Ne garip; anılarım, sevinçlerim, üzüntülerim, hayal kırıklıklarım… Kısacası geride bıraktığım tüm hayatım şu anda tam ayaklarımın altındaki büyüleyici mavi gezegende ve ben burayı hiç böylesine güzel hayal etmemiştim. Atalarımın keşfettiği yüzlerce gezegene rağmen eşsizliğini yitirmeyen dünya, 25 yılı aşkın süredir devam eden lanet savaşın acılarını nihayet kendi bedeninde hissetmeye başladı.
İsmim önemli değil. Bana, yeni takım arkadaşlarımın çağırdığı gibi “Çaylak” diyebilirsiniz. Geçirdiğim onca sıkı eğitimden sonra bu lakap ağrıma gitmiyor değil ama bilirsiniz, yeniler hep böyle karşılanır… Anlatılanlara göre UNSC birlikleri çok direnmiş, ama Covenantların bu direnişi delmesi çok uzun sürmemiş… Ayaklarımın altında anılarım, sevnçlerim, üzüntülerim, hayal kırıklıklarım siliniyor… İnsanlığın mabedi, kutsal topraklarımız kan ağlıyor ve şimdi cevap verme sırası bizde!
Takvimler 2552’yi işaret ettiğinde,
Covenant atakları şiddetin dozunu arttırmaya başlamıştı. İnsanüstü güçlere sahip olan
Master Chief, peşine düştüğü bir Covenant gemisinin ardından açığa çıkardığı
2. HALO tehlikesi ile yüzleşedursun; sıradan askerler, acıma duygusundan bihaber dünyaya saldıran Covenant ataklarına karşı etten ve kemikten bir savunma hattı oluşturacaklardır.
İşte bu onların hikayesi . UNSC ( Birleşmiş Milletler Uzay Komandoları) tarafından en iyilerinin en iyileri arasından seçilerek oluşturulan ODST (Orbital Drop Shock Trooper) timlerinin birinde;
bir avuç insanın birbirine tutunuşu, dostluğu, sevgiyi ve hayatta kalma mücadelelerine tanık olacağımız HALO 3 : ODST bize Master Chief’siz bir hikaye sunuyor.Geçtiğimiz HALO evrenlerine nazaran bambaşka bir atmosfer ile Xbox360’a konuk olan ODST’de; HALO 2 ve HALO 3 arasında kalan zaman dilimininde, Covenant ataklarının yoğun baskısı altında kalan Afrika’nın mega kenti New Mombasa’yı kurtararak
belki de tüm bir savaşın yazgısını değiştirmek adına bir yolculuğa çıkıyoruz. Buck, Romeo, Mickey , Dutch, Çaylak (biz) ve ekibimizin yeni komutanı; bir zamanlar Buck ile gönül ilişkisi de yaşamış olan dişi kaplanımız Dare ile birlikte kısa bir tanışma videosunun ardından silahlanıp podlarımıza ( ya da diğer adı ile “Occupant Exoatmospheric Insertion” ) yerleşiyoruz.
Konuşmalardan ve masa üzerinde ki dijital saldırı haritasından anlıyoruz ki hedefimiz; New Mombasa üzerinde konuşlanmış olan taşıyıcı, dev bir Covenant gemisi. Podlar rayların üzerine oturtulurken aklıma Bungie’nin ; “
“HALO oyunlarında ki en muhteşem/göz alıcı sinematik” iddiası geliyor ve bu beni daha da heyecanlandırıyor.
Hadi HALO 3 : ODST’nin HALO motoru ile yapıldığı kısmını geçtim. Ancak daha ilk ara sahnede karşımıza çıkan yüz modellemeleri aklıma hemen şu soruyu getiriyor;
Bungie’nin “motion-capture” teknolojisinden hiç mi haberi yok ? Ya da kapatılan Ensemble Studios tarafından geliştirilen Halo Wars oyununda ki cut scene’leri hiç mi izlememişler ? Kaldı ki Halo : Wars’da yardımcı yapımcı olarak bulunan Bungie’nin, peşinden milyonları sürükleyen potansiyele sahip böylesi bir yapımda, oyunun atmosferini iliklerimize kadar hissettirebilecek ara sahneler yapmak varken kolaya kaçması baştan keyfimi kaçırıyor.
Lakin podlar ana gemiden bırakıldığında, aklımdan bu eleştiri notu bir süreliğine siliniyor. Ekibimiz ile birlikte ana gemiden salınıyoruz ve bulutları yararak hızlı bir şekilde taşıyıcı geminin üzerine doğru düşüyoruz. Bu sırada serbest kamera modunda olan ara sahnede; isterseniz Covenant gemileri tarafından ağır tahribe uğramış UNCS gemisini seyredebilirsiniz.
Podlar Covenant gemisine doğru düşüşünü sürdürürken,
hiçte planlanmayan bir şey oluyor. Muhtemelen saldırıyı fark eden taşıyıcı Covenant gemisi atlayış gerçekleştirerek boyut değiştiriyor. Bu atlayış sırasında oluşan enerjiden etkilenen
podlar hedeflerinden saparak New Mombasa şehrinin farklı bölgelerine düşüyor ve bizimde yalnızlık maceramız bu noktada başlıyor.
Düşüşten 6 saat sonra bilincimiz yerine geldiğinde, taşıyıcımızın bir binaya çakılı olduğunu fark ediyoruz ve taşıyıcının kapağını açarak aşağıya atlıyoruz. Oyunda atılan bu ilk adımda Bungie, bizi farklı bir oyun yapısı ile baş başa bıraktığı haberini vermiş. Taşıyıcımızdan atlar atlamaz ekranımız kıpkırmızı oluyor ve Çaylak nefes nefese kalıyor;
“Siz artık Master Chief değilsiniz.” vurgusunu daha bu ilk saniyede hissettiren ODST’de daha insancıl bir karakter olan Çaylak/ The Rookie karakterinin yönetimi elimizde, New Mombasa’nın karanlık sokaklarına iniyoruz.Daha önceki HALO yapımları; parıl parıl parlayan güneş, ormanlık alanlar, kumsal ve deniz gibi tabiat güzellikleri ile harmanlanırken,
ODST; kara bulutların üzerimizde dolandığı, Covenant saldırıları ile harabeye dönmüş bir şehir, devasa gökdelenlerle çevrelenen karanlık sokaklar, sis ve yağmur ile bizi bu seride pekte alışık olmadığımız bir atmosfere sürüklemiş. Oyunun ilerleyen bölümlerinde bu atmosfer, ileri de bahsedeceğim flashback/geriye dönüş hikaye tarzı anlatımı ile farklı alanlara sürüklenecek.
Sıradan bir askeriz. “Sıradanlık”tan kastım, ODST timini küçümsemek değil tabii. Ancak insanüstü kabiliyet ve Mjolnir kalkanı ile güçlendirilmiş Spartan II zırhından yoksun savaşan bir asker olarak çatışmalardan çok daha çabuk ve daha ağır hasar alıyoruz.
Master Chief gibi düşman grubunun içine dalıp tekme tokat adamları aşağı indirmek yok! Daha çok vur- kaç taktiği ile ilerlerken, bol bolda saklanmamız icap ediyor. Hele hele oyunun Heroic ve Legendary modlarında “sıvışma” taktiğine bir fazlaca baş vurabilirsiniz.
ODST tamamı ile gizlilik unsurları içeren bir oyun değil. Hikayenin ilerleyişine göre bol bol meydan savaşları da yaşanıyor. Bungie, meydan savaşlarında kendimizi koruyabilmek adına bölüm tasarımlarında bol bol siper alınabilinecek nesneler eklemiş. Arabalar, devrilmiş tırlar, dev kargo kutuları, bina kolonları ve benzeri alanlar, hayatta kalmamız için önemli stratejik noktalar olarak oluyor.
Oyunda ki bir diğer yenilik ise HUD tasarımında gidilen tasarım değilikliği.
Artık oyun içinde bize düşmanların nerede bulunduğunu belirten bir harita yok. En üst kısımda bize nereye gideceğimiz konusunda yardımcı olan pusula ve hemen altında bulunan sarı hat ise bize ne kadar enerjimiz kaldığını haber ediyor. Karakterimiz saldırılara bir müddet kadar dayandıktan sonra artık ekran iyice kızarıyor. Karakter derin ve güçlükle soluk almaya başladığı bu andan itibaren saklanıp dinlenmezsek, devam eden ataklarda bu sarı sağlık barının azaldığını göreceksiniz. Sağlık barları ise klasik bir şekilde belirli noktalarına bırakılan sağlık paketleri ile restore edilebiliniyor.
HUD değişiklikleri arasında yer alan ve
HALO serisinde ilk defa ODST’de kullanılan “VISR” (Visual Intelligence System, Reconnaissance) sistemi de oyunu olumlu yönde etkileyen faktörlerin başında. Bir nevi “gece görüşü” gibi çalışan oyunun bu bakış açısını aktif hale getirdiğinizde; karanlık atmosfer yerini daha aydınlık ve etraftaki tüm nesnelerin; binaların, arabaların, ağaçların, düşmanların, silahların ve hatlarını ince bir çizgi ile belli edildiği bir görüş sistemine bırakıyor ki buda gece görüşüne oranla çok daha net görüş açısı yakalamanızı sağlıyor. Cansız cisimlerin sarı ile belli edildiği VISR sisteminde; düşmanlar kırmızı, silahlar mavi ve UNCS askerleri yeşil renkli olarak belirtilmiş.
New Mombasa’nın karanlık sokaklarında yalnızlık hissini gerek müzik gerekse atmosfer ile size başarı işe aktaran hikayede görevimiz diğer takım arkadaşlarımızı bulmak. Bunun için size yol gösteren detaylı haritanızdan ve HUD sisteminizde ki pusuladan yararlanarak “
Beacon/İşaret” adı verilen farklı materyalleri bulmanız gerekiyor.
İşte tamda bu noktada oyunun tüm atmosferi, hikayenin akışı ve sunumu değişiyor. Çaylak ile yol kat ettikçe, oyunun kendini zamanla tekrar ediyormuş hissine kapılıyoruz. Sunulan harabe olmuş bir şehirde geniş dolaşma alanlarına nazaran, ODST’yi Çaylak ile yönettiğimiz bölümleri bir süre sonra monoton bir hale gelse de; Beacon’ları bularak, düşüş sonrasını birde takım arkadaşlarımızın gözünden görmek oyuna apayrı bir hava katmış.
Bulduğumuz her Beacon bizi geriye götürerek (flashback) New Mombasa’nın farklı yerlerine dağılan takım arkadaşlarımızın; bilincimizi kaybettiğimiz o 6 saat içerisinde neler yaşadığını “oynayarak” öğrenmemizi sağlıyor.
Bu geri dönüşler sayesinde Çaylak’ın karanlık atmosferinden çıkarak bilindik, efsaneleşen HALO savaşlarına giriveriyorsunuz. Yine havada parlayan güneş, geniş açık alan savaşları, bitmek bilmeyen düşman saldırıları ve daha fazlasına şahit olarak; bir oyun içinde hem yalnız bir askerin arkadaşlarını bulma çabasına hem de ODST’lerin New Mombasa’yı kurtarmak için gösterdikleri insan üstü azme şahitlik ediyoruz.
Bence ODST, hikaye sunumu ile en başarılı HALO oyunu olmaya aday.Çaylak’ı kontrol ettiğimiz bölümlerde, şehir içinde bazı ses kayıtlarına ulaşacağız. New Mombasa’da yaşayan bir sivil olan Sadie Endesha’ya ait bu ses kayıtları ve slayt gösterisi tarzı sunumda, Covenant ataklarına maruz kalan sivil halkın ve
Sadie’nin yaşadıkları yan hikaye olarak ODST’de karşımıza çıkıyor.
İncelememizin başında da belirttiğim ve sizinde bildiğiniz gibi ODST, HALO 3 motorunu kullanarak geliştirilmiş bir yapım. Yüz modellemelerinde yine sınıfta grafikler, çevre detaylarında ve ışık oyunlarında başarısını gösteriyor.
2007 yılında çıktığında bile yetersiz görünen motorun güncellenmiş versiyonu da büyük farklılıklar içermiyor ancak cilalanan ODST göze hoş gelen bir renk paletini bizlere sunmuş. Frame rate düşmelerinin de yaşandığı ODST’den sonra ne olursa olsun, Bungie artık bu motorun yaşlandığını anlamalı.
Dikkatimi çeken bir diğer nokta ise çevre etkileşimi. HALO 3’de parçalanan araçlar ve patlayan enerji tüplerinden çıkan şarapnel parçaları ile etkileşim ODST’ de de devam ediyor, etraftan ne geleceğine dikkat edin ! Ancak bunun dışında oyunun bazı bölümleri beni hayal kırıklığına uğrattı. Siper aldığımız nesneler hiçbir şekilde motorun bu harika fizik etkileşiminden yararlanmamış. En azından şehir içinde arkasına saklandığımız araçlara bu adapte edilebilirdi ama araçların camları, farları bile bana mısın demiyor. Roket, Fuel Rod Gun, Tank veya Hunter’ların güçlü silahları ile ateş edilmedikçe etkileşim gerçekleşmiyor. Ufak bir ayrıntıda yağmur efekti üzerine; yağmur yağıyor ancak etrafta size bu hissi verecek bir doğa olayı olmuyor. Sel felaketinden bahsetmiyorum ! Islaklık görüntüsü yok, yağmur damlaları yere düşmüyor, yok oluyor veya kafanızı kaldırdığınızda ekranda damlalar belirmiyor… Bundan 7 yıl önce çıkmış olan Metroid Prime oyununda kafamızı kaldırdığımızda yağmur damlaları ekranı kaplıyordu ki bu oyun içinde önemli bir “gerçekçilik” detayıdır.
HALO 3 : ODST kontrolleri neredeyse harika. Malum oyun zaten konsollar üzerinde oynayabileceğiniz en rahat kontrollere sahip FPS oyunu. HALO 3 ile aynı rahatlığı sağlayan kontrollerde araç yönetiminin kolaylaştığı dikkate çarpıyor.
Daha önce araç kontrollerinde problem yaşayan arkadaşlarımın ODST’de daha rahat bir sürücü keyfi yaşadığına şahit oldum.ODST askerlerinin şehirde düşmana kendini belli etmemeleri adına geliştirilmiş olarak
susturucu upgrade’ine sahip SMG silahı oyunda ki bir diğer yenilik. Daha uzun menzilli olan silahımız, hatırlayacağınız gibi gerçek etkiyi çift olarak kullanıldığında gösteriyordu. ODST’de çift kullanma özelliğimiz bulunmuyor ancak SMG’nin menzili uzatıldığı gibi tesiri de arttırılmış durumda. Bir diğer yeni silah ise Magnum. Geliştirilmiş SMG’ye oranla daha fazla kullandığım
Magnum, Master Chief’in sahip olduğu Pistol’den çok daha kuvvetli ve daha karizmatik duruyor. Bunların dışında daha önce HALO oyunlarından aşina olduğunuz pek çok silah seçeneği ODST’de de yer alıyor.
Bizi atmosferin içine çeken bir diğer etkende hiç kuşkusuz oyunun müzikleri. Daha önceki HALO oyunlarından herhangi bir şarkı içermeyen oyunda tüm müzikler ODST’ye özel. Bungie ekibinin bir Tv dizisi olan “Firefly” yapımını çok sevmesinden dolayı olsa gerek, bu dizide rol alan; Nathan Fillion, Adam Baldwin, Alan Tudyk gibi ünlü isimlerin yanı sıra, Kanadalı güzel model Tricia Helfer’de “Dare” karakterine ses vermiş.
Brute ve Grunt ırklarının seslendirmelerinde ki tonlandırma ve diyalog başarıları bir kenara dursun; ODST, atmosfer değişkenliğine uygun müzikleriyle iç içe geçmiş durumda. Çaylak’ın yalnızlığında hüzne boğulan melodiler, diğer takım arkadaşlarımızın Covenant çarpışmalarında hareketliliğe kavuşan müziklerin sizi kesinlikle havaya sokacağına emin olabilirsiniz.
HALO 2 sonu ile HALO 3 başı arasında geçen ODST’de düşmanlarımız da Brute ve Grunt’lardan oluşuyor.
Etrafta hiç Elite olmamasına, olanlarında ölü olmasına şaşmayın, çünkü artık onlarda Covenant topluluğuna karşılar. Hatta oyunun içerisinde Dare ve Buck arasında geçen bir diyalogda ortalıkta bir şeyler döndüğünün habercisi.
Yapay zeka zaman zaman saçmalasa da genel anlamda başarılı. Saklanmanız, onlardan kaçmanıza yetmiyor, sizi buluyorlar. Ancak ön incelememde de bahsettiğim gibi kimse size tuzak kurmuyor ya da arkadan gizlice gelip al aşağı etmeye çalışmıyor. Yapay zeka kendini en başarılı şekilde, oyunun çoklu oyuncu modunda yer alan Firefight modunda bulunuyor.
Firefight, Co-op ve Multiplayer
Arcade bir havaya sahip olan Firefight modu, Gears of War 2’de yer alan Horde modu ile aynı benzerlikleri taşıyor. Çeşitli haritalar üzerinde, ODST karakterlerini yöneterek dalga dalga gelen Covenant ataklarına karşı koymak ve en yüksek skoru elde etmek Firefight’ın temel mantığı. “Round” ve Round’ların içinde barındırdığı ”Set”lerden oluşan ataklar her bir dalgada daha da şiddetleniyor.
4 kişiye kadar birlikte oynayabildiğimiz Firefight modunda tüm ekibin ortak kullanabildiği 7 can hakkı bulunuyor. Modun belirli seviyelerinde yeni can hakkı ekleniyor. Eğer uzun süre ölmeden savaş meydanında kalabilirseniz, öldürdüğünüz düşmanlara karşılık takıma daha fazla puan kazandırabiliyorsunuz.
Firefight modunda her dalgada düşmanlarımız farklı özellikleri ile bize saldırıyorlar; kalkanları daha güçlü oluyor, zırhları kolay kolay mermi geçirmiyor, öldüklerinde düşürdükleri silahlarda daha mühimmat barındırıyor..v.s. gibi. HALO oyunları arasında farklı bir deneyim olarak karşımıza çıkan Firefight, oyunun ömrünü uzatan eğlenceli ve başarılı bir mod.
Kısaca oyunun co-op moduna da değinmek istiyorum. Aslıda HALO 3’e nazaran hiçbir değişiklik içermeyen co-op seçeneğinde hikaye modunu yine 4 kişiye kadar oynayabiliyorsunuz. Ancak incelemenin başında belirttiğim gibi; özellikle Çaylak karakterini yönettiğimiz bölümlerde yalnızlık hissi ve karanlık atmosfere paralel olarak 4 kişilik co-op seçeneğinin oyunun verilmek istenilen hissiyatı baltaladığını belirtmek gerek. Bence oyunu önce tek kişilik oyuncu modu ile bitirilmeli ve daha sonra co-op seçeneği tercih edilmeli.
2 DVD halinde gelen ODST’nin ikinci diski “Multiplayer”; HALO 3’de yer alan paralı, parasız ve yeni eklenmiş haritalar da içeren aynı Multiplayer modunu, hafif farklılıklar içeren ara yüzü ile oyuncuya sunuyor. HALO 3 : ODST karakterlerini kullanamadığımız Live’ın bu efsane modu yeni eklenen harita paketleri ile size tam bir şenlik yaşatacak. Garanti ediyorum!
Ve nihayetinde,; HALO 3 : ODST her Xbox360 sahibi tarafından edinilmeli. HALO 3 motoru ile yapıldığı için grafikleri küçümsememeniz ancak çokta bir şey beklememeniz gerek. Hele hele HALO evrenini tutku ile takip eden bir HALOcu iseniz, hikaye sunumuna ve aynı mükemmellikte ki müziklere hayran kalacağınızı belirtmek isterim. Sağdan – soldan sıvışarak değil de oyunu kurcalayarak oynamak istediğinizde, daha önceden takdim edildiği gibi oyunu 5 saatte bitirmenize imkan yok. Live’ın en hit oyununun tüm haritalarına da sahip olacağımız HALO 3 : ODST paketi tam sürüm fiyatından satılmıyor ancak bazı uyanık marketlerde tam sürüm fiyatına acelecileri çoktan şişledi bile. (Bakınız ben)