunda ilerledikçe anlayacaksınız. Özellikle çevredeki eşyalarla düşmana vurmak veya düşmanı yakalayıp bir nesneye çarpmak çok eğlenceli. Bazen Quick Time Event'ler de (ekranda beliren tuşlara zamanında basma) dövüşleri çok eğlenceli hale getiriyor.
Yakuza 4'ün Shenmue gibi bir oyun olmasını beklemeyin, aksi halde hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz. İki oyun kesinlikle birbirinden çok farklı.
Oyunda 4 karakteri yönettiğimizi söylemiştik. Bunların her birinin kendine has dövüş stili ve gücü bulunuyor. Bu da farklı bir karakter yönettiğiniz hissini arttıyor. Üstelik RPG öğeleri sayesinde karakterinizin gücünü arttırmanız mümkün. İnsanlarla konuşarak, görevleri bitirerek, serserileri döverek veya yeni bir yemek tadarak kazandığınız XP (deneyim) puanları ile yeni hareketler almanız mümkün. Oyunda XP kazanmanın farklı yolları da var. Mesela Saigo adlı bir karakterle tanışıyorsunuz ve size antrenman yaptırıyor. Bu antrenmanların sonucunda da XP kazanabiliyorsunuz. Üstelik Saigo'nun antrenmanlarında nasıl silah kullanabileceğiniz veya kaçan düşmanı nasıl yakalayabileceğinize yönelik bilgiler de veriliyor. Örneğin kaçan bir düşmanı ilk defa kovaladığımda ve polislerden ilk defa kaçtığımda zorlanmıştım, çünkü kontrollere alışmak zor oluyordu. Saigo'nun antrenmanları sonrası bu konuda oldukça iyi duruma geldim. Size tavsiyem ne kadar deneyim kazanabilirseniz kazanın, çünkü bu deneyim puanları oyunun ilerleyen bölümlerinde çok işinize yarayacak.
Takip ve kaçış bölümlerinin havası bir başka. Bu bölümlerde heyecan kesinlikle çok yüksek
Yakuza 4'te hikaye akışının çok değişken olduğunu söyleyebilirim. Bazen dakikalarca süren konuşmalar yapabiliyor; çok özel konularda insanlarla sohbet ediyor ve romantik anlar yaşıyoruz. Bazen de masa tenisi oynuyor, dövüş kulüplerinde çok zorlu mücadelelere giriyoruz. Oyunun dünyası gerçekten de çok geniş ve bu tür farklılıklar bir süre sonra sizi kendine bağlıyor. Yakuza 4 çok geniş kapsamlı bir oyun ve onlarca saat sizi kendi dünyasına rahatlıkla hapsedebiliyor. Üstelik diyalogların ayrıntılı olması da açıkçası benim hoşuma gitti. Günümüzde önüne geleni vur ve soru sorma türündeki oyunlardan bıkanlar, bir oyunun dünyasını kapsamlı olarak tanımak isteyenler Yakuza 4'ün bu özelliğine bayılacaktır. Sega gerçekten de bu kadar fazla diyalog ve sinematik hazırlayarak bu işi ne kadar ciddiye aldığını gösteriyor. Oyunda sinematiklerin toplamda kaç saat sürdüğünü bilmiyorum, ama Yakuza 3'te sinematikler 5 saate yakındı. Sanırım Yakuza 4'te de durum çok farklı değildir. İşte bu nedenle sizlere oyunun konusu şudur diyemiyorum, çünkü oyunda onlarca insanın hikayesi anlatılıyor.
Japon oyun sektörü son dönemlerde büyük bir durgunluk içinde, bu durumu Japonya'nın önde gelen firmaları da kabul ediyor. Bir genelleme yapacak olursak önceki nesillerde konsol oyuncularının zevklerini belirleyenler Japonlardı. Silent Hill, Resident Evil, Shenmue vs gibi oyunlar Batılı oyuncuların rüyalarını süslüyordu. Şimdi ise durumlar değişti ve Batılı firmalar oyuncuların (özellikle FPS'ler ile) zevklerini belirlemeye başladı. Artık Japon firmalar Batılıların zevkine göre oyun yapmaya çalışıyor. Yakuza 4'te ise Batılıların gözüne girelim gibi bir düşüncenin olmadığını oyunu oynayan herkes anlayacaktır. Öncelikle oyunda İngilizce seslendirme bulunmuyor. Karakterlerimiz sadece Japonca konuşuyor. Japonya ile bu kadar özdeşleşmiş bir oyunda İngilizce seslendirmelerin çok sırıtacağını (bkz Shenmue 2) düşünüyorum. O nedenle seslendirmelerin sadece Japonca olması doğru bir karar. Zaten oyunda sinematikler dışında seslendirme de bulunmuyor. Sokakta konuştuğumuz insanlar nadiren ses çıkarıyorlar; tıpkı bir RPG oyunu oynuyormuş gibi sadece yazıları okuyarak hikayelerini dinliyorsunuz.
Hana ile tanışın. Oyundaki en tatlı karakterlerden birisi
Seslendirmeler bir yana müzikler ise oldukça iyi. Ben özellikle piyano melodilerini çok beğendiğim. Aksiyon anlarında ise müzikler sırıtmadan sizi havaya sokuyor. Oyunda genel olarak sesler iyi bir iş çıkarıyor. Sega, bu alanda da Zeebra gibi ünlü Japon isimlerle çalışarak başarılı olmuş.
Yakuza 4'e genel olarak 1. sınıf bir yapım olarak bakmak zor, ama oyuna alışınca şikayet ettiğiniz çok fazla nokta olmuyor. Tabi bunlar arasında kontrolleri gösteremeyiz. Genellikle rahat oynadığınız ve sizi kendine bağlayan oyunda bazen kontrol sorunları sinirlerinizi bozabiliyor. “Chase” yani takip bölümlerinde size gösterilen yerlerden ilerlemek belli bir hızda koşarken zor olabiliyor, çünkü kamera açıları bazen yetersiz kalıyor. Ayrıca dövüşlerde de arkanızda duran düşmanların farkına varamayabiliyorsunuz; daha geniş bir kamera açısı sunularak bu sorun çözülebilirdi.
Dövüşlerde ise yumruklarınızı konuşturmak ve çevredeki sopa ve bisiklet gibi (evet bisikleti kaldırıp düşmanın kafasına vuruyoruz) nesnelerle düşmanlara vurmak eğlenceli, ama bazen istediğiniz yöne hamle yapmakta zorlanabiliyorsunuz. Sanırım bunun nedeni oyunun dövüş sahnelerinin çok hızlı olması.
Bu oyun Dreamcast döneminde çıksaydı, kesinlikle oyun dünyasının en iyileri arasına girerdi; ama günümüzde oyuncuların beklentiler farklı.
Playstation 3'e özel olarak piyasaya çıkan oyunlarda oyuncuların en çok önemsedikleri şeylerden birisi ise grafikler. Yakuza 4 de bu konuda yine mükemmel olmasa da iyi bir iş çıkarıyor. Her ne kadar istediğimiz her yere gidemesek de şehrin canlı bir havaya sahip olması atmosferi daha iyi hissetmemizi sağlıyor. Şehrin ışıkları, yağmur yağması ile oluşan o karamsar görüntüsü ve kalabalık sokakları sizi etkileyecektir. Şehir bence oyunun yapısına göre oldukça iyi tasarlanmış ve canlılık hissini vermesi nedeniyle geçer not alıyor. Tamam belki şehirde her mekana giremiyorsunuz ve karşılaştığınız her karakterin modellemesi çok iyi değil, ama özellikle ana karakterlerin mükemmel tasarımları ve gerçekçi yüz modellemeleri siz kendine hayran bırakacaktır. Cyberware'in 3D tarayıcısı ile çok gerçekçi yüz mimikleri elde eden Sega, grafikler konusunda PS3'e yakışan çalışmalar yapmış.
Yine de grafikler tabi ki kusursuz değil.
Şehirde bazen insanların sonradan oluştuğunu veya bazı binaların yakınına bile yanaşamadığınızı rahatlık fark edeceksiniz. Belki şehirdeki her mekana girmemiz mantıksız olurdu, ama sadece en azından kestirme yollargibi ilgi çekici özellikler konulabilirdi. Hep aynı yol üzerinden gitmek bazen serbestçe dolaşma hissini baltalıyor.
Oyuna Shun Akiyama ile başlıyoruz. Gerçekten karizmatik bir karakter
Eğer şu ana kadar Yakuza serisini oynamadıysanız bu oyun iyi bir başlangıç olabilir. Üstelik Yakuza 4'te Sky Finance'taki deponuzda önceki oyunların konusunu az-çok anlamanıza yarayan videolar da bulunuyor. Yani daha önceki oyunları oynamamış kişiler de bu oyunu rahatlıkla deneyebilir.
Diğer yandan Yakuza 4'ün herkese göre bir oyun olmadığını da belirtmem gerek. Üstelik oyun dünyasına bu nesilde adım attıysanız Yakuza 4 size çok yabancı gelecektir. Özellikle Japonya kökenli oyunları beğenen kitleye hitap eden Yakuza 4, onlarca saatinizi ayırıp bitirebileceğiniz bir yapım. İlk başta sıkıcı gelen dövüşler ve diyaloglar zaman geçtikçe ilgi çekici oluyor. Oyundaki karakter gelişimi, anladıkça daha da ilginçleşen hikaye sabırlı oyunculara göre.
Eğer sinematikleri izlemeyi sevmem, konuşmaların önemi yok, aksiyon olsun yeter diyenlerdenseniz Yakuza 4'ten uzak durmanızı tavsiye ederim. Sabırla oyun oynarım, ayrıntılarla uğraşmayı severim, Japon kültürüne karşı ilgim var diyorsanız Yakuza 4 tam size göre.