Milyonlarca dolarların döndüğü devasa firmalar, binlerce çalışan ve dolayısıyla ardı ardına piyasaya çıkarılan oyunlar... Bugünkü oyun sektörünün genelini kapsayan bir betimleme bu. Pasta büyüdükçe, daha büyük dilimler almak isteyen firmalar elbette ortaya çıkacaktır. Ancak oyun sektöründe işlerin eskisi gibi olmadığı da bir gerçek. Oyun türlerinde bazı sıradanlaşmalar başladığı gibi, aynı zamanda sonu gelmeyen oyun serileri de çoğu zaman oyuncuları hayal kırıklığına uğratıyor.
Oyunlar, onları oynayan oyuncuları olmadan hiçbir işe yaramazlar. Dolayısıyla genel kitleye hitap etme arzusu tüm şirketlerin ortak isteği konumunda. Eskiden yapılan casual ve hardcore ayrımı bile günümüzde net çizgilerle ayrılamamış, hatta ilk başta çekirdek kitleye yönelen bazı oyunlar daha sonradan genel kitleye hitap etme isteğiyle eriyip gitmiştir. Bunun en büyük örneklerini Resident Evil 6'nın büyük oranda aksiyona yönelmesi, Dead Space serisinin aksiyon öğelerinin arttırılması gibi olaylarda net bir biçimde görüyoruz.
Hatırlarsanız Capcom, Resident Evil 6'nın çıkış döneminde, oyuncuların artık aksiyon oyunlarına yöneldiğini ve korku oyunlarının piyasada tutunmasının pek de mümkün olmadığı yönünde bir açıklamada bulunmuştu. Her ne kadar Call Of Duty gibi bir oyunun milyonlara hitap ettiği gerçeği olsa bile, bu oldukça talihsiz bir açıklamaydı. Oyunlar farklı türdeler ve aynı elementleri içinde bulundurduklarında onları farklı türlere ayırmanın da hiçbir anlamı kalmıyor. "A" türü oyun ve "B" türü oyunun aynı kulvarda rekabet etmesi ise çok anlamsız.
Steve Jobs'ın dediği gibi, tüketici ne istediğini siz ona sunana kadar bilmez. Bu nedenle Jobs, daha önce piyasa araştırması yapmadan ürünlerini piyasaya sürerdi. Oyun sektöründe de bahsi geçen konunun aynı şekilde işlemesi gerekiyor aslında. Yenilik yapmaktan korkmayan firmaların yapacağı hamlelerin, yeni nesilde onları bir adım öteye taşıyacağı su götürmez bir gerçek. Bilinen formülleri kullanarak yapılan ve yalnızca gelir sağlamaya yönelik oyunların uzun süre daha piyasada tutunması zor görünüyor.
Bugün E3 ve Gamescom gibi fuarlarda yeni oyunlardan çok, serilerin devam oyunlarının duyurulmasının sebebi de bu olsa gerek. Sonuna rakam gelmeyen oyunlara şüphe ile yaklaşıyoruz artık. Devam oyunlarına oyuncular olarak alışmışız belki de, yeni birinin çıkıp da farklı bir şeyler yapmasını yadırgayabiliyoruz. Yapılan oyun muhabbetlerinde bile "Call Of Duty x çıkıyor, Assassin's Creed Y geliyor" gibisinden cümlelere sık sık rastlar olduk örneğin. "Şöyle bir oyun olsa da oynasak" demenin modası geçiyor anlaşılan.
Geçtiğimiz gün yapılan Playstation 4 duyurusunda hepimiz oyunların grafiksel kalitesine yönelmişken, gözlerden kaçmayan bir detay daha vardı. Killzone ve Infamous serileri yeni oyunlarıyla Playstation 4'de yerini alıyordu. Oysa ki yeni bir nesil dendiğinde akla yepyeni seriler ve oyun dünyasına yeni bir soluk kazandıracak yapımlar geliyor. Ancak ne yazık ki bu yeni serilerin sayısı bir hayli az.
Oyunlar da filmler gibi olabilmeli esasen. Örneğin
şu anda nasıl Titanic 5 çıkmıyor ise, oyunlar da yeri geldiğinde bitirilebilmeli.
Sadece ticari kaygı nedeniyle başarısız bir şekilde uzatılmaya çalışılan oyunlar hem serinin tarihine gölge düşürüyor, hem de en başından beri seriyi takip eden oyuncuların da hayal kırıklığına uğramasına neden oluyor. Eğer seriler böyle ilerletilmeye devam ederse muhtemelen yeni nesilde mükemmel grafiklere sahip olan ve senaryo bakımından hiçbir şey vaadetmeyen yapımlarla karşı karşıya kalabiliriz.
Bu açıdan baktığımızda bütün suç firmalarda gibi gözükse de aslında oyuncuların da firmaların bu davranışlarına neden olduğunu itiraf etmek gerek. Sonuçta sürekli olarak piyasaya çıkan ve büyük değişiklikler sunmayan oyunları satın alarak firmaları değişiklik yapmaktan alıkoyuyoruz. Firmalar da yenilikler konusunda çekingen adımlar attığı için sürekli olarak aynı döngü tekrar ediyor.
Çok iyi satan bir oyunda köklü bir değişiklik yaparak hayranlarını kaybetmek istemeyen firmalar, birkaç ufak değişiklikle oyunlarını sunmakta herhangi bir sorun görmüyorlar.
Bir diğer sorun ise grafiklerin oyunlarda ana unsur olarak gösterilmesi ve atmosfer, oynanabilirlik vb diğer öğelerin ise arkaplanda tutulması. Çok iyi grafiklerle bezenmiş oyunlar oyuncuları kendine çekebiliyor. Hatta oyunun senaryosunun kötü olması bile herhangi bir şey ifade etmeyebiliyor. Son yıllarda durum o kadar ileri gitmiş halde ki, bağımsız yapımcıların ortaya çıkardığı ve oldukça özgün fikirler içeren yapımlara bile grafikleri nedeniyle burun kıvıran oyuncular olabiliyor. Dolayısıyla eğlenmek için oyun oynayan insanlar artık bir elin parmaklarını geçmiyor.
Oysa oyunların ana amacını unutuyoruz artık . Eskiden saatlerce başından kalkmadığımız ve zevkli oynanabilirlik ile başarılı senaryonun bile yettiği dönemler artık geride kalmaya başladı. Şimdilerde bir oyun eğlenceli olsa dahi, başarılı grafikler sunmadığı zaman direkt olarak "çöp" olarak gösteriliyor. Diğer etmenler ise çoğu zaman göz önüne alınmıyor bile. Neyse ki bağımsız yapımcılar son zamanlarda bu yargıyı biraz olsun kırmayı başarıyor gibi. Umarım ileride bu yargılar olmadan oyunlara bakmayı yeniden öğrenebileceğiz.
Biz oyuncular ne isterse, firmalar bunu önümüze sunmaya devam edecek. Eğer yeni nesilde halen sürekli kendini tekrar eden ve yeni bir şeyler sunma gibi bir çabası bile olmayan oyunlar önümüze sunulacak ise, bunun sorumlusu biraz da biz oluyoruz.
Umarım oyun türlerinin yeniden kendi şekillerinde piyasada tutunabildiği, yeniliklerin bol olduğu ve eğlence faktörünün ön planda tutulduğu bir nesil bizi bekliyordur. Çünkü çoğu oyuncunun beklediği şey tam da bu.