MX vs. ATV REFLEX
Alkan Adakaner

Sayfa 1

Bir oyun stüdyosunun benzer türde oyunlar üzerinde uzun süre çalışması hiç kuşkusuz büyük bir tecrübe kazanmasını sağlıyor. Bazı stüdyoların sadece belirli bir türde tecrübe kazanmış olması oyuncuların kaliteli oyunlarla karşılaşma oranını arttırıyor. Microsoft’un Turn 10 stüdyosu, Sony ait olan Polyphony Digital ve şu an bağımsız bir stüdyo olan Bizarre Creations gibi kendilerini yarış oyunlarına adamış firmalar sayesinde mükemmel yarış oyunları oynama şansımız artıyor. Bunlar kadar önemli bir firma olmasa da THQ bünyesinde çalışan Rainbow Studios’ta yarış oyunda oldukça tecrübeli ve başarılı oyunları olan bir firma olarak görülebilir.

Rainbow Studios daha önce PC için Motocross Madness ve konsollar için ATV Offroad Fury serilerini hazırlamış bir firma. Bunun yanında ATV ve MX’leri bir arada görebileceğimiz ATV vs. MX serisini de bir süredir başarılı bir düzeyde sürdürüyorlar. Stüdyonun yarış oyunlarına aşina olması oyunlarının kalitesini belli bir düzeyin üstünde tutmasını sağlıyor. MX vs. ATV Reflex’ten önce MX vs. ATV Unleashed ve MX vs. ATV Untamed gibi oyunlarla karşımıza çıkan Rainbow Studios serinin son oyununda da ortalamanın üzerinde bir oyun yapmayı başarmış görünüyor. Reflex adını verdikleri yeni kontrol sistemleri ve yeni fizik motorları ile oyuncuların ilgisini çekebilecek bir yapım ortaya çıkarmış.
 
 Oyunda karakterimizi yarattıktan sonra oynanış ile ilgili önemli ayrıntıların gösterildiği alıştırmaları tamamlıyoruz. Bu alıştırmaları başarıyla yapabilirsek oyunun tamamına yetecek kadar gerekli konular hakkında bilgi sahibi olduğumuzu söylemeliyim. MX vs. ATV Reflex’in ana menüsü Arcade, Motocareer, Multiplayer ve Motocard gibi seçeneklerden oluşuyor. Biz öncelikle Motocareer modunda oyuna başlıyoruz. Zaten Motocareer bölümündeki görevleri tamamlamadan Arcade’de yarışma şansına sahip değiliz. Motocard bölümünde yarattığımız karakterin özelliklerini değiştirebilir, achievements ve leaderboards’tan istediğiniz bilgilere ulaşabilirsiniz. Tabi oyuna ilk önce Motocareer’den başlamak zorundayız. Bölümde 4 farklı zorluk seviyesinden birisini seçip Free style, Champion sport track, Waypoint, Omnicross, Supercross modlarında yarışabiliyorsunuz.
 

Oyunun adında da anlaşılacağı gibi Mx denilen motosikletler ve ATV’lerin içinde bulunduğu bir yarış oyunu. Ayrıca Sport Truck (Spor kamyonetler) ve Buggy’ler ile bütün araçların modifikasyona uğramış (Mx Lite, UTV gibi) çeşitlerini kullanabiliyorsunuz. Sizin tarzınıza en çok uyanı seçip yarışa başlayabilirsiniz. Ben bir Mx seçerek oyuna başladım. Mx vs. ATV: Reflex’in sadece bir yarış oyunu olmadığını oyunun başlarında anlıyorsunuz. Yarışmak dışında belli bir zaman dilimi içerinde bir yerlere ulaşmak, yüksekçe bir tepeye tırmanmak ya da belirli sayıdaki işaretlenmiş noktadan geçerek görevleri tamamlamak gibi amaçlarımız bulunuyor. Oyundaki bu görev çeşitliliği monotonluktan kurtulmasını sağlıyor. Benim en beğendiğim bölüm zaman karşı yarış kısmıydı. Diğer araçlarla yarışmak da her ne kadar zevkli olsa da inanılmaz geniş mekanlarda zamana karşı yarışmanın zevki başkaydı. Daha önce pek az yarış oyununda bu kadar geniş (kullanılabilir) mekanlara rastladığımı itiraf etmeliyim. En son oynadığım ve hayran kaldığım Pure adlı yarış oyunundaki kısıtlı mekânların aksine Mx vs. ATV: Reflex oldukça büyük mekanlara sahip.

Sayfa 2

Mekanlar bazı yarış ve görevlerde oldukça geniş, fakat her zaman değil. Oyunda pistlerde de yarışabiliyoruz ve bu pistlerin dışında 2-3 saniyeliğine çıkınca tıpkı kaza yapmış gibi yeniden yarış pistinin ortasından başlamak zorunda kalıyorsunuz. Üstelik her zaman yolda kalmak sizin kontrolünüze kalmış bir şey de değil. Eğer Mx kullanıyorsanız, ATV, Spor Kamyonetler ve Buggy’lere karşı dikkatli olmanız gerekiyor. Hangi aracı seçerseniz seçin sizden büyük olanın yanına yaklaşmayın çünkü kontrolü kaybedip takla atmak ve pistin dışına çıkmak oldukça kolay.
 
Rainbow Studios’un yeni fizik motoru sayesinde oldukça gerçekçi bir yarış deneyimi yaşıyoruz. Aracımızı kontrol ederken pistin yüzeyini resmen hissediyoruz ve aracımızın da coğrafi şartlara tepkisinin oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim. Benim en çok dikkatimi çeken şey araçlarımızla derin bir su birikintisine hızlıca girdiğimizde kontrolü kaybetmemiz oldu. Bu oyunun fizik motorunun kalitesini gözler önüne seren ayrıntılardan sadece birisi olarak görülebilir.
Her ne kadar fizik motoru mükemmel olsa da grafiklerin fiziklere pek yakışmadığını söyleyebilirim. Mekanlar bazen oldukça geniş ve suyun görünümü oldukça iyi, fakat gerek araçların, gerekse de diğer çevre elementlerinin görünüşleri günümüz standartlarının oldukça altında kalmış. Çevre tasarımında en kötü görünen şeyin ağaçlar olduğunu söylemeliyim. Çamur, su birikintisi, kar ve kumun görünümü oldukça tatmin edici olsa da ormanlık alanların görüntüsü pek hoş değil. ATV yarışı olan 2008 yılında piyasaya çıkan Pure kesinlikle çok daha iyi grafiklere sahipti. Rainbow Studios’tan en azından yarışçıların ve araçların tasarımını daha iyi yapmasını beklerdim. THQ gibi büyük bir firmanın bünyesinde oldukça iyi imkanlar olduğuna eminim. Son dönemlerde grafikler oyuncular tarafından daha fazla önemsenir hale geldi, her firma eğer satışları arttırmak istiyorsa grafiklere büyük önem vermeli. Belki benim için değil ama oyuncuların hiç de azımsanmayacak bir kısmının grafik delisi olduğu firmalar tarafından bilinmeli.

Grafikler benim için çok da önemli değil diyorsanız, önünüzde eğlenceli bir oyunun olduğunu söyleyebilirim. Rainbow Studios’un oyuna adını veren Reflex sistemi sayesinde kullanışlı bir kontrol mekanizması da oluşturulmuş. Reflex denilen sistemle dönüşlerde her iki analogu çevirdiğinizde yarışçının dönüş için bütün performansını sergilediğini görüyorsunuz. Eğer analoglardan birisini kullanırsanız dönüşünüz daha yavaş oluyor. Ayrıca özellikle rampalardan atlayış sonrası yere düşüşlerde bazen dengenizi kaybedebiliyorsunuz, ekranda çıkan yön işaretlerine doğru analog’u kullanırsanız dengenizi sağlamanız mümkün oluyor. Tabi bu denge sağlama işlemi diğer araçların size çarpması durumda işe yaramıyor. Özellikle MX’ler bu konuda oldukça dezavantajlı durumda bulunuyor. Eğer Sport Truck seçmişseniz oyunun kontrollerinin diğer araçlara göre daha kolay olduğunu söylemeliyim.
 
Bir oyunun atmosferinin en önemli noktalarından birisi olan müzikler ise Mx vs. ATV: Reflex’in en kötü yanı olarak karşımıza çıkıyor. Sürekli çalan sert müzikler yüzünden müzikleri kapatarak yarışa devam ettiğimi itiraf etmeliyim. Bu tarz müziklere alerjisi olan birisi olmasam da müzikler beni cidden çok rahatsız etti. Sadece araçların sesini duyarak yarışmak çok daha keyif verici. Üstelik müzikleri kıstığımızda yarışçıların zafer ve bazı başarı çığlıklarını tam olarak duyabiliyoruz. Araçların seslerinin birbirinden farklılığının belirgin olması en azından sesleri bir parça olsun kurtarıyor. Oyunun en eğlenceli bölümü zaten tek kişilik oyun modu oluyor. Genellikle çoklu oyuncu yarış oyunlarında zevkli olsa da bölünmüş ekran ve online desteği olan ATV vs. MX: Reflex’in bu yönüyle pek ilgileneceğinizi düşünmüyorum. Yine de geniş mekanlarda arkadaşlarınızla çeşitli yarış oyunları oynamak bazen eğlenceli olabiliyor. Eğer Pure adlı ATV’lerin bulunduğu muhteşem yarış oyununu oynamadıysanız önce onu almanızı öneririm. Yarış oyunlarını çok seviyorum ve bu türdeki diğer oyunları oynadım diyorsanız MX vs. ATV: Reflex sizi bir süreliğine mutlu edebilir.