“Pokémon Dünyası'na hoşgeldiniz! Benim adım Profesör Oak. Ama herkes bana Pokémon Profesörü der. Maceramıza başlamadan önce bu dünya hakkında mutlaka bilmen gereken birkaç şey var. Bu dünyada Pokémon adı verilen canlılar yaşamakta....”
Her Pokémon oyununun bir standartı olan yukarıdakine benzer bir diyalog ile başlayan oyunumuz bizi Johto'nun muhteşem dünyasına 10 yıl sonra tekrar götürüyor. Pokémon Gold ve Silver'ın bu yeniden yapımlarında, geçtiğimiz 10 yıl içerisinde teknik olarak büyük değişimler yaşansada amacımız yine aynı : “En iyisi olmak!”. Öncelikle bu zorlu yola girmeden önce tam olarak ne ile karşı karşıya olduğumuzu bir gözden geçirmekte fayda var.
Kendi cinsiyet ve karakter adımızı seçerek oyuna başlıyoruz. Tabi bunun öncesinde Pokémon oyunlarına yabancı olanlar için hazırlanmış olan , oyunun kontrolleri, oynanış ve kısaca senaryo hakkında bilgiler içeren bir bölüm de var. Tabi ki bunları isterseniz geçebiliyorsunuz. Buna benzer bir uygulama daha önce de Fire Red ve Leaf Green oyunlarında da yapılmıştı. Kısacası Pokémon oyunlarına yeni başlayanlar ya da bilgilerini tazelemek isteyenler için iyi bir seçenek.
Oyunun ilk dikkat çeken özelliği ise Johto'nun yenilenmiş grafikleri oluyor. Daha önce Gameboy Color'da gördüğümüz fazla renkli olmayan Johto'nun yerini, Pokémon oyunlarının en iyi grafikleri almış. DS'in gücünü tam manasıyla kullanmasa da, Pokémon oyunlarının grafiksel standartlarını yeniden belirleyen oyun, oyundaki çeşitli yapıların 3D hallerinide oyuncuya sunuyor. Açıkçası oyuniçi grafiklerden ziyade oyunun açılış animasyonlarında bulunan Lugia ve Ho-oh'un 3D modellemeleri dikkatimi çekti.
Oyunun müzikleri ise tüm Pokémon oyunlarında olduğu gibi muhteşem. Midi formatındaki müzikler, her şehir, kasaba ya da bunların aralarındaki yollara girdiğimizde değişmekte, ayrıca karşımıza bir Pokémon çıktığında ya da bir antrenör ile savaştığımızda da değişiyor. Tabi ki müzikler, her antrenör için standart değil, karşımızdaki Roket Takımı'ndan biriyse ayrı, bir GYM Lideri ise ya da Pokémon Ligi Şampiyonu ise ayrı çalıyor. Bu da oyuna daha çok kendimizi kaptırmamızı sağlıyor.
Oyun başladıktan sonra yapacağımız ilk önemli iş tabi ki “Başlangıç Pokémonu” seçimi. Bu işlemi Prof. Elm'in laboratuvarında yapıyoruz. Daha önceki Pokémon oyunlarında, başlangıç pokémonunu DS'in üst ekranından seçerdik ama HG ve SS'de, bu seçim alt ekrana alınarak, DS'in dokunmatiklik özelliğinden faydalanılmış. Bunun isabetli bir seçim olduğu söylenebilir. Bunun dışında dokunmatik ekranın özelliğini kullanan diğer bir oyun içi unsurda “Running Shoes” olarak bilinen ve hızlı gitmemizi sağlayan ayakkabıların dokunmatik ekrandan sadece bir defa seçilerek aktif hale getirilmesi. Daha önceki oyunlarda bu ayakkabıları kullanmak için sürekli olarak bir tuşa basmamız gerekiyordu. Bundan şikayetçi değildim ama yine de bu özellik çok iyi olmuş.
Ayrıca başlangıç pokémonumuz bizi Pokémon Yellow oyunundaki gibi PokéTopu'nun dışından takip ediyor. Bu özelliği aynı anda sadece 1 tanesinde olmak üzere istediğimiz Pokémon'da kullanabiliyoruz.
Hikaye, daha önceki Pokémon oyunlarından bildiğimiz şekilde ilerliyor. Öncelikli amacımız Pokémon Ligi'ne girmek olduğu için ve de bunun için 8 adet rozet toplamamız gerektiği için, bu rozetlere sahip antrenörlerin bulunduğu GYM'lere gitmemiz gerekiyor. Tabi ki oyunun hikayesi sadece bununla sınırlı değil. Oyunun en başından itibaren bizi uğraştıracak bir rakibimiz bulunuyor. Hem kendimizi test etmek hem de geliştirmek açısından rakibimiz ile yapacağımız mücadeleler çok önemli. Tabiki hepsi buda değil, kötü bir Pokémon organizasyonu olan Roket Takımı'nı alt etmemiz de gerekiyor. Bir yandan bunları yaparken bir yandan da Efsanevi Pokémon'ları yakalamaya çalışıyoruz. Tüm bunlar için önce içinde bulunduğumuz Johto, sonrada Kanto bölgelerini gezmemiz gerekiyor.
Efsanevi Pokémon demişken, oyunda bir çok Efsanevi Pokémon ile karşılaşıyoruz. Oyunların simgeleri olan Ho-oh ve Lugia her iki oyunda da yakalabilir durumda. Ama tabiki “yakalanabilir” olmaları, bunun kolay olacağını göstermiyor. Onların dışında, orjinal seriden de hatırlayacağımız Suicune, Entei ve Raikou yine bizi peşlerinde koşturacaklar. Tabi ki Efsanevi Pokémon'lar bunlarla da sınırlı değil. Mewtwo, Zapdos, Moltres, Articuno, Latios, Latias'da oyunda bulunan Efsanevi Pokémon'lardan. Bir diğer önemli ikili ise Kyogre ve Groudon. Fakat onlardan sadece 1 tanesini yakalayabiliyoruz.
Bu Efsanevi Pokémon'ların dışında, dikkat çeken birkaç özel Pokémon daha var. Bunlardan en önemlisi tabiki Red Gyarados. Şahsen oyunda çok işinize yarayacak bir Pokémon olduğunu düşünüyorum. Red Gyarados dışında senaryoda özel bir yeri olan Sudowoodo'da oyunun bir bölümünde bizi biraz uğraştıracak. Bunların dışında, özel Nintendo Event'leri ile alılanabilecek olan ve daha çok koleksiyon değeri olduğunu düşündüğüm, ilginç bir Pichu türü olan, The Spiky-Eared Pichu'da oyunda bulunmakta.
Ve belkide bu yeniden yapımlarda beni en çok heycanlandıran sebep ise tabi ki Red adlı Pokémon eğitmeni. Şu ana kadar ki tüm Pokémon oyunlarında karşımıza çıkan “En Güçlü Eğitmen” olan Red, yine bizi çok zorluyor. Onunla savaşmaya gitmeden önce kadronuzu tekrar tekrar gözden geçirmekte fayda var.
Oyunun belki de en “orjinal” yeniliği ise PokéWalker aksesuarı. İstediğimiz bir Pokémon'u içine attığımız bu aksesuar, adım sayımızı ölçerek, yanımızda taşıdığımız Pokémon'un hem EXP (Level) hem de “Mutluluk (Happiness)” seviyesini artırıyor. Ayrıca bu cihaz sayesinde yeni Pokémon'lar ve item'lere sahip oluyoruz. Ayrıca yine bir Nintendo Event'i ile Surf, Fly ve Volt Tackle saldırılarını bilen bir Pikachu'ya sahip olabileceğiz.
Artık oyunların vazgeçilmesi haline gelen çevrimiçi özellikler, bir Pokémon oyununda kullanılabilecek en iyi düzeyde. Pokémon Diamond, Pearl ve Platinum'un yolundan giden Heart Gold ve Soul Silver'da da dünya'nın herhangi bir yerindeki biriyle Wifi üzerinden Pokémon Savaşı ve Değiş-Tokuş'u yapabiliyoruz. Tabi kendi arkadaşlarımız ile de Friend Code kullarak istediğimiz şekilde yukarıda bahsettiğim özellikleri kullanabiliyoruz.
Şahsen bu oyunları, ilk Pokémon yeniden yapımları olan Fire Red ve Leaf Green'den itibaren bekleyen biri olarak, kesinlikle istediğimi almış bulunuyorum. Pokémon müptelalarının mutlaka oynaması gereken Heart Gold ve Soul Silver'ı, Pokémon oyunlarına ilk kez başlamayı düşünenler içinde şiddetle tavsiye ediyorum.