Rally dünyasına adını altın harler ile yazdıran Colin Mcrae''yi türü seven hemen hemen bütün oyuncular biliyordur. Adına bir çok oyun yapılan Colin MCrae, 2007 yılında kendi kullandığı helikopter ile kaza yaparak öldüğünde ise özellikle rally dünyasını yasa boğmuştur.
O sıralar yapımı devam eden Dirt adlı oyun henüz 39 yaşında ölen Colin McRae'nin anısına hitap edilmişti. Diğer oyunlarında olduğu gibi kendi adını taşıyan Dirt, 2007 yılında piyasaya sürüldü.
Colin McRae'nin anısına yapılan Dirt duyrulduğunda, ilk yayınlanan ekran görüntülerinden bile oldukça farklı bir yapım olacağı anlaşılıyordu. Oyun için oldukça iddialı konuşan yapımcılar, Dirt'in oyunseverlere gerçek bir rally deneyimi sunacağını vaad ediyorlardı. Nihayetinde oyun çıkmıştı fakat ilk yayınlanan görseller ile oyun arasında çok büyük farklar vardı. İlk Dirt oyunu her ne kadar oynanışı ve fizikleri ile başarılı bir oyun olsa da o ilk vaad edilen özellikleri sunamadığı için pek ses getirememişti. Gene de ilk oyun için en iyi rally oyunlarından birisiydi niteliğini söyleyebiliriz.
Bu nitelikten mi yoksa rally severlerin Colin McRae'nin ölümüne olan üzüntülerinden mi bilinmez ama ilk Dirt oyunu satışları ile yapımcı firmanın yüzünü oldukça güldürmüştü. Nitekim bu sene başında Dirt 2 duyurulmuş ve yeni bir Colin McRae serisinin doğuşunun sinyalleri de oyunculara verilmişti. Peki Colin'siz bir oyun nasıl olacaktı?
Yeni oyun ile birlikte ilk açıklanan detay oyunun adının gene Colin McRae ismini taşıyacağıydı. Ama Colin McRae hayatta olmadığı için ünlü yarışçı ile birçok pistte rekabet etmiş olan Ken Block oyunun yeni yüzü olarak açıklanmıştı.
Bunun dışında oyun için yayınlanan görseller gene ilk oyunda olduğu gibi bir çok yarış severde olduğu gibi bizimde ağzımızı sulandırıyor ama öncesinde olanlar için oyuna temkinli yaklaşıyorduk. Oyunun yapımcı firması olan Codemasters ise ilk oyundan oldukça ders çıkardıklarını belirtiyor ve oyuncuları oldukça memnun edeceklerine inandıklarını belirtiyordu.
Nihayetinde oyunun çıkışına az bir zaman kala yayınlanan demo ile Codemasters oyunculardan tam puan alıyor ve adeta ağzımıza bir parmak bal çalmayı başarıyordu. Çünkü oyunun demosundan bile oyunun ilk oyun üzerine yeni özellikler koyarak yepyeni bir şekilde geleceği anlaşılıyordu.
Neyse ki demodan sonra çok uzun bir süre beklememize gerek yoktu. Nitekim oyunun tam sürümü geçtiğimiz günlerde raflardaki yerini aldı.
Oyunu ilk açtığınızda sizi özenle hazırlanmış bir video karşılıyor. Daha videonun etkisinden tam olarak çıkamamışken kendimizi bir yarış alanının ortasında buluyoruz. Birden telefonumuz çalıyor ve bizde neler olduğunu anlamaya çalışırken bir anda aslında bulunduğumuz alanın oyunun ana menüsü olduğunu öğreniyoruz. Bu bakımdan söylemeliyim ki oyun benzer türdeki oyunlara göre oldukça etkileşimli ve interaktif bir menüye sahip. Gerçi yarışmak için gittiğiniz tüm ülkelerde aynı atmosfere sahip alanlar ile karşılaşsanızda menüdeki interaktiflik sizi hiçbir şekilde boğmuyor ve tüm istatistiklerinize, yarış durumlarınıza ve oyun ayarlarınıza bu menüden ulaşabiliyorsunuz.
Oyunun menü sistemi multiplayer, yarışlarınız gibi kısımların olduğu Inside (Karavan) kısmı ve aracınızı seçtiğiniz, oyunun ayarlarını yaptığınız kısım olan outside (yarış alanı) kısmı olarak iki seçeneğe ayrılmış. Bu iki kısım arasında geçişler çok iyi bir animasyon ile hazırlanmış. Mesela dışardayken karavana geçmeyi seçtiniz, kamera sizinle birlikte ilerliyor elinizle karavanın girişindeki perdeyi kaldırıyor ve içeriye giriş yapıyorsunuz. Bu ufak detay bile zaten oldukça sağlam olan menü atmosferini daha da gerçekçi olarak oyuncuya sunmuş oluyor.
Menü sisteminin dış kısmından oyun ayarlarını yaptığınız gibi araç satın alma işlemini de yapabiliyorsunuz. Aldığınız aracı en ufak detayına kadar inceleyebildiğiniz "Görünüş" modu dışında bir de News kısmı bulunuyor. Bu news kısmında oyundaki istatistiklerinize bakabiliyorsunuz.
Menü sisteminin asıl önem teşkil eden Karavan yani inside kısmı ise gene ana menü de olduğu gibi oldukça özenle hazırlanmış. Extras kısmında oyunun videolarına ve içeriklerine bakabiliyorsunuz. Ayrıca videolara baktığınıza kamera biraz uzaklaşarak videoları size kamaranızda bulan televizyonunuzdan gösteriyor. Bunun dışında multiplayer ve oyunun ana kısmı olan Dirt Tour kısmına da karavanınızın içerisinden ulaşabiliyorsunuz.
Dirt Tour'a girdiğinizde size bölge bölge yarış alanları sunuluyor. Bu bölgelerden bazıları ilk başta kilitli bulunuyor fakat yarışlarda ilerleyip acemilikten kurtuldukça bu bölgelerinde kilitlerini açmış oluyorsunuz. Acemilikten kurtulmak için ise bol bol yarış yapmalı ve level atlamalısınız. Her yarışta aldığınız dereceye göre deneyim puanı kazanıyor ve level atlamaya başlıyorsunuz. Bulunduğunuz levele göre de kilitli olan haritaları açmış oluyorsunuz.
Oyunda Londra, Hırvatistan, Japonya, Çin, Malezya, Fas, Los Angeles, Utah ve Kaliforniya (Baja) olmak üzere toplam 9 bölge bulunuyor. Ayrıca bu bölge yarışları dışında bulunduğunuz level'e göre Avrupa, Amerika ve Asya olmak üzere üç yeni tur yarışı daha açılıyor.
İlk oyunu oynayanlar gene aynı adı taşıyan Dirt Tour'daki merdiven sistemini hatırlayacaktır. İlk oyundaki bu merdiven sistemi ikinci oyunda çok daha geliştirilmiş olarak oyuncuya sunulmuş. Artık her yarış alanı için ayrı ayrı merdiven sistemi kullanıyoruz.
Mesela Londra bölgesini seçtiniz. Bu bölgeye girdiğinizde sizi üç basamak karşılıyor. ikinci ve üçüncü basamağı açabilmek için levelinizi arttırmanız gerekiyor. İlk oyundaki sıra tabanlı sistem yerine level sistemi kullanılması bana göre çok daha akıllıca olmuş. Londra'da olduğu gibi her bölge kendi arasında üç basamağa ayrılmış durumda. yarışlardan deneyim puanı dışında bir de para kazanıyorsunuz. Bu parayı ise yeni araç almak için kullanmanız gerekiyor. Bazı yarışlarda birinci olduğunuz taktirde size hediye araçlar veya aksesuarlarda gelebiliyor.
Oyunda 7 bölge olduğunu söylemiştim. İlk oyundaki hemen hemen her bölge bazı ufak farklılıklar dışında birbirilerine benzerlikler gösteriyordu. ikinci oyunun en büyük artılarından birinin ise bölgeden bölgeye ortaya çıkan farklılıklar olduğunu söyleyebilirim. Mesela İngiltere'de büyük ışıklar altında arena yarışlarına katılırken, Fas'ta kavurucu çöl sıcağında toprak yollarda mücadele etmeniz gerekiyor. Veya Malezya'ya yarışa gittiğinizde ise çamurlu yollarda zorlu mücadelelere girmeniz gerekiyor. Ayrıca her pistin sürüş dinamiğine farklı etki ettiğini de eklemeliyim. Pistlerden bahsetmişken ikinci oyunda olan off-road özelliğinden de bahsedelim. Off-Road yarışlarda adından da anlaşılacağı gibi bitiş çizgisini gördüğünüz müddetçe yolda nasıl gittiğinizin önemi yoktur. Her ne kadar Dirt 2'de akla gelindiği gibi bir özgürlük sunulmasa da oyunun bazı pistlerinde yollarda ufak ayrımlara gidilerek bu özellik oyuna monte edilmiş.
Oyundaki yarış türleri gene ilk oyunda olduğu gibi oldukça çeşitli. Dirt 2 az önce de bahsettiğim gibi arena yarışlarından, rally şampiyonalarına hatta buggy yarışlarına kadar bir çok yarış türünü içerisinde barındırıyor. Ayrıca gatecrash tarzı yarışlar da oyuna eklenmiş. Bu yarış türünde oyunu en çok zaman ile bitiren birinci sıraya yerleşiyor. Mesela yarış başladığında size 50 saniye veriliyor. Ve yarış pistinin belli noktalarına küçük saman yığınları konulmuş. Her saman yığınına çartığınızda +2 saniye kazanıyorsunuz ve bitiş çizgisine geldiğinizde ne kadar çok zamanınız kalmış ise ona göre sıralamadaki yeriizi alıyorsunuz. Ayrıca artık Rally modunda rakiplerinizi görebiliyorsunuz. İlk oyundaki Rally modunda tek tek yarışabiliyor ve hiç bir rakibiniz ile karşılaşamıyordunuz. İkinci oyunda ise tıpkı gerçek rally yarışlarında olduğu gibi belli zaman aralıkları ile start çizgisinden çıkışımızı yapıyoruz ve çok iyi yarışlar çıkartırsak önümüzdeki rakiplerimizi birebir geçebiliyoruz.
Oyunun multiplayer kısmı da ilkine göre oldukça zevkli bir hal almış. İlk oyunda bile oyunun bu kısmı ile uzun süre geçiren biri olarak ikinci oyunun çok daha iyi bir hal aldığını söyleyebilirim. Multiplayer kısmı üç ana bölüme ayrılmış. Oyunun multi kısmında ister arena yarışlarına katılıyor, ister uzun soluklu rally yarışları yapabiliyorsunuz. Veya oyunun tek kişilik modunda da bulunan time bomb modunda da yarışabiliyorsunuz.
Time bomb modunda yarışa başladığınızdan kısa bir süre sonra geriye doğru bir sayaç işliyor ve bu sayaç sıfırlandığında yarışta son durumda olan kişi diskalifiye oluyor. Daha sonra ise ikinci bir sayaç saymaya başlıyor ve yarışta tek kişi kalana kadar bu işleyiş devam ediyor. Bu modun oyunun en heyecanlı modlarından birisi olduğunu söylemeliyim. Oyunun multiplayer kısmında hoşunuza gidecek bir diğer etken ise takım olarak tüm modlarda yarışabilmeniz. Mesela dört arkadaş loby'e girip oyun arattınız. Karşınıza 4 rakip geliyor ve takım halinde yarışıyorsunuz. Siz sonuncu bile olsanız takım arkadaşlarınız başarılı bir yarış geçirdiği müddetçe diğer takımı yenebiliyorsunuz. Yarışı bitiridiğiniz poisyona göre puan alıyor ve en çok puan toplayan takım diğer takımı yenmiş oluyor.
Dirt 2'de bir çok ekstra da kullanılmış. Bunlardan en dikkat çekeni ise kokpit görünümündeyken görebileceğiniz ayna ve araç süsleriniz. Hatta oyunu Xbox 360'ta oynuyorsanız dikiz aynası süsü olarak kendi avatarınızı bile kullanabiliyorsunuz. Ayrıca oyunda ilerledikçe yarışçılar ile de arkadaş olabiliyorsunuz.
Bunun dışında kullandığınız araca ufak modifiyelerde yapabliyorsunuz. Mesela değiştirebildiğiniz korna sesi özellikle multiplayer modlarında tam bir cümbüşe neden olabiliyor. Siz polis sireni çalarken rakipleriniz ambulans hatta melodili bir korna sesini tercih etmiş olabiliyor.
Gelelim oyunun en merak edilen yönü olan teknik detaylarına. İlk oyun özellikle bu konuda oldukça eleştiri almıştı ama ikinci oyun için aynı şeyi söylemek neredeyse imkansız hale gelmiş. Oyundaki araç detayları ve yansımalar tek kelime ile mükemmel olmuş. ilk oyunun en büyük artılarından biri olan hasar modu, ikinci oyunda çok daha gerçekçi bir şekilde karşımıza çıkıyor. Yapılan her kaza da araçımız paramparça oluyor. Bazı büyük hasarlı kazalarda yarış dışı kalırken bazen kendinizi adeta hurda bir araç ile yarışırken bulacaksınız. Grafik konusunda beni şaşırtan bir diğer nokta ise çevre detayları. İlk oyundaki pistlerde özellikle bazı bölümlerde bazı noktalardan sonrası hazır render edilmiş alanlardan oluşuyordu. Dirt 2'de ise gözünüzün alabildiğince detaylı bir çevre ile karşılaşıyorsunuz.
Buna ışıklandırma ve pistlerdeki artıları da katarsak oyun tam bir görsel şölene dönüşüyor. Pist detaylarını biraz daha açacak olursak, yerdeki su birikintileri, tozlu ve çamurlu yolları örnek gösterebilirim. Özellikle yerdeki su birikintileri oynanışa ve görselliğe büyük katkı sağlıyor. Suyun aracınızı yavaşlattığını bile bile bazen ister istemez kendinizi su birikintisine girerken bulacaksınız ve etrafa sıçrayan su damlalarını hayranlıkla izleyeceksiniz. Aynı şeyi çamurlu yollar, özellikle Malezya pistleri için de söyleyebilirim. Diğer yollara göre tam bir çamur deryası olan Malezya kısmı oyunda en çok eğlendiğim pistlerin başında geliyor. Bu pistte çamura girdiğinizde aracınıza olan etkisi veya çamurlu bir araba ile su birikintisine girdiğinizde aracınız üzerinde meydana gelen farklılığı tam anlamıyla gözler önüne seriyor. Grafikler için kısaca Dirt yarım ise Dirt 2 tam olmuş diyebiliriz. Grafik konusunda tek şikayet edebileceğim nokta ise oyun çok renkli bir grafik paleti kullandığından, uzun süre oynayınca gözleriniz yorulabiliyor.
Oyundaki ses efektleri ise ilk oyundaki gibi başarılı. Ünlü yarışçılar oyunda bizzat kendi sesleri ile bulunuyorlar. Ayrıca yarış sırasında gereksiz yere bir çarpışma yaşadığınızda sizi sözlü olarakta uyarabiliyorlar. Atmosfer ve araç sesleri de oldukça başarılı.
Oyunun kontrollerine gelecek olursak özellikle buggy yarışlaında oldukça zorlanacağınızı düşünüyorum. Oyun sırf buggy yarışları üzerine olsa belli bir noktadan sonra alışabilirsiniz diyeceğim ama her türlü aracı kullandığınız oyunda iş buggy araçlarına gelince kontrol etmekte biraz zorlanabiliyorsunuz. Bunun dışında diğer araç kontrolleri ise oldukça başarılı. Araç türleri arasındaki kontrol zorluğu ve pistlere göre meydana gelen sürüş hissi oyuncuya çok iyi bir şekilde yansıtılmış.
Sonuç olarak Dirt 2'yi türü seven her oyuncuya özellikle öneriyorum. Zaten rally yarışlarını seven oyunseverler bu satırları yazdığım sırada muhakkak oyunu deneme imkanına sahip olmuşlardır. Geliştirilmiş yarış seçenekleri, ekstraları ve sürüş deneyimi ile Dirt 2'nin son zamanlarda oynadığım en iyi yarış oyunlarından biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.